günümüzdeki ergenlerin ergenliklerini yaşayamaması
başlık "abdulseyidbincabbar" tarafından 14.01.2021 13:59 tarihinde açılmıştır.
1.
üzüldüğüm durumdur. allahtan ergenin ergen gibi olunduğu son dönemlere yetişmişim.
bizden önceki dönemde ergenliğe çok erken yaşlarda giriyorlardı. onlarınki de sorun. 12 yaşındaki çocuğun vücudu değişmeye başlayınca çocukta travma yaratıyor.
şimdiki ergenler ise vücut olarak değil de mental olarak çok küçükken internet sayesinde her şeyi görmeye başlıyor. gözleri açık oluyor. hayata atılım aşkıyla yanıp tutuşuyor yaşının farkında olmadan.
bizim dönemde ise ergenlik, ergenlik gibiydi. gerek ilişkiler gerek yaşam tarzı olsun. aileyle çatışmaya girilirdi mesela. kuşak çatışması denirdi. şimdikiler süt dökmüş kedi. hayatlarında devamlı bir ekran olduğundan zombi gibi dolaşıyorlar. üzücü.
bizden önceki dönemde ergenliğe çok erken yaşlarda giriyorlardı. onlarınki de sorun. 12 yaşındaki çocuğun vücudu değişmeye başlayınca çocukta travma yaratıyor.
şimdiki ergenler ise vücut olarak değil de mental olarak çok küçükken internet sayesinde her şeyi görmeye başlıyor. gözleri açık oluyor. hayata atılım aşkıyla yanıp tutuşuyor yaşının farkında olmadan.
bizim dönemde ise ergenlik, ergenlik gibiydi. gerek ilişkiler gerek yaşam tarzı olsun. aileyle çatışmaya girilirdi mesela. kuşak çatışması denirdi. şimdikiler süt dökmüş kedi. hayatlarında devamlı bir ekran olduğundan zombi gibi dolaşıyorlar. üzücü.
devamını gör...
2.
bizim jenerasyonda, mürekkep yalamış olanların ve yazıp çizmeye fazlasıyla vakit ayıranların neredeyse hiç kırmızı çizgisi yoktu.
mesela, radikal bir kemalistin kudurarak, ağzından salyalar akıtarak yazdığı belli olan bir yorumunun altına cevap olarak: “putlarınızı helva yapmış üstad mısıroğlu” yazıyorduk bazen. gerçekten mısıroğlu fanboyu sandığı için bu kez küfür ederek daha da hiddetlenerek cevap veriyordu, biz de kenarda kıs kıs gülüyorduk.
ya da neredeyse cihada katılma noktasında gelmiş olan bir çember sakallının laiklik karşıtı yorumuna: “atamın evlatları, askerleri gelecek hepinizi iskilipli atıf gibi sallandıracak” diye yanıt veriyorduk. fanatik ağabeyimiz de köpürüyordu ve yahudi dönmeleri, kafirler, soysuzlar filan diye saydırabiliyordu, biz yine gülüyorduk. zaten bugün “trollük yapmak” dediğimiz şey aslında buydu. bu eylemi icat eden kuşağız. incisözlüğü de hatırlarsınız muhakkak. trollük öyle bir noktaya gelmişti ki, bazıları, canlı yayınlanan programların sunucularına uzunca bir mesaj atıp onları yanıltarak “incis*ker” dedirtiyorlardı. serkan inci denen şahsı keşke hiç tanımasaydık, ondan bağımsız konuşuyorum. ciddiye alınacak biri değil.
facebook’un tamamı boomerlar tarafından ele geçirilmeden önce orayı domine ediyorduk sonra benim de dahil olduğum bir grup twitter’a transfer oldu. twitter, prime dönemini bizle yaşadı. tozu dumana katıyorduk; sataşmadığımız, trollemediğimiz, tufaya getirmediğimiz çok az kullanıcı vardı. o dönemde çok takipçili bir hesabım bulunuyordu. anarşist bir yaklaşıma kapı aralanmıştı, provokatif ve terörize etmeye dönük bir gençlik hareketiydi esasında.
6-7 yıl içerisinde siyasal iklimin de epey değişmesiyle beraber birçokları hesaplarını kapattı, kalanlar da eski formlarını koruyamadılar veya eski günlere tövbe edip pek sivrilmemeyi tercih ettiler. mevcutların bir kısmı, bizden öğrendikleri yöntemlerle aktrollüğü icat ettiler. bunların tarzı iyiymiş ya, maaşlı elemanlar tutalım muhaliflere sataşsınlar gün boyu, mis gibi olur dediler. o aşamadan sonra özgünlüğünü, yaratıcı, besleyici, ufuk açıcı taraflarını kaybetti ve sıradanlaştı sözünü ettiğim akım. kabak tadı verdiği için artık kimse itibar etmiyor.
şimdikiler çok mülayim, akıllı uslu tipler bize göre. dönem dönem moda olan birkaç tane cümleyi veya ifade kalıbını izledikleri videoların, okudukları yorumların altına yazıyorlar. giflerin, emojilerin sözcüklerin yerini almaya başladığı bir dönem. en büyük farklar: fazla uyumlu ve sinik tipler olmaları. bizim eskiden dalga geçtiğimiz boomer dayılar ve teyzeler gibi yazan ultra ulusalcı bir kesim de var.
19-20 yaşındaki bebeler 60’lık facebook teyzesi “t.c nuray laikoğlu” gibi yazıyorlar, yeni yetmesiniz lan biraz yaratıcı olun.
gerektiğinde masaya yumruğunu vuracak, anasıyla babasıyla münakaşa ettikten sonra sırt çantasını alıp kapıyı vurup çıkacak tipler de pek yok sanki. aile evini terk edip birkaç hafta arkadaşlarında kalan, bazen banklarda yatan tanıdıklarımız vardı. alışık olduğumuz bir hikâyeydi. daha atarlı, giderli kişilerdik bunlara göre.
sosyal medyayı göz önüne alıp konuşursak, o zamanlar insanların ota boka dava açmadıklarını belirtmem gerek. ifade özgürlüğü şimdikinden çok daha genişti, bunun da etkisi büyük.
elbette her kuşak kendinden sonraki kuşağı eleştirir, ta antik yunan’dan beri devam eden bir gelenektir. adet yerini bulsun diye ben de görüşlerimi aktarıyorum. selam ve dua ile.
mesela, radikal bir kemalistin kudurarak, ağzından salyalar akıtarak yazdığı belli olan bir yorumunun altına cevap olarak: “putlarınızı helva yapmış üstad mısıroğlu” yazıyorduk bazen. gerçekten mısıroğlu fanboyu sandığı için bu kez küfür ederek daha da hiddetlenerek cevap veriyordu, biz de kenarda kıs kıs gülüyorduk.
ya da neredeyse cihada katılma noktasında gelmiş olan bir çember sakallının laiklik karşıtı yorumuna: “atamın evlatları, askerleri gelecek hepinizi iskilipli atıf gibi sallandıracak” diye yanıt veriyorduk. fanatik ağabeyimiz de köpürüyordu ve yahudi dönmeleri, kafirler, soysuzlar filan diye saydırabiliyordu, biz yine gülüyorduk. zaten bugün “trollük yapmak” dediğimiz şey aslında buydu. bu eylemi icat eden kuşağız. incisözlüğü de hatırlarsınız muhakkak. trollük öyle bir noktaya gelmişti ki, bazıları, canlı yayınlanan programların sunucularına uzunca bir mesaj atıp onları yanıltarak “incis*ker” dedirtiyorlardı. serkan inci denen şahsı keşke hiç tanımasaydık, ondan bağımsız konuşuyorum. ciddiye alınacak biri değil.
facebook’un tamamı boomerlar tarafından ele geçirilmeden önce orayı domine ediyorduk sonra benim de dahil olduğum bir grup twitter’a transfer oldu. twitter, prime dönemini bizle yaşadı. tozu dumana katıyorduk; sataşmadığımız, trollemediğimiz, tufaya getirmediğimiz çok az kullanıcı vardı. o dönemde çok takipçili bir hesabım bulunuyordu. anarşist bir yaklaşıma kapı aralanmıştı, provokatif ve terörize etmeye dönük bir gençlik hareketiydi esasında.
6-7 yıl içerisinde siyasal iklimin de epey değişmesiyle beraber birçokları hesaplarını kapattı, kalanlar da eski formlarını koruyamadılar veya eski günlere tövbe edip pek sivrilmemeyi tercih ettiler. mevcutların bir kısmı, bizden öğrendikleri yöntemlerle aktrollüğü icat ettiler. bunların tarzı iyiymiş ya, maaşlı elemanlar tutalım muhaliflere sataşsınlar gün boyu, mis gibi olur dediler. o aşamadan sonra özgünlüğünü, yaratıcı, besleyici, ufuk açıcı taraflarını kaybetti ve sıradanlaştı sözünü ettiğim akım. kabak tadı verdiği için artık kimse itibar etmiyor.
şimdikiler çok mülayim, akıllı uslu tipler bize göre. dönem dönem moda olan birkaç tane cümleyi veya ifade kalıbını izledikleri videoların, okudukları yorumların altına yazıyorlar. giflerin, emojilerin sözcüklerin yerini almaya başladığı bir dönem. en büyük farklar: fazla uyumlu ve sinik tipler olmaları. bizim eskiden dalga geçtiğimiz boomer dayılar ve teyzeler gibi yazan ultra ulusalcı bir kesim de var.
19-20 yaşındaki bebeler 60’lık facebook teyzesi “t.c nuray laikoğlu” gibi yazıyorlar, yeni yetmesiniz lan biraz yaratıcı olun.
gerektiğinde masaya yumruğunu vuracak, anasıyla babasıyla münakaşa ettikten sonra sırt çantasını alıp kapıyı vurup çıkacak tipler de pek yok sanki. aile evini terk edip birkaç hafta arkadaşlarında kalan, bazen banklarda yatan tanıdıklarımız vardı. alışık olduğumuz bir hikâyeydi. daha atarlı, giderli kişilerdik bunlara göre.
sosyal medyayı göz önüne alıp konuşursak, o zamanlar insanların ota boka dava açmadıklarını belirtmem gerek. ifade özgürlüğü şimdikinden çok daha genişti, bunun da etkisi büyük.
elbette her kuşak kendinden sonraki kuşağı eleştirir, ta antik yunan’dan beri devam eden bir gelenektir. adet yerini bulsun diye ben de görüşlerimi aktarıyorum. selam ve dua ile.
devamını gör...