the painted bird kitabında jerzy kosinski bu durumu çok güzel anlatmıştır:
"sabahları çok erken kalkıyorduk. hoşgörüyle bakıyordum diz çöküp dua eden yaşlı adama. şehirde yetiştiği halde, bu yaşta köylü hayatı sürüyordu. dünyada yapayalnız olduğunu, artık kimseden yardım beklememesi gerektiğini bilmiyordu. oysa hepimiz yalnız olduğumuzu, gavrila'ların mitka'ların ve öteki dostların, yaşantımızdan gelip geçtiğini bilmeli, anlamalıydık. insanlar anlaşamadıklarına göre, dilsizliğin de önemi yoktu. birbirleriyle takışır, birbirlerinden hoşlanır, öpüşür ya da tepişirlerdi. ama herkes yine kendisini düşünürdü. coşkularımız, anılarımız, duygularımız sazdan perdelerin ırmağı kıyıdan ayırdığı gibi bizi birbirimizden uzak tutuyordu. dikkati çekecek kadar yüksek ama göğe erişmeyecek kadar alçak karlı dağ tepeleri gibi, aşılmaz vadilerin ötesinden birbirimize bakıyorduk. "
devamını gör...
dünyaya bile ağlayarak geldiğimiz düşünülürse, dünyada yalnız olduğumuza hak vermemek elde değil. zaten sana senden başkası lazım değil be arkadaşım. sen halledersin, sen çözersin bu işi.
devamını gör...
sözlükçüler bunu iyi bilir. çünkü sözlükler yalnızların gulaglaridir.
devamını gör...
insan ne kadar yalnız olduğunun farkına varınca asla dolduramıyor içindeki o boşluğu. bir kere hissedilince o hissizlik, ne zihinden ne kalpten siliniyor.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"dünyada yalnız olduğunu bilmek" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim