orijinal adı: the war of the worlds
yazar: herbert george wells
yayım yılı: 1897
kapsüller içinde londra'ya inen marslıların dünyayı işgal etmelerini konu alan bilim kurgu klasiklerinden olan romandır.
yazar: herbert george wells
yayım yılı: 1897
kapsüller içinde londra'ya inen marslıların dünyayı işgal etmelerini konu alan bilim kurgu klasiklerinden olan romandır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 13.05.2021 19:00 tarihinde açılmıştır.
1.
h.g.wells romanıdır.
orson wells bir gün yaptığı radyo yayını esnasında uzaylıların dünyayı istila ettiğini söyler ve ortalık karışır. amerika birbirine girer, bir telaş ki görmeyin gitsin. bir tür kıyamet provası. orson wells şaka yaptığını, aslında h.g. wells’in bu kitabını tanıtmak için bir mizansen olduğunu söylese de iş işten geçmiştir. ama kitabın tanıtım işi de gayet iyi bir hal almıştır.
h. g. wells çok büyük yazar bizi bilimkurgunun iyi edebiyat olduğuna inandıran büyük bir yazar. zihnimizin dehlizlerini ışıklandıran h.g. wells bununla kalmayıp bize bilim ve teknoloji konusunda farklı bir bakış açısı da kazandırmıştır.
dünyalar savaşı hem kurgusu hem de diliyle büyüleyici bir yapıt. mutlaka okuyun.
orson wells bir gün yaptığı radyo yayını esnasında uzaylıların dünyayı istila ettiğini söyler ve ortalık karışır. amerika birbirine girer, bir telaş ki görmeyin gitsin. bir tür kıyamet provası. orson wells şaka yaptığını, aslında h.g. wells’in bu kitabını tanıtmak için bir mizansen olduğunu söylese de iş işten geçmiştir. ama kitabın tanıtım işi de gayet iyi bir hal almıştır.
h. g. wells çok büyük yazar bizi bilimkurgunun iyi edebiyat olduğuna inandıran büyük bir yazar. zihnimizin dehlizlerini ışıklandıran h.g. wells bununla kalmayıp bize bilim ve teknoloji konusunda farklı bir bakış açısı da kazandırmıştır.
dünyalar savaşı hem kurgusu hem de diliyle büyüleyici bir yapıt. mutlaka okuyun.
devamını gör...
2.
h. g. wells tarafından yazılan ve orjinalinde 1897 yılında yayımlanan dünyamızın marslılar tarafından işgale uğramasını kısa bir süreç içerisinde anlatan, aslında kitabın ismine odaklandığınızda başka beklentilerle yaklaştığınız ama içerisinde inanılmaz tahliller bulunan bir kitaptır.
bildiğiniz üzere, kitabın yazıldığı dönemde büyük britanya imparatorluğu oldukça geniş bir coğrafya üzerinde hüküm sürmekte ve gücünün doruk seviyesindeydi. üzerinde güneş batmayan imparatorluk. işte wells böyle bir dönemde ustaca büyük bir imparatorluğun bir iki gece içerisinde nasıl bir kaosa sürüklenebileceğini çok usta bir dille ifade ediyor. kitabın ilerleyişine ilişkin kısa bir giriş vermek gerekirse; bir gece gözlemevinde mars üzerinde görülen alışılmadık hareketlenmeler sonrasında dünyaya düşen kapsüller ve onların içinden çıkan canlıların dünya üzerinde yaşanan ve nihayetinde son bulan süreç anlatılıyor.
kitabı eminim okumak isteyenler olacaktır, bu yüzden olayların detayına değinmek istemiyorum. bana göre bu kitapta asıl vurgulanmak istenen o dönem gücünün doruğunda olan bir imparatorlukta bile varolan her an gücü kaybetme kaygısı ve artık dünya üzerinde eşsiz bir hale geldik sanrısıdır. ve işte tüm bu algılar ne yazık ki kitapta kısa bir süre içerisinde yıkılmaktadır. wells romanı yazarken o kargaşa ve kaos ortamını çok iyi yansıtmaktadır. hatta insanoğlunun temel ihtiyaçları giderme konusundaki çaresizliğinin eğitimli ve dindar kişilere bile neler yaptırabileceğini çok güzel anlatmıştır. özellikle pederin kitap içerisinde düştüğü durumu wells tarafından dini kaygılara yapılan bir bilinçli gönderme olarak düşünüyorum. çünkü kitap içerisinde kahramanımız sırasıyla toplumun farklı kesimlerini temsil eden kişilerle karşılaşıyor ve zaman geçiriyor. bu arada marslıların sahip olduğu fiziksel özellikler ve bu sebeple yaşamış oldukları teknolojik ilerlemede bence çok iyi bir gözlem ve ileri görüşlülük örneğidir. okuyan buna da dikkat etmeli.
özetle nickimden de anlaşılacağı üzere hayran olduğum bir yazarın tavsiye ettiğim bir kitabıdır. özellikle jules verne hayranlarına tavsiyedir.
bildiğiniz üzere, kitabın yazıldığı dönemde büyük britanya imparatorluğu oldukça geniş bir coğrafya üzerinde hüküm sürmekte ve gücünün doruk seviyesindeydi. üzerinde güneş batmayan imparatorluk. işte wells böyle bir dönemde ustaca büyük bir imparatorluğun bir iki gece içerisinde nasıl bir kaosa sürüklenebileceğini çok usta bir dille ifade ediyor. kitabın ilerleyişine ilişkin kısa bir giriş vermek gerekirse; bir gece gözlemevinde mars üzerinde görülen alışılmadık hareketlenmeler sonrasında dünyaya düşen kapsüller ve onların içinden çıkan canlıların dünya üzerinde yaşanan ve nihayetinde son bulan süreç anlatılıyor.
kitabı eminim okumak isteyenler olacaktır, bu yüzden olayların detayına değinmek istemiyorum. bana göre bu kitapta asıl vurgulanmak istenen o dönem gücünün doruğunda olan bir imparatorlukta bile varolan her an gücü kaybetme kaygısı ve artık dünya üzerinde eşsiz bir hale geldik sanrısıdır. ve işte tüm bu algılar ne yazık ki kitapta kısa bir süre içerisinde yıkılmaktadır. wells romanı yazarken o kargaşa ve kaos ortamını çok iyi yansıtmaktadır. hatta insanoğlunun temel ihtiyaçları giderme konusundaki çaresizliğinin eğitimli ve dindar kişilere bile neler yaptırabileceğini çok güzel anlatmıştır. özellikle pederin kitap içerisinde düştüğü durumu wells tarafından dini kaygılara yapılan bir bilinçli gönderme olarak düşünüyorum. çünkü kitap içerisinde kahramanımız sırasıyla toplumun farklı kesimlerini temsil eden kişilerle karşılaşıyor ve zaman geçiriyor. bu arada marslıların sahip olduğu fiziksel özellikler ve bu sebeple yaşamış oldukları teknolojik ilerlemede bence çok iyi bir gözlem ve ileri görüşlülük örneğidir. okuyan buna da dikkat etmeli.
özetle nickimden de anlaşılacağı üzere hayran olduğum bir yazarın tavsiye ettiğim bir kitabıdır. özellikle jules verne hayranlarına tavsiyedir.
devamını gör...
3.
2005 yapımı wells’in kitabından uyarlanan steven spielberg yönetmenliğinde bilim- kurgu kategorisinde film. başrollerde tom cruise, dakota fanning ve justin chatwin bulunuyor.
öncelikle kitabını okumadığını belirteyim. sayın yazar wells, bu başlıkta kitabı çok güzel açıklamış. ben o yüzden esere beyaz perde üzerinden bakmaya çalışacağım.
görsel efekt kullanma konusunda üstad ve bilim-kurgu türünün yetenekli çocuğu spielberg’in eli değmiş bir film. yani bu bile izlemek için yeterli bir faktör aslında. bir kitabı , beyaz perdeye yansıtmak gerçekten zor iştir. bu filmin bir de yanlış hatırlamıyorsam eski bir versiyonu daha var ama izlemediğim için yorum yapmayacağım.
olaylar tom cruise’un bir gün şehir merkezinde gezerken, gökten düşen kapsüller ve sonrasında insanları tuzla buz eden saldırıya şahitliğiyle başlar. insanlığa karşı savaş açan bu uzaylılardan, çocuklarını ve kendisini kurtarmak için kaçışı anlatılır.
özeti kısa geçiyorum, yukarıda daha iyi anlatılmış konusu. çocuklarıyla iletişimi zayıf , boşanmış bir baba rolünde tom cruise. oyunculuğunu çok sevdiğim bir oyuncu olmasa da filmde iyi iş çıkardığınu söylemeliyim. spielberg’e şu konuda hayran kaldım; film kitabın yazıldığı zamana uyarlanmış. uzaylıların gemileri bile , sanki film o yılda çevrilmişçesine, o dönemin şartlarına göre şekillendirilmiş. filmi bilmeseniz, o tarihlerde çekildiğini zannedebilirsiniz.
beni çok etkileyen ve çok korkunç olmasa da nedense uzun bir zaman etkisinde kalmama neden olan bir filmdi. gemilerde insanların limon gibi sıkıldığı ve kaçacak yerin olmadığı zamanlardaki o çaresizlik iyi yansıtılmış. her sahnesini soluksuz izleyeceğiniz, harika bir kitap uyarlaması. iyi seyirler.
öncelikle kitabını okumadığını belirteyim. sayın yazar wells, bu başlıkta kitabı çok güzel açıklamış. ben o yüzden esere beyaz perde üzerinden bakmaya çalışacağım.
görsel efekt kullanma konusunda üstad ve bilim-kurgu türünün yetenekli çocuğu spielberg’in eli değmiş bir film. yani bu bile izlemek için yeterli bir faktör aslında. bir kitabı , beyaz perdeye yansıtmak gerçekten zor iştir. bu filmin bir de yanlış hatırlamıyorsam eski bir versiyonu daha var ama izlemediğim için yorum yapmayacağım.
olaylar tom cruise’un bir gün şehir merkezinde gezerken, gökten düşen kapsüller ve sonrasında insanları tuzla buz eden saldırıya şahitliğiyle başlar. insanlığa karşı savaş açan bu uzaylılardan, çocuklarını ve kendisini kurtarmak için kaçışı anlatılır.
özeti kısa geçiyorum, yukarıda daha iyi anlatılmış konusu. çocuklarıyla iletişimi zayıf , boşanmış bir baba rolünde tom cruise. oyunculuğunu çok sevdiğim bir oyuncu olmasa da filmde iyi iş çıkardığınu söylemeliyim. spielberg’e şu konuda hayran kaldım; film kitabın yazıldığı zamana uyarlanmış. uzaylıların gemileri bile , sanki film o yılda çevrilmişçesine, o dönemin şartlarına göre şekillendirilmiş. filmi bilmeseniz, o tarihlerde çekildiğini zannedebilirsiniz.
beni çok etkileyen ve çok korkunç olmasa da nedense uzun bir zaman etkisinde kalmama neden olan bir filmdi. gemilerde insanların limon gibi sıkıldığı ve kaçacak yerin olmadığı zamanlardaki o çaresizlik iyi yansıtılmış. her sahnesini soluksuz izleyeceğiniz, harika bir kitap uyarlaması. iyi seyirler.
devamını gör...
4.
herbert george wells'in dünyayı işgal etmeye gelen marslıları anlattığı romanı.
kitabın adı dünyalar savaşı olunca ciddi manada bir savaş okuyacağımızı düşünmüştüm ama kitap daha çok dünyanın işgali gibiydi. ana karakterimizin kaçış yolculuğunu okuduk çoğunlukla.
teknolojik olarak insanlıktan çok daha ileride olan marslı yaratıklar kendi gezegenleri yetmemeye başlayınca dünyayı istila etmeye karar veriyor. insanların ne olduğunu bile anlamadığı gelişmiş silahlarıyla bunu yapmaları çok da kolay oluyor.
istilaya ingiltere'den başlıyorlar. kahramanımız da tüm bunlara şahit oluyor.
kitabın böyle biteceğini hiç tahmin etmezdim. beklentim daha kötü şeylerin olması yönündeydi. bu açıdan biraz hayal kırıklığına uğradım sanırım. ama tabii ki bu zekice yazılmış olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
h. g. wells böyle bir yazar zaten. zamanının çok ilerisinde, harika bir hayal gücü ile yazıyor. yine kendine hayran etti.
beğenmediğim bir nokta ise çok durağan ilerlemiş olması. adamın yolculuğunu okumak güzeldi fakat bazı yerlerde sıkıcılaştı. rahip karakteri de olaya felsefi bir boyut katan güzel bir ayrıntıydı ama çok uzamış gibi hissettim.
her şeye rağmen 8/10 kitaptı. tavsiye ederim.
kitabın adı dünyalar savaşı olunca ciddi manada bir savaş okuyacağımızı düşünmüştüm ama kitap daha çok dünyanın işgali gibiydi. ana karakterimizin kaçış yolculuğunu okuduk çoğunlukla.
teknolojik olarak insanlıktan çok daha ileride olan marslı yaratıklar kendi gezegenleri yetmemeye başlayınca dünyayı istila etmeye karar veriyor. insanların ne olduğunu bile anlamadığı gelişmiş silahlarıyla bunu yapmaları çok da kolay oluyor.
istilaya ingiltere'den başlıyorlar. kahramanımız da tüm bunlara şahit oluyor.
kitabın böyle biteceğini hiç tahmin etmezdim. beklentim daha kötü şeylerin olması yönündeydi. bu açıdan biraz hayal kırıklığına uğradım sanırım. ama tabii ki bu zekice yazılmış olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
h. g. wells böyle bir yazar zaten. zamanının çok ilerisinde, harika bir hayal gücü ile yazıyor. yine kendine hayran etti.
beğenmediğim bir nokta ise çok durağan ilerlemiş olması. adamın yolculuğunu okumak güzeldi fakat bazı yerlerde sıkıcılaştı. rahip karakteri de olaya felsefi bir boyut katan güzel bir ayrıntıydı ama çok uzamış gibi hissettim.
her şeye rağmen 8/10 kitaptı. tavsiye ederim.
devamını gör...