hayatın bir anlamının olmaması ve canım annelerimiz üzerine
başlık "kelberber" tarafından 11.12.2023 22:07 tarihinde açılmıştır.
1.
bugün kamelyada oturmuş bir hanımefendiyle sohbet ederken, daha önce farkettiğim bir şeyin beni artık rahatsız etmediğini farkettim. önceleri beni gerim gerim geren bir sorundu bu. şimdiyse evet öyle ve yapacak bir şey yok diyorum.
hayatın gerçek anlamda bir anlamının olmaması ama hayatta kalabilmek için bir anlam uydurmamız gerektiği gerçeği…
çoğu insanın keşfettiği ama nedense “hayatın anlamı ne acaba” diye düşünen insanlara söylemedikleri bu rahatsız edici gerçek. keşke birileri beni karşısına alsaydı ve bunu açık açık söyleseydi. kendi kendine öğrenmek acı verici oluyor çünkü.
insanın yaşlandıkça farkettiği diğer şeylerden biriyse anlamlandıramadığı çoğu şeyin aslında çok basit bir gerekçesinin olması ve bunu yaşça büyük insanların ona söylememesi. 16-17 yaşındaki insanları bir yere toplayıp onlara hayatla ilgili bazı şeylerin anlatılması gerektiğini düşünüyorum. hayatın bir anlamının olmadığının ve bunda korkulacak bir durumun olmaması gibi.
hayatın bir anlamı gerçek anlamda yok. kariyer yapmanın, çok para kazanmanın ya da dünyanın en mükemmel aşkını yaşamanız önemsiz şeyler. hatta daha fazla abartayım tüm dünyayı fethetseniz bile en fazla fethettiğiniz an kadar bir önemi olurdu. tüm mevzunun duyguların gelip geçici olması, her şeyin sürekli değişkenlik göstermesi ve en önemlisi bireyin bir zerrecik tanesi bile etmemesiyle alakalı.
dünya üzerinde iletişim halinde olduğunuz her şey kendi menfaati dışında sizi umursamaz. bu kötü bir şey olarak algılansada aslında öyle değildir. öyle olmak zorundadır çünkü her canlı temelinde yalnız ve menfaatçidir.
bu “ insanın sürekli yalnız olması” konusu belki felsefi ve üzerine tartışılması gereken bir konu fakat bu yazıda insan ve diğer canlılar, zorunluluklardan dolayı yalnız olduğu, evlilik ve arkadaşlıklar gibi şeylerin bu duruma sadece ağrı kesici etkisi gösterdiği düşünülerek yazıldı. bu dikkate alınmalı.
her duygunun sürekli değişken olması ve en temelde sürekli yalnız olunması insanı en çok korktuğu şeye, ölüme sürükler. hayatta kalma içgüdüsü tüm canlılarda en baskın duygudur. en küçük yapı taşınıza kadar hayatta kalmak için çabalarsınız. peki yaşamın bir anlamı olmadığı, zaten yalnız olduğumuz bu dünyada nasıl ve neden hayatta kalacağız? insana bir gerekçe lazım, bir çıkış kapısı.
büyük insanların yaşça küçük insanlara bilerek veya bilmeyerek söylemediği bir gerçek daha söyleyeyim. “ hayatın bir anlamı vardır ve bu kişiden kişiye değişir”
hayatın bir anlamı tabi ki vardır. olmasaydı dinler, aşk romanları, büyük büyük binalar ve kapsül kahve nasıl çıkacaktı ortaya. şu an üzerinde oturduğum ve ikeadan alınan koltuk hayatın anlamını bulan birinin ürünü mesela. ona gidip hayatın anlamı ne diye sormak çok büyük bir yanılsama olurdu.
biraz saçmalar gibi oldum o yüzden biraz toparlamam gerekiyor sanırım. hayatın anlamı size göre bir kadın olabilir, bir başkasına göre islam, bir diğerine göreyse mesleğinde büyük bir kariyer yapmak. kişiden kişiye değişen bu anlamlandırma insanı hayatta tutan tek şeydir. çoğu insan kendi hayatındaki anlamın ne olduğunu bilmez veya farketmez.
mutluluğa erişmenizi sağlayan en temel şeylerden biri bu anlamı bulmaktır. bulduğunuz anlam illa ulvi ya da önemli bir şey olmak zorunda değil.
hayattaki tek amacınız her sabah bahçenizdeki çiçeği sulamak olabilir. bunun için gereken tek şey sorgusuz sualsiz o çiçeği sulamak istemeniz. belki size en ufak bir kazanç bile vermeyecek o çiçeği sulamak istemek… hayatın anlamı denen şeyin saf hali o işte.
bu arada hayatınızın anlamı sizden illa sorgusuz sualsiz fedakarlık isteyecek diye bir şey yok. dünyanın en büyük zengini olmak istemekte hayatın anlamlarından biridir. tek düze düşünmek bu yazıya haksızlık olur.
ikinci yapılacak şeyse o iş için çabalamak. o çiçeğin her gün sulanması gerekiyor. maalesef istemek yetmiyor çaba sarfetmekte gerekli. eğer anlamı bulur ve bunun için çaba sarfetmezseniz büyük ihtimalle hayatınızın son anına kadar acı çekersiniz. bulmak kadar çabalamakta hayatın anlamı denen zımbırtı için önemli bir kriter.
sonra bir bakmışsınız hayatın anlamını bulmuş ve çabaladıkça çabalamışsınız. çiçeği her gün sulamışsındır ve aradan seneler geçmiştir. bazen (bu da gayet doğaldır) çiçek sulamak yerine snowboard yapmak isteyebilirsiniz. bu seferde her sabah snowboard yapmak için dağa tırmanıp karın soğuğun içinde debelenlenmelisiniz. işin sonunda aradan seneler geçmiş ve yaşlanmışsınızdır. artık ölüm kapıdadır bunu bilirsiniz ama her gün çiçeği sulayıp snowboard yaptığınız için nedense ölüm sizi korkutmaz. aksine sakince o günü beklersiniz. hayatınız boyunca çiçek sulayıp snowboard yapmış ve bolca yol katetmişsinizdir. ortada iyisiyle kötüsüyle bir ürün veya bir beceri vardır. hayatın anlamını bulan birinin seneler sonunda elinde avucunda kalan tek şey odur. bu size hayatım boşa gitmedi, huzur içinde ölebilirim artık dedirtecektir. eğer bu dediklerimi yapamamış olursanız “huysuz aksi ve lanet” bir yaşlıya dönüşürsünüz.
işte o kamelyada otururken çocuğu için köpek gibi çalışan bir annede bunları gördüm bugün. aslında tam olarak bunlarda değildi düşündüklerim ama o esnada annem aradı. hayatının anlamlarından biri olduğum için bu aralar çok arayıp soruyor beni. birinin hayatında bir anlam oluşturmak nasıl korkutuyor beni bi bilseniz.
hayatın gerçek anlamda bir anlamının olmaması ama hayatta kalabilmek için bir anlam uydurmamız gerektiği gerçeği…
çoğu insanın keşfettiği ama nedense “hayatın anlamı ne acaba” diye düşünen insanlara söylemedikleri bu rahatsız edici gerçek. keşke birileri beni karşısına alsaydı ve bunu açık açık söyleseydi. kendi kendine öğrenmek acı verici oluyor çünkü.
insanın yaşlandıkça farkettiği diğer şeylerden biriyse anlamlandıramadığı çoğu şeyin aslında çok basit bir gerekçesinin olması ve bunu yaşça büyük insanların ona söylememesi. 16-17 yaşındaki insanları bir yere toplayıp onlara hayatla ilgili bazı şeylerin anlatılması gerektiğini düşünüyorum. hayatın bir anlamının olmadığının ve bunda korkulacak bir durumun olmaması gibi.
hayatın bir anlamı gerçek anlamda yok. kariyer yapmanın, çok para kazanmanın ya da dünyanın en mükemmel aşkını yaşamanız önemsiz şeyler. hatta daha fazla abartayım tüm dünyayı fethetseniz bile en fazla fethettiğiniz an kadar bir önemi olurdu. tüm mevzunun duyguların gelip geçici olması, her şeyin sürekli değişkenlik göstermesi ve en önemlisi bireyin bir zerrecik tanesi bile etmemesiyle alakalı.
dünya üzerinde iletişim halinde olduğunuz her şey kendi menfaati dışında sizi umursamaz. bu kötü bir şey olarak algılansada aslında öyle değildir. öyle olmak zorundadır çünkü her canlı temelinde yalnız ve menfaatçidir.
bu “ insanın sürekli yalnız olması” konusu belki felsefi ve üzerine tartışılması gereken bir konu fakat bu yazıda insan ve diğer canlılar, zorunluluklardan dolayı yalnız olduğu, evlilik ve arkadaşlıklar gibi şeylerin bu duruma sadece ağrı kesici etkisi gösterdiği düşünülerek yazıldı. bu dikkate alınmalı.
her duygunun sürekli değişken olması ve en temelde sürekli yalnız olunması insanı en çok korktuğu şeye, ölüme sürükler. hayatta kalma içgüdüsü tüm canlılarda en baskın duygudur. en küçük yapı taşınıza kadar hayatta kalmak için çabalarsınız. peki yaşamın bir anlamı olmadığı, zaten yalnız olduğumuz bu dünyada nasıl ve neden hayatta kalacağız? insana bir gerekçe lazım, bir çıkış kapısı.
büyük insanların yaşça küçük insanlara bilerek veya bilmeyerek söylemediği bir gerçek daha söyleyeyim. “ hayatın bir anlamı vardır ve bu kişiden kişiye değişir”
hayatın bir anlamı tabi ki vardır. olmasaydı dinler, aşk romanları, büyük büyük binalar ve kapsül kahve nasıl çıkacaktı ortaya. şu an üzerinde oturduğum ve ikeadan alınan koltuk hayatın anlamını bulan birinin ürünü mesela. ona gidip hayatın anlamı ne diye sormak çok büyük bir yanılsama olurdu.
biraz saçmalar gibi oldum o yüzden biraz toparlamam gerekiyor sanırım. hayatın anlamı size göre bir kadın olabilir, bir başkasına göre islam, bir diğerine göreyse mesleğinde büyük bir kariyer yapmak. kişiden kişiye değişen bu anlamlandırma insanı hayatta tutan tek şeydir. çoğu insan kendi hayatındaki anlamın ne olduğunu bilmez veya farketmez.
mutluluğa erişmenizi sağlayan en temel şeylerden biri bu anlamı bulmaktır. bulduğunuz anlam illa ulvi ya da önemli bir şey olmak zorunda değil.
hayattaki tek amacınız her sabah bahçenizdeki çiçeği sulamak olabilir. bunun için gereken tek şey sorgusuz sualsiz o çiçeği sulamak istemeniz. belki size en ufak bir kazanç bile vermeyecek o çiçeği sulamak istemek… hayatın anlamı denen şeyin saf hali o işte.
bu arada hayatınızın anlamı sizden illa sorgusuz sualsiz fedakarlık isteyecek diye bir şey yok. dünyanın en büyük zengini olmak istemekte hayatın anlamlarından biridir. tek düze düşünmek bu yazıya haksızlık olur.
ikinci yapılacak şeyse o iş için çabalamak. o çiçeğin her gün sulanması gerekiyor. maalesef istemek yetmiyor çaba sarfetmekte gerekli. eğer anlamı bulur ve bunun için çaba sarfetmezseniz büyük ihtimalle hayatınızın son anına kadar acı çekersiniz. bulmak kadar çabalamakta hayatın anlamı denen zımbırtı için önemli bir kriter.
sonra bir bakmışsınız hayatın anlamını bulmuş ve çabaladıkça çabalamışsınız. çiçeği her gün sulamışsındır ve aradan seneler geçmiştir. bazen (bu da gayet doğaldır) çiçek sulamak yerine snowboard yapmak isteyebilirsiniz. bu seferde her sabah snowboard yapmak için dağa tırmanıp karın soğuğun içinde debelenlenmelisiniz. işin sonunda aradan seneler geçmiş ve yaşlanmışsınızdır. artık ölüm kapıdadır bunu bilirsiniz ama her gün çiçeği sulayıp snowboard yaptığınız için nedense ölüm sizi korkutmaz. aksine sakince o günü beklersiniz. hayatınız boyunca çiçek sulayıp snowboard yapmış ve bolca yol katetmişsinizdir. ortada iyisiyle kötüsüyle bir ürün veya bir beceri vardır. hayatın anlamını bulan birinin seneler sonunda elinde avucunda kalan tek şey odur. bu size hayatım boşa gitmedi, huzur içinde ölebilirim artık dedirtecektir. eğer bu dediklerimi yapamamış olursanız “huysuz aksi ve lanet” bir yaşlıya dönüşürsünüz.
işte o kamelyada otururken çocuğu için köpek gibi çalışan bir annede bunları gördüm bugün. aslında tam olarak bunlarda değildi düşündüklerim ama o esnada annem aradı. hayatının anlamlarından biri olduğum için bu aralar çok arayıp soruyor beni. birinin hayatında bir anlam oluşturmak nasıl korkutuyor beni bi bilseniz.
devamını gör...
2.
(bkz: lucifer açtı sanılan başlıklar)
sonra işin içinde meme falan olmayınca o olmadığının farkına vardım.
sonra işin içinde meme falan olmayınca o olmadığının farkına vardım.
devamını gör...
3.
öncelikle üzülerek itiraf etmeliyim ki yazının tamamını okuyamadım. hayatın anlamı nedir sorusu ise tarih boyunca sorulmuş sorulmayacak da devam edecek olan ancak bayatlamış bir sorudur. belki de sorulması gereken insan hayatına nasıl anlam katabilir? hayatına anlam katabilmek sağlıklı bir ruh hali için de önemli belkide gereklidir. herşeyi anlamsız ve boş görmek ciddi psikolojik sorunlara sebep olabilir. ayrıca unutulmamalıdır ki insan olarak varlığımızın nefes almanın ötesinde önemi olduğunu düşünmek bizi diri ve hareket halinde tutar. bunun için şartlar her zaman uygun olmasa bile allah herşeyi insanlar faydalansın diye yarattım buyuruyor.
devamını gör...