hacı sabancı'nın 3 milyon liraya saat alması

gördüğümde inanamadığım haberdir. hayat işte bazıları o parayı zevklerine göre harcarken bazılarımız o paraya sahip olsa hayatı değişir.

"zenginin malı züğürdün çenesini yorar"mış bizimki de o hesap. adam koluna saatini takıp gezecek, biz de burada klavye başında muhabbetini yapıp duracağız.

kendi parasıyla alıp koluna taktığı için kimseyi ilgilendirmemektedir.

ciciş esra ersoy’a almadığı cartier bileklik paralarını biriktirip aldığını düşündüğüm haber. *

ne kadar uğraşsam da anlayamayacağımdan yorum yapmamaya karar verdiğim alımdır.

benim için bir milyon sonsuzdur. sonsuzun 3 katı zaten sonsuzdur. saat zamanı gösterir. zaman görecelidir.
düz 3 milyona bağlasaymış iyiymiş. saat dünyada 700 tane üretilmiş. 70 olsa olurdu, 700 az değil.

bakın yorum yapmayı denedim olmadı. kapasitemin üzerindeki işlemdir.

para çok olunca .

böyle para boş harcayan harcaya, sabancılar olarak artık en zenginler listesinde yer almıyorlar, listeden düştüler

eskilerden bilirim ki , kişisel lüksü severler.

malın haramı israfa gider.

o saatin 3 milyon tl "değerinde" olduğuna ikna eden kişiyi, onu üretip satabileceğine inanan ve de satan kişiyi düşünüyorum,
bu rakamı hak edecek ne olabilir bu üründe, adam hak görmüş, kendine, ürününe, ve almış da... bakınız hak etmiş demiyorum...
hak görmüş, istemiş, ve satmış...

birde bu zengin oldukları bilinen insanlar, bu saatleri, bu çantaları neden, satın almaları "gerektiğini" düşünüyor,
"benim ne prestij borcum var oğlum size, almıyorum anasını satıyım, al işte lc waikiki nin parfümünü sıkıyorum, naparsınız.. naparsınız lan... "
diyecek özgüven yokmu hiçbirinde acaba,

bence gerçek değil ve esas satış yapmak istedikleri kişilere statü göstergesi olarak zarf atılıyor,

gerçekse de çok acı maalesef, pahalı bir aksesuardan medet umacak durumda olması üzücü, kişinin değeri, rakamlarla doğru orantılı değil maalesef, şıklık yok, asalet yok, zaten bu adam kitap okumadığını filan çekinmeden açıklayan birisi, boş zamanlarında şirket bilançolarını okuyormuş, ne beklenirki, şaşırtmamıştır.

bir kişinin bile saatin markasını yazmadığı başlıktır. kardeşim yazsanıza markasını bilelim hangi saati almış.

(bkz: zenginin parası züğürdün çenesini yorar)

zenginin malı bu sefer bizim parmaklarımızı yoruyor.

kol saati haczedilemeyecek kişisel eşya kapsamında değerlendirilir. bir çeşit kendini garantiye alma taktiği olabilir.

kolay paranın harcaması kolay oluyor. hiçbir aksesuar bu değerde olmamalıydı. dünya üzerindeki milyonlarca evde açlık konuşulurken sayılı evlerde kişisel harcamaların bir kıtanın doyumuna yetecek kadar olması akıl alır şey değil. üreten de, pazarlayan da, satan da ve alanda nasıl bir anlayış var. o saat başka bir zaman dilimini mi gösteriyor? eminim çokta saate bakmıyordur. hangimiz bakıyoruz ki. telefon ve dijital saatler varken. sırf bir aksesuar olsun diye bu kadar uçuk olmak gerçekten uçuk bir zihin ve yaşam gerektiriyor. akıl tutulması...

şu karttan tek çekim alır mısın cınım dediği saattir. sakin ol şampuan eve sipariş söyledim!

öyle zengin olsaydık heralde bir çoğumuz buna benzer şımarıklıkları yapıyor olurduk. boşuna eleştirmeye lüzum yok. kendi tasarrufudur. güle güle kullansın ne diyelim.

eleştrenlere karşılık; "sizin herhangi bir pastanede 10 liraya yiyebileceğiniz bir pastaya, tükan girişinde "sıtarbax" yazıyor diye 50 lira verip de mutlu olmanız nasıl doğalsa, zibilyon kere zibilyon lira kazancı olan bi adamın da bunu alması o kadar doğal bence" dedirten olay.

patek philippe nautilus platinum 40th anniversary limited edition adlı saati almıştır. dümdüz zevksiz bir saattir.

adam akıllı, yatırımcı düşünüyor zira o saat artık 16-17 milyon dedirten durum.

siz 20 liraya türk kahvesini evde yapmak varken, dışarıda 40 liraya 1 fincan içerken nasıl evsizleri düşünmezseniz... onlar da aynı ey ahali!
(bkz: zenginin malı züğürdün çenesini yorar)