hayvanlarla futbol maçı yapmak
başlık "insan olun biraz" tarafından 20.01.2025 12:43 tarihinde açılmıştır.
1.
dün gece rüyamda kendimi yaparken izlediğim eylemdir.
gündelik hayatta saçmalama konusunda oldukça mahir bir insanım. çevremdeki insanlar, en yakınlarım buna şahitlik edeceklerdir. beni defalarca saçmalarken görmüş, yaptığım saçmalıklara şahit olmuşlardır. ancak benimle birlikte zaten çok azını hatırlayabildiğim rüyalarımı da görseler onlar bile şaşkınlıktan yaprağı bitmiş danaya dönerler.
rüyalarla da başım pek hoş değil. hatırladığım rüyalarımdan birinde ay'ın dünyaya doğru hızla yaklaştığını görüp geldiğim yönün aksi istikametinde koşmaya başlıyordum. ay dünyaya çarpacak diye korktuğum için değil, bu durumdan koşarak kurtulmaya çalıştığım için salaklığıma yanarak uyandım.
bu gördüğüm rüyada ise pek bir salaklık yaptığımı düşünmüyorum. penaltı kaçırmak dışında. ama penaltı kaçırmak futbolun en doğal olaylarından biri. zira herkes roberto baggio'nun 1994 yılında brezilya karşısında kaçırdığı penaltıyı hatırlar. gerçi ben kaçan penaltıdan sonra roberto baggio kadar karizmatik duramadım. çünkü o sırada yerden kalkmaya çalışıyordum. ama olay sırasını kaçırmayalım. bunu daha sonraki bir paragrafta anlatacağım.
bahsettiğim rüyam orta yerinden başladı. yani para atışını, selamlama kısmını, istiklal marşını falan görmedim. gerçi görsem rüya çok daha güzel olabilirdi. aynı takımda olduğum iki gergedanla istiklal marşı okumak, rakip takımın kaptanı olan ve penaltıya sebebiyet veren öküzle flama değiştirmek muhteşem olurdu ama olmadı.
rüya bizim eve bakan kale tarafına yaptığımız hücum ile başladı. aslında rakip kale evin merdivenle çıkılan sundurmasıydı. kalede ne insan ne hayvan olan tuhaf bir yaratık vardı. yani böyle bir ilkokul çocuğu tarafından kağıttan yapılmış bir maket gibi duruyordu ama kanlı canlıydı bir yandan da.
biz atağa kalkmış toz toprak içinde hücum ederken gergedan arkadaşlardan birini attığı pası alıp kendi eksenim etrafında dönmedim. zira ben selçuk inan değilim. tuncay şanlı gibi ölümüne ileri doğru gitme taraftarıyım. o yüzden topu kontrol edip sürmeye davrandım. ama o esnada önümde duran ve rakip takımda olan bir sincaba çarpan top havalandı. bu hava topuna girmeye cesaretim yoktu açıkçası. zira gergedan arkadaşlarım ve rakip takımdaki bir hipopotam ve rakip takımın kaptanı olan öküz bu savaşa girmişti. o esnada bizim takımdan iki çekirge ve rakip takımda bir kedi telef oldu ama hepimiz armalarımız için oynadığımız için bunu çok önemsemedik.
bu hava topu mücadelesinde avantajlı görünen öküz maalesef fiziğinin kurbanı oldu ve top boynuzuna saplandı. ve vücudu ceza sahası dışında ama boynuzu içinde olduğu için hakem penaltı noktasını gösterdi. penaltıyı çalan hakem rakip takımın itirazlarını göğüsleyemeyeceği için bir anda ortadan kayboldu. penaltı atmak için topu elime aldım ama o esnada da savunmadan kopup gelen bir kaplanla göz göze geldik. bir iki hırladı ama kaptanlık bandımı gösterince kös kös geri döndü.
topu penaltı noktasına diktim. kalecinin sağ tarafına uzun uzun baktım. penaltıyı oraya atacağım hissiyatı verdim. ama aslında kalecinin soluna vuracaktım. topa doğru ağır ağır geldim. kendimden çok emindin. kararımı vermiş bir halde topa doğru geldim. ve topun üzerine basıp düştüm.
insan rüyasında penaltı kaçırır mı? yapsana panenka. rüya senin rüyan. istesen penaltıdan hat trick yaparsın. ama yapamadım. kaçtı penaltı.
ben yerde toz toprak içinde debelenirken kale olarak kullandığımız evin yanından biri kadın üç arkadaşım koşa koşa çıktı. beni teselli edeceklerini sanırken ellerindeki kırmızı pasaportların içinden birer sayfa gösterip benim de onlar gibi onaylatmam gerektiğini söylediler.
o an her şeyi unuttum ve eve doğru koşmaya başladım. meğer kale olarak kullandığımız ev benim evimmiş. öyle de uyandım zaten.
hayvanlar ne oldu bilmiyorum ama umarım kırmızı pasaportumu onaylatabilmişimdir.
gündelik hayatta saçmalama konusunda oldukça mahir bir insanım. çevremdeki insanlar, en yakınlarım buna şahitlik edeceklerdir. beni defalarca saçmalarken görmüş, yaptığım saçmalıklara şahit olmuşlardır. ancak benimle birlikte zaten çok azını hatırlayabildiğim rüyalarımı da görseler onlar bile şaşkınlıktan yaprağı bitmiş danaya dönerler.
rüyalarla da başım pek hoş değil. hatırladığım rüyalarımdan birinde ay'ın dünyaya doğru hızla yaklaştığını görüp geldiğim yönün aksi istikametinde koşmaya başlıyordum. ay dünyaya çarpacak diye korktuğum için değil, bu durumdan koşarak kurtulmaya çalıştığım için salaklığıma yanarak uyandım.
bu gördüğüm rüyada ise pek bir salaklık yaptığımı düşünmüyorum. penaltı kaçırmak dışında. ama penaltı kaçırmak futbolun en doğal olaylarından biri. zira herkes roberto baggio'nun 1994 yılında brezilya karşısında kaçırdığı penaltıyı hatırlar. gerçi ben kaçan penaltıdan sonra roberto baggio kadar karizmatik duramadım. çünkü o sırada yerden kalkmaya çalışıyordum. ama olay sırasını kaçırmayalım. bunu daha sonraki bir paragrafta anlatacağım.
bahsettiğim rüyam orta yerinden başladı. yani para atışını, selamlama kısmını, istiklal marşını falan görmedim. gerçi görsem rüya çok daha güzel olabilirdi. aynı takımda olduğum iki gergedanla istiklal marşı okumak, rakip takımın kaptanı olan ve penaltıya sebebiyet veren öküzle flama değiştirmek muhteşem olurdu ama olmadı.
rüya bizim eve bakan kale tarafına yaptığımız hücum ile başladı. aslında rakip kale evin merdivenle çıkılan sundurmasıydı. kalede ne insan ne hayvan olan tuhaf bir yaratık vardı. yani böyle bir ilkokul çocuğu tarafından kağıttan yapılmış bir maket gibi duruyordu ama kanlı canlıydı bir yandan da.
biz atağa kalkmış toz toprak içinde hücum ederken gergedan arkadaşlardan birini attığı pası alıp kendi eksenim etrafında dönmedim. zira ben selçuk inan değilim. tuncay şanlı gibi ölümüne ileri doğru gitme taraftarıyım. o yüzden topu kontrol edip sürmeye davrandım. ama o esnada önümde duran ve rakip takımda olan bir sincaba çarpan top havalandı. bu hava topuna girmeye cesaretim yoktu açıkçası. zira gergedan arkadaşlarım ve rakip takımdaki bir hipopotam ve rakip takımın kaptanı olan öküz bu savaşa girmişti. o esnada bizim takımdan iki çekirge ve rakip takımda bir kedi telef oldu ama hepimiz armalarımız için oynadığımız için bunu çok önemsemedik.
bu hava topu mücadelesinde avantajlı görünen öküz maalesef fiziğinin kurbanı oldu ve top boynuzuna saplandı. ve vücudu ceza sahası dışında ama boynuzu içinde olduğu için hakem penaltı noktasını gösterdi. penaltıyı çalan hakem rakip takımın itirazlarını göğüsleyemeyeceği için bir anda ortadan kayboldu. penaltı atmak için topu elime aldım ama o esnada da savunmadan kopup gelen bir kaplanla göz göze geldik. bir iki hırladı ama kaptanlık bandımı gösterince kös kös geri döndü.
topu penaltı noktasına diktim. kalecinin sağ tarafına uzun uzun baktım. penaltıyı oraya atacağım hissiyatı verdim. ama aslında kalecinin soluna vuracaktım. topa doğru ağır ağır geldim. kendimden çok emindin. kararımı vermiş bir halde topa doğru geldim. ve topun üzerine basıp düştüm.
insan rüyasında penaltı kaçırır mı? yapsana panenka. rüya senin rüyan. istesen penaltıdan hat trick yaparsın. ama yapamadım. kaçtı penaltı.
ben yerde toz toprak içinde debelenirken kale olarak kullandığımız evin yanından biri kadın üç arkadaşım koşa koşa çıktı. beni teselli edeceklerini sanırken ellerindeki kırmızı pasaportların içinden birer sayfa gösterip benim de onlar gibi onaylatmam gerektiğini söylediler.
o an her şeyi unuttum ve eve doğru koşmaya başladım. meğer kale olarak kullandığımız ev benim evimmiş. öyle de uyandım zaten.
hayvanlar ne oldu bilmiyorum ama umarım kırmızı pasaportumu onaylatabilmişimdir.
devamını gör...