dostoyevksi'nin bütün kitaplarında aslında kendini yazması
başlık "zamansız kelebek" tarafından 25.08.2022 17:47 tarihinde açılmıştır.
1.
kumarbaz, tanrısız, inanan, hasta, hırsız, yalancı, ağlayan, üzülen, mutlu, zavallı, düşkün, içkici, suçlu..
yarattığı her karakter kendisi aslında. dostoyevski'nin kendisi başlı başına bir dostoyevski karakteri*
t/ dostoyevski'nin bütün kitaplarında aslını kendini anlattığını tartıştığımız başlık.
yarattığı her karakter kendisi aslında. dostoyevski'nin kendisi başlı başına bir dostoyevski karakteri*
t/ dostoyevski'nin bütün kitaplarında aslını kendini anlattığını tartıştığımız başlık.
devamını gör...
2.
katılmadığım tespit.
dostoyevski'nin birçok eserinde aynı olan şey karakterler değil, ''insan''dır. dostoyevski'nin tanımladığı insan'ın en avamı, en düşüğü bile adeta ''slow motion''a alınmış bir düşünce akışına sahip olduğu için onda derinlikler bulabiliyoruz. demek istediğim şey bu insanların aptal olması değil; en akıllısına da en aptalına da sanki elektron mikroskopu ile bakıp aynı vahşi gerçeği deneyimliyoruz. psikoloji, tarih, felsefe ve diğer bilimum sosyal bilimin sentezi ile oluşturulmuş bu insan prototipi, sahiden de öyle isabetli ve öyle ''yaşamla bağdaşık'' ki oradaki karakterlerin sıfatları, adeta aristotelyen bir ''hyle'' üzerine monte edilmiş önemsiz etiketler gibi. onun kitaplarında ne olay örgüsünün, ne karakterlerin öykülerinin öyle çok matah bir yanı yoktur. onun karakterleri, ''insan''ı ve ''varlık''ı anlatmak için birer aracıdır; ama dostoyevski bunu öyle bir edebi kabiliyet ile yapıyor ki insan o satırların gerçekten düşünülüp yazılan şeyler olduğuna hayret ediyor. ''anlam ve edebiyat'' adeta sayfanın kenarından taşmak üzere gibi hissederiz okurken.
zaten bu yüzdendir ki onun eserlerinde bağlantı kurduğumuz şeyler karakterler değil; biraz ''dostoyevski'nin insan'ı'', biraz ''dostoyevski'nin kendisi'' biraz da ''kendimiz''le bağlantı kurarız. tüm bunları birkaç sayfanın sınırları içinde yapabildiğimiz için de bu kumarbaz osmanlı düşmanı dayıya teşekkür ederiz.
ps: mesela oscar wilde, picture of dorian gray'i yaratırken dorian'ın da, lord wotton'ın da, basil hallward da, sylvia da ayrı karakterler. bunları okurken gerçekten oscar wilde'ın da adeta bu eseri yaratırken 5-10 kişiliğe bölündüğünü falan hissediyorsun. ama bu dostoyevski'yi edebi açıdan asla başarısız kılmaz. onun karakterinin yalınlığını ben bilinçi bir tercih gibi görüyorum; değinilen hakikatlerin önüne karakterlerin geçmemesi için yapılan bilinçli bir sadeleştirme gibi...
dostoyevski'nin birçok eserinde aynı olan şey karakterler değil, ''insan''dır. dostoyevski'nin tanımladığı insan'ın en avamı, en düşüğü bile adeta ''slow motion''a alınmış bir düşünce akışına sahip olduğu için onda derinlikler bulabiliyoruz. demek istediğim şey bu insanların aptal olması değil; en akıllısına da en aptalına da sanki elektron mikroskopu ile bakıp aynı vahşi gerçeği deneyimliyoruz. psikoloji, tarih, felsefe ve diğer bilimum sosyal bilimin sentezi ile oluşturulmuş bu insan prototipi, sahiden de öyle isabetli ve öyle ''yaşamla bağdaşık'' ki oradaki karakterlerin sıfatları, adeta aristotelyen bir ''hyle'' üzerine monte edilmiş önemsiz etiketler gibi. onun kitaplarında ne olay örgüsünün, ne karakterlerin öykülerinin öyle çok matah bir yanı yoktur. onun karakterleri, ''insan''ı ve ''varlık''ı anlatmak için birer aracıdır; ama dostoyevski bunu öyle bir edebi kabiliyet ile yapıyor ki insan o satırların gerçekten düşünülüp yazılan şeyler olduğuna hayret ediyor. ''anlam ve edebiyat'' adeta sayfanın kenarından taşmak üzere gibi hissederiz okurken.
zaten bu yüzdendir ki onun eserlerinde bağlantı kurduğumuz şeyler karakterler değil; biraz ''dostoyevski'nin insan'ı'', biraz ''dostoyevski'nin kendisi'' biraz da ''kendimiz''le bağlantı kurarız. tüm bunları birkaç sayfanın sınırları içinde yapabildiğimiz için de bu kumarbaz osmanlı düşmanı dayıya teşekkür ederiz.
ps: mesela oscar wilde, picture of dorian gray'i yaratırken dorian'ın da, lord wotton'ın da, basil hallward da, sylvia da ayrı karakterler. bunları okurken gerçekten oscar wilde'ın da adeta bu eseri yaratırken 5-10 kişiliğe bölündüğünü falan hissediyorsun. ama bu dostoyevski'yi edebi açıdan asla başarısız kılmaz. onun karakterinin yalınlığını ben bilinçi bir tercih gibi görüyorum; değinilen hakikatlerin önüne karakterlerin geçmemesi için yapılan bilinçli bir sadeleştirme gibi...
devamını gör...
3.
dostoyevski inançsız bir insanken nasıl olduysa bir anda tanrıya bağlanmış.
romanlarındaki anakarakterlerde de hep böyle bir eğilim var. mesela raskolnikov hapse girince tanrıyı buluyor.
romanlarındaki anakarakterlerde de hep böyle bir eğilim var. mesela raskolnikov hapse girince tanrıyı buluyor.
devamını gör...
4.
amcanın düşü hariç de.
devamını gör...
5.
6.
her yazar "bir yerde" kendini yazar kitaplarında. her yerde ve hep kendini değil.. pür iyi veya pür kötü insan yoktur. işte başarılı yazarlar öyle kişilikler oluşturur ve tanımlarlarken o kadar başarılı olurlar ki, okur, "ben olsam kendimi bu kadar iyi, doğru, ayrıntılı ve sahici tanımlayamam demek ki kendisi" düşüncesine kapılırsınız çoğu kez. (zaten hiçbirimiz de sanıldığı gibi tek düze ve aynı kişiler değiliz "başkalarının gözünde"... iyi düşünün.)
devamını gör...