düğünlerde genç kızları dikizleyen kocakarı terörü
başlık "personanongrata" tarafından 27.12.2020 20:57 tarihinde açılmıştır.
1.
çoğu çocuğuna bir kısmı ise yakınlarının oğluna kız beğenmeye çalışan örgüttür.
nice genç kız salonda bunlar yüzünden başını kaldıramaz, gönül rahatlığıyla çiftetelli oynayamaz. ama işin püf noktası budur. biraz uçarı davranırsanız bu örgüt elemanlarına hafif yelloz imajı verip göz hapsinden kurtulabilirsiniz.
genelde efendi efendi anasının dibinde oturup meyve suyu içenlere dadanır bunlar.düğün bitiminde annenizle vedalaşma bahanesiyle masanıza gelip yaşınızı ve isminizi sorarlar.
nice genç kız salonda bunlar yüzünden başını kaldıramaz, gönül rahatlığıyla çiftetelli oynayamaz. ama işin püf noktası budur. biraz uçarı davranırsanız bu örgüt elemanlarına hafif yelloz imajı verip göz hapsinden kurtulabilirsiniz.
genelde efendi efendi anasının dibinde oturup meyve suyu içenlere dadanır bunlar.düğün bitiminde annenizle vedalaşma bahanesiyle masanıza gelip yaşınızı ve isminizi sorarlar.
devamını gör...
2.
bi dans şovuna ve kapı önünde kuzenlerinle sigara içmene bakar.. kalça figürlerinin kıvraklığı ile sigara dumanını üfleme şeklinle orantılı olarak o gelin adaylığı listesinden ışık hızıyla uzaklaştırılırsın potansiyel kaynanaların gözünde
devamını gör...
3.
evlendikten sonra da kurtulamadığın kadındır ve iyi biri değildir. ne kadar örf ve adetlere uygun bir gelin olduğunu değerlendirip durur. genellikle nasıl konuşması gerektiğini bilmediğinden annen sana öğretmemişle başlayan hadsizlik dizisine başlar(bkz: yorgan iğne oyası packworku dantelini bilmemek) kendi kızı varsa kızı sizden üstün görür, meslek sahibi olmanız önemli değildir. oğlu varsa gelinini kendi seçeceğini zannedip nasıl bir gelin istemediğine size bakarak karar verir lol.
devamını gör...
4.
amacının ne olduğunu anlamadığın kadın
devamını gör...
5.
amacı oğulcuğuna gelin bulmak olan kocakarılarnın yaptığı eylem. gerçekten de böyle kız bakıyorlar.*
devamını gör...
6.
düğünlere gitmekten soğutan kadınlardır. gece boyunca göz hapislerinden çıkamazsınız. size bakarak konustuklarını görürsünüz. rahatsız edici bir durum. birnevi taciz.
devamını gör...
7.
genelde sessiz sakin oturan kızları dikizlerler. o yüzden coşun.
devamını gör...
8.
erkekleri dikizleyen versiyonları daha sinsi ve zekidir. arabama aldım bugün bir teyzeyi, ne iş yapıyorsun nelerle uğraşıyorsun ne okuyorsun kazanıyor musun?
en sonunda torunundan bahsetti ve tanışın mutlaka dedi. yakında torunuyla beraber tatlı bir dalga geçeceğim teyzedir.
en sonunda torunundan bahsetti ve tanışın mutlaka dedi. yakında torunuyla beraber tatlı bir dalga geçeceğim teyzedir.
devamını gör...
9.
düğün değil ama şu anımı anlatayım. sınıf öğretmenliği son sınıf öğrencisiyim ve bir gün staj için takım elbise almaya gittim. gittiğim yerde deneyip anneme fotoğraf atıyordum fikrini almak için. orada oturan 5 tane teyze benim annemin ismine kadar sorup öğrenmeye çalıştılar. en sonunda telefonları çaldı ve acilen gitmek zorunda kaldılar yoksa kaza kurşunu teyzelerden biri kaynanam olacaktı.
devamını gör...
10.
düğünlerde genç kızları bende dikizlerim. zaten bazısı albeni misali renkler içinde yüzerken bir diğer kesim de "allah belanızı versin" kafasındadır.
devamını gör...
11.
acile gelip oğluna doktor gelin ayarlamaya çalışan teyzeyle kapışır.kim bilir belki de aynı teyzelerdir.sakın göz göze gelmeyin bir daha kurtulamazsınız.
devamını gör...
12.
uzun seneler maruz kaldığım sonrasında da parmağıma yüzük takarak yaşanmasını engellediğim durumdur. genelde büyük gösterdiğim söylenerek torunlarına beğenen teyzelerin sen evli misin sözüyle başlayan sohbetleri...... tanıma devam edemeyeceğim.
devamını gör...
13.
" bu falancanın kızı değil mi?" li, tek tek her kızı dikizleyen, ertesi güne malzeme toplayan kadındır. o an bakışlarıyla yer bitirir nazarın içinden geçer.
devamını gör...
14.
genç yetenek avcısı gibidirler. fc barcelona scout ekibi yanında halt yemiş.
devamını gör...
15.
ah tanrım, bu konu için bundan daha güzel bir başlık seçilemezdi.
arıyordum tarıyordum ki buldum efenim. evet, var böyle bir şey ve bitmiyorlar, asla ama asla...
genç kız diyerek bunu sadece belli bir yaş aralığına çekmeyelim, bekar herkesi darlıyor bu teyzeler. gelip "sen ne zaman evleniyong?" diye soranları bir kenara; torunlarına, çoluk çocuğuna, falancanın oğluna müstakbel gelin seçmekte olanlar da sizi öyle bir göz hapsine alıyorlar ki yanlarına gidip "teyze hayırdır açıkta bi yerim mi var ne bakıyon? götüme mi bakıyon sen nedir?" diyesi geliyor insanın. ahah dur bunu hayal edeceğim, acaba böyle desem teyze ne derdi:
-estağfirullah kızım, ay nalan abla göt möt diyor bu, bunu boş verelim biz, bak şurada bi kız daha var. o daha hanım hanımcık.
efenim asla yılmıyorlar.
size bununla ilgili bir anımı paylaşacağım ki zaten fakir bünyem o zengin düğününe iştirak ederek travma yaşamıştı; masada çerez kasesi arıyorum, beyaz leblebi yiyeceğim derken önüme servis edilen ıspanak yatağındaki somon füme yüzünden az daha panik atak geçiriyordum. abi alışkın değilim böyle şeylere ben anlıyor musunuz? yapmayın bunu aniden. iki masa ötemde oturan belediye başkanını da görmüştüm, iyice gerilmiştim.
ne işin var fakir halinle zengin düğününde diye soracak olanlara şöyle söyleyeyim, ben fakirim arkadaşlar, anam babam azıcıcık zengin sayılır. fakirim işte, ayrı takılıyorum, arada babamdan tırtıklıyorum filan ama fakirim. bi kere ruhum fakir. cebimde param olsa da, beni fakirleştirmeyeceğini bilsem de gidip pringles alamam, elim gitmez anlıyor musunuz bu ruh fakirliğini?
neyse efenim, ısrar kıyamet beni düğüne çağırdı gönül teyzeler, kızı evleniyor, aile dostlarımız, haliyle beni de görmek istediler. "aaa gelmezsen vallahi darılırım morticia, sakın bir şeyleri bahane etme" dediler işte kaçarı yok efenim mecbur gideceğiz, severim çünkü kendilerini. üstelik annemler düğüne çeşitli sebeplerden teşrif edemeyeceklerini bildirdikleri için, onları temsilen de ipe ipe ben gideceğim.
gittim efenim ki ne göreyim: şa-ta-fathh!!!
nalet olsun bir düğün için bu kadar gereksiz para dökülür mü efendiler sorarım sizlere, mesela ne gerek var la o kocaman kocaman masa süslerine? al ufak bir tane çiçek, ortaya koy. altın varaklı şamdanlar, her yer kristal içinde, kırmızı halılar, lüks otelin havuz başında... efenim bünyeme ağır geldi. stres içindeyim. oğlan tarafı daha beter zengin olduğundan basmış parayı, basmış parayı.
neyse, ortamın bu denli elit, bu denli zengin olması bile kurtaramadı beni efenim, fakir düğünlerindeki teyzeler ne ise, zengin düğünlerindeki teyzeler de lacivertiydi. saçları fön çekilmekten tesla bobinine dönmüş teyzeler bunlar da. şekilleri değişiyor ama aynı zihindeler.
abiyemin içinde soğuk soğuk terliyordum efenim, yaz gecesi, hava hafiften meltemli...
gönül teyzeleri bulup selamladım, "tebrik ederim, hayırlı olsun" diyerek güzel temennilerimi sundum geline damada, ailelerine...
sonrasında da masanıza oturup yemeğinizi yiyor, birkaç kadeh bir şeyler içiyor, yanınıza kimleri oturttularla onlarla sohbet ediyorsunuz. canınız çekerse de pistte oynuyorsunuz işte düğünü de ne anlatıyorsam size ahsh. işte arkadaşlar düğün dediğiniz şey böyle bi şey, hiç görmeyenleriniz varsa diye anlattım ahshahs
ya beni bi salın teyzeler, ben oynamıyorum bakın, masamda oturuyorum kaskatı. belli ki sosyal anksiyetem azmış, bi bırakın da kendi kendimi rahatça yiyeyim orada "ula ne uydursam da kaçsam düğünden" diye, nitekim gönül teyzem kapıdan daha girerken "morticia bi görünüp kaçmak yok. sakın, küstürürsün beni" demiş hoşgeldin bile demeden önce.
neyse efenim, masada birlikte oturduğumuz teyzelerden biri bana yanladı, sohbet ediyor, "gelinin iş arkadaşı mısınız?" filan diye böyle sorular... ben de kibar kibar cevaplıyorum derken bizimkilerle tanıdık çıkıyorlar, babamı tanırlarmış da çok severlermiş de... sonra dön dolaş "bekar mısın?"a geliyor laf. efenim şunu yapmayın. "sana ne teyze!" diyesim geliyor artık, yapmayın!!11
nihayetinde o düğünde göz hapsine alındım efenim, soruldu efenim medeni halim, çocuklarına, torunlarına münasip kısmet arayan teyzeler hep anlattılar kendi çocuklarını, torunlarını. somon fümemi bıçakla diterek, meyvelerimi tepkili bir şekilde keserek, usul usul dinledim. sonrasında baktım olacak gibi değil, gönül teyzenin yanına gidip "teyzecim, çok güzel bir düğün, çok güzel hazırlanmışsınız. ben müsaadenizle gidiyorum, maalesef şu ara kullandığım ilaçlar beni sesli müziğe ve ışıklı ortama karşı hassaslaştırdı. daha kalmak isterdim ama kusuruma bakmayın lütfen." filan diyerek kaçtım. ah tanrım iyi ki bipolarım ahshs. bu hastalığa bayılıyorum dostum her şeye her yere bahane edebiliyorsunuz.
-ilaçlardan başım ağrıyor, bana müsaade.
-evet biraz halsizim, ilaçlardan. ben kaçtım.
-bugün biraz şeyim, şey işte depresifim. gelmiyim.
süper değil mi?
neyse efenim işte bu da böyle bir anımdır. yakamı zor kurtarmıştım vallahi. artık bitsin bu zulüm.
teyzecim yapmayın, bu devirde; yapmayın öyle kız seçmeler, bekar hanım darlayıp toruna yapmaya çalışmalar. eskidendi onlar. artık internetten buluyoz.
arıyordum tarıyordum ki buldum efenim. evet, var böyle bir şey ve bitmiyorlar, asla ama asla...
genç kız diyerek bunu sadece belli bir yaş aralığına çekmeyelim, bekar herkesi darlıyor bu teyzeler. gelip "sen ne zaman evleniyong?" diye soranları bir kenara; torunlarına, çoluk çocuğuna, falancanın oğluna müstakbel gelin seçmekte olanlar da sizi öyle bir göz hapsine alıyorlar ki yanlarına gidip "teyze hayırdır açıkta bi yerim mi var ne bakıyon? götüme mi bakıyon sen nedir?" diyesi geliyor insanın. ahah dur bunu hayal edeceğim, acaba böyle desem teyze ne derdi:
-estağfirullah kızım, ay nalan abla göt möt diyor bu, bunu boş verelim biz, bak şurada bi kız daha var. o daha hanım hanımcık.
efenim asla yılmıyorlar.
size bununla ilgili bir anımı paylaşacağım ki zaten fakir bünyem o zengin düğününe iştirak ederek travma yaşamıştı; masada çerez kasesi arıyorum, beyaz leblebi yiyeceğim derken önüme servis edilen ıspanak yatağındaki somon füme yüzünden az daha panik atak geçiriyordum. abi alışkın değilim böyle şeylere ben anlıyor musunuz? yapmayın bunu aniden. iki masa ötemde oturan belediye başkanını da görmüştüm, iyice gerilmiştim.
ne işin var fakir halinle zengin düğününde diye soracak olanlara şöyle söyleyeyim, ben fakirim arkadaşlar, anam babam azıcıcık zengin sayılır. fakirim işte, ayrı takılıyorum, arada babamdan tırtıklıyorum filan ama fakirim. bi kere ruhum fakir. cebimde param olsa da, beni fakirleştirmeyeceğini bilsem de gidip pringles alamam, elim gitmez anlıyor musunuz bu ruh fakirliğini?
neyse efenim, ısrar kıyamet beni düğüne çağırdı gönül teyzeler, kızı evleniyor, aile dostlarımız, haliyle beni de görmek istediler. "aaa gelmezsen vallahi darılırım morticia, sakın bir şeyleri bahane etme" dediler işte kaçarı yok efenim mecbur gideceğiz, severim çünkü kendilerini. üstelik annemler düğüne çeşitli sebeplerden teşrif edemeyeceklerini bildirdikleri için, onları temsilen de ipe ipe ben gideceğim.
gittim efenim ki ne göreyim: şa-ta-fathh!!!
nalet olsun bir düğün için bu kadar gereksiz para dökülür mü efendiler sorarım sizlere, mesela ne gerek var la o kocaman kocaman masa süslerine? al ufak bir tane çiçek, ortaya koy. altın varaklı şamdanlar, her yer kristal içinde, kırmızı halılar, lüks otelin havuz başında... efenim bünyeme ağır geldi. stres içindeyim. oğlan tarafı daha beter zengin olduğundan basmış parayı, basmış parayı.
neyse, ortamın bu denli elit, bu denli zengin olması bile kurtaramadı beni efenim, fakir düğünlerindeki teyzeler ne ise, zengin düğünlerindeki teyzeler de lacivertiydi. saçları fön çekilmekten tesla bobinine dönmüş teyzeler bunlar da. şekilleri değişiyor ama aynı zihindeler.
abiyemin içinde soğuk soğuk terliyordum efenim, yaz gecesi, hava hafiften meltemli...
gönül teyzeleri bulup selamladım, "tebrik ederim, hayırlı olsun" diyerek güzel temennilerimi sundum geline damada, ailelerine...
sonrasında da masanıza oturup yemeğinizi yiyor, birkaç kadeh bir şeyler içiyor, yanınıza kimleri oturttularla onlarla sohbet ediyorsunuz. canınız çekerse de pistte oynuyorsunuz işte düğünü de ne anlatıyorsam size ahsh. işte arkadaşlar düğün dediğiniz şey böyle bi şey, hiç görmeyenleriniz varsa diye anlattım ahshahs
ya beni bi salın teyzeler, ben oynamıyorum bakın, masamda oturuyorum kaskatı. belli ki sosyal anksiyetem azmış, bi bırakın da kendi kendimi rahatça yiyeyim orada "ula ne uydursam da kaçsam düğünden" diye, nitekim gönül teyzem kapıdan daha girerken "morticia bi görünüp kaçmak yok. sakın, küstürürsün beni" demiş hoşgeldin bile demeden önce.
neyse efenim, masada birlikte oturduğumuz teyzelerden biri bana yanladı, sohbet ediyor, "gelinin iş arkadaşı mısınız?" filan diye böyle sorular... ben de kibar kibar cevaplıyorum derken bizimkilerle tanıdık çıkıyorlar, babamı tanırlarmış da çok severlermiş de... sonra dön dolaş "bekar mısın?"a geliyor laf. efenim şunu yapmayın. "sana ne teyze!" diyesim geliyor artık, yapmayın!!11
nihayetinde o düğünde göz hapsine alındım efenim, soruldu efenim medeni halim, çocuklarına, torunlarına münasip kısmet arayan teyzeler hep anlattılar kendi çocuklarını, torunlarını. somon fümemi bıçakla diterek, meyvelerimi tepkili bir şekilde keserek, usul usul dinledim. sonrasında baktım olacak gibi değil, gönül teyzenin yanına gidip "teyzecim, çok güzel bir düğün, çok güzel hazırlanmışsınız. ben müsaadenizle gidiyorum, maalesef şu ara kullandığım ilaçlar beni sesli müziğe ve ışıklı ortama karşı hassaslaştırdı. daha kalmak isterdim ama kusuruma bakmayın lütfen." filan diyerek kaçtım. ah tanrım iyi ki bipolarım ahshs. bu hastalığa bayılıyorum dostum her şeye her yere bahane edebiliyorsunuz.
-ilaçlardan başım ağrıyor, bana müsaade.
-evet biraz halsizim, ilaçlardan. ben kaçtım.
-bugün biraz şeyim, şey işte depresifim. gelmiyim.
süper değil mi?
neyse efenim işte bu da böyle bir anımdır. yakamı zor kurtarmıştım vallahi. artık bitsin bu zulüm.
teyzecim yapmayın, bu devirde; yapmayın öyle kız seçmeler, bekar hanım darlayıp toruna yapmaya çalışmalar. eskidendi onlar. artık internetten buluyoz.
devamını gör...