efsanevi lise anıları

okul kurulduğundan beri orada olduğu söylenen, 30 yıldır kimseye 70'in üzerinde not vermeyen bir biyoloji hocası vardır. tüm zümrece hazırlanan cevap anahtarından başka, kendine ait bir anahtar hazırlayarak kontrol eder sınavları çünkü. velhasıl, okulun haşarı sınıfı, diğer biyoloji hocalarıyla ortak olarak bu biyoloji hocasına kendi cevap anahtarını bir sınav kağıdı gibi sunar, beyefendi kendi cevap anahtarına 71 verir. bu hikaye de imece usulü okula gelen her yeni döneme aktarılarak yaşatılır.

okuldan kaçıp yakındaki parkta bira içmek, park etrafındaki apartmanlardan okul yönetiminin aranması, kapıya geldiğimizde her gelenin ağzını koklayan müdürü görmemiz, bizden önceki gelenlerin de farklı yerlerde bira içmeleri sebebi ile yakalanmaları ve onlar dayak yerken bizim cık cık ne kadar ayıp diye yanlarından geçmemiz. okula girip sınıfta olay anlatıp eğlenmemiz. sınıftaki elemanlardan birinin dayak yiyenlerin kuzeni olması. gidip kuzenine anlatması. kuzeninin parkta içen sizsiniz ha diyerek müdürden dayak yediklerini hatırlayıp okul çıkışında bizi yakalayıp 10 kişi ağız burun bizi dağıtmaları. ertesi gün okula geldiğimizde müdürün de konuyu duymuş ve yanlış kişilere dayak atmaktan daha da bir sinirli hali ile bizi öğretmenler odasına alması. orada da temiz dayak yememiz. olayın acısı ve zaten bir sefer sopa yiyip ikincisinin haksız olduğuna inanıp gidip müdürün arabasını (fiat uno) 4 kişi tutup çevirmemiz, park ettiği yerden çıkamaz hale getirmemiz. ertesi gün velilerin okula çağrılması ve akşamına babadan dayak yemek..
paha biçilemez bir dayak silsilesi yaşamamız sonucu okulda elde edilen yen lakaplarla karizmayı fena çizdirişimiz..

uzun uzun anlatacak bir hikayem yok. 19 mayıs tören provasında kuleden yere çakılmıştım. provanın ertesi günü okuldaki herkese şeker dağıtmışlar ve bana vermemişlerdi.

yangın merdiveninde uyuyup kalmıştım . okulun kapıları kilitlenmişti . sonra okul telefonundan annemi aramıştım . gelip kurtardılar beni jsksj
okulda dalga geçmişlerdi bir süre müdür ve hocalar da dahil olmak üzere .

not: etüt olduğu için zil çalmıyordu ve temizlik yapılmadığı için direkt kapatıp çıkmışlardı okulu .

millet malborya içerken, uzun samsun içerdim. zorda kalmayınca kimse otlanamazdı.

bir gün erol geldi. "sigaran var mı?" dedi. "var ama uzun samsun" dedim. "oh iyi iyi. ondan iyi sigara mı var? dedi. bir sevindi. bir sevindi. yok böyle sevinç. aradan yıllar geçti. o anı hiç unutmaz.

şimdi ki sigaralar, eski birinci sigarasından bile kötü. bir sigara zevkimiz vardı. onu bile bıraktırdılar. eşşoğlu gebeşler.

yakın bir arkadaşımla okul bahçesinde öylece duruyorduk. ara ara ukalalık yapsakta (özellikle matematik ve fizik derslerinde bir tık dozu kaçırdığımız olurdu) genel olarak okuldan kaçma eylemi dışında öyle çok sıkıntılı öğrenciler değildik. ama herhalde mimlendik mi ne bilmiyorum okul müdürü ikimize takmıştı. öyle durduğumuz bahçenin diğer ucundan elinde megafonla siz ikiniz orada üç kişi ne yapıyorsunuz diye bağırdı adam. bahçede var dünya kadar öğrenci ve herkes döndü bize bakıyor. dedim hocam ilk defa doğru bir bilgi verdiniz iki diyerek ama sonunu getiremediniz dedim. millet gülmeye başladı bize mi güldüler, müdüre mi? bilmiyorum. savunma ile atlatmıştık. ya bir insana bahçede dikiliyor diye savunma yazdırılır mı?
aslında iyi bir liseydik öğretmenlerimiz baya donanımlıydı (zamanın anadolu lisesi) ama idari kısım çok acayipti…*