yazar: sezgin kaymaz
yayım yılı: 1998
sıradan bir hayat süren ismailoğlu ailesinin; zamanın, rüyalar arası dünyada yaşadıklarının ve yolculuklarının eğlenceli bir dille okura aktarıldığı, fantastik ögelerle bezeli bir kitaptır.
yayım yılı: 1998
sıradan bir hayat süren ismailoğlu ailesinin; zamanın, rüyalar arası dünyada yaşadıklarının ve yolculuklarının eğlenceli bir dille okura aktarıldığı, fantastik ögelerle bezeli bir kitaptır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "beto" tarafından 17.07.2023 12:22 tarihinde açılmıştır.
1.
üslubu, içeriği ve işlediği birbirinden ilginç temalarla tam bir sezgin kaymaz klasiği. kaymaz bu eserinde de ölüm, reenkarnasyon, zaman, rüya, paralel yaşamlar gibi meseleleri fantastik bir tarzda, güçlü bir kurguyla aktarıyor ve mizahi üslubunu yine ihmal etmeyerek soluk soluğa okutuyor.
ölüm, zaman ve rüya gibi ele aldığı kavramlara farklı yaklaşımlar getiren romanda merak duygusunu sonuna kadar diri tutarak okurlarına eğlenceli bir okuma vaat ediyor. sık sık, özellikle de olayın aydınlandığı kısımda okurun satır atlayarak okuma arzusunu kamçılıyor. hızlı bir giriş yapan anlatı aralarda sıkça yapılan tekrarlarla sıkıyorsa da gerçeği, rüyayı ve en önemlisi de zaman kavramını sarsıcı biçimde sorgulatıyor. bittiğinde de okurunu uzun süre etkisinde tutabilmeyi başarıyor.
otoriter anne melek hanım, baba şükran bey, oğullar tufan ile tayfun ve köpekleri sarı'dan oluşan ismailoğlu ailesinin merkezinde yürüyen hikaye karmaşık, komik, heyecanlı kurguya sahip.
hayatta en sevdiği varlık olan annesini vakitsiz geldiği evde uygunsuz bir durumda yakalayan bir çocuk, son anda saklanmaya çalışan bir adam, gardıroptan sarkan pantolon paçası, yerde uzanmış bir çorap, dağınık bir yatak ve darmadağın bir kadın.
çocuğun doğum günü annesinin de ölüm günü olacak, hikaye içinde çetrefilli bambaşka pek çok hikaye yaşanacaktır...
sezgin kaymaz'a özgü bir kaç özlü cümle ile bitirelim:
"açlığın sefaletini, tokluğun rezaletine tercih ederim."
"aşk, sevdiğinin kapısında, o kapı sana hiç açılmasa bile çökekalmaktır".
"saygı; üzmekten, kırmaktan, sıkıp bunaltmaktan, kaybetmekten, gözden düşmekten, elden kaçırmaktan ve bir daha onun gibisini bulamamaktan korkmaktır. onun için saygı sizin dediğiniz şey değil."
"kuduz köpek gibi hırlayarak dolaşan, bir aslanın pençesinde can verir."
"onursuz, haysiyetsiz şekilde karşında affedilmek uğruna küçülmeye razı gelen, bil ki ilk fırsatta aynı şeyi veya daha beterini yine yapacaktır
ölüm, zaman ve rüya gibi ele aldığı kavramlara farklı yaklaşımlar getiren romanda merak duygusunu sonuna kadar diri tutarak okurlarına eğlenceli bir okuma vaat ediyor. sık sık, özellikle de olayın aydınlandığı kısımda okurun satır atlayarak okuma arzusunu kamçılıyor. hızlı bir giriş yapan anlatı aralarda sıkça yapılan tekrarlarla sıkıyorsa da gerçeği, rüyayı ve en önemlisi de zaman kavramını sarsıcı biçimde sorgulatıyor. bittiğinde de okurunu uzun süre etkisinde tutabilmeyi başarıyor.
otoriter anne melek hanım, baba şükran bey, oğullar tufan ile tayfun ve köpekleri sarı'dan oluşan ismailoğlu ailesinin merkezinde yürüyen hikaye karmaşık, komik, heyecanlı kurguya sahip.
hayatta en sevdiği varlık olan annesini vakitsiz geldiği evde uygunsuz bir durumda yakalayan bir çocuk, son anda saklanmaya çalışan bir adam, gardıroptan sarkan pantolon paçası, yerde uzanmış bir çorap, dağınık bir yatak ve darmadağın bir kadın.
çocuğun doğum günü annesinin de ölüm günü olacak, hikaye içinde çetrefilli bambaşka pek çok hikaye yaşanacaktır...
sezgin kaymaz'a özgü bir kaç özlü cümle ile bitirelim:
"açlığın sefaletini, tokluğun rezaletine tercih ederim."
"aşk, sevdiğinin kapısında, o kapı sana hiç açılmasa bile çökekalmaktır".
"saygı; üzmekten, kırmaktan, sıkıp bunaltmaktan, kaybetmekten, gözden düşmekten, elden kaçırmaktan ve bir daha onun gibisini bulamamaktan korkmaktır. onun için saygı sizin dediğiniz şey değil."
"kuduz köpek gibi hırlayarak dolaşan, bir aslanın pençesinde can verir."
"onursuz, haysiyetsiz şekilde karşında affedilmek uğruna küçülmeye razı gelen, bil ki ilk fırsatta aynı şeyi veya daha beterini yine yapacaktır
devamını gör...