dünya klasikleri / roman / edebiyat
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

dostoyevski'nin kitap olarak yayımlanmadan önce bir dergide bölüm bölüm yayınlanan bir romanı. dergi editörünün karşı çıkması üzerine dostoyevski romandaki bir bölümü çıkartmak zorunda kalmış. bu bölüm büyük ölçüde stavrogin'in piskopos tihon'a yaptığı itiraflardan oluşur. iş bankasının baskısında kitabın sonunda 40 sayfalık bir ek olarak çıkartılan bölüm bulunmaktadır.
devamını gör...
iletişim yayınları kitabın ismini "cinler" olarak çevirmiş ve doğru da çevirmiş. şu saçma "ecinniler" ismi neden yaygınlaştı bilemiyorum. budala'dan hemen sonra okumuştum. zaten yanlış hatırlamıyorsam budala'dan hemen sonra yazmıştı reis bu romanı. ama budala kadar beğenmedim ne yalan söyleyeyim. çünkü fazla siyasiydi.

incil'de isa, cinlenmiş bir adamın içindeki cinleri domuz sürüsüne doğru kovarak adamı iyileştirir, domuz sürüsünün içine giren cinler de domuzları suya doğru koşarak öldürürler. kıssanın romanlaştırılmış hali de diyebiliriz bu kitap için. dostoyevski incil'deki bu pasajı romanın hemen başına yazarak buradan esinlendiğini açıkça belirtir.

yazarın benzetimine göre rusya cinlenen bir hasta, rusyaya giren liberaller de birer cindir. dinsiz liberalleri rusyadan kovarsak bu hasta ülkeyi iyileştirebiliriz der reis kısaca...
devamını gör...
hayatım boyunca okuduğum en sarsıcı kitaplardan birisidir.

ecinniler, fyodor mihayloviç dostoyevski'nin 1872 yılında yazdığı siyasi psikolojik romandır yani kısaca mükemmel bir dostoyevski eseridir.

900 sayfalık bir kitap başlarda insanı korkutuyor ama hikayenin içine girdikten sonra hiç bitmesin istiyorsunuz.
rus klasiklerinde bulunan uzun isimler bu kitapta da karşımıza çıkıyor o yüzden not tutarak okumak hem kolay hem keyifli olacaktır.
dostoyevski ecinnilerde sosyalizm, nihilizm gibi aşırılıkçı ideolojilerin toplumsal yapıya nasıl zarar verdiğini sarsıcı bir şekilde anlatıyor.
tabi her romanında olduğu gibi sosyolojik bir bakış ve karakterlerin psikolojik analizleri çok yerinde okurken hem şaşırıp hem keyif alıyorsunuz.

ayrıca bu kitabın ortaya çıkışı son derece ilginçtir.
dostoyevski büyük bir günahkarın hayatı adlı kitabıyla uğraşırken rusya'da bir olay yaşanır ve bu olay dostoyevski'yi çok etkiler.
rusya'daki nihilist gruplarından birinin başında bulunan sergey neçayev, kendi grubundan biri tarafından hiçbir yerden emir almaksızın ekibini kendi düşüncelerine göre yönettiği konusunda bir iddia ile itham edilir. bunun karşısında neçayev bu suçlamanın sahibini öldürterek bir havuza attırır.
bu olayı duyan dostoyevski protesto etmek amacıyla bu ölümsüz eseri yazmaya başlar.

kitapta bulunan her karakter çok özel ve mükemmel yaratılmış ama üç karakter var ki bambaşka bir düzeydedir.
nikolay vsevolodoviç stavrogin
ivan şatov
aleksey niliç kirilov

bu üç karakter inanılmaz yaratılmış karakterlerdir kitabın bu kadar büyük bir eser olmasında en büyük pay bence bu üç karakterdir.

kesinlikle okunması okurken düşünülmesi gereken sarsıcı bir dostoyevski eseri.


yaşamakla yaşamamak arasında hiçbir fark kalmadığında özgürlüğüne kavuşur insan.

insanoğlu kendini öldürmeden yaşayabilmek için icat etti tanrıyı ve günümüze dek tüm insanlık tarihi bundan ibarettir.
devamını gör...
dostoyevski'nin en politik romanlarından biri. yalnızca politikada değil bir sınıflar, görüşler, felsefi doktrinler ve ideolojiler panoraması. romanda muhafazakar bir ton hakimdir ve batı dolaylı tiye alınmıştır.

dostoyevski roman boyunca az önce saydığım kavramları yarattığı karakterler üzerinden uzun, uzun irdeliyor ve tartışıyor. romandan anlaşıldığına göre yazar batı dünyasından ithal görüşleri rusya imparatorluğu için pek ''faideli'' görmüyor. aslında dostoyevski'nin bu tutumu onun politik kimliğini bilenleri şaşırtmıyor. gençliğinde çarlık karşıtı kimi anarşist hareketlere meyleden yazar, bir anda yargılanması, idam cezası ve sürgün sürecinden sonra bir daha çarlık karşıtı hareketlere katılmamıştı. bu evrelerden sonra dostoyevski bir milliyetçi-muhafazakar olarak karşımıza çıkar. ancak görünüşte çarlığı kutsayan, milliyetçi bir muhafazakarı oynayan dostoyevski, eserlerinde ise hep taraftarı olduğu ''sistemin'' insanları getirdiği manevi çöküntü ve psikolojiyi anlatır. bu yönüyle onun eleştirisi açık ve doğrudan olmasa da, hikayesi bakımıyla çok ağırdır da.

ecinniler onun kendisi, etrafındaki insanlar ve rusya'nın genel politik aktörleri ile yaptığı düşünsel bir sohbetin ürünüdür belki de. tarafı bellidir yine bir milliyetçi muhafazakardır ve yerli kültürün önemi vurgulamaktadır. batıdan gelme düşünceleri ise her zamanki üslubuyla karikatürize eder ve salak insanların görüşü gibi yansıtır. klasik muhafazakar bakışı onda da mevcuttur, batı ona göre de manevi olarak kurak ve boş, daha dindar ve saf bir kültüre sahip olduğunu düşündüğü rusya'yı ise henüz maneviyatını yitirmemiş gibi görmektedir.

okuyucu ilk bakışta onun bu tutumunu çarist bir tutum olarak görebilir. ama gerçek aslında bunun tam aksidir. 1861 yılında rusya imparatorluğu tahtına oturan çar ıı. aleksandr devri, ondan önceki çar nikola'nın baskıcı dönemine nazaran bir reform ve değişim dönemi olarak öne çıkar. bu dönemde toprak köleliğinin kaldırılması, köylülere verilen özgürlükçü ve mali haklar, yerel meclisler eliyle taşranın ayağa kaldırılma fikri, anayasa tartışmaları ve eğitim hamleleri ülkede bir anda özgürlük havasının esmesine neden olur. bu havanın kısa sürede giderek bir ihtilal hevesine evrilmesi ile reformların yanında bir de mütekabiliyet olarak polis baskısı ortaya çıkmaya başlar. roman 1870-1872 arasında yani tam da bahsedilen olayların hızlandığı bir dönemde yazıldığından dostoyevski romanda karikatürize ettiği batı menşeili düşünceleri karikatürize ederken, asıl hedefi bu gelişmelerin önünü açan çar ve onun politikaları olmalıdır. bir anlamda yazar yine eleştirisini üstü kapalı yapmış ve bir anlamda ''lafı söyleyene değil, söyleten bakın'' minvalinde bir yol izlemiştir. onun kendi görüşü gibi yansıttığı milliyetçi ve muhafazakar eğilimler ise onun kendi görüşlerinden çok, devletin izlemesi gerektiği politik yol ve ideolojiler olarak bir nasihat amacıyla öne çıkartılmış olmalıdır.
devamını gör...
kaynak metnin uzunluğundan dolayi uyarlamasinda ekip olarak zorlandiğimiz dostoyevski eseri.suç ve ceza'ya göre daha az bilinir ve 'suç ve ceza' kanımca daha klişedir.
devamını gör...
dehşetimizin hikmeti dev bir kaya iken, kayanın büyüklüğü acımızın silgisi iken,
ufalsın diye dua eder durur insanlık hissizliği yaratacak şeylerin küçülmesi için.
bu yüzden istediğimiz ölümün bir türlü dilimizden düşürmediğimiz ölüm olmadığı da bellidir.


" -şu uçurulacak kelleler onun uydurması. bir kitaptan okumuş, önce kendisi açtı bunu bana. anlayışı da kıt; ben yalnızca insanların kendilerini öldürme cesaretinden neden yoksun olduklarını sordum ona, hepsi bu. hem bunun da hiçbir şeyi değiştireceği yok.
-nasıl yani, kendilerini öldürme cesaretinden yoksunlar? az mı buluyorsunuz intiharları?
-hem de çok az.
-gerçekten mi az buluyorsunuz?
karşılık vermedi. kalkıp ileri geri dolaşmaya başladı. düşünceliydi.
-insanları kendilerini öldürmekten alıkoyan şey ne sizce?-dedim.
ne konuştuğumuzu hatırlamak ister gibi dalgın dalgın baktı yüzüme.
-henüz...tam bilmiyorum...iki boş inanç alıkoyuyor sanki, iki şey; yalnızca iki şey; bunlardan biri çok küçük, öbürü çok büyük. yalnız küçük olan da çok büyük.
-küçüğü ne?
-acı.
-acı mı? bu olayda bu kadar önemli olabilecek bir şey mi acı?
-birinci derecede önemlidir. iki tür intihar vardır: bir, büyük bir acı ya da öfkenin etkisiyle intihar edenler; iki, çıldırıp intihar edenler. bunlar aniden bitirirler işlerini. acıyı pek düşünmezler. birdenbire biter her şey. ama bu işi bir de aklı başında, bilinçli olarak yapanlar vardır...bunlar çok düşünür.
-aklı başında mı? yani bile bile intihar eden de mi var?
-çok. boş inançlar olmasa çok daha fazla olurdu; çok, çok daha fazla, herkes.
-herkes mi?
yanıt vermedi.
-acı çekmeden ölmenin hiç yolu yok mu?
tam karşımda durdu.
-kocaman, bir ev büyüklüğünde bir kaya düşünün.-dedi.-kaya havada asılı duruyor ve siz onun tam altındasınız. bu kaya üzerinize...başınızın üzerine düşse...acı duyar mısınız?
-ev büyüklüğünde bir kaya mı? korkunç bir şey olacağı kesin.
-korku değil sözünü ettiğim; acı duyar mıydınız?
-dağ gibi bir kaya...on binlerce tonluk bir ağırlık... hiç acı duymazdım herhalde.
-ama kaya üzerinizde asılı durdukça hep dehşet içinde olurdunuz. bundan korkmayacak kimse yoktur: dünyanın en büyük bilgini de korkar, en büyük doktoru da. acı duymayacağını bilmesine karşın herkes yine de ya düşerse diye acıyla kıvranırdı.
-ikinci neden nedir? büyük olanı?
-öbür dünya.
-yani ceza olarak mı?
-fark etmez. öbür dünya işte, yalnızca öbür dünya.
-peki ya öbür dünyaya inanmayan ateistler?
yine karşılık vermedi.
-kendinizden yola çıkarak yaptığınız bir değerlendirme olmasın bu?
kızardı:
-ancak kendinize bakarak bir değerlendirmede bulunabilirsiniz,-dedi.- yaşamakla yaşamamak arasında hiçbir fark kalmadığında özgürlüğüne kavuşur insan. herkes için amaç budur.
-amaç mı? o zaman kim yaşamak ister ki?
-hiç kimse,-dedi kararlılıkla.
-benim bu işten anladığım,- dedim:-insanoğlu ölümden korkuyor, çünkü yaşamayı seviyor; doğanın da buyruğu bu.
-alçaklık bu! bütün sahtekarlık da burada,- dedi; gözleri kor gibi yanıyordu.- hayat acıdır; hayat korkudur ve insanoğlu mutsuzdur. bugün yalnızca acı ve korku var. insanoğlu hayatı seviyor çünkü acıyı ve korkuyu seviyor. buna da uygun yaşıyor. acı ve korkuya karşılık olarak verilmiştir hayat; hep aldanılan yer burası. bugünkü insan, o insan değil daha. ama bir gün o yeni insan gelecek; yaşamakla yaşamamak arasında hiçbir fark görmeyen mutlu, gururlu, yeni insan. acıyı ve korkuyu kim alt ederse o tanrı olacak. öbür tanrı artık olmayacak.
-o zaman... size göre öbür tanrı var?
-hayır, yok; ama var da aslında. taşın kendisinde acı yoktur, ama taştan duyulan korkuda acı vardır. tanrı da ölüm korkusundan duyulan acıdır. acıyı ve korkuyu alt eden, tanrı olur. bu, yepyeni bir hayat, yepyeni bir insan demektir, her şeyin yeni olması demektir. tarih de iki döneme ayrılacak o zaman: gorillerden tanrı'nın yok olmasına ve tanrı'nın yok olmasından...
-gorillere mi?
-yeryüzünün ve insanoğlunun fiziksel değişimlerine dek geçen dönemler. insan, tanrı olacak ve fiziksel olarak değişecek. dünya da değişecek, bütün yapıp ettiklerimiz, düşüncelerimiz, duygularımız değişecek. ne dersiniz, insanoğlu fiziksel olarak değişir mi acaba o zaman?
-yaşamakla yaşamamak arasında bir fark kalmayacağına göre herkes kendini öldürecektir...alın size değişim.
-bunun bir önemi yok. o aldanmayı öldürecekler. asıl özgürlüğü, asıl bağımsızlığı isteyen kişi kendini öldürmeye cesaret etmek zorundadır...kendini öldürmeye cesaret edebilen, tanrı'dır. bugün herkes bunu yapabilir ve böylece tanrı'yı yok edebilir...böylece her şeyi yok edebilir. ama bunu daha kimse yapmadı.
-milyonlarca insan kendini öldürdü.
-ama onların hepsi korkudan öldürdüler kendilerini. korkuyu öldürmek için değil. korkuyu öldürmek için kendini öldüren, hemen o anda tanrı olur."
devamını gör...
bir fyodor mihayloviç dostoyevski kitabıdır.

fyodor mihayloviç dostoyevski için ne dense azdır. büyük bir romancıdır. çok büyük. başyapıt diyebileceğimiz birçok kitabı vardır. sanırım en bilindik olanları suç ve ceza, budala ve karamazov kardeşler. benim en sevdiğim ise kesinlikle cinler kitabı.

bu kitap aslında yazarın denk geldiği bir haber üzerine yazmaya karar verdiği bir romandır. sergei neçayev'in gazetelere düşen olayından esinlenerek yazar bu kitabı fyodor mihayloviç dostoyevski. ve neçayev'den esinlenilerek yazılan tek roman da bu değildir dünya edebiyat tarihinde.

yazarın en siyasi eseridir. benim de yazar tarafından yazılan kitaplar arasında en sevdiğim. rusya'nın siyasi ve toplumsal gidişatı üzerine ciddi incelemeler, eleştiriler, gözlemler içeren bu roman çok derin, çok anlamlı, çok düşündürücüdür.

bu kitabı üniversite zamanlarında okumuştum. çok hacimli bir kitaptır cinler. bir gece kitabın son sayfasını çevirip kapattığımda bir şeyleri tam olarak anlamadığıma inandım. ve kitabı kapatır kapatmaz tekrar açarak yeniden okudum. ve ikinci sefer ilkinden daha büyük bir keyif aldım.

dört günde iki kez bitirdiğim bu romanı herkese tavsiye ederim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ecinniler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim