gene hackman

fikret hakan'ın ayağını kaydırarak french connection filmindeki rolünü ve oscarı kazanan aktör. (d. 1930 ) *

en beğendiğim filmi, heartbrekers.

karısı ve köpeğiyle birlikte new mexico - santa fe'deki evinde ölü bulunmuş diye haberlerin çıktığı iki oscar ödüllü ünlü aktör.

bayağı 3'ü de hayatını kaybetmiş.

çok yeni haber. büyük haber sitelerinde var ve iddia falan değil. bir şiddet/cinayet izi/şüphesi şu anda yokmuş/belirlenememiş ve ölüm nedenleri henüz açıklanmamış.

şok edici... yani hackman elbette ki yaşlıydı ama karısı ve köpeğiyle birlikte ölmesi gene de enteresan ve eşi 63 yaşındaymış.

r.i.p.

nypost.com/2025/02/27/enter...

bir evdeki her canlının bir gecede böyle ölmesinin tek yolu yangın, cinayet veya bir tür ekipman sızıntısıdır (gaz, co2, vb.)

ve sanırım yangın mı yoksa cinayet mi olduğunu şimdiye kadar duymuş olurduk.

yine eski bir tanıdık ölmüş. üzücü.

toplu intihar olamaz mı?

yetkililer, gene hackman'ın kalp rahatsızlığından öldüğünü, karısının da yaklaşık 1 hafta önce hantavirüsten öldüğünü söyledi

gene hackman da çok ileri seviyede alzheimer varmış, eşi ölmüş, çok tehlikeli bir virüsten dolayı, bir hafta eşinin ölüsüyle evde kalmış, tamamen bilinçsiz bir şekilde.

açlıktan ve susuzluktan ölmüş adam.

zaten çok ücra bi yerde ev almış, neden sonra milletin aklına gelmiş, postacının dikkatini çekmiş. demiş doldu posta kutusu gidip bi bakın.

milyonlarca dolar para kazanmış bir insan açlıktan ölmüş. köpek de açlıktan ölmüş...

şüpheli bir şekilde veda etmiştir.

mutsuzluğu ve sevgisizliği, kısık gözlerinde okunurdu. gerçek anlamda bir anne sevgisi görmediği gibi babasınca da terkedilmiş. kendisi sevgi namına bir şey alamadığı için çocuklarını da nasıl seveceğini bilememiş. sevgi çalışarak elde edilen yahut hak edilen bir mefhum değil. nasıl ki bazı insanlar ömür boyu hastalıklara mahkum yaşıyorsa kimileri de sevilme nimetinden uzak kalıyor. gene hackman çirkin bir adam değildi ama sevgisizliğin verdiği mutsuzluk onu çirkin gösterirdi. herhalde kendisini en rahat hissettiği yer kameranın arkasıydı. cenazesi eşininkiyle beraber uzun süredir adli tıbbın dondurucusunda bekliyormuş. yalnız yaşadı, yalnız gibi öldü. kimsenin arkasında ağıt yakmasını veya seremoni hazırlamasını istemedi. bana da en yakın gelen bu zaten. kimsenin ardından gömleğini yırtmasına sebep olmadan, varoş balkonlarında sahte helalleşme ve ağıt seanslarının öznesi durumuna düşmeden, inandığın şey ne ise onun hükmünce bu dünyaya veda etmek.

elveda gene. yaşasaydın ve tanışsaydık, muhtemelen selam vermeye bile tenezzül etmezdin ama unforgiven'daki küçük bill ve benim için çok özel olan scarecrow'daki max karakterini çok sevdim.