orijinal adı: the sun and her flowers
yazar: rupi kaur
yayım yılı: 2017
hayatta kalma, kayıp, sevgi, iyileşme ve kadınlık temalarını şiir aracılığıyla duygusal bir şekilde işleyen bir eserde şair çiçek yaşamı metaforunu kullanmıştır.
yazar: rupi kaur
yayım yılı: 2017
hayatta kalma, kayıp, sevgi, iyileşme ve kadınlık temalarını şiir aracılığıyla duygusal bir şekilde işleyen bir eserde şair çiçek yaşamı metaforunu kullanmıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zamansız kelebek" tarafından 23.04.2025 12:15 tarihinde açılmıştır.
1.
emine pir zola ukdesi.
hindistan doğumlu kanadalı şair ve yazar rupi kaur imzalı eser; 256 sayfa olan kitabımız 2017 yılında yayınlanmıştır.
kitap 5 bölüme ayrılıyor ve her bölümde o başlığa uygun kısa veya uzun şiirler yer alıyor, kitabın bir çiçeğin evrelerinin bir kadının hayata yeniden dönüşü metaforu ile ele alındığı söylenebilir.
kitaptaki bölümler
solmak
dökülmek
köklenmek
uyanmak
çiçeklenmek
bir çiçek gibi soluyor, depresyonda, acı çekiyor, aşkın yitimi ona inanılmaz acı veriyor, artık hayatta değil gibi hissediyor, dökülüyor, ve köklenmeye başlıyor, aidiyet duymak istiyor, köklerini arıyor, vâroluşundaki anlamın henüz yitmediğini anlıyor ve kendisi olmanın bir mucize olduğunu fark edip çiçekleniyor ve dünyasına güneş doğuyor.
solmak bölümünde yaşadığı acı ve kendisinin de bir çiçek gibi solması, duygusal olarak çöküşü, ayrılığı konu ediniliyor.
en can alıcı bulduğum bölüm de ilk bölüm oldu.
ikinci bölüm olan dökülmek ise hâlini kabullenmeyi, dökülmeyi, kendisiyle ve gitmiş olanla hesaplaşmaları, duyguları konu ediniliyor.
köklenmek bölümünde aidiyet duymak istediğini ve hayatta hâlâ hiçbir şeyin son bulmadığını düşündüğünü okuyoruz.
uyanmak ve çiçeklenmek bölümlerinde ise kendi bedeniyle ve ruhuyla barışıyor, diğer tüm evrelerden başarıyla geçtiği için artık çok iyi, çok güzel, dimdik ve kendine güveniyor, dünyasına güneş doğuyor, çiçeklenmeler ile kitabımız son buluyor.
çok severek okuduğum bir kitap oldu, bir şiir kitabına göre uzun gibi görünse de hiç uzun gelmedi, hemen ısındım ve sevdim kitabı.
kitap aslında bir çiçeği değil bir kadının yaşama geri dönüşünü anlatıyor, daha güçlü olmak için verdiği mücadeleler 5 bölümde anlatılıyor bir çiçek metaforuyla anlatılması daha etkileyiciydi.
bir çiçek gibi solduğumuz zamanlar olacaktır, depresyonda olduğumuz ve her şey bitti, hayat bitti sandığımız günler olacaktır, kendimizle kavgalı olduğumuz, terk edildiğimiz, sevdiğimiz birinin ansızın öldüğü, gittiği ya da artık onun olmadığı bir hayatı yaşayacağızdır, ama bu acıları yaşayan tek kişi biz değiliz, evet, hayat bazen çok zordur, gizlice ağlayıp yola devam etmen gerekir.
bazen ise ağlamadan da yaşarsın, artık ağlayamayacak kadar çok ağlamışsındır çünkü.
sonra döküldüğün zamanlar olacaktır, saçını tarayacak dermânın bile yoktur, hayat anlamsız gelir, yitip giden insanlar anlamlarını da götürmüştür.
köklerini aradığın zamanların olacaktır, nereye ait olduğunu bilmediğin ve dünya sinemasında kendine boş bir koltuk aradığın.
uyandığın ve çiçeklendiğin zamanlara geleceksindir, her acının artık daha az acıttığı evredir bu, hayata yeniden döndüğün evredir, kendinle barıştığın, kendini sevdiğin, güneş gibi olduğun, yeniden açan bir çiçek...
kitabımızın feminizm olgusuna da değindiğini söyleyebilirim, kız doğduğu için toprağa gömülen kız bebeklerin vâr olduğunu hatırlatan, kadın olduğu için erkeklerin sözel şiddetlerine mâruz kalan, kendini güzel bulmak istediğinde toplumun onu kabul etmeyeceğini bilen, kadın olmakla ve vâroluşuyla barışan, kadın olarak vârolmak isteyen, insan gibi değer görmek isteyen, kırılgan bir yürekten dökülen şiirler, pasajlar, yazılar...
solduğunuz ve döküldüğünüz günler olacaktır, yeniden açmak sizin elinizde, güneş sizi soldurmasın, sizin bir çiçek gibi açmanızı sağlasın, hiç kimse için hayata küsmeye değmez, hayatınız en değerli hazinenizdir, unutmayın.

aşkın son gününde kalbim ikiye ayrıldı
bedenimin orta yerinde.
nefes nefese, ağlaya inleye,
şaşkınlık içinde fark ediyorum
beni terk ettiğini.
güneşi de alıp gittin
beni terk ettiğinde.
şimdi sen de benim kadar acı çekeceksin.
her bir zerrem biliyordu kalmayacağını.
düştüğümüz kederi anlatan kitaplar yok.
değer dediğin şey aktarılamaz.
bulduğunda onu yokluğunda bir gün bile
onu düşünmeden yapamadığımı söyle.
ayaklarımın altındaki toprağa girip
çürümek tek istediğim.
ben biterken
senin başladığın bir yer yok.
hindistan doğumlu kanadalı şair ve yazar rupi kaur imzalı eser; 256 sayfa olan kitabımız 2017 yılında yayınlanmıştır.
kitap 5 bölüme ayrılıyor ve her bölümde o başlığa uygun kısa veya uzun şiirler yer alıyor, kitabın bir çiçeğin evrelerinin bir kadının hayata yeniden dönüşü metaforu ile ele alındığı söylenebilir.
kitaptaki bölümler
solmak
dökülmek
köklenmek
uyanmak
çiçeklenmek
bir çiçek gibi soluyor, depresyonda, acı çekiyor, aşkın yitimi ona inanılmaz acı veriyor, artık hayatta değil gibi hissediyor, dökülüyor, ve köklenmeye başlıyor, aidiyet duymak istiyor, köklerini arıyor, vâroluşundaki anlamın henüz yitmediğini anlıyor ve kendisi olmanın bir mucize olduğunu fark edip çiçekleniyor ve dünyasına güneş doğuyor.
solmak bölümünde yaşadığı acı ve kendisinin de bir çiçek gibi solması, duygusal olarak çöküşü, ayrılığı konu ediniliyor.
en can alıcı bulduğum bölüm de ilk bölüm oldu.
ikinci bölüm olan dökülmek ise hâlini kabullenmeyi, dökülmeyi, kendisiyle ve gitmiş olanla hesaplaşmaları, duyguları konu ediniliyor.
köklenmek bölümünde aidiyet duymak istediğini ve hayatta hâlâ hiçbir şeyin son bulmadığını düşündüğünü okuyoruz.
uyanmak ve çiçeklenmek bölümlerinde ise kendi bedeniyle ve ruhuyla barışıyor, diğer tüm evrelerden başarıyla geçtiği için artık çok iyi, çok güzel, dimdik ve kendine güveniyor, dünyasına güneş doğuyor, çiçeklenmeler ile kitabımız son buluyor.
çok severek okuduğum bir kitap oldu, bir şiir kitabına göre uzun gibi görünse de hiç uzun gelmedi, hemen ısındım ve sevdim kitabı.
kitap aslında bir çiçeği değil bir kadının yaşama geri dönüşünü anlatıyor, daha güçlü olmak için verdiği mücadeleler 5 bölümde anlatılıyor bir çiçek metaforuyla anlatılması daha etkileyiciydi.
bir çiçek gibi solduğumuz zamanlar olacaktır, depresyonda olduğumuz ve her şey bitti, hayat bitti sandığımız günler olacaktır, kendimizle kavgalı olduğumuz, terk edildiğimiz, sevdiğimiz birinin ansızın öldüğü, gittiği ya da artık onun olmadığı bir hayatı yaşayacağızdır, ama bu acıları yaşayan tek kişi biz değiliz, evet, hayat bazen çok zordur, gizlice ağlayıp yola devam etmen gerekir.
bazen ise ağlamadan da yaşarsın, artık ağlayamayacak kadar çok ağlamışsındır çünkü.
sonra döküldüğün zamanlar olacaktır, saçını tarayacak dermânın bile yoktur, hayat anlamsız gelir, yitip giden insanlar anlamlarını da götürmüştür.
köklerini aradığın zamanların olacaktır, nereye ait olduğunu bilmediğin ve dünya sinemasında kendine boş bir koltuk aradığın.
uyandığın ve çiçeklendiğin zamanlara geleceksindir, her acının artık daha az acıttığı evredir bu, hayata yeniden döndüğün evredir, kendinle barıştığın, kendini sevdiğin, güneş gibi olduğun, yeniden açan bir çiçek...
kitabımızın feminizm olgusuna da değindiğini söyleyebilirim, kız doğduğu için toprağa gömülen kız bebeklerin vâr olduğunu hatırlatan, kadın olduğu için erkeklerin sözel şiddetlerine mâruz kalan, kendini güzel bulmak istediğinde toplumun onu kabul etmeyeceğini bilen, kadın olmakla ve vâroluşuyla barışan, kadın olarak vârolmak isteyen, insan gibi değer görmek isteyen, kırılgan bir yürekten dökülen şiirler, pasajlar, yazılar...
solduğunuz ve döküldüğünüz günler olacaktır, yeniden açmak sizin elinizde, güneş sizi soldurmasın, sizin bir çiçek gibi açmanızı sağlasın, hiç kimse için hayata küsmeye değmez, hayatınız en değerli hazinenizdir, unutmayın.

aşkın son gününde kalbim ikiye ayrıldı
bedenimin orta yerinde.
nefes nefese, ağlaya inleye,
şaşkınlık içinde fark ediyorum
beni terk ettiğini.
güneşi de alıp gittin
beni terk ettiğinde.
şimdi sen de benim kadar acı çekeceksin.
her bir zerrem biliyordu kalmayacağını.
düştüğümüz kederi anlatan kitaplar yok.
değer dediğin şey aktarılamaz.
bulduğunda onu yokluğunda bir gün bile
onu düşünmeden yapamadığımı söyle.
ayaklarımın altındaki toprağa girip
çürümek tek istediğim.
ben biterken
senin başladığın bir yer yok.
devamını gör...