orijinal adı: all that heaven allows
yaşça büyük ve zengin bir dulun küçük bir kasabadaki bahçıvanına aşık olması ve aşkını yaşamak için yüzleşmek zorunda kaldığı zorlukları anlatan yapım aynı isimdeki romandan ekrana uyarlanmıştır ve 1955 tarihli bir douglas sirk filmidir. yapıtın başrollerinde ise jane wyman ve rock hudson'ı izliyoruz. aralarındaki sınıf farkına ve kadının çocuklarının ve elit yakınlarının karşı durmalarına rağmen cary ve ron'un aşkları uzun soluklu olabilecek midir?
yaşça büyük ve zengin bir dulun küçük bir kasabadaki bahçıvanına aşık olması ve aşkını yaşamak için yüzleşmek zorunda kaldığı zorlukları anlatan yapım aynı isimdeki romandan ekrana uyarlanmıştır ve 1955 tarihli bir douglas sirk filmidir. yapıtın başrollerinde ise jane wyman ve rock hudson'ı izliyoruz. aralarındaki sınıf farkına ve kadının çocuklarının ve elit yakınlarının karşı durmalarına rağmen cary ve ron'un aşkları uzun soluklu olabilecek midir?
yönetmen:
douglas sirk
oyuncular:
jane wyman
rock hudson
agnes moorehead
conrad nagel
virginia grey
gloria talbott
douglas sirk
oyuncular:
jane wyman
rock hudson
agnes moorehead
conrad nagel
virginia grey
gloria talbott
*ulusal film muhafaza kurulu (1995) - ulusal film kaydı
*online film & televizyon derneği (2022) - ofta film onur listesi
*online film & televizyon derneği (2022) - ofta film onur listesi
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "elminster the wise" tarafından 05.01.2022 08:50 tarihinde açılmıştır.
1.
douglas sirk'in 1955 yapımı aşmış melodramı. sirk'in filmleri yüzeysel olarak bakıldığı zaman senaryo bakımından yalnızca bir defa; ışık kullanımı, karakterlerin jest ve mimikleri, ortaya konan mizansen ve kamera açıları işin içine karıştığında en az dört defa izlenilmek üzere çekilmiştir bana kalırsa. all that heaven allows, gerek kamera açıları gerek sirk'in mise-en-scène'in ustası olduğunu kanıtlayan sahneleri ile bu cümleyi birebir doğrulamaya yeter.
savaş sonrası dönemi amerikan toplum ve kültür yapısını neredeyse klişe denilebilecek bir senaryoya yedirerek eleştirmiştir sirk. yüzeysel olarak bakıldığı zaman burjuva sınıfı ve sıradan insanlar etrafında dönen genel bir çatışma durumu ön plandadır. cary -jane wyman- ve ron -rock hudson- üzerinden verilen bu statü savaşı, insanın doğaya dönüşü ve sıradan insanın basit mutlulukları gibi genel geçer göze parmak detaylar sirk'in gülünç bir oyunundan ibarettir veya bunu onun 'açıkça parmakla gösteriyorsam kötü bir film çekiyorumdur' anlayışına bağlamak da mümkün. filmin bütün ince detayları nesnelerde, çekim açılarında -ki konu sirk ise aynalar her daim işin içinde kendine yer buluyor- karakterlerin ikonik denilebilecek vücut dilinde yatar. açılış sekansından itibaren tamamen bir sembolizm var. yere dökülen yapraklardan merdivenlere, merdivenlerden budanan dallara kadar film boyunca nesnelerin sahne arkasında başka bir hikaye anlatmasını izleriz. yalnızca nesneler üzerinden değil canlı varlıklar -güvercin ve geyik- üzerinden de karakterleri neredeyse ince bir sembolizm ile yansıtıyor sirk. edilgenden etkene, pasif nesneden baskın özneye geçişi muazzam bir örtülü anlatım ile yakalıyor. kadınlığın ve kadın figürünün dönem sinema anlayışından oldukça uzak bir biçimde ifade edildiğini de söylemek gerek. cary'nin bu alttan alta film boyunca dönüşüm sancıları içinde kıvrandığı ve filmin sonunda durduğu nokta sirk'in önünde şapka çıkarmaya yeter. böyle etkili bir mizanseni en son michelangelo antonioni'nin 1962 yapımı l'eclisse'inde görebilmiştim yalnızca.
"well, it's kind of hard to explain. ı guess all of us are looking for security these days. you see, mick thought, well, like a lot of other people, that if he had money and an important position, it would make him secure. then when he met ron, who didn't have either one and didn't seem to need them, he was completely baffled. the answer was so simple it took mick a long time to figure it out."
savaş sonrası dönemi amerikan toplum ve kültür yapısını neredeyse klişe denilebilecek bir senaryoya yedirerek eleştirmiştir sirk. yüzeysel olarak bakıldığı zaman burjuva sınıfı ve sıradan insanlar etrafında dönen genel bir çatışma durumu ön plandadır. cary -jane wyman- ve ron -rock hudson- üzerinden verilen bu statü savaşı, insanın doğaya dönüşü ve sıradan insanın basit mutlulukları gibi genel geçer göze parmak detaylar sirk'in gülünç bir oyunundan ibarettir veya bunu onun 'açıkça parmakla gösteriyorsam kötü bir film çekiyorumdur' anlayışına bağlamak da mümkün. filmin bütün ince detayları nesnelerde, çekim açılarında -ki konu sirk ise aynalar her daim işin içinde kendine yer buluyor- karakterlerin ikonik denilebilecek vücut dilinde yatar. açılış sekansından itibaren tamamen bir sembolizm var. yere dökülen yapraklardan merdivenlere, merdivenlerden budanan dallara kadar film boyunca nesnelerin sahne arkasında başka bir hikaye anlatmasını izleriz. yalnızca nesneler üzerinden değil canlı varlıklar -güvercin ve geyik- üzerinden de karakterleri neredeyse ince bir sembolizm ile yansıtıyor sirk. edilgenden etkene, pasif nesneden baskın özneye geçişi muazzam bir örtülü anlatım ile yakalıyor. kadınlığın ve kadın figürünün dönem sinema anlayışından oldukça uzak bir biçimde ifade edildiğini de söylemek gerek. cary'nin bu alttan alta film boyunca dönüşüm sancıları içinde kıvrandığı ve filmin sonunda durduğu nokta sirk'in önünde şapka çıkarmaya yeter. böyle etkili bir mizanseni en son michelangelo antonioni'nin 1962 yapımı l'eclisse'inde görebilmiştim yalnızca.
"well, it's kind of hard to explain. ı guess all of us are looking for security these days. you see, mick thought, well, like a lot of other people, that if he had money and an important position, it would make him secure. then when he met ron, who didn't have either one and didn't seem to need them, he was completely baffled. the answer was so simple it took mick a long time to figure it out."
devamını gör...
