sanırım 12-13 yaşlarındaydım. sokaktaki köpekleri besliyorduk ve aralarındaki bir köpeğe yemek yedirmediklerini gördüm. güçsüz kaldığı için dışlanan köpeklerden biriydi. diğer köpekler gittikten sonra ona mama getirdik ve yaklaşık yarım kilo mama yedi. sonraki hafta topallayarak yanımıza geldi. büyük olasılıkla araba çarpmıştı. bayram olduğundan belediyenin veterineri tatildeydi.
ufak bir not: türkiye’deki barınakların şartları maalesef çok kötü. eğer yaralı olarak bulduğunuz bir hayvan varsa maddi durumunuz iyiyse özel bir veteriner kliniğinde tedavi ettirmeye çalışın. özel klinikte tedavi ettirecek durumunuz yoksa barınakta tedavi edilmesini sağlayıp görevlilere durumu takip ettiğinizi hissettirin. her gün ziyarete gideceğinizi söyleyin ve dediğiniz gibi sık sık ziyaret edin. aksi takdirde köpeğin öldüğünü ya da iyileşip salındığını söyleme olasılıkları çok yüksek. uğraşmamak için bu tarz bahaneler uyduruyorlar ve büyük olasılıkla köpeği ölüme terk ediyorlar.
anlatmaya devam ediyorum. o zamanlarda bahsettiğim köpeği özel bir veteriner kliniğinde tedavi ettirecek bütçemiz yoktu. bu yüzden onu düzenli olarak besleyip bayram tatili bitene kadar bekledik. bize çok güvendi ve topallayan haliyle diğer köpeklere kafa tutmaya çalıştı.* bayram tatili bittiğinde belediyeden birilerini çağırdık ama ona zarar vereceklerinden korkmuş olacak ki bir anda koşmaya başlayıp ortadan kayboldu. sonra ani bir fren sesi duyduk. araba çarptı diye korkup çok ağladığımı hatırlıyorum. köpeği çok aradık ama bulamadık.
asıl olay burada başlıyor.
sanırım köpeğin kaybolmasının üzerinden iki hafta geçmişti. gece ağlayarak dua ediyordum. “ne olur karam* hafta sonu bir gece gelsin ve site kapısının önünde dursun. biz zaten balkonda oturuyor oluruz ben onu görürüm. yeter ki iyi olduğunu bileyim.” demiştim.
bir sonraki hafta cumartesi gecesi biz balkonda otururken karam site kapısının önünde oturmuş bana bakıyordu. ağlayarak yanına gittim. pati verip yara olan yeri gösterdi bana. bir yandan ağlıyordu. patisi tamamen iyileşmişti ve gerçekten bana göstermek için gelmişti. o geceden sonra tekrar ortadan kayboldu. uzun süre göremedim. bir yıl sonra tam da yavru kedimin öldüğü gün ben ağlayarak yolda yürürken tekrar karşılaştık. yine ağladı beni görünce. mucize gibi geliyor hepsi. bunları yazarken bile gözlerim doldu. umarım tekrar karşılaşırız karam.
devamını gör...
hint bülbülümüz vardı iki tane, çok minnoşlardı. biri dişi biri erkekti. dişi yumurtladı arkadaşlar, her şey harika, yumurtalarına da güzelce bakıyor derken o yumurtalar kırılmış mıydı yoksa erkek olan kuş mu kırmıştı tam hatırlamıyorum ancak gitti o yumurtalar bir şekil. sonra dişi olan kuşumuz erkek olanı kafasını gagalayarak öldürdü.
güzel bir anı anlatmam lazımdı sanırım.
minik kaplumbağalarımın sırtlarında beyaz beyaz şeyler oluştu diye fırçalamaya başlamıştık sırtlarını, * birininkini fırçaladıktan sonra sudaki kaplumbağaya baksın diye abim sırtını fırçaladığı kaplumbağayı diğerine yaklaştırdı, sonra abimin elindeki yaramaz diğer arkadaşının kafasını ısırdı, abim kaplumbağayı yukarı doğru çekti bıraksın diğer kaplumbağayı diye ancak bizim yaramaz beklentilerimizi suya düşürdü.
aaa bu da kötü oldu.
sonunda kafası ısırılan kaplumbağayı kurtardık ama. şu an ikisi barış içinde yaşıyorlar. bu kısım iyi sayılabilir bence.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının hayvanlarla ilgili anıları" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim