1.
petrograd'daki geçici hükümetin devrilerek iktidarın lenin önderliğindeki bolşeviklere geçmesini sağlayan ve sscb'nin kurulmasına önderlik eden olaydır.
bolşevik devrimi, rus devrimi ya da ekim ayaklanması olarak da bilinmektedir.
dünyadaki ilk ve en büyük sosyalist devletin kurulmasını sağlamış devrimdir.
bolşevik devrimi, rus devrimi ya da ekim ayaklanması olarak da bilinmektedir.
dünyadaki ilk ve en büyük sosyalist devletin kurulmasını sağlamış devrimdir.
devamını gör...
2.
yıl 1917’ye gelmiş, zaten kırılgan olan çarlık ekonomisi savaş ile birlikte perişan hale gelmişti. bu ekonomik sorunlar, en çok da halkın üzerinde yıkıcı bir etki bırakmıştı. hükümetin diktatörlük rejimine ve sefalete dayanamayan halk, 1917 tarihinin şubat ayında ikinci bir eylem ateşi yaktı.
artık çarlık eski otorite gücüne sahip olmadığı için halkı sakinleştiremedi ve kendine “bolşevik” diyen halkı yok etmeye kalkıştı. bunun üzerine olaylar eylemden çıkıp, iç savaş halini aldı. çarlık rejimi, ordusunu ve kazak birliklerini toplayarak halkın üzerine sürerek “yok et” emri verdi. ancak ordu mensupları emirlere itaat etmeyerek silahlarını çarlığa doğrulttu. isyanın baş edilemeyeceğine kanaat getiren, dönemin rusya lideri çar ıı. nikolas tahtı terk ederek, tahtı kardeşine devretti. olayların ve başına geleceklerin farkında olan mihail, tahtı sahiplenmeyi reddetti.
fırsattan istifade eden bolşevikler; köylü, işçi ve askerlerden oluşan alternatif bir iktidar ortaya attı. ancak herkesten önce davranan zengin kesim duma meclisi’ndeki yetkilerinden faydalanarak bir seçim yapmış ve prens lvov’u geçici hükümetin başına koymuşlardı. resmi olarak ülkeyi elinde tutan geçici lvov hükümeti zengin ve yüksek mertebe kesimi temsil ederken; bolşevik hükümeti, fakir, işçi, asker sınıfı temsil ediyordu. yani artık bu görkemli halkı temsil eden iki bölünmüş yetkili hükümet mevcuttu. bu kaos ortamında iki hükümet mensupları durmadan savaş halinde idi. çatışmaların sonucunda burjuva, diğer adıyla lvov hükümeti düşerek, resmi sovyetler hükümeti başa geçti.
artık çarlık eski otorite gücüne sahip olmadığı için halkı sakinleştiremedi ve kendine “bolşevik” diyen halkı yok etmeye kalkıştı. bunun üzerine olaylar eylemden çıkıp, iç savaş halini aldı. çarlık rejimi, ordusunu ve kazak birliklerini toplayarak halkın üzerine sürerek “yok et” emri verdi. ancak ordu mensupları emirlere itaat etmeyerek silahlarını çarlığa doğrulttu. isyanın baş edilemeyeceğine kanaat getiren, dönemin rusya lideri çar ıı. nikolas tahtı terk ederek, tahtı kardeşine devretti. olayların ve başına geleceklerin farkında olan mihail, tahtı sahiplenmeyi reddetti.
fırsattan istifade eden bolşevikler; köylü, işçi ve askerlerden oluşan alternatif bir iktidar ortaya attı. ancak herkesten önce davranan zengin kesim duma meclisi’ndeki yetkilerinden faydalanarak bir seçim yapmış ve prens lvov’u geçici hükümetin başına koymuşlardı. resmi olarak ülkeyi elinde tutan geçici lvov hükümeti zengin ve yüksek mertebe kesimi temsil ederken; bolşevik hükümeti, fakir, işçi, asker sınıfı temsil ediyordu. yani artık bu görkemli halkı temsil eden iki bölünmüş yetkili hükümet mevcuttu. bu kaos ortamında iki hükümet mensupları durmadan savaş halinde idi. çatışmaların sonucunda burjuva, diğer adıyla lvov hükümeti düşerek, resmi sovyetler hükümeti başa geçti.
devamını gör...
3.
çarlık rusyasında jülyen takvimi kullanılmaltaydı. miladi takvim ile jülyen takvimi arasında 13 gün fark vardır.
büyük ekim sosyalist devrimi miladi takvime göre 7 kasım 1917 de yapılmıştır ama rus jülyen takvimine göre 25 ekim 1917'de olduğu için ekim devrimi olarak geçer.
şubat devrimide aynıdır. miladi takvime göre 8 mart dünya kadınlar gününde başlamış fakat o dönemde rusya’da kullanılan jülyen takvimine göre 23 şubat 1917′a denk geldiği için “şubat devrimi” olarak tarihe geçmiştir.
büyük ekim sosyalist devrimi miladi takvime göre 7 kasım 1917 de yapılmıştır ama rus jülyen takvimine göre 25 ekim 1917'de olduğu için ekim devrimi olarak geçer.
şubat devrimide aynıdır. miladi takvime göre 8 mart dünya kadınlar gününde başlamış fakat o dönemde rusya’da kullanılan jülyen takvimine göre 23 şubat 1917′a denk geldiği için “şubat devrimi” olarak tarihe geçmiştir.
devamını gör...
4.
tarımsal ekonomiye dayalı monarşi ile yönetilen rus imparatorluğu'nda ortaya çıkmış olaydır.
bakmayın siz 200 sene osmanlılarla savaşıp kazandıklarına. aslında 20. yy başlarında rus imparatorluğu aşırı derecede çağ dışı kalmış ve yıpranmış haldeydi... bir de 1905'de uzakdoğu da vuku bulan rus - japon savaşı da devrimin gelişini hızlandırmıştır.
bakmayın siz 200 sene osmanlılarla savaşıp kazandıklarına. aslında 20. yy başlarında rus imparatorluğu aşırı derecede çağ dışı kalmış ve yıpranmış haldeydi... bir de 1905'de uzakdoğu da vuku bulan rus - japon savaşı da devrimin gelişini hızlandırmıştır.
devamını gör...
5.
(bkz: bolşevizm)
devamını gör...
6.
13 şubat 1917’de rusya’nın başkenti petrograd’da açlık çeken insanların özellikle de kadınların öncülüğünde “barış ve ekmek” diye başlayan ayaklanma, kısa zamanda ülke geneline yayılmıştır efem... 300 yıllık rus çarlığı, başkentte yoğunlaşan kitle eylemleriyle birkaç gün içerisinde yıkıldı.
şubat devriminden sonra kerenski başkanlığında bolşeviklerin katılmadığı geçici bir hükümet kuruldu. ancak geçici hükümetin kendini iktidar yapan kitlelerle giderek bağını koparması ve düzeni sağlama adına onların karşısınnda yer almasıyla, bolşeviklerin önderliğinde ekim ayındaki ayaklanma ile paris komününden sonra ilk kez bir sosyalist iktidar kuruldu.
ekim devriminden hemen sonra bir dizi ekonomik, sosyal ve idari düzenlemeler getirildi. toprak mülkiyeti kaldırıldı. özel çiftlikler devletleştirildi işçiler 8 saatlik iş gününe kavuştu. ancak savaş sürecinin ülkeyi oldukça yıpratması nedeniyle 1919 başlarında ürünlere devletçe el konulmaya başlandı (savaş komünizmi). lenin’in ölümünden sonra (1924) stalin iktidara geldi. özellikle troçki’nin yurt dışına sürülmesiyle başlayan süreç, gelecek 10 yılda, idam, hapis ve toplama kamplarıyla donatılmış parti içi, kanlı bir iç hesapla başlangıcı oldu. hiçbir devrim kendi evlatlarını bu ölçüde yememişti.
1927-1937 arasındaki on yıl, politik baskının yanında dev boyutlu sosyal ve ekonomik atılımların gerçekleştirildiği bir dönemdir. bu dönemde üç temel kalkınma girişımı görülür; çiftliklerin kolektifleştirilmesi, hızlı sanayileşme ve eğitimde devrim. gelişmiş kapitalist ülkeler 1929 dünya ekonomik bunalımıyla boğuşurken sovyetler birliği bu üç alanda şaşırtıcı bir gelişme sağladı.. 1920’lerin açlık ve yoksulluk altındaki bu köylü ülkesi, 20 yıl içinde abd’den sonra dünyanın ikinci büyük sanayi ülkesi haline gelerek abd ile kıran kırana soğuk savaş'a girdi.
kaynak:tr.wikipedia.org/wiki/Ekim_...
şubat devriminden sonra kerenski başkanlığında bolşeviklerin katılmadığı geçici bir hükümet kuruldu. ancak geçici hükümetin kendini iktidar yapan kitlelerle giderek bağını koparması ve düzeni sağlama adına onların karşısınnda yer almasıyla, bolşeviklerin önderliğinde ekim ayındaki ayaklanma ile paris komününden sonra ilk kez bir sosyalist iktidar kuruldu.
ekim devriminden hemen sonra bir dizi ekonomik, sosyal ve idari düzenlemeler getirildi. toprak mülkiyeti kaldırıldı. özel çiftlikler devletleştirildi işçiler 8 saatlik iş gününe kavuştu. ancak savaş sürecinin ülkeyi oldukça yıpratması nedeniyle 1919 başlarında ürünlere devletçe el konulmaya başlandı (savaş komünizmi). lenin’in ölümünden sonra (1924) stalin iktidara geldi. özellikle troçki’nin yurt dışına sürülmesiyle başlayan süreç, gelecek 10 yılda, idam, hapis ve toplama kamplarıyla donatılmış parti içi, kanlı bir iç hesapla başlangıcı oldu. hiçbir devrim kendi evlatlarını bu ölçüde yememişti.
1927-1937 arasındaki on yıl, politik baskının yanında dev boyutlu sosyal ve ekonomik atılımların gerçekleştirildiği bir dönemdir. bu dönemde üç temel kalkınma girişımı görülür; çiftliklerin kolektifleştirilmesi, hızlı sanayileşme ve eğitimde devrim. gelişmiş kapitalist ülkeler 1929 dünya ekonomik bunalımıyla boğuşurken sovyetler birliği bu üç alanda şaşırtıcı bir gelişme sağladı.. 1920’lerin açlık ve yoksulluk altındaki bu köylü ülkesi, 20 yıl içinde abd’den sonra dünyanın ikinci büyük sanayi ülkesi haline gelerek abd ile kıran kırana soğuk savaş'a girdi.
kaynak:tr.wikipedia.org/wiki/Ekim_...
devamını gör...
7.
dünyayı ve tarihi değiştiren, tarihin çarkını ileriye doğru saran, insanlığın en büyük siyasi devrimidir. fransız devrimi gibi tüm dünyayı etkilemiş, halklara umut olmuştur. birçok devrime ve ayaklanmaya ilham ve örnek olmuştur. ekim devrimi henüz ne yazık ki aşılamamış bir eşiktir. geriye çekiliş dönemindeyiz. belki de ekim devrimi eşiğini atlayıp bir sonraki atılımı gerçekleştirmek için. çünkü tarihin ilerleyişi ileri sıçramalar ve geriye adım atmalarla dolu.
devamını gör...
8.
rusları 1. dünya savaşından çekerek anadolu'nun rus işgalini engellemiştir ayrıca (bkz: kurtuluş savaşında sovyet yardımı)
devamını gör...
9.
marksist teorinin çöküşünün başlangıcı.
devamını gör...
10.
eskiden yıkardık şimdi yıkılıyoruz... iç çekmemize neden olan ekim...
devamını gör...
11.
millet bunu sanır ki, sanki bolşevikler çara karşı devrim yapmış ve yönetimi ele geçirmişler; kitleler arkalarında yürümüş. halbuki çar zaten şubat devriminde yıkılmıştı ve insanların devrim denilince aklına gelen mahşeri kalabalıklar, sokak gösterileri vb. şubat devrimi sırasında olmuştu. yani zaten çar'a karşı olan ve çoğu sosyalistlerden oluşan bir yönetim vardı ülkede ekim devrimi olduğunda. ekim devrimi ise bolşeviklerin gerçekleştirdiği bir hükümet darbesidir. zaten partileri, lenin'in örgütlenme teorisi uyarınca, iktidarı ele geçirip, onu elde tutatacak kompolocu bir klik olarak şekillendiği için, ülkeyi 70 yıl boyunca bu şekilde yönetmeye devam etmişlerdir ve rusya'nın içine etmişlerdir.
devamını gör...
12.
marksizm’i aslen çökerten devrimdir. bu konuyla ilgili yazıp çizilebilecek çok teori var ama zaman yok maalesef…
devamını gör...
13.
çanakkele savaşının itilaf devletleri tarafından kaybedilmesi akabinde gerçekleşmiş hadisedir. çanakkele geçilip ruslara yardım gitseydi tarih ne lenin'i ne stalin'i yazmazdı sanıyorum.
devamını gör...
14.
atatürk'ün verdiği kurtuluş mücadelesinin en önemli destekçisi olan devrim. tam zamanında, tam yerinde gerçekleşmiştir. devrimden hemen sonra toparlanmaya çalışan lenin, ülkemizdeki ayaklanmaya yeterince para ve silah yardımında bulunmuştur. lenin olmasa muhtemelen türkiye de olmazdı, cumhuriyet rejimi de olmazdı.
atatürk hakkında şöyle bi demeci de var.
« mustafa kemal sosyalist değildir. fakat, görülüyor ki iyi bir gerilla, yüksek anlayışlı bir önder. ulusal burjuva ihtilalini yönetiyor. ilerici, akıllı bir devlet adamı. bizim sosyalist devrimimizin önemini anlamış olup, sovyet rusya’ya olumlu davranıyor. o, istilacılara karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. emperyalistlerin gururunu kıracağına, padişahı da yardakçılarıyla birlikte silip süpüreceğine inanıyorum. ona, yani türk halkına yardım etmemiz gerekiyor. »
semyon ivanoviç aralov - bir sovyet diplomatın türkiye anıları
atatürk hakkında şöyle bi demeci de var.
« mustafa kemal sosyalist değildir. fakat, görülüyor ki iyi bir gerilla, yüksek anlayışlı bir önder. ulusal burjuva ihtilalini yönetiyor. ilerici, akıllı bir devlet adamı. bizim sosyalist devrimimizin önemini anlamış olup, sovyet rusya’ya olumlu davranıyor. o, istilacılara karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. emperyalistlerin gururunu kıracağına, padişahı da yardakçılarıyla birlikte silip süpüreceğine inanıyorum. ona, yani türk halkına yardım etmemiz gerekiyor. »
semyon ivanoviç aralov - bir sovyet diplomatın türkiye anıları
devamını gör...
15.
insanlığın ileriye doğru attığı en büyük adım olan ekim devrimi ve sovyetler birliği’nin geride bıraktığı dünyada, yoksulluk, açlık, savaşlar ve faşizm kol geziyor. insanlık, yeni ekim’leri arıyor.
devamını gör...
16.
devamını gör...
17.
nazım hikmet, bu şanlı devrimin 35.yılı için "ekim devrimi'ne" adlı şu harika şiiri yazmıştır:
mutluluk dediğin türlü türlüdür.
diyelim ki, parti bir karar almış
ve yaz geceleri sen bir dağın eteklerinde
üç arkadaşınla birlikte
ilk gizli matbaayı kazıyorsun.
ya da diyelim ki, şair oldun,
şiirler yazmaya koyuldun,
ve bir bakmışsın ezbere okumaya başlamışlar
işçiler şiirlerini.
ya da diyelim ki, hastalığa tutuldun,
ağır, ümitsiz hastasın,
köşe başından evini gözetliyor biri,
rapor ediyor: “yarına çıkmaz”,
ama sen yaşıyorsun!
ya da diyelim ki, bir bahar günü rastlayıveriyorsun
on beş yıldır hasretini çektiğin kadına.
ya da diyelim ki, moskova’ya geldin,
ve sen moskova’dasın,
moskova’da…
türlü mutluluklarım oldu şu hayatta,
fakat aslında tek bir şey hep aynı kaldı:
on dokuzumda sana geldim,
seninle yetiştim komünist oldum
ve sana bağlılığım bâki.
sen bu olağanüstü güzel yolculuktaki ilk sabahsın.
seninle başladı kutlu yürüyüş.
sen bütün tohumların tohumusun,
ve dünya, dünya olalı beri,
daha bereketli bir yağmur görmedi,
senden başka.
ve sende öğrendi insanların dudakları
en yiğit,
en namuslu,
en dehşetli,
en zarif sözcükleri.
ışığın parıltısı türlü türlü.
diyelim ki, denizin kenarında bir şehir,
yedi tepeli bir şehir,
sevgili şehir,
kederli şehir.
ve diyelim ki, bir bahar gecesi geç vakit
tepelerden birinde,
en ıssız olanında,
yoldaşlarını bekliyorsun gizli bir toplantı için,
ve suda yanıyor yıldızlarla beraber şehrin ışıkları.
ya da diyelim ki, bir ocak günü
erzurum’dan yürüye yürüye çıkıp geldin…
ovalara beyaz beyaz,
kara kara bir gece çöküyor.
etrafta kurtlar uluyor.
yoruldun, öyle yoruldun ki adım atmaya mecalin yok,
birden karların arasında ışık, köyün aydınlığı.
ya da diyelim ki, bir çift gözle karşılaştın
altın yeşil renkte:
iki çiy damlası parıldıyor orada,
ve sen ışığın tüm parıltısını görüyorsun onlarda.
ya da diyelim ki, bir kitabını okudun
dört öğretmenden birinin,
ve kafan, yüzün ve kalbin
bitmez tükenmez akınında
güneş ışıklarının.
şu ışığın parıltısı türlü türlü.
ve ben de gördüm ışığın tüm parıltılarını.
en kudretli ve en fevkâladesi
halklar okyanusunun üzerindeki
deniz fenerinin ışığının parıltısıdır.
mutluluk dediğin türlü türlüdür.
diyelim ki, parti bir karar almış
ve yaz geceleri sen bir dağın eteklerinde
üç arkadaşınla birlikte
ilk gizli matbaayı kazıyorsun.
ya da diyelim ki, şair oldun,
şiirler yazmaya koyuldun,
ve bir bakmışsın ezbere okumaya başlamışlar
işçiler şiirlerini.
ya da diyelim ki, hastalığa tutuldun,
ağır, ümitsiz hastasın,
köşe başından evini gözetliyor biri,
rapor ediyor: “yarına çıkmaz”,
ama sen yaşıyorsun!
ya da diyelim ki, bir bahar günü rastlayıveriyorsun
on beş yıldır hasretini çektiğin kadına.
ya da diyelim ki, moskova’ya geldin,
ve sen moskova’dasın,
moskova’da…
türlü mutluluklarım oldu şu hayatta,
fakat aslında tek bir şey hep aynı kaldı:
on dokuzumda sana geldim,
seninle yetiştim komünist oldum
ve sana bağlılığım bâki.
sen bu olağanüstü güzel yolculuktaki ilk sabahsın.
seninle başladı kutlu yürüyüş.
sen bütün tohumların tohumusun,
ve dünya, dünya olalı beri,
daha bereketli bir yağmur görmedi,
senden başka.
ve sende öğrendi insanların dudakları
en yiğit,
en namuslu,
en dehşetli,
en zarif sözcükleri.
ışığın parıltısı türlü türlü.
diyelim ki, denizin kenarında bir şehir,
yedi tepeli bir şehir,
sevgili şehir,
kederli şehir.
ve diyelim ki, bir bahar gecesi geç vakit
tepelerden birinde,
en ıssız olanında,
yoldaşlarını bekliyorsun gizli bir toplantı için,
ve suda yanıyor yıldızlarla beraber şehrin ışıkları.
ya da diyelim ki, bir ocak günü
erzurum’dan yürüye yürüye çıkıp geldin…
ovalara beyaz beyaz,
kara kara bir gece çöküyor.
etrafta kurtlar uluyor.
yoruldun, öyle yoruldun ki adım atmaya mecalin yok,
birden karların arasında ışık, köyün aydınlığı.
ya da diyelim ki, bir çift gözle karşılaştın
altın yeşil renkte:
iki çiy damlası parıldıyor orada,
ve sen ışığın tüm parıltısını görüyorsun onlarda.
ya da diyelim ki, bir kitabını okudun
dört öğretmenden birinin,
ve kafan, yüzün ve kalbin
bitmez tükenmez akınında
güneş ışıklarının.
şu ışığın parıltısı türlü türlü.
ve ben de gördüm ışığın tüm parıltılarını.
en kudretli ve en fevkâladesi
halklar okyanusunun üzerindeki
deniz fenerinin ışığının parıltısıdır.
devamını gör...
18.
çarlık rejiminin yıkılması sonrasında geçici burjuva hükümetinden iktidarı söke söke alan ve bolşeviklerce gerçekleştirilen devrim. 20. yüzyılın en büyük olaylarından birisi hatta en önemlisidir. bunun ardından sscb kurulmuş ve iki kutuplu bir dünyanın başlangıç fitilini ateşlemiştir.
devamını gör...
19.
107 yıl önce bugün gerçekleşen, rusya kendine has bir takvim* kullandığından miladi takvimde kasıma denk gelen devrim. tatar köylü çocuğu lenin türk düşmanı rus çarlığı'nı lağvedip embesil çarının ciğerini söküp almıştır*. "çocukları da öldürdüler, barbarlık!" diyenler hz. musa ile hz. hızır'ın kıssasını okurlarsa sevinirim*.
şaka bir yana lenin'in annesi harbiden türk'tür. peşinden galiyev gelse o zaman ruslar'dan esaslı bir intikam* alınabilirdi; turan halk cumhuriyeti görebilirdik, kim bilir*? ayrıca dinlerle "helallaşmış" bir sosyalizmin dünya genelinde şansı biraz daha yaver gidebilir, tek kutuplu dünyaya mahkum olmayabilirdik.
şaka bir yana lenin'in annesi harbiden türk'tür. peşinden galiyev gelse o zaman ruslar'dan esaslı bir intikam* alınabilirdi; turan halk cumhuriyeti görebilirdik, kim bilir*? ayrıca dinlerle "helallaşmış" bir sosyalizmin dünya genelinde şansı biraz daha yaver gidebilir, tek kutuplu dünyaya mahkum olmayabilirdik.
devamını gör...
20.
2. nikolay'ın babası 2. alexey'e(la bu nasıl yazılıyorsa işte) benzeyecegim diye her şeyi eline yüzüne bulaştırması yüzünden gerçekleşen devrim. çok uzun yazmaya gerek görmüyorum da bu sosyalistleri gittikleri köylüler bile iplemiyorken 2. nikolay'ın sanırım nişanı (düğün ya da erkek çocuğunun doğumu da olabilir) için halka verdiği törenle ipler kopuyor.
amcası olan petersburg valisi bu törenin organizatörü. törene halktan 250 bin kişi geleceği planlanıyor ama tören günü 750 bin kişi katılıyor. tabi bu tür törenler çarlık rusyasında halk için büyük önem taşıyor. törende bedava simit, bira ve hediyeler halka dağıtılıyor. tabi bu sırada bizim kızıl teröristler herkes için yeteri kadar hediye yok, bira yok diye söylenti yayınca halk ahşap stantlara akın ediyor. çöken stantlar, izdiham derken 3 bin civari insan ölüyor. çok geçmeden yeni alman imparatoru 2. wilhelm geleneksel rus-alman ittifakını bozunca ruslar da fransızlarla yakınlaşmış. torenden hemen sonra da fransızlarla da bir parti yapılacak. niko abimize çok diyorlar halkından yeni ölenler varken katılma o gavur eğlencesine. niko abi takar mı ? katılıyor. katılınca da halk tarafından sola meyil başlıyor akabinde gelişen kanlı pazar olayı falan derken daha kendisine hayri olmayan iktidara gelince de halefi stalin gibi politikalarıyla milyonlarca insanın ölümüne sebep olan lenin abimiz bu politik iklimden faydalanıyor ve kızıl terör faaliyetlerine girişiyor. en sonunda çarın ailesi infaz edilene kadar bir iç savaş süreci ve sonrasında... amaan çok uzun bir konu valla derli toplu yazmaya üşendim. ama bu bir devrim değil felakettir arkadaşlar.
ha bir de bu süreçte benim en çok ilgimi çeken olay 2. nikolay'ın dedesi (vallaha adını unuttum) büyük bir reformist olmasına rağmen ülkedeki serbestlik politik bir terör süreci yaratmış ve kendisi de bombalı bir suikaste kurban gitmiştir. gerçekten halk için çalışmasına rağmen.
bu da bana toplumsal özgürlüğü eleştiren toplumun özgürlük istemediğini söyleyen bir filozofu hatırlattı. çünkü nikonun babasi aleksey oldukça otoriter bizim aptülamitten bile daha otokrat biri ülkesinde daha iyi bir nizam sağlamış. bu korku yönetimi değildi. ama enteresan işte.
amcası olan petersburg valisi bu törenin organizatörü. törene halktan 250 bin kişi geleceği planlanıyor ama tören günü 750 bin kişi katılıyor. tabi bu tür törenler çarlık rusyasında halk için büyük önem taşıyor. törende bedava simit, bira ve hediyeler halka dağıtılıyor. tabi bu sırada bizim kızıl teröristler herkes için yeteri kadar hediye yok, bira yok diye söylenti yayınca halk ahşap stantlara akın ediyor. çöken stantlar, izdiham derken 3 bin civari insan ölüyor. çok geçmeden yeni alman imparatoru 2. wilhelm geleneksel rus-alman ittifakını bozunca ruslar da fransızlarla yakınlaşmış. torenden hemen sonra da fransızlarla da bir parti yapılacak. niko abimize çok diyorlar halkından yeni ölenler varken katılma o gavur eğlencesine. niko abi takar mı ? katılıyor. katılınca da halk tarafından sola meyil başlıyor akabinde gelişen kanlı pazar olayı falan derken daha kendisine hayri olmayan iktidara gelince de halefi stalin gibi politikalarıyla milyonlarca insanın ölümüne sebep olan lenin abimiz bu politik iklimden faydalanıyor ve kızıl terör faaliyetlerine girişiyor. en sonunda çarın ailesi infaz edilene kadar bir iç savaş süreci ve sonrasında... amaan çok uzun bir konu valla derli toplu yazmaya üşendim. ama bu bir devrim değil felakettir arkadaşlar.
ha bir de bu süreçte benim en çok ilgimi çeken olay 2. nikolay'ın dedesi (vallaha adını unuttum) büyük bir reformist olmasına rağmen ülkedeki serbestlik politik bir terör süreci yaratmış ve kendisi de bombalı bir suikaste kurban gitmiştir. gerçekten halk için çalışmasına rağmen.
bu da bana toplumsal özgürlüğü eleştiren toplumun özgürlük istemediğini söyleyen bir filozofu hatırlattı. çünkü nikonun babasi aleksey oldukça otoriter bizim aptülamitten bile daha otokrat biri ülkesinde daha iyi bir nizam sağlamış. bu korku yönetimi değildi. ama enteresan işte.
devamını gör...