her şeyi düzeltmeye kalkışmak
başlık "meteoroloji" tarafından 06.12.2020 20:58 tarihinde açılmıştır.
21.
sabırsız ve kibirli ve hadsiz insanların ortak özelliğidir.
genç nesil tarafından sus artık bi sen biliyosun gibi aşağılama ifadelerini elbette sonuna kadar hak ederler.
hakkaten bi susmak lazım.
bir hareket onu algılayanın bilgi birikimi kadar yorumlanır.
kimse sen değil ki senin gibi yorumlasın insanlar.
genç nesil tarafından sus artık bi sen biliyosun gibi aşağılama ifadelerini elbette sonuna kadar hak ederler.
hakkaten bi susmak lazım.
bir hareket onu algılayanın bilgi birikimi kadar yorumlanır.
kimse sen değil ki senin gibi yorumlasın insanlar.
devamını gör...
22.
yani çabalamak sorun değilde başaramazsak hep dağıtırım
devamını gör...
23.
ziyadesiyle yorucu.
ulan sormazlar mı bu şehrin zaptiyesi sen misin? kahraman mısın? pelerinin nerde? kendine bile zorla yeterken başkasına çare olma uğraşı niye? onaylanma ihtiyacı mı? yoksa desinler şanın yürüsün diye mi? soruları çoğaltabiliriz.
kurtlar vadisini izleyen hüsrev ağayı bilir, onun bir hikayesi vardır. bir köpeği iki tepenin arasına koyarlar tepelere de iki kişi yerleşir. başlarlar sırayla ıslık çalmaya tam köpek harekete geçer tepedekine ulaşır pat diğer tepeden ıslık gelir bu sefer geri döner diğer tepeye koşturur. bu döngü böyle devam eder, köpek amacına ulaşamadığı gibi iki kişi arasında yorgunluktan ölür.
yani aslında insan da biraz böyledir, heryere yetişmek isterken kendini bitirir artık gitmesi gereken yere de gidemez hale gelir.
o yüzden muhakkak insan hayatının bir kısmında ister bilinçli bir şekilde ister tamamen kendi insiyatifi dışında akışa teslim olmayı öğrenir.
akış önce ona herşeyi düzeltemeyeceğini ve aslında elinde ucuda sapıda kesen bir testere olduğunu öğretir. sonra da sadece hakeden için birşeyler yapmayı amaç edinir, onu da abartmadan yapar zira onu zaten bu hale abarttıkları getirmiştir.
yani uzun lafın kısası sen seçici olmayı öğrenmezsen hayat seni her seferinde seçilmeyen olarak damgalayarak öğretir. o yüzden bu çaba boşunadır, beyhudedir.
geriye yapacak tek şey kalmıştır, hiçbir anını kontrol altında tutamadığın bir hayatta herşeyi düzeltebileceğini zannetme dürtüsünden kurtulmak. işine gelirse olduğu gibi kabul etmek işine gelmiyorsa yol vermek mesele tam olarak budur.
ulan sormazlar mı bu şehrin zaptiyesi sen misin? kahraman mısın? pelerinin nerde? kendine bile zorla yeterken başkasına çare olma uğraşı niye? onaylanma ihtiyacı mı? yoksa desinler şanın yürüsün diye mi? soruları çoğaltabiliriz.
kurtlar vadisini izleyen hüsrev ağayı bilir, onun bir hikayesi vardır. bir köpeği iki tepenin arasına koyarlar tepelere de iki kişi yerleşir. başlarlar sırayla ıslık çalmaya tam köpek harekete geçer tepedekine ulaşır pat diğer tepeden ıslık gelir bu sefer geri döner diğer tepeye koşturur. bu döngü böyle devam eder, köpek amacına ulaşamadığı gibi iki kişi arasında yorgunluktan ölür.
yani aslında insan da biraz böyledir, heryere yetişmek isterken kendini bitirir artık gitmesi gereken yere de gidemez hale gelir.
o yüzden muhakkak insan hayatının bir kısmında ister bilinçli bir şekilde ister tamamen kendi insiyatifi dışında akışa teslim olmayı öğrenir.
akış önce ona herşeyi düzeltemeyeceğini ve aslında elinde ucuda sapıda kesen bir testere olduğunu öğretir. sonra da sadece hakeden için birşeyler yapmayı amaç edinir, onu da abartmadan yapar zira onu zaten bu hale abarttıkları getirmiştir.
yani uzun lafın kısası sen seçici olmayı öğrenmezsen hayat seni her seferinde seçilmeyen olarak damgalayarak öğretir. o yüzden bu çaba boşunadır, beyhudedir.
geriye yapacak tek şey kalmıştır, hiçbir anını kontrol altında tutamadığın bir hayatta herşeyi düzeltebileceğini zannetme dürtüsünden kurtulmak. işine gelirse olduğu gibi kabul etmek işine gelmiyorsa yol vermek mesele tam olarak budur.
devamını gör...