1.
bir yazar. tabi ki okumadım ne işim olur.
insomnia’da şunları gevelemiş moruk
-ve böylece aylar aylar süren bütün bunlardan sonra sızlayan ayak parmağı
karşılıksız mektuplar, verimsiz telefon konuşmaları, mah-jong oyunu yalancılık
ve ikiyüzlüllük, ıvırzıvır ve soğukluklardan sonra, artık dönüştüğüm umutsuzluk
gorili başı büyük insomnia denilen şeytanla boğuşmaya başladım.
sabahın üçünde, dördünde ya da beşinde kendi kendime saçmalayıp duvarlara
yazılar yazmaya başladım. -şöyle kırık bozuk cümleler
'senin suskunluğunun bir anlamı yok benim için, ben senden daha büyük susacağım'
ya da 'güneş doğunca ölüleri sayarız' ya da (bir arkadaşın teveccühü)
'eğer beni zaten bulmamış olsaydın, arıyor olmazdın'
ya da tokyo hava raporu, japonca yazılı: 'kumore toki doki ame'
bazen yalnızca: iyi geceler! (o yasumi nasai!)
yepyeni bir delilik tohumunun kıpırdanışını duydum içimde
bazen banyoya gidip tuhaf suratlar yapıyordum ve bu iş benim
ödümü bokuma karıştırıyordu. bazen de öyle karanlıkta oturuyordum.
ve telefonun çalmasını bekliyordum.ya da kendi kendime mırıldanıyordum.
belki de en iyi tarafıydı işin,tanrım yardımcı ol.
kim ne diyebilir? daha önce de bu durumun içinden geçtim,
düzinelerce defa.
yine de her seferinde, yeni, değişik, daha acılı, daha dayanılmaz oluyor.
insanlar çok hoşlaştığımı daha da gençleştiğimi söylüyorlardı. ve işte bilinen zırvalamalar..
ruhuma bir kıymık battığını bilmiyorlardı. zaten kenarlı bir boşlukta
yaşadığımdan habersizdiler.
eblehleştiğimin de farkında değilmiş gibiydiler.
ama ben biliyordum! diz üstü çöküp yerde konuşacak bir karınca ya da
hamamböceği arıyordum. kendi kendime konuşmaktan fenalık geçirmek üzereydim.
insomnia’da şunları gevelemiş moruk
-ve böylece aylar aylar süren bütün bunlardan sonra sızlayan ayak parmağı
karşılıksız mektuplar, verimsiz telefon konuşmaları, mah-jong oyunu yalancılık
ve ikiyüzlüllük, ıvırzıvır ve soğukluklardan sonra, artık dönüştüğüm umutsuzluk
gorili başı büyük insomnia denilen şeytanla boğuşmaya başladım.
sabahın üçünde, dördünde ya da beşinde kendi kendime saçmalayıp duvarlara
yazılar yazmaya başladım. -şöyle kırık bozuk cümleler
'senin suskunluğunun bir anlamı yok benim için, ben senden daha büyük susacağım'
ya da 'güneş doğunca ölüleri sayarız' ya da (bir arkadaşın teveccühü)
'eğer beni zaten bulmamış olsaydın, arıyor olmazdın'
ya da tokyo hava raporu, japonca yazılı: 'kumore toki doki ame'
bazen yalnızca: iyi geceler! (o yasumi nasai!)
yepyeni bir delilik tohumunun kıpırdanışını duydum içimde
bazen banyoya gidip tuhaf suratlar yapıyordum ve bu iş benim
ödümü bokuma karıştırıyordu. bazen de öyle karanlıkta oturuyordum.
ve telefonun çalmasını bekliyordum.ya da kendi kendime mırıldanıyordum.
belki de en iyi tarafıydı işin,tanrım yardımcı ol.
kim ne diyebilir? daha önce de bu durumun içinden geçtim,
düzinelerce defa.
yine de her seferinde, yeni, değişik, daha acılı, daha dayanılmaz oluyor.
insanlar çok hoşlaştığımı daha da gençleştiğimi söylüyorlardı. ve işte bilinen zırvalamalar..
ruhuma bir kıymık battığını bilmiyorlardı. zaten kenarlı bir boşlukta
yaşadığımdan habersizdiler.
eblehleştiğimin de farkında değilmiş gibiydiler.
ama ben biliyordum! diz üstü çöküp yerde konuşacak bir karınca ya da
hamamböceği arıyordum. kendi kendime konuşmaktan fenalık geçirmek üzereydim.
devamını gör...
2.
insomnia kitabı haricinde diğer kitapları direk +18.
sürmesinin altında gülümseyişinin gölgesi vardı.
ve gülümseyişinin altındada ırkının melankolisi.
kirpiklerini çıkarttığı zaman, geriye içine dalıp styks ırmağına (yunan mitolojisinde suyundan içildiğinde ölümsüzleşileceğine inanılan nehir)
bakacağın iki kara delik kalıyordu.
hiçbir şey asla yüzeye çıkmıyordu.
bütün sevinçler, keder, bütün düşler, yanılsamalar, onun ruhunun
derin yeraltı suyunda, çılgın kargaşasında çakılıydı.
sürmesinin altında gülümseyişinin gölgesi vardı.
ve gülümseyişinin altındada ırkının melankolisi.
kirpiklerini çıkarttığı zaman, geriye içine dalıp styks ırmağına (yunan mitolojisinde suyundan içildiğinde ölümsüzleşileceğine inanılan nehir)
bakacağın iki kara delik kalıyordu.
hiçbir şey asla yüzeye çıkmıyordu.
bütün sevinçler, keder, bütün düşler, yanılsamalar, onun ruhunun
derin yeraltı suyunda, çılgın kargaşasında çakılıydı.
devamını gör...
3.
"yazmak iradeden yoksun bir eylem olmalı. söylenecek şey, kendiliğinden akıp çıkmalıdır yüze. hiç kimse kağıt üstüne tek sözcük dökemezdi, inandığı şeyi yapmaya cesareti olsaydı. yaratmak istediği, bir gerçeklik, güzellik ve büyü dünyasıyla niçin milyonlarca sözcük koyuyor bu dünyanın gerçeğiyle kendisi arasına? öbür insanlar gibi üne, kuvvete ve başarıya kavuşmak için değilse, niçin erteliyor eyleme geçmeyi? çünkü kaba ve acımasız gerçeklerle yüzyüze gelmenin düşüncesi bile ürkütür onu. doğru, öbür insanlardan daha iyi kavrar gerçeği, ama bu gerçeği örnekler yoluyla dünyaya kabul ettirmek için hiçbir çaba göstermez. gerçekten büyük olan bir yazar yazmak istemez; içinde imgelemin yaşayabileceği bir yer olmasını ister dünyanın..."
seksus, henry miller
seksus, henry miller
devamını gör...
4.
"kadınlar ile ilgili yapılabilecek üç şey vardır. onu sevebilir, onun için acı çekebilir ya da onu edebiyata çevirebilirsin."
devamını gör...
5.
"aşkta yalvarmak ve istemek olmamalıdır."
elleri ve ayakları bağlı birinden merdiven çıkmasını istemek gibi bir şey bu. böylesi yüce bir gerçeği kabul etmeden önce acıların en zoruna göğüs germen gerekir. kinik biri, bunun azizler ve melekler için ortaya atıldığını, ölümlü insanlar için sözü bile edilemeyeceğini ileri sürecektir. gerçek şu ki, biz sıradan insanlar hep erişilmezi isteriz. baştan çıkarmanın özgürleştiriciliği yalnızca biz insanlar için geçerli. ateşlerin arasından geçmesi gereken bizleriz - aziz mertebesine ulaşmak için değil, var olduğumuz sürece iliklerimize dek insan kalmak için. en önemli edebi eserleri hatalarımız ve zayıflıklarımızdan ilham alıp ortaya çıkaran da bizleriz. en kötü halimizde bile umut doluyuz biz.
(amin! soloyu kes!)
uykusuzluk
elleri ve ayakları bağlı birinden merdiven çıkmasını istemek gibi bir şey bu. böylesi yüce bir gerçeği kabul etmeden önce acıların en zoruna göğüs germen gerekir. kinik biri, bunun azizler ve melekler için ortaya atıldığını, ölümlü insanlar için sözü bile edilemeyeceğini ileri sürecektir. gerçek şu ki, biz sıradan insanlar hep erişilmezi isteriz. baştan çıkarmanın özgürleştiriciliği yalnızca biz insanlar için geçerli. ateşlerin arasından geçmesi gereken bizleriz - aziz mertebesine ulaşmak için değil, var olduğumuz sürece iliklerimize dek insan kalmak için. en önemli edebi eserleri hatalarımız ve zayıflıklarımızdan ilham alıp ortaya çıkaran da bizleriz. en kötü halimizde bile umut doluyuz biz.
(amin! soloyu kes!)
uykusuzluk
devamını gör...
6.
uykusuzluk çok hoşuma gitmişti. aklımda hep yer etti. geçenlerde yengeç dönencesi'ni içim sıkıla sıkıla zorla okudum. hemen ardından oğlak dönencesi'ne geçecektim ama yapamadım. herhalde ancak seneye okurum onu. bahsedilen, övgüleri hak eden şeyin ne olduğunu sonuna kadar sürekli aradım kitapta, baya baya kötüydü. tam içselleştirilebilecek, "celine gibi iç sıkıntısı," diye övdükleri şeyleri yakalayabilecek anlar geldiği anda kitap vasat ötesi karakterlerin diyaloglarına atıyor okuru hemen. elli sayfa boyunca bir genç kadını ve annesini aralarında paylaşmaya çalışan iki gerzek adamın macerasını okumak zorunda kaldım mesela. o kadar akıl dışı diyaloglar var ki. tasvir etmek istediği insan tipini çok iyi tasvir etmiş bu arada, buna hiçbir lafım yok. ama konuşurken aslında hiçbir şey söylemeyen cahil mi cahil, hiçbir vaadi olmayan karakterlere de niye elli atmış sayfa diyalog yazarsın be adam! aşırı yetenekli, hatta deha pırıltıları da taşıyan bir yazar. ama bunu kullanmayı öyle bir reddediyor ki resmen sinirim bozuldu okurken. uykusuzluk ne kadar iyiydi.
devamını gör...
7.
yengec donencesi ve oglak donencesi liseden beri kutuphanemde duruyor. okumak kısmet olmadı.
ben marousi nin devi ile tanıdıgım kendisini ve taptım.
boyle harika bir kitap yok dostlar:)
ben marousi nin devi ile tanıdıgım kendisini ve taptım.
boyle harika bir kitap yok dostlar:)
devamını gör...
8.
tam adı henry valentine miller olan amerikalı yazar olarak tanınır;
1891/ 1980 yılları arasında yaşamıştır.
bazı kitapları
yengeç dönencesi
oğlak dönencesi
uykusuzluk (kitap)

1891/ 1980 yılları arasında yaşamıştır.
bazı kitapları
yengeç dönencesi
oğlak dönencesi
uykusuzluk (kitap)

devamını gör...