1.
bir yaşa kadar sürekli hayalini kurduğum sonra uzun süreliğine rafa kaldırdığım artık çok da gerekli bulmadığım eylem.
devamını gör...
2.
iki bireyin birbirlerini sevdiklerini, saydıklarını ve birlikte yaşamaya devam edeceklerini devlet kayıtlarına geçirdikleri eylem.
devamını gör...
3.
günümüzde çok gereksiz olan eylem.
devamını gör...
4.
aşırı uzak gelen bir kavram.
katlanabileceğim kişi bulmak çok zor. he bir de bu kişinin bana katlanabilmesi lazım. 80 milyonda bir. homoseksüel, pedofili ve belli bir yaş üstüne ilgi duymayan birisi olduğumu hesaba katarsak, bu kişi türkiye'de yok. ha 80 milyonda bir sayısına nasıl ulaştım?
bilmiyorum.
katlanabileceğim kişi bulmak çok zor. he bir de bu kişinin bana katlanabilmesi lazım. 80 milyonda bir. homoseksüel, pedofili ve belli bir yaş üstüne ilgi duymayan birisi olduğumu hesaba katarsak, bu kişi türkiye'de yok. ha 80 milyonda bir sayısına nasıl ulaştım?
bilmiyorum.
devamını gör...
5.
yirmili yaşların ortalarına gelmeyip gereksiz diyen kardeşlerimin yüzde doksanı bu entryleri silecek.
bekarspor
bekarspor
devamını gör...
6.
allah korusun.
devamını gör...
7.
ev almaktır. bu devirde evleneni tebrik etmek gerek faizler yüksek malûm.
devamını gör...
8.
niyetimin bu yönde olduğu uygun bir insan denk geldiği anda değerlendireceğim, kişinin kendi ailesini kurma yolunda attığı önemli adım. birlikte çalıştığım 30 larinin sonuna gelmiş elemanlar var bu adamlar bekâr hala ergen veletler gibi elde telefon karı kız düşürme peşinde..bir erkek olarak ne ağırlığı var ne insan saygı duyuyor. tam bir berduş.
bekarlık sultanlıktir tatavasini yapan, sorumluluk alamayacak korkak tiplemelerdir. bir erkek evlenmeden gerçek manada adam da olamaz. çevremde bu toksiklerden pek çok var ve konuşmaya başladığı zaman daha insanın kusasi geliyor.
bekarlık sultanlıktir tatavasini yapan, sorumluluk alamayacak korkak tiplemelerdir. bir erkek evlenmeden gerçek manada adam da olamaz. çevremde bu toksiklerden pek çok var ve konuşmaya başladığı zaman daha insanın kusasi geliyor.
devamını gör...
9.
saygısından ve sevgisinden emin olduğun, derdine de ortak olmak isteyebileceğin insanı bulunca yapılması gerekendir. bu hayatın ne sevinci ne de kederi yalnız çekilmez.
devamını gör...
10.
ıstediğim gibi biri karşıma çıktığında bascam nikahı. yuva kurmak gibi kendi evinin olması gibi birşey yok ya. kimseye hesap vermeksizin eşinle yaşayacağın hayat. cazip geliyor.
devamını gör...
11.
kişiler birbirine uygunsa cennet, değilse cehenneme dönüşen bir çeşit resmi sözleşmeli birliktelik.
devamını gör...
12.
saçma sapan bir eylem. yapmayın şöyle şeyler.
devamını gör...
13.
erkeğin ölümüdür. oscar wilde çok güzel demiştir her kadın evlenmeli ama hiç bir erkek evlenmemeli diye.
devamını gör...
14.
bana çok tuhaf gelen ama bir o kadar da güzel olduğunu düşündüğüm birliktelik.
devamını gör...
15.
tecrübe etmediğim ancak bana göre dünyadaki en zor eylemlerden biri.
bir insanla ömür boyu aynı evde yaşamaya önce niyet edip sonra devlet ve eğer inanıyorsan din tabanlı kanallar aracılığıyla bu niyeti tasdiklettiğin durum. büyük iş!
bir insanla ömür boyu aynı evde yaşamaya önce niyet edip sonra devlet ve eğer inanıyorsan din tabanlı kanallar aracılığıyla bu niyeti tasdiklettiğin durum. büyük iş!
devamını gör...
16.
türkiye gibi ülkelerde ayıplanmadan ve damga yemeden sevişmek için devletten icazet alma durumu.
devamını gör...
17.
lüzumsuz iştir, sıkılan gitsin diyemezsiniz, o yüzden de uzak durmakta fayda var.
devamını gör...
18.
sevişeceğiz biz demenin resmicesidir.
devamını gör...
19.
çok güzel bir şey olabilecekken, bir tür rekabet duygusuna karşı cömertçe harcanmıştır. biz, bazıları yeniyetme bazıları taşaklı elemanlar olarak konuşalım bu meseleyi; her erkeğin içinde mutlu bir evlilik isteği vardır çünkü, bunun bok edilişine seyirci kaldık, biraz soluklanıp üzerine konuşalım.
olay çok basittir; birbirini seven ya da seveceğini düşünen(görücü usulü) iki kişinin basit veya birilerinin kibir yarıştırması uğruna, maddi manevi aptalca harcamalarla dolu, ilişkiyi zedeleyecek kadar tatsız olayların yaşandığı karmaşık bir törenle hayatlarını birleştirmesidir. evlilik, başı sonu belli bir süreç olarak ele alındığında bu kadar basittir lakin işin içine sıçan, iki tane insan vardır; iki bitkiyi, hayvanı ya da eşyayı evlendirmiş olsak evlilik güzel bir şeydir aslında.
evlilikten önce gayet iyi giden sevgililik süreci, imzadan belli bir süre sonra saçmalar. bir ego yarışına sokulursunuz. sanki dün o gözlere aşkla bakmıyormuşsunuz gibi, bugün sizden sürekli tavizler isteyen bir asalakla birlikte yaşamak zorundaymışçasına bakarsınız; ve bunu yaparken geçmişi hiç de anımsamak zorunda değilsinizdir. kepazeliktir, aptalcadır, ahmakçadır. yanınızda daha dün hiçbir şekilde umursamadığınız özelliklerinden irrite olduğunuz bir canlı vardır. evlenmediğim için bu uyanışın sebebini ve nasılını bilmiyorum ancak bunun olduğunu biliyorum.
evet, bir genelleme yaptık gibi oldu. güzel, hoş evlilikler vardır ama biz maalesef işin o tarafında değiliz. daha önce de söylediğimiz gibi, evlilik amacı zaten gayet iyi olan, yani normali iyi olan, insanları daha güçlü ve daha mutlu kılmak olan bir kuruluş. ancak bugün baktığımızda, evliliği çok küçük bir azınlığın tavsiye ediyor olması, erkek ve kadınların evliliğe mesafeleri ve belli bir yaşa gelmiş insanların "ulan evlilik diye bir şey vardı, ne oldu da biz evlenemedik" şeklindeki tepkileri bizi bu konuyu bu şekilde incelemeye itiyor. evliliğin arkasındaki şeytani kötülüğü, gizlenmiş domuz bağını bulup çözmemiz gerektiğini düşünüyor olmalıyız ki; kimimiz parayla, kimimiz gösterişle, ihanetle, nankörlükle, hayasızlıkla, aptallıkla anlatmaya çalışıyoruz. bu gereksiz "genelleme yapmayın, çogzl evlilikler var" tepkilerinin kafalardan silinmesi önemli. bazen ne söylediğimizi, bazı kalıplara kurban ediyoruz. onlardan biri de son dönemde ortaya çıkan, maalesef kullanmayı bilmeyenler tarafından istismar malzemesi olan, bu "genellemeyin efenim" anlayışı oldu. nerede "genellemeyin" dememiz gerektiğini iyi öğrenmeliyiz yoksa bazı lüzumsuz feministlerle aynı kuyuya düşeriz ki bu çok ama çok tehlikelidir.
neyse, biz, toplumsal meselelerin içine sokuşturulmuş sorunları çözmek gerektiğini yoksa ucu bize de dokunacak zararlarla uğraşmaktan manyak olacağımız gerçeğini bilenler olarak yolumuza devam edelim. evlilik kurumu, bugün ne kadar reddedilmesi gereken bir şey olarak gösterilse de çok önemlidir. bu kötülemeyi cinselliğe artık rahatça ulaşabilen yeni neslin ağırlıklı olduğu sosyal medyada görebiliyoruz. bu çocuklar ne derlerse desinler, evlilik bir aile kurumu oluşturur. bugünün boktan evliliklerine baktığımızda göstereceğimiz refleks "evlilik boktan abi, evlenmek isteyen sığır kaldı mı" değil de "evlilik boktan abi, niye böyle oldu ya hu" olmalıdır. aile kurumunun zedelenmesi, artık geniş ailelerin iyice yok olması, bireyselliği arttırıyor ve üzerine tezler yazılacak kadar, ki bunu az bir çalışmayla ben bile yapabilirim, topluma zarar veriyor. toplumun güven duygusuna, dayanışmasına, esasında bir ulus olmaya zarar veriyor.
son dönemde, teknolojinin de vasıtasıyla artık birçok evliliğe şahitlik ediyoruz. neyin samimi, neyin gösterişle dolu bir samimiyetsizlik örneği olduğunu rahatlıkla görebiliyor ve kendimize dersler çıkarıyoruz. kadınlar, erkeklerle bir rekabet içerisindeler. maalesef bu kendini kanıtlama isteğinin doğurduğu rekabet duygusu, bizim gibi aklı başında insanları bir hayli yoruyor. kadın dayanışma platformlarının birbirlerini gazlamaları sonucu, bazı erkekler bizzat kendi sevgilileri tarafından hiçbir alakalarının olmadığı tartışmalara çekiliyorlar. kendi kendilerine sanrı gören kadınların, laf aralarından, basitçe uygulanmasının istenildiği geleneklerden büyük bir sindirme eylemi algılaması artık erkekleri bıktırmış vaziyette. bu çözümlemeler bazılarını kızdırmış olabilir, keşke bu umrumda olsaydı ama değil.
bu genel problem, birçok alt probleme bölünüyor ve birbirini besleyerek zincirleme sorunlara sebep oluyor. yarın, bugünden daha fazla kadının sitem edeceği, ne olduğunu anlamakta zorlanacakları evliliğin bir lüks haline gelişini hep beraber göreceğiz. özellikle me too gibi hareketlerin bu zedelenmeye sunduğu katkıyı gördüğümde daha da emin oluyorum şahsen; taciz kavramı altında erkek cinsini aşağılamanın, dayanışma kelimesi altında üç beş süprüntünün korkunç öfkesini kusmasının marifet sayıldığı bir dönemdeyiz. bazı kadınları o kadar acıyarak seyrediyorum, gereksiz bir şekilde kendilerinin birey olabildiğini, entelektüel olduklarını kanıtlamak için paylaştıkları kitapların vasatlığını ve çektikleri alıntıların derinlikten yoksunluğunu gördüğümde o kadar canım sıkılıyor ki anlatamam. ekrana bakıp tek söylediğim şey şu oluyor: "ne gerek var ki bunlara"
şöyle bağlayalım o halde: günümüz kadınlarının başrolünü oynadığı bu evlilik kurumunun yıkılış süreci, kadınların artık erkeklere üstünlük kurduğu bu dönemin kaçınılmaz sonucudur. kadınlarla artık, anlaşabildiğimiz kadarıyla cinsellik- para ya da cinsellik-fiziksel tatmin takası gerçekleştireceğiz. bugün bu ilişki türü artık çoğunluk oldu. otuz yaş üstü kadınlar şu an tam olarak anlayamadılar, romantik komedileri izleyip hayal kuruyorlar veya sinirlenip erkek linçliyorlar ama şu anki yirmili yaşların başındaki gençler otuzlarıma geldiklerinde çok daha iyi anlayacaklardır ve süreç artık bu şekilde devam edecektir diye düşünüyorum.
olay çok basittir; birbirini seven ya da seveceğini düşünen(görücü usulü) iki kişinin basit veya birilerinin kibir yarıştırması uğruna, maddi manevi aptalca harcamalarla dolu, ilişkiyi zedeleyecek kadar tatsız olayların yaşandığı karmaşık bir törenle hayatlarını birleştirmesidir. evlilik, başı sonu belli bir süreç olarak ele alındığında bu kadar basittir lakin işin içine sıçan, iki tane insan vardır; iki bitkiyi, hayvanı ya da eşyayı evlendirmiş olsak evlilik güzel bir şeydir aslında.
evlilikten önce gayet iyi giden sevgililik süreci, imzadan belli bir süre sonra saçmalar. bir ego yarışına sokulursunuz. sanki dün o gözlere aşkla bakmıyormuşsunuz gibi, bugün sizden sürekli tavizler isteyen bir asalakla birlikte yaşamak zorundaymışçasına bakarsınız; ve bunu yaparken geçmişi hiç de anımsamak zorunda değilsinizdir. kepazeliktir, aptalcadır, ahmakçadır. yanınızda daha dün hiçbir şekilde umursamadığınız özelliklerinden irrite olduğunuz bir canlı vardır. evlenmediğim için bu uyanışın sebebini ve nasılını bilmiyorum ancak bunun olduğunu biliyorum.
evet, bir genelleme yaptık gibi oldu. güzel, hoş evlilikler vardır ama biz maalesef işin o tarafında değiliz. daha önce de söylediğimiz gibi, evlilik amacı zaten gayet iyi olan, yani normali iyi olan, insanları daha güçlü ve daha mutlu kılmak olan bir kuruluş. ancak bugün baktığımızda, evliliği çok küçük bir azınlığın tavsiye ediyor olması, erkek ve kadınların evliliğe mesafeleri ve belli bir yaşa gelmiş insanların "ulan evlilik diye bir şey vardı, ne oldu da biz evlenemedik" şeklindeki tepkileri bizi bu konuyu bu şekilde incelemeye itiyor. evliliğin arkasındaki şeytani kötülüğü, gizlenmiş domuz bağını bulup çözmemiz gerektiğini düşünüyor olmalıyız ki; kimimiz parayla, kimimiz gösterişle, ihanetle, nankörlükle, hayasızlıkla, aptallıkla anlatmaya çalışıyoruz. bu gereksiz "genelleme yapmayın, çogzl evlilikler var" tepkilerinin kafalardan silinmesi önemli. bazen ne söylediğimizi, bazı kalıplara kurban ediyoruz. onlardan biri de son dönemde ortaya çıkan, maalesef kullanmayı bilmeyenler tarafından istismar malzemesi olan, bu "genellemeyin efenim" anlayışı oldu. nerede "genellemeyin" dememiz gerektiğini iyi öğrenmeliyiz yoksa bazı lüzumsuz feministlerle aynı kuyuya düşeriz ki bu çok ama çok tehlikelidir.
neyse, biz, toplumsal meselelerin içine sokuşturulmuş sorunları çözmek gerektiğini yoksa ucu bize de dokunacak zararlarla uğraşmaktan manyak olacağımız gerçeğini bilenler olarak yolumuza devam edelim. evlilik kurumu, bugün ne kadar reddedilmesi gereken bir şey olarak gösterilse de çok önemlidir. bu kötülemeyi cinselliğe artık rahatça ulaşabilen yeni neslin ağırlıklı olduğu sosyal medyada görebiliyoruz. bu çocuklar ne derlerse desinler, evlilik bir aile kurumu oluşturur. bugünün boktan evliliklerine baktığımızda göstereceğimiz refleks "evlilik boktan abi, evlenmek isteyen sığır kaldı mı" değil de "evlilik boktan abi, niye böyle oldu ya hu" olmalıdır. aile kurumunun zedelenmesi, artık geniş ailelerin iyice yok olması, bireyselliği arttırıyor ve üzerine tezler yazılacak kadar, ki bunu az bir çalışmayla ben bile yapabilirim, topluma zarar veriyor. toplumun güven duygusuna, dayanışmasına, esasında bir ulus olmaya zarar veriyor.
son dönemde, teknolojinin de vasıtasıyla artık birçok evliliğe şahitlik ediyoruz. neyin samimi, neyin gösterişle dolu bir samimiyetsizlik örneği olduğunu rahatlıkla görebiliyor ve kendimize dersler çıkarıyoruz. kadınlar, erkeklerle bir rekabet içerisindeler. maalesef bu kendini kanıtlama isteğinin doğurduğu rekabet duygusu, bizim gibi aklı başında insanları bir hayli yoruyor. kadın dayanışma platformlarının birbirlerini gazlamaları sonucu, bazı erkekler bizzat kendi sevgilileri tarafından hiçbir alakalarının olmadığı tartışmalara çekiliyorlar. kendi kendilerine sanrı gören kadınların, laf aralarından, basitçe uygulanmasının istenildiği geleneklerden büyük bir sindirme eylemi algılaması artık erkekleri bıktırmış vaziyette. bu çözümlemeler bazılarını kızdırmış olabilir, keşke bu umrumda olsaydı ama değil.
bu genel problem, birçok alt probleme bölünüyor ve birbirini besleyerek zincirleme sorunlara sebep oluyor. yarın, bugünden daha fazla kadının sitem edeceği, ne olduğunu anlamakta zorlanacakları evliliğin bir lüks haline gelişini hep beraber göreceğiz. özellikle me too gibi hareketlerin bu zedelenmeye sunduğu katkıyı gördüğümde daha da emin oluyorum şahsen; taciz kavramı altında erkek cinsini aşağılamanın, dayanışma kelimesi altında üç beş süprüntünün korkunç öfkesini kusmasının marifet sayıldığı bir dönemdeyiz. bazı kadınları o kadar acıyarak seyrediyorum, gereksiz bir şekilde kendilerinin birey olabildiğini, entelektüel olduklarını kanıtlamak için paylaştıkları kitapların vasatlığını ve çektikleri alıntıların derinlikten yoksunluğunu gördüğümde o kadar canım sıkılıyor ki anlatamam. ekrana bakıp tek söylediğim şey şu oluyor: "ne gerek var ki bunlara"
şöyle bağlayalım o halde: günümüz kadınlarının başrolünü oynadığı bu evlilik kurumunun yıkılış süreci, kadınların artık erkeklere üstünlük kurduğu bu dönemin kaçınılmaz sonucudur. kadınlarla artık, anlaşabildiğimiz kadarıyla cinsellik- para ya da cinsellik-fiziksel tatmin takası gerçekleştireceğiz. bugün bu ilişki türü artık çoğunluk oldu. otuz yaş üstü kadınlar şu an tam olarak anlayamadılar, romantik komedileri izleyip hayal kuruyorlar veya sinirlenip erkek linçliyorlar ama şu anki yirmili yaşların başındaki gençler otuzlarıma geldiklerinde çok daha iyi anlayacaklardır ve süreç artık bu şekilde devam edecektir diye düşünüyorum.
devamını gör...
20.
yapmayın, yanarsınız
devamını gör...