ekonomik krize rağmen starbucks'ların önünde oluşan sıra

eğer kütüphanede bilgi stoklamak yerine , midesini kahveyle doldurmak istiyorsa. olabilir. neden olmasın? sen leo buscaglias' ın bir kitabını ve o yazarı keşfedersin, yaşıtların da yeni çıkan bir ingiliz isimli kahveyi deniyordur.

elma ile armudu toplayarak yorum yapmayalım. 84 milyon insan yaşıyor bu ülkede. acaba hayatında en az 1 defa starbucks'a gitmiş kaç kişi var.

kredi kartı ile harcama yapmak borç almak demek. ödeme aracı olarak nakit kullanmak istemeyen ve kampanyalardan faydalanıp puan toplayarak ekonomi yapmaya çalışan kesimi tenzih ederim.

ekonomik göstergeler var ve starbucks cirosu bunlardan biri değil.

kredi kartı zenginlik göstergesi değildir. kredi kartı modern bir ödeme aracıdır.

istanbul 16 milyonluk bir şehir. avrupa'nın açık ara en yoğun nüfuslu şehri. kadıköy'de km2 başına düşen insan sayısı 20 bin falan. bu kadar yoğun nüfuslu yerlerde sokaklar da dükkanlar da kalabalık görünür.

kriz olan yerde starbucksın önünde kuyruk olmaz diye başlık s.çan biri olsa olsa aktroldür.

edit: başlığı beğenenler de ak gezendir.

"her yer araba dolu, fakirlik yok" tezi ile aynı saçmalıktır. türkiye'nin yüzölçümü küçük ve nüfusu oldukça fazladır. 60lı yıllardan itibaren insanlar kırsaldan şehirlere gelmiş ve zaten fazla olan nüfusun daha da çoğalmasına neden olmuştur. bunda kırsal kesimi kalkındıracak herhangi bir devlet politikasının olmayışı sorumludur. dünya harikalar liginden transfer edilen afgan, pakistanlı ve aslan suriyeli kardeşlerimiz de pastanın üzerine eklenen çilek mi olur vişne mi olur, o görevi görmektedir. nüfus fazla olduğu için de düzgün planlanmamış şehirlerde araba ve insan yığınlarını görmeniz pek olasıdır.

ayrıca şunları da sormak isterim...

ülkede kriz yoksa avrupalının 150-200 birime aldığı telefona ben neden 3000 birim para vermek zorundayım? bir araba almaya çalışırken neden 2 araba da devlete hediye ediyorum? insanların 10-15 liralık kahve keyiflerine karışmayın bari. telefonu lüx olarak görüyorsunuz, kahveyi görmeyin. edilecek çok hakaret var da sözlükte hakaret etmek yasaktı.

lan olum kahveyi de mi çok görüyorsunuz diye düşündüğüm başlıktır.

kahve olum bu lüks değil kahve yahu.

bu tur normal harcamalar uzerinden ekonomi kritigi yapanlari anlamak istiyorum ama olmuyor.
pardon ama eger starbucksi luks bir tuketim olarak goruyorsaniz bu noktada durup bir dusunmekte fayda var. sizi bu sekilde dusunmeye iten sebepler ne olabilir? alti ustu basit bir kahve ve bu sizin icin luks gorunmekte, acaba bunda devletin basiretsiz poloitikalarinin bir etkisi olabilir mi?
bunun bir degisini zaten yakin zamanda bir devlet buyugu yapti. neymis cobanin elinde iphone 6 varmis. ben bakan olsam devlet buyugu olsam utanirim, kardesim senin elinde niye iphone 10 yok, biz nerede hata yapiyoruz diye.
hadi bunlari gecelim, ekonomik krizler en cok alt ve orta alt segmentleri vuruyor, e bu segmentler zaten degil starbucks, simit sarayina dahi ayda 1 giden insanlar, oda hani yanlislikla yolu duserse. bu yuzden birakalim bu isleride asil konuya odaklanalim.
ulkemizde bir bardak kahveye neden luks tuketim gibi bakmaya basladik?

edit: birde bu ornekten entellektuel bir cikarim yapmaya calisanlar var. evet arkadasim anladik, entellektuelsin, kitap falan okuyorsun. ozaman bir zahmet git kutuphanede kitap okumaya devam et, burada starbucks basliginda ne diye vakit kaybediyorsun?
buarada elinde telefon ve internet var, dunya uzerinde gelmis gecmis tum bilgiler elindeki aygitin icinde. starbucksa gidip, kahveni alip, her turlu yazari, kitabi, makaleyi elindeki alet ile okumaya devam edebilirsin. hatta bunu evde, otobuste, tuvalette bile yapabilirsin, illaki kitap okumak icin "kutuphane"ye gitmene gerek yok. te allam ya.

kitabını okurken kahve de içmek istemiştir belki.
ülkenin ekonomik durumunu kahve tüketiminden mi biliyoruz. kuru ekmek yiyorlarsa aç değiller diyen adam söylese bunu normal karşılarım.

ekonomik krizi anlamak için maalesef bakılması gereken sıra starbucks sırası değil. bedava dağıtılan ekmek sırası.

z kuşağı gerekirse yemek yemez o starbucks kahvesini eline alır gezer. kriz değerlendirilecek olmayan kriter. gidin biraz da halk ekmek kalmadı diye markette yüzü düşen vatandaşlarınızı gözlemleyin.

starbucks'a takılan tikileri savunacak değilim ama bunu diyen, ekonomi kötü denildiğinde "çıhar cebindeki telehona bahıyım" diyen tiple aynı modeldir bence.

ekonomik krizden ziyade starbucks türkiye de hak ettiğinden fazla değer verilen bir marka.
evet pandemi döneminde bile önünde sıra oluyor ama ben tercihimi daha yerel daha çok zorda olduğunu düşündüğüm cafelerden alışveriş yönünde kullanıyorum...

ekonomi ve eğitim kavramları bu ülkede öyle basite indirgenip ele ayağa düşürüldüki, hiç bağdaştırılmaması gereken bu tür eylemlerle ve tespitlerle ekonomi veya eğitim düzeyi belirlenmeye çalışıldı. bu şekilde sorunlar karşısında yanlış tutumlar sergilemek o sorunların düzelmesinden çok daha fazla sorun haline gelmesine sebebiyet verir.

eğer birilerinin bol harcama yapması herkesin iyi durumda olduğunu gösterebiliyorsa, açlık ve hastalıktan ölümlerin çok olduğu uganda'ya gidip, sadece başkentin belli yerlerinde, alem yapan kaymak tabakayı görsek, uganda, dünyanın en zengin ülkesi diyebiliriz.

en büyük müdavimi olaraktan ben bile sıraya girmektense benzer kahveciden de ihtiyacımızı karşılayabiliyorum. enteresan ayrıca şuruplu içecekleri sürekli önerirler , öyle sadece kahve almaya girdiğinde bile nane şurubu koyyim mi ? diye garip önerilerle karşılaşırsınız.

ulan americanonun içinde nane şurubunun işi ne ? barista mısın sen diyorsun kem küm ediyor.

neyse ben yine maliyetini yazayım , tall (uzun) 354 ml filtre kahvenin starbucks'a toplam maliyeti 60 kuruş civarındadır.