yazar: sefa kaplan
yayım yılı: 2016
şair ve yazar sefa kaplan bu eserinde, jorge luis borges ve cemil meriç'in dünyanın iki ayrı ucunda başlayan yaşamlarını, birçok yönden ortak olan kaderlerini ve en nihayetinde gözleri kör olup görmeyen bu iki adamı; yaşadıklarına verdikleri tepkinin birbirinden farklı olmasıyla birlikte edebiyatlarının dünyaya aynı oranda ses getirmemesinin nedenlerini, çok benzer bu iki hayatın hangi noktalarda birbirinden ayrıldığını ele alarak inceliyor.
yayım yılı: 2016
şair ve yazar sefa kaplan bu eserinde, jorge luis borges ve cemil meriç'in dünyanın iki ayrı ucunda başlayan yaşamlarını, birçok yönden ortak olan kaderlerini ve en nihayetinde gözleri kör olup görmeyen bu iki adamı; yaşadıklarına verdikleri tepkinin birbirinden farklı olmasıyla birlikte edebiyatlarının dünyaya aynı oranda ses getirmemesinin nedenlerini, çok benzer bu iki hayatın hangi noktalarda birbirinden ayrıldığını ele alarak inceliyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "undefined effect" tarafından 25.06.2022 18:19 tarihinde açılmıştır.
1.
3 yazarı olan bir kitap. c.meriç, j.l.borges ve s.kaplan.
sk, yıllar önce cm'nin evinde, tesadüfen rastladığı mektubun yıllar sonra bu kitabı yazdıracağını muhtemelen tahmin etmemiştir.
ben de kitabı alırken biyografi okuyacağımı tahmin ediyordum. mektuplardan hiç haberim yoktu.
kitabın ilk sayfaları bana almodovar'ın, "bunu hakedecek ne yaptım?" filminin başındaki taksi sahnesini anımsattı.
mektupları okurken, özel hayatı ihlal ettiğim duygusuna kapılmadan edememekle beraber, okumaktan da kendimi alamadım.
sk'nın sözleriyle "kainatın muammaya meyilli taraflarını kucaklama fırsatını arayan sezgilerim"e yenik düştüm.
ikisininde farklı tarzlarda ama okuyanı doyuran cümlelerini okumak çok keyifliydi.
aynı zamanda bir sürü ayrıntıyı da öğrendim hiç bilmediğim.
sk'nında iyi hazırlandığını düşünüyorum.
sadece şu kafama takıldı; bu kitap için körlük ile ilgili araştırma yaparken, istanbul'da, 2013 sonlarından itibaren sergisi devam etmekte olan ve kitabı yazmadan önce, körlüğü deneyimleyebileceği "karanlıkta diyalog" sergisini es geçmiş olması.
bir türlü nasıl bu etkinliği kaçırdığını anlayamıyorum.
çünkü inanıyorum ki, eğer bu etkinliğe katılmış olsaydı, bu bambaşka bir şekilde kitaba yansıyacaktı.
ilerde bir gün, belki sk bunu anlatır.
sk, yıllar önce cm'nin evinde, tesadüfen rastladığı mektubun yıllar sonra bu kitabı yazdıracağını muhtemelen tahmin etmemiştir.
ben de kitabı alırken biyografi okuyacağımı tahmin ediyordum. mektuplardan hiç haberim yoktu.
kitabın ilk sayfaları bana almodovar'ın, "bunu hakedecek ne yaptım?" filminin başındaki taksi sahnesini anımsattı.
mektupları okurken, özel hayatı ihlal ettiğim duygusuna kapılmadan edememekle beraber, okumaktan da kendimi alamadım.
sk'nın sözleriyle "kainatın muammaya meyilli taraflarını kucaklama fırsatını arayan sezgilerim"e yenik düştüm.
ikisininde farklı tarzlarda ama okuyanı doyuran cümlelerini okumak çok keyifliydi.
aynı zamanda bir sürü ayrıntıyı da öğrendim hiç bilmediğim.
sk'nında iyi hazırlandığını düşünüyorum.
sadece şu kafama takıldı; bu kitap için körlük ile ilgili araştırma yaparken, istanbul'da, 2013 sonlarından itibaren sergisi devam etmekte olan ve kitabı yazmadan önce, körlüğü deneyimleyebileceği "karanlıkta diyalog" sergisini es geçmiş olması.
bir türlü nasıl bu etkinliği kaçırdığını anlayamıyorum.
çünkü inanıyorum ki, eğer bu etkinliğe katılmış olsaydı, bu bambaşka bir şekilde kitaba yansıyacaktı.
ilerde bir gün, belki sk bunu anlatır.
devamını gör...