#ödüllü filmler
aynı isimli romandan uyarlanan, akıl hastası numarası yaparak hapishaneden daha az güvenlikli bir hastahaneye transfer edilen mahkumun hikayesini konu alan film. film 5 dalda oscar ödülüne layık görülmüştür. imdb:8,7/10.
filmin orijinal ismi: one flew over the cuckoo's nest
filmin orijinal ismi: one flew over the cuckoo's nest
en iyi film oscar'ı
1976 · michael douglas, saul zaentz
en iyi erkek oyuncu oscar'ı
1976 · jack nicholson
en iyi kadın oyuncu oscar'ı
1976 · louise fletcher
altın küre en iyi yeni erkek oyuncu ödülü
1976 · brad dourif
en iyi yönetmen oscar'ı
1976 · miloš forman
altın küre drama dalında en iyi sinema filmi ödülü
1976 · michael douglas
bafta en iyi film ödülü
1977 · michael douglas, saul zaentz
en iyi uyarlama senaryo oscar'ı
1976 · bo goldman, lawrence hauben
people's choice favori film ödülü
1977
altın küre en iyi yönetmen ödülü
1976 · miloš forman
altın küre drama dalında en iyi erkek sinema oyuncusu ödülü
1976 · jack nicholson
bafta en iyi erkek oyuncu ödülü
1977 · jack nicholson
altın küre drama dalında en iyi kadın sinema oyuncusu ödülü
1976 · louise fletcher
bafta en iyi kadın oyuncu ödülü
1977 · louise fletcher
altın küre en iyi senaryo ödülü
1976 · bo goldman
bafta en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü
1977 · brad dourif
bafta en iyi kurgu ödülü
1977 · sheldon kahn, richard chew, lynzee klingman
abd ulusal film eleştirmenleri derneği en iyi erkek oyuncu ödülü
1975 · jack nicholson
new york film eleştirmenleri birliği en iyi erkek oyuncu ödülü
1975 · jack nicholson
bafta en iyi yönetmen ödülü
1977 · miloš forman
national board of review en iyi erkek oyuncu ödülü
1975 · jack nicholson
amerikan yönetmenler birliği film dalında en iyi yönetmen ödülü
1976 · miloš forman
david di donatello en iyi yabancı erkek oyuncu ödülü
1976 · jack nicholson
en iyi amerikan filmi bodil ödülü
1976 · miloš forman
david di donatello en iyi yabancı yönetmen ödülü
1976 · miloš forman
los angeles film eleştirmenleri birliği en iyi film
1975
amerikan senaryo yazarları birliği film dalında en iyi uyarlama drama senaryosu ödülü
1976 · bo goldman, lawrence hauben
1976 · michael douglas, saul zaentz
en iyi erkek oyuncu oscar'ı
1976 · jack nicholson
en iyi kadın oyuncu oscar'ı
1976 · louise fletcher
altın küre en iyi yeni erkek oyuncu ödülü
1976 · brad dourif
en iyi yönetmen oscar'ı
1976 · miloš forman
altın küre drama dalında en iyi sinema filmi ödülü
1976 · michael douglas
bafta en iyi film ödülü
1977 · michael douglas, saul zaentz
en iyi uyarlama senaryo oscar'ı
1976 · bo goldman, lawrence hauben
people's choice favori film ödülü
1977
altın küre en iyi yönetmen ödülü
1976 · miloš forman
altın küre drama dalında en iyi erkek sinema oyuncusu ödülü
1976 · jack nicholson
bafta en iyi erkek oyuncu ödülü
1977 · jack nicholson
altın küre drama dalında en iyi kadın sinema oyuncusu ödülü
1976 · louise fletcher
bafta en iyi kadın oyuncu ödülü
1977 · louise fletcher
altın küre en iyi senaryo ödülü
1976 · bo goldman
bafta en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü
1977 · brad dourif
bafta en iyi kurgu ödülü
1977 · sheldon kahn, richard chew, lynzee klingman
abd ulusal film eleştirmenleri derneği en iyi erkek oyuncu ödülü
1975 · jack nicholson
new york film eleştirmenleri birliği en iyi erkek oyuncu ödülü
1975 · jack nicholson
bafta en iyi yönetmen ödülü
1977 · miloš forman
national board of review en iyi erkek oyuncu ödülü
1975 · jack nicholson
amerikan yönetmenler birliği film dalında en iyi yönetmen ödülü
1976 · miloš forman
david di donatello en iyi yabancı erkek oyuncu ödülü
1976 · jack nicholson
en iyi amerikan filmi bodil ödülü
1976 · miloš forman
david di donatello en iyi yabancı yönetmen ödülü
1976 · miloš forman
los angeles film eleştirmenleri birliği en iyi film
1975
amerikan senaryo yazarları birliği film dalında en iyi uyarlama drama senaryosu ödülü
1976 · bo goldman, lawrence hauben
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "yildizhafiyesi" tarafından 07.12.2020 00:07 tarihinde açılmıştır.
1.
abd yapımı ilginç bir film olup 1975'te çekilmiştir. "one flew over the cuckoo's nest" özgün adıyla bilinen bu filmin yönetmeni milos forman olup ken kesey tarafından 1962'de yazılarak aynı isimli romandan sinemaya çekilmiştir. konu olarak akıl hastası numarası yapıp güvenlik önlemleri zayıf bir akıl hastanesine sevkedilen mahkûm randle p. mcmurphy 'in (jack nicholson) geçirdiği zamanı anlatmaktadır. 1975'te oscar'a 9 dalda aday olup 5 tanesini alarak unutulmazlar arasına girmiştir. sağlam bir sistem eleştirisi yaparken sonuyla da insanı fena üzüp derin derin düşündürmektedir.
devamını gör...
2.
jack nicholson zaten bambaşka bir oyuncu özellinle kafadan çatlak rolleri en iyi canlandırabilecek aktör
film heyecanla ilerlerken sonu beklenen ama yine de dumur olabileceğiniz bir şekilde bitiyor
oyunculuklar çok güzel yapım yılı biraz eski diye hatırlıyorum yine de izlemeye kesinlikle değer bir film
eğlenceli dakikaları olsa da kesinlikle çok iyi bir dram filmidir
film heyecanla ilerlerken sonu beklenen ama yine de dumur olabileceğiniz bir şekilde bitiyor
oyunculuklar çok güzel yapım yılı biraz eski diye hatırlıyorum yine de izlemeye kesinlikle değer bir film
eğlenceli dakikaları olsa da kesinlikle çok iyi bir dram filmidir
devamını gör...
3.
başka kuşların yuvasına yumurtlayan kuş türüdür. zahmete hiç katlanamaz ve yumurtlama zamanı geldiğinde arsız, uğursuz hırsızlar misali etraftaki başka kuşların yuvalarını çaktırmadan gözetlemeye başlar. haftalarca sürecek bu dikizleme işinde o çok kıymetli yumurtası için yuva aramaktadır. sonunda o yuvayı gözüne kestirdiğinde, yuva sahibinin yumurtlaması için beklemeye koyulur. yuva sahibi yuvadan ayrıldığında kendi yumurtalarını güzelce yuvaya yerleştirir. yuvadaki diğer yumurtaları da aşağı atmak gibi çirkefliği yapar. yuva sahibi kuş da döndüğünde yumurtaların rengi aynı olduğundan guguk yumurtası olduğunu bilemez. kendi yavrusu gibi o yumurtadan çıkan yavruları doğurur ve yavru büyüyüp yuvadan uçana kadar besleme görevini üstlenir.
devamını gör...
4.
bafta, altın küre ve oscar ödüllerini hakkıyla kazanmış filmdir.
jack nicholson'ın en iyi erkek oyuncu oscar'ını kazandığı film, en iyi kadın oyuncu, en iyi uyarlama senaryo, en iyi yönetmen ve en iyi film oscar ödüllerini de kazanmıştır.
1975 yapımıdır.
jack nicholson'ın en iyi erkek oyuncu oscar'ını kazandığı film, en iyi kadın oyuncu, en iyi uyarlama senaryo, en iyi yönetmen ve en iyi film oscar ödüllerini de kazanmıştır.
1975 yapımıdır.
devamını gör...
5.
yönetmeni milos forman, başrol oyuncusu jack nicholson olunca ortaya böyle bir başyapıtın çıkması şaşırtıcı değil. ama tabi jack abimizin içindeki manyağı role dönüştürmesi, işi daha da über boyuta taşımıştır.
ilk 5'ime girer.
ilk 5'ime girer.
devamını gör...
6.
kaşlarıyla konuşan adam jack nicholson'ın başrolünde oynadığı 1975 yapımı film.
film, hapishanedeki cezasından kaçmak için akıl hastası rolü yaparak akıl hastanesine yatırılan randle mcmurphy'yi konu alıyor. mcmurphy, kurallara uyum sağlamayan, başkalarını düşünmeyen ve onlara saygı duymayan, sorumsuz bir tip. defalarca tekrarladığı saldırı suçunun yanında 15 yaşındaki bir çocuğa tecavüz suçu olan fakat bunu aklamak için ''15'indeydi ama 35 gibi gözüküyordu. bana 18 olduğunu söyledi.'' diyerek rahatlıkla bahane bulabilen ve yaptıklarından pişman olmayan, antisosyal kişilik bozukluğu'na sahip olduğunu düşündüğüm ve araştırmalarım sonucu diğer yorumlayan kişilerin de öyle olduğunu belirttiği bir birey.
görsel kaynak
hastaneden kaçmanın kolay olduğunu düşünüyor başlarda, fakat oranın hiç de sadece tedavi edilmeleri için hastalarla dolu bir yer olmadığını anlıyor. hastalarla anlaşmaya ve kaynaşmaya başlıyor. ve film ilerlerken anlıyorsunuz ki bu kavgadan beslenen sinirli insan, hastalara hemşireden ve o 'saçma' terapilerden çok daha iyi geliyor. saçma diyorum çünkü hemşire hastaları konuşmaları için zorluyor, her zaman belli bir çizgiden gitmelerini ve o çizgiden asla çıkmamalarını istiyor. insan hayatı ve düşünceleri böyle değildir azizim, olamaz da.
görsel kaynak
hayatında korkuları ve yetersizlikleri olan insanları bir yere kapatıp onlara korkularıyla yüzleşme fırsatı vermeyip zorladığınızda ve tehdit ettiğinizde hastaları tedavi edemezsiniz. bu sadece otorite kurmaktır. zaten film sistem eleştirisini yerinde işliyor.
örneğin billy karakterini ele alalım. billy çok büyük ihtimal şizofreni olan bir birey. fakat aynı zamanda sosyal fobisi olan, annesinden korkan ve bununla bağlantılı olarak kekeme olan biri. mcmurphy sayesinde kabuğundan sıyrılıyor ve bir sahnede bakıyoruz ki kekemeliği bir anda kesiliyor. fakat hemşirenin tehdidi sonucu kekemesi önceki halinden de fazlalaşıyor.
görsel kaynak
bir çizgi belirlediniz diye toplumdaki herkesin o çizginin üzerinden gitmesini bekleyemezsiniz ve çizgiden çıkıyorlar diye ''deli'' damgası yapıştıramazsınız. deli diye düşündüğünüz insanlar hayatta hiç görmediğiniz kadar nahif, zeki, kibar ve umut dolu olabilir.
bazen, hatta çoğu zaman, en doğrusu olarak gözüken o kalıplardan çıkmak sizi yaşama bağlayacaktır.
görsel kaynak
mcmurphy bunu anlatıyor oradaki arkadaşlarına. en doğru yerin onları yargılayan ve hasta olduklarını tekrar tekrar hatırlatan hastanenin olmadığını anlatıyor. onlara nefes bile aldırmayan yerin ve sistemin doğru olmadığını. doğru tedavi yönteminin bu olamayacağını.
peki bu çabalarının ardından acaba dışarı çıkıp özgürlüğüne kavuşabiliyor mu?
film, hapishanedeki cezasından kaçmak için akıl hastası rolü yaparak akıl hastanesine yatırılan randle mcmurphy'yi konu alıyor. mcmurphy, kurallara uyum sağlamayan, başkalarını düşünmeyen ve onlara saygı duymayan, sorumsuz bir tip. defalarca tekrarladığı saldırı suçunun yanında 15 yaşındaki bir çocuğa tecavüz suçu olan fakat bunu aklamak için ''15'indeydi ama 35 gibi gözüküyordu. bana 18 olduğunu söyledi.'' diyerek rahatlıkla bahane bulabilen ve yaptıklarından pişman olmayan, antisosyal kişilik bozukluğu'na sahip olduğunu düşündüğüm ve araştırmalarım sonucu diğer yorumlayan kişilerin de öyle olduğunu belirttiği bir birey.
görsel kaynak
hastaneden kaçmanın kolay olduğunu düşünüyor başlarda, fakat oranın hiç de sadece tedavi edilmeleri için hastalarla dolu bir yer olmadığını anlıyor. hastalarla anlaşmaya ve kaynaşmaya başlıyor. ve film ilerlerken anlıyorsunuz ki bu kavgadan beslenen sinirli insan, hastalara hemşireden ve o 'saçma' terapilerden çok daha iyi geliyor. saçma diyorum çünkü hemşire hastaları konuşmaları için zorluyor, her zaman belli bir çizgiden gitmelerini ve o çizgiden asla çıkmamalarını istiyor. insan hayatı ve düşünceleri böyle değildir azizim, olamaz da.
görsel kaynak
hayatında korkuları ve yetersizlikleri olan insanları bir yere kapatıp onlara korkularıyla yüzleşme fırsatı vermeyip zorladığınızda ve tehdit ettiğinizde hastaları tedavi edemezsiniz. bu sadece otorite kurmaktır. zaten film sistem eleştirisini yerinde işliyor.
örneğin billy karakterini ele alalım. billy çok büyük ihtimal şizofreni olan bir birey. fakat aynı zamanda sosyal fobisi olan, annesinden korkan ve bununla bağlantılı olarak kekeme olan biri. mcmurphy sayesinde kabuğundan sıyrılıyor ve bir sahnede bakıyoruz ki kekemeliği bir anda kesiliyor. fakat hemşirenin tehdidi sonucu kekemesi önceki halinden de fazlalaşıyor.
görsel kaynak
bir çizgi belirlediniz diye toplumdaki herkesin o çizginin üzerinden gitmesini bekleyemezsiniz ve çizgiden çıkıyorlar diye ''deli'' damgası yapıştıramazsınız. deli diye düşündüğünüz insanlar hayatta hiç görmediğiniz kadar nahif, zeki, kibar ve umut dolu olabilir.
bazen, hatta çoğu zaman, en doğrusu olarak gözüken o kalıplardan çıkmak sizi yaşama bağlayacaktır.
görsel kaynak
mcmurphy bunu anlatıyor oradaki arkadaşlarına. en doğru yerin onları yargılayan ve hasta olduklarını tekrar tekrar hatırlatan hastanenin olmadığını anlatıyor. onlara nefes bile aldırmayan yerin ve sistemin doğru olmadığını. doğru tedavi yönteminin bu olamayacağını.
peki bu çabalarının ardından acaba dışarı çıkıp özgürlüğüne kavuşabiliyor mu?
devamını gör...
7.
izlemeden önce başka, izledikten sonra başka biri olduğumuz, 1975 yapımlı abd filmi, ayrıca ken kesey'in aynı isimli romanından uyarlanmıştır.
bir rivayete göre iki gözüm jack nicholson bu film çekilecek zaman akıl hastanesinde kalmış, kaybolmuş, deneyimlemek için.
delilik nerede başlar, akıl ne zaman biter, delilik aslında dâhilik midir gibi sorulara cevap aradığımız, izledikten sonra kafamıza bir balyozun indiği film.
13 veya 15 yaşında bir kıza taciz/ tecavüz ettiği iddiasıyla akıl hastanesine yatırılan mcmurphy'nin hikayesini anlatıyor. filmdeki kızılderilinin konuşamayan taklidi yapıp aslında konuşuyor olduğunu gördüğü sahne bile oldukça iyidir. yönetmeni ise miloš forman'dır.
bir rivayete göre iki gözüm jack nicholson bu film çekilecek zaman akıl hastanesinde kalmış, kaybolmuş, deneyimlemek için.
delilik nerede başlar, akıl ne zaman biter, delilik aslında dâhilik midir gibi sorulara cevap aradığımız, izledikten sonra kafamıza bir balyozun indiği film.
13 veya 15 yaşında bir kıza taciz/ tecavüz ettiği iddiasıyla akıl hastanesine yatırılan mcmurphy'nin hikayesini anlatıyor. filmdeki kızılderilinin konuşamayan taklidi yapıp aslında konuşuyor olduğunu gördüğü sahne bile oldukça iyidir. yönetmeni ise miloš forman'dır.
devamını gör...
8.
şimdi spoiler vermeden film hakkında birkaç bilgi verelim. bir filmin kült mertebesine ulaşması, tüm zamanların en önemli filmlerinden biri olması öyle kolayca gerçekleşmiyor. arkasında ciddi bir emek ve özveri yatıyor.
öncelikle, bilinenin aksine filme hazırlanmak için zamanını akıl hastanesinde geçiren jack nicholson değil, filmin yönetmeni milos forman. hatta gizli kamera ile bazı toplu terapileri kaydedip, filmde bu terapilerden esinlenmiştir. daha da ileri gidip, filmde figüran olarak gerçek hastalar kullanmıştır. hatta filmde set yoktur. çekim yapılan yer gerçek bir akıl hastanesidir.
film, en iyi kitap uyarlamalarından biri olsa da kitabın yazarı, yapım şirketine dava açmıştır. çünkü filmin aksine kitapta şef ana karakterdir. hikaye şef üzerinden kurgulanır. buna rağmen filmdeki şef bu filme kadar oyuncu bile değildir. milos forman kendince doğru oyuncuyu bulamadığı için sadece duruşunu beğendiği birini ana karakterlerden birine oturtur. bu nedenle de şef karakterinin diyaloğu aşırı azdır ve filmin anlatıcısı değildir.
başrol olarak jack nicholson oscar alsa da ilk düşünülen kişi o değildir. karakter için ilk tercih marlon brando olsa da sonradan veto yemiştir.
son olarak film, metallica'nın welcome home şarkısının esin kaynağıdır.
öncelikle, bilinenin aksine filme hazırlanmak için zamanını akıl hastanesinde geçiren jack nicholson değil, filmin yönetmeni milos forman. hatta gizli kamera ile bazı toplu terapileri kaydedip, filmde bu terapilerden esinlenmiştir. daha da ileri gidip, filmde figüran olarak gerçek hastalar kullanmıştır. hatta filmde set yoktur. çekim yapılan yer gerçek bir akıl hastanesidir.
film, en iyi kitap uyarlamalarından biri olsa da kitabın yazarı, yapım şirketine dava açmıştır. çünkü filmin aksine kitapta şef ana karakterdir. hikaye şef üzerinden kurgulanır. buna rağmen filmdeki şef bu filme kadar oyuncu bile değildir. milos forman kendince doğru oyuncuyu bulamadığı için sadece duruşunu beğendiği birini ana karakterlerden birine oturtur. bu nedenle de şef karakterinin diyaloğu aşırı azdır ve filmin anlatıcısı değildir.
başrol olarak jack nicholson oscar alsa da ilk düşünülen kişi o değildir. karakter için ilk tercih marlon brando olsa da sonradan veto yemiştir.
son olarak film, metallica'nın welcome home şarkısının esin kaynağıdır.
devamını gör...
9.
bunu izlediğimde kitabının olduğunu bilmiyordum yoksa izlemezdim. :'(
adam ilk önce hapishanede ama oradan çıkabilmek adına deli numarası yapıyor ve başarılı olup bir akıl hastanesine gidiyor.
oralara gidince ilk öncelerde ortamı tanıyor sonralarda tuhaf veya sinir bozucu davranmaya başlıyor. oradaki görevlilere sarıyordu. oraya yavaş yavaş hakim olmaya başladığında artık kendine grup kurmaya başlıyor. (en çok takıldıkları)
orada iskambil oynadıkları zaman ki takım ayrımı yapmaları hâlâ aklımda. hem komik hem de zekiceydi. baya gülmüştüm.
oraya neşe getiriyordu. ve yaptığı çılgınlıkları çok iyiydi. çoğu insanı anlamaya ve yardım etmeye çalışıyordu. sadece haşarıydı o kadar.
kesinlikle izlenmesi gereken filmlerden. izleyince aynı kalamayacaksınız...
(filmin sonuna doğru)spoi içerir!!!
hastaneden kaçıp kaçırdığı zamandan sonra işler tersine dönüyordu. oraya deli olarak gitmiş mesela ama insanlar deli olsan dahi farklılığı kabul etmiyor. bu o kadar sinir bozucuydu ki. oraya sağlıklı giden bireyi bile akıl hastası yapabilecek potansiyeli taşıyan yerde o insanlara nasıl bir sağlık kazandırmaya çalışıyorla acaba?
sonda ağladım mi ağlamaklı mıydım bilemiyorum ama çok duygusaldi. o hep şen şakrak hâli gidiyor, yüzü yorgun ve mutsuz hâle geliyordu. hep acı çekiyor gibi bakıyordu. yüreğimi dağladı...
o zamanlarda salya sümük olmam çok yüksek bir ihtimal.
adam ilk önce hapishanede ama oradan çıkabilmek adına deli numarası yapıyor ve başarılı olup bir akıl hastanesine gidiyor.
oralara gidince ilk öncelerde ortamı tanıyor sonralarda tuhaf veya sinir bozucu davranmaya başlıyor. oradaki görevlilere sarıyordu. oraya yavaş yavaş hakim olmaya başladığında artık kendine grup kurmaya başlıyor. (en çok takıldıkları)
orada iskambil oynadıkları zaman ki takım ayrımı yapmaları hâlâ aklımda. hem komik hem de zekiceydi. baya gülmüştüm.
oraya neşe getiriyordu. ve yaptığı çılgınlıkları çok iyiydi. çoğu insanı anlamaya ve yardım etmeye çalışıyordu. sadece haşarıydı o kadar.
kesinlikle izlenmesi gereken filmlerden. izleyince aynı kalamayacaksınız...
(filmin sonuna doğru)spoi içerir!!!
hastaneden kaçıp kaçırdığı zamandan sonra işler tersine dönüyordu. oraya deli olarak gitmiş mesela ama insanlar deli olsan dahi farklılığı kabul etmiyor. bu o kadar sinir bozucuydu ki. oraya sağlıklı giden bireyi bile akıl hastası yapabilecek potansiyeli taşıyan yerde o insanlara nasıl bir sağlık kazandırmaya çalışıyorla acaba?
sonda ağladım mi ağlamaklı mıydım bilemiyorum ama çok duygusaldi. o hep şen şakrak hâli gidiyor, yüzü yorgun ve mutsuz hâle geliyordu. hep acı çekiyor gibi bakıyordu. yüreğimi dağladı...
o zamanlarda salya sümük olmam çok yüksek bir ihtimal.
devamını gör...
10.
ken kesey'in romanından uyarlanmış 1975 yapımlı amerikan filmi olup başrolde jack nicholson ve louise fletcher yer alır.
dâhilikle delilik arasında sıkışmış insanların akıl hastanesi serüvenlerini anlatır.
tehlikeli olanlar içerdekiler midir yoksa onları içeri atanlar mı sorusunu irdeler.
dâhilikle delilik arasında sıkışmış insanların akıl hastanesi serüvenlerini anlatır.
tehlikeli olanlar içerdekiler midir yoksa onları içeri atanlar mı sorusunu irdeler.
devamını gör...
11.
şöhretini sonuna dek hak eden bir klasik. şimdiki kuşağı bilmem de benim zamanımda film seviyorum deyip de bu filmi izlemeyenlerin alnını karışlarlardı. kızılderili dev abinin hayranıyım.
devamını gör...
12.
dışardakiler mi yoksa içerdekiler mi daha "tehlikelidir?" alt mesajını seyirciye sormak istediğini düşünebileceğimiz; jack nicholson'ın başrolde olduğu amerikan filmi olup birkaç oscar ödülü kazanmıştır.
mcmurphy baş karakterdir.
akıl hastanesine yatırılmak, akıl nerede biter, delilik nerede başlar, herkes gibi olmamak delilik midir, delilik yoksa dâhilik midir gibi sorulara cevap niteliğinde bir başyapıttır.
en etkileyici sahnenin kızılderili adamın büyük vana gibi bir şeyi yerinden kaldırdığı, jack nicholson'a lobotomi yaptıkları sahneler olduğu söylenebilir.
filme guguk kuşu adı verilmesinin nedeninin buradaki insanların her şeyi tekrar etmesi olabilir.
ken kesey'in aynı kitabından uyarlanmıştır.
mcmurphy baş karakterdir.
akıl hastanesine yatırılmak, akıl nerede biter, delilik nerede başlar, herkes gibi olmamak delilik midir, delilik yoksa dâhilik midir gibi sorulara cevap niteliğinde bir başyapıttır.
en etkileyici sahnenin kızılderili adamın büyük vana gibi bir şeyi yerinden kaldırdığı, jack nicholson'a lobotomi yaptıkları sahneler olduğu söylenebilir.
filme guguk kuşu adı verilmesinin nedeninin buradaki insanların her şeyi tekrar etmesi olabilir.
ken kesey'in aynı kitabından uyarlanmıştır.
devamını gör...
13.
ken kesey'in aynı isimdeki kitabından uyarlama 1975 yapımlı amerikan filmi olup jack nicholson tarafından can verilmiş bir filmdir; 5 dalda oscar almış bir başyapıt olarak kabul edilen film mcmurphy adında ve 13 yaşında bir kıza taciz etmekten suçlu bulunan adamın akıl hastanesine yatırıldıktan sonra oradaki yaşadıklarını anlatır.
film bir oyunculuk şöleni olsa da sadece bununla sınırlı değildir; akıl nedir, suç işlemeyen herkes akıllı ve "normal" midir?
delilik/ dâhilik nerede başlar? gibi soruları da beraberinde getiren bir film olduğu söylenebilir.
jack nicholson'ın film boyunca âsi davranması belki de kurallardan nefret ettiği için deli rolünü oynamak zorunda kalmasına sebep olmuş olabilir.
lobotomi yapıldıktan sonra aklını yitirmiş numarası sahne baya komik olsa da bir insanın kontrolünü yitirmeye sebep olmanın ne derece büyük bir şey olduğu söylenebilir
filmi jack nicholson için izlemiş ve en sevdiğim filmlerden biri olarak kabul etmiştim.
bence izleyin.
ayrıca erkeklerin deliliğe daha yatkın olma ihtimali de göz ardı edilemez çünkü filmdeki bütün akıl hastaları erkekti.
kızılderili adamın kimse onu anlamayacagi için ahraz taklidi yapıp sadece mc murphy'ye konuşması sadece ona güvendiğini gösterir ve onun konuştuğu sahnede jack nicholson'ın şok olması baya iyiydi.
en sonunda musluk gibi ağır bir şeyi yerinden söküp atması ise insanın isterse yapamayacağı hiçbir şey olmadığını gösterir.
herkes gibi olmaktansa kendiniz olup yalnız kalmayı gerekirse dışlanmayı göze alın ama herkes gibi olmayın mesajı fikrin ana mesajı olabilir.
film bir oyunculuk şöleni olsa da sadece bununla sınırlı değildir; akıl nedir, suç işlemeyen herkes akıllı ve "normal" midir?
delilik/ dâhilik nerede başlar? gibi soruları da beraberinde getiren bir film olduğu söylenebilir.
jack nicholson'ın film boyunca âsi davranması belki de kurallardan nefret ettiği için deli rolünü oynamak zorunda kalmasına sebep olmuş olabilir.
lobotomi yapıldıktan sonra aklını yitirmiş numarası sahne baya komik olsa da bir insanın kontrolünü yitirmeye sebep olmanın ne derece büyük bir şey olduğu söylenebilir
filmi jack nicholson için izlemiş ve en sevdiğim filmlerden biri olarak kabul etmiştim.
bence izleyin.
ayrıca erkeklerin deliliğe daha yatkın olma ihtimali de göz ardı edilemez çünkü filmdeki bütün akıl hastaları erkekti.
kızılderili adamın kimse onu anlamayacagi için ahraz taklidi yapıp sadece mc murphy'ye konuşması sadece ona güvendiğini gösterir ve onun konuştuğu sahnede jack nicholson'ın şok olması baya iyiydi.
en sonunda musluk gibi ağır bir şeyi yerinden söküp atması ise insanın isterse yapamayacağı hiçbir şey olmadığını gösterir.
herkes gibi olmaktansa kendiniz olup yalnız kalmayı gerekirse dışlanmayı göze alın ama herkes gibi olmayın mesajı fikrin ana mesajı olabilir.
devamını gör...
14.
ken kesey'nin one flew over the cuckoo's nest adlı romanından uyarlanan, miloš forman tarafından yönetilen 48.oscar ödül töreninde en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu, en iyi kadın oyuncu, en iyi uyarlama senaryo alanında ödülleri toplamış psikolojik drama filmidir.
film, 1993 yılında amerika birleşik devletleri kongre kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik açıdan önemli" olarak değerlendirildi ve ulusal film sicilinde saklanmak üzere seçildi.
baş rollerinde jack nicholson * , louise fletcher* , will sampson ,brad dourif , danny devito yer almaktadır.
film, 1993 yılında amerika birleşik devletleri kongre kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik açıdan önemli" olarak değerlendirildi ve ulusal film sicilinde saklanmak üzere seçildi.
baş rollerinde jack nicholson * , louise fletcher* , will sampson ,brad dourif , danny devito yer almaktadır.
devamını gör...