1.
çankaya'da yaşarken tüm işleri yaptığı söylenen kadın. niyeyse atatürkün latife hanımdan çekmesinin bu kadının ahları olduğunu düşünmüşümdür.
devamını gör...
2.
zübeyde hanım'ın ikinci eşi ragıp efendi'nin yeğeni olan fikriye hanım 1897'de dünyaya gelmiştir. selanik'ten istanbul'a göç etmelerinin hemen ardından bütün ailesini kaybetmiş ve zübeyde hanım ve eşi tarafından korumaya alınmıştır.
fikriye hanım sekiz yaşındayken kendisinden on altı yaş büyük olan mustafa kemal ile karşılaşmış. o zamanlar abi-kardeş ilişki içerisinde olduğu mustafa kemal'i on beş yaşına geldiği vakit tekrar gördüğünde ona aşık oluyor ancak bunu kimselere söyleyemiyor.
küçük fikriye'nin aşkı her geçen gün biraz daha büyürken cepheden cepheye koşan mustafa kemal ile bir türlü görüşemiyorlar.
yıllar sonra, 1920 senesinde gazetede atatürk'ün idam fermanını gören fikriye hanım her şeyi arkasında bırakarak ankara'ya gidiyor ve çankaya kösküne yerleşiyor. köşke yerleşmesinin ardından bütün evi çekip çevirince halk onu mustafa kemal'in eşi zannederek "çankaya'nın ilk gelini" ismini takıyor. o günden bugüne fikriye hanım ve mustafa kemal'in imam nikahı ile evlendiği sık sık gündeme gelse de atatürk'ün hayatına dair en güvenilir kaynak sayılan salih bozok her fırsatta bu iddiayı yalanlıyor.
gelgelelim izmir'in işgaliyle birlikte izmir'e giden atatürk ve silah arkadaşları konaklamak üzere latife hanım'ın köşkünü seçince fikriye hanım'ın en acılı günleri başlamış oluyor.
köşk sahibi latife hanım batı kültürüyle yetişmiş, yüksek tahsilli ve entelektüel bir kadın olunca zübeyde hanım onun mustafa kemal için en uygun eş olduğuna kanaat getiriyor ve ölümünden hemen önce son isteğinin latife hanım ile evlenmesi olduğunu söylüyor.
annesinin isteğini yerine getirerek latife hanımla evleniyor mustafa kemal. fikriye hanım bu haberi hastalığı sebebiyle almanyadayken alıyor. haberi duymasıyla birlikte de tedavisini sonlandırıp apar topar istanbul'a gidiyor. planı istanbuldan trene binerek ankara'ya geçmek ancak o sırada trene yalnızca özel izinle binilebiliyor. bu yüzden de fikriye hanım'ın trene binmesine izin verilmiyor.
ancak bu engel de fikriye hanım'ı durdurmuyor ve bir yolunu bulup ankara'ya ulaşıyor.
bu noktadan sonra fikriye hanımın ölümüne dair birçok söylenti var ancak yine en güvenilir kaynak sayılan salih bozok'un anlatımıyla fikriye hanım çankaya köşküne giderek kendini atatürk'ün akrabası olarak tanıtıyor ve içeri alınıyor. ancak çok geçmeden latife hanım onun köşkten gönderilmesini emrediyor.
fikriye hanım emre uyup bir otele yerleşse de ertesi gün yine köşkün yolunu tutuyor ve bunun bir veda ziyareti olduğunu söyleyerek içeri girmek istiyor. ancak yine latife hanım'ın emri üzerine içeri girmesine izin verilmiyor.
bu acının ağırlığına daha fazla dayanamayan fikriye hanım da faytona binerek atatürk'ün ona hediye ettiği silahla intihar ediyor ve isimsiz bir mezarlığa defnediliyor.*
ölümünün ardından hayatının büyük bir kısmını aşık olarak geçirdiği atatürk mezarını yalnızca bir kez ziyaret ediyor ve bu ziyaretinde cebindeki beyaz ipek mendili fikriye hanım'ın mezarına bırakarak ona veda ediyor.
fikriye hanım'dan geriye ise yalnızca atatürk'ün ona yazdığı dizeler kalıyor.
içsem de bir kadeh hayat iksirinden,
zamansız ayrıldım, bilinsin fikriye'den.
bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden,
ümid-i aşkım saracak seni, cefakar teninden...
son olarak, atatürk'ün latife hanım'dan uzaklaşmasının sebebinin de fikriye hanım'a gösterdiği muamele olduğu söyleniyor.
kaynak
fikriye hanım sekiz yaşındayken kendisinden on altı yaş büyük olan mustafa kemal ile karşılaşmış. o zamanlar abi-kardeş ilişki içerisinde olduğu mustafa kemal'i on beş yaşına geldiği vakit tekrar gördüğünde ona aşık oluyor ancak bunu kimselere söyleyemiyor.
küçük fikriye'nin aşkı her geçen gün biraz daha büyürken cepheden cepheye koşan mustafa kemal ile bir türlü görüşemiyorlar.
yıllar sonra, 1920 senesinde gazetede atatürk'ün idam fermanını gören fikriye hanım her şeyi arkasında bırakarak ankara'ya gidiyor ve çankaya kösküne yerleşiyor. köşke yerleşmesinin ardından bütün evi çekip çevirince halk onu mustafa kemal'in eşi zannederek "çankaya'nın ilk gelini" ismini takıyor. o günden bugüne fikriye hanım ve mustafa kemal'in imam nikahı ile evlendiği sık sık gündeme gelse de atatürk'ün hayatına dair en güvenilir kaynak sayılan salih bozok her fırsatta bu iddiayı yalanlıyor.
gelgelelim izmir'in işgaliyle birlikte izmir'e giden atatürk ve silah arkadaşları konaklamak üzere latife hanım'ın köşkünü seçince fikriye hanım'ın en acılı günleri başlamış oluyor.
köşk sahibi latife hanım batı kültürüyle yetişmiş, yüksek tahsilli ve entelektüel bir kadın olunca zübeyde hanım onun mustafa kemal için en uygun eş olduğuna kanaat getiriyor ve ölümünden hemen önce son isteğinin latife hanım ile evlenmesi olduğunu söylüyor.
annesinin isteğini yerine getirerek latife hanımla evleniyor mustafa kemal. fikriye hanım bu haberi hastalığı sebebiyle almanyadayken alıyor. haberi duymasıyla birlikte de tedavisini sonlandırıp apar topar istanbul'a gidiyor. planı istanbuldan trene binerek ankara'ya geçmek ancak o sırada trene yalnızca özel izinle binilebiliyor. bu yüzden de fikriye hanım'ın trene binmesine izin verilmiyor.
ancak bu engel de fikriye hanım'ı durdurmuyor ve bir yolunu bulup ankara'ya ulaşıyor.
bu noktadan sonra fikriye hanımın ölümüne dair birçok söylenti var ancak yine en güvenilir kaynak sayılan salih bozok'un anlatımıyla fikriye hanım çankaya köşküne giderek kendini atatürk'ün akrabası olarak tanıtıyor ve içeri alınıyor. ancak çok geçmeden latife hanım onun köşkten gönderilmesini emrediyor.
fikriye hanım emre uyup bir otele yerleşse de ertesi gün yine köşkün yolunu tutuyor ve bunun bir veda ziyareti olduğunu söyleyerek içeri girmek istiyor. ancak yine latife hanım'ın emri üzerine içeri girmesine izin verilmiyor.
bu acının ağırlığına daha fazla dayanamayan fikriye hanım da faytona binerek atatürk'ün ona hediye ettiği silahla intihar ediyor ve isimsiz bir mezarlığa defnediliyor.*
ölümünün ardından hayatının büyük bir kısmını aşık olarak geçirdiği atatürk mezarını yalnızca bir kez ziyaret ediyor ve bu ziyaretinde cebindeki beyaz ipek mendili fikriye hanım'ın mezarına bırakarak ona veda ediyor.
fikriye hanım'dan geriye ise yalnızca atatürk'ün ona yazdığı dizeler kalıyor.
içsem de bir kadeh hayat iksirinden,
zamansız ayrıldım, bilinsin fikriye'den.
bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden,
ümid-i aşkım saracak seni, cefakar teninden...
son olarak, atatürk'ün latife hanım'dan uzaklaşmasının sebebinin de fikriye hanım'a gösterdiği muamele olduğu söyleniyor.
kaynak
devamını gör...
3.
cumhuriyetin en karanlık cinayetlerindendir. salt bu olayı bile doğru araştırırsanız irrasyonel tapınmacılıktan kurtulabilirsiniz. hayatın bir çok alanında hakikatle bağınızı daha güçlü kurarsınız.
devamını gör...
4.
can dündar'ın yazdığına ve söylediğine göre mezarı ankara etnografya müzesi'nin bahçesindeki atatürk heykelinin altındadır. şayet öyleyse kadının mezarının üzerinde aşık olduğu adamın heykeli, arkasında aşık olduğu adamın ilk mezar yeri var. fazlasıyla romantik...
devamını gör...
5.
can dündar'ın saçmalıklarını bir tarafa bırakırsak yaşamı olduğu gibi ölümü de kemalist dönemin sırlarından bir tanesidir. öldürüldüğüne dair güçlü bir kanaat vardır. otopsi yapılmaması, mezar yerinin belirsizliği, akrabalarının iddiaları buna delildir.
fikriye, fotoğraflarına bakıldığı zaman bu dönemin standartlarına göre bile son derece alımlı ve güzel bir kadın. mustafa kemal'le arasında uzatmalı bir ilişki var ancak osmanlı döneminde bile orgenerale tekabül eden bir mevkideki bir şahsa uygun bulunmuyor. zira hareketleri fazla samimi ve teklifsiz. salon insanı değil. zübeyde hanım ve makbule bu hanımı ailelerine münasip görmüyorlar. mustafa kemal latife hanım ile proje evliliğine karar verdiği zaman fikriye'yi avrupa'ya yolluyor. kimileri fikriye'nin orada kürtaj olduğunu iddia etse de bunu ispatlamak mümkün değil. geri geldiğinde latife hanım'la evlendiğini duyunca fikriye çıldırıyor ve malum süreç başlıyor. latife hanım bir kaç gün anlayış gösterse de her kadının yapacağı şeyi yapıp, fikriye'nin çankaya köşkü'nü derhal terk etmesini istiyor. sonrası ise muamma. bakalım tarih bize bu olayın iç yüzünü yaşarken gösterecek mi ?
fikriye, fotoğraflarına bakıldığı zaman bu dönemin standartlarına göre bile son derece alımlı ve güzel bir kadın. mustafa kemal'le arasında uzatmalı bir ilişki var ancak osmanlı döneminde bile orgenerale tekabül eden bir mevkideki bir şahsa uygun bulunmuyor. zira hareketleri fazla samimi ve teklifsiz. salon insanı değil. zübeyde hanım ve makbule bu hanımı ailelerine münasip görmüyorlar. mustafa kemal latife hanım ile proje evliliğine karar verdiği zaman fikriye'yi avrupa'ya yolluyor. kimileri fikriye'nin orada kürtaj olduğunu iddia etse de bunu ispatlamak mümkün değil. geri geldiğinde latife hanım'la evlendiğini duyunca fikriye çıldırıyor ve malum süreç başlıyor. latife hanım bir kaç gün anlayış gösterse de her kadının yapacağı şeyi yapıp, fikriye'nin çankaya köşkü'nü derhal terk etmesini istiyor. sonrası ise muamma. bakalım tarih bize bu olayın iç yüzünü yaşarken gösterecek mi ?
devamını gör...
6.
mustafa kemal gibi bir gerçek ve olgunun bu ülke ve topraklar için anlamını bırakıp, bir paparazzi yaklaşımı ile magazinel dedikodu kime ne kazandırır.. atatürk ticaretinde inovatif yaklaşımlarda bugün..??!
devamını gör...