hissedileni anlatamamak

anlaşılamamaktan öte hissedileni yaşayıp geçip gitmesini istemektir. bazen anlatmak zihni rehabilite edemiyor. farklı bakış açıları ve farklı yaşamlar herşey de olduğu gibi bunda da farklı cevapları ortaya çıkarır.

nesiller arası mesâfenin değerler arası uçuruma neden olması karşısında, içinde yaşadığı toplumda kendini garip gören ve hiç anlaşılamayacağını düşünen insanın müzminleşmiş derdidir. kelime ve kavramların anlam asliyetinden uzaklaştırılması sonucu meydana gelen kavram kargaşası girdâbına kapılanların çoğunluğu teşkil ettiği zamanlarda, acıklı bir insan yalnızlığıdır.

beklerken kaybetmek gibi, hissedileni anlatamamak.

sözsüz iletişime giriş. kitap yazsan anlatamazsın da bir bakarsın, bir durursun, bir iç çekersin anlaşılır o zaman.

başıma gelen bir durum ara sıra konuşmak dahi istemiyorum. aslında karşındaki kişinin anlama kapasitesine de bağlı bu durum....

çok zordur. hani derler ya, bi kussam rahatlayacağım ama kusamıyorum. onun gibi bi şey bu da. içimdekini döksem rahatlayacağım ama olmuyor. süperegom engel oluyor.

nasıl olsa anlamayacaklar beni. nasıl olsa duymayacaklar sesimi. nasıl olsa görmeyecekler halimi diye düşünüp içine attığın şeylerdir. birikip bir dağ olup en sonunda kalbine çöker hislerin. o kadar bunalırsın ki bir bakmışsın kalbine ve yanına o anlatamadığın hislerden başka bir şey alamamışsın. öylece bir başına kalmışsın.

nutkun tutulma halidir. mehmet akif ersoy'un bir mısrasında değindiği gibi:

"hissederim söyleyemem dili bağlı kalbimin".

anlatınca karşı taraf üzülür kırılır aman incinmesin diye diye içimize atıp duba gibi şiştğimiz gerçeğe verilen isim.

hissedilen duygularin derinligiyle iliskili oldugunu dusundugum durum. icinde bulunulan duygu ne kadar kuvvetliyse bunu lisan yoluyla karsi tarafa aktarmak da o kadar zordur. oncelikle hissiyatin karsiligini verecek kelimeyi secmek zordur, ote taraftan hissedileni dile getirmek de an icinde kisiye zor gelebilir. iste bu gibi durumlarda da duygulari dumduz anlatmak yerine benzetmelerle hissiyatlar, somut kavramlara dokulerek eslestirme yoluna gidilir. bu hatta bir psikoterapi teknigidir. metafor kullanma tekniği olarak bilinir.

ulan anlatamıyorum. çıldırma noktasına geldim. ay yeter be. harakiri yapamıyorum, halat desen yok,jiletle zor.
öyle lanet bir his ki şu başlığa bile gelip anlatamazsın aha böyle...

baya bok gibi bir ruh halinde olduğunuza delalettir.

anlattığınızda anlaşılamamaktan daha az yorar.

sahip olduğum birkaç skillden biridir. nadiren kendimi ifade etmekte zorluk çekerim ve eğer ifade edemiyorsam düzgünce hissedemiyorum demektir.

insanı adeta hapisteymiş gibi hissettiren durumdur ve bu bedenen hapsolmaktan daha da zordur. çünkü kelimeler zihninizde hapsolmuştur ve dışarı çıkamadıkları için hem kendileri ızdırap çeker hem de size çektirir. hani derler ya kelimeler kifayetsiz kalıyor. öyledir işte. nasıl anlatacağınızı nasıl kafanızda günden güne büyüyen o sıkıntıyı atacağınızı bilemezsiniz. belki bazıları ciddiye almayacak ama olsun ben yine de yazayım. böyle durumların bire bir ilacı meditasyon yapmaktır. üstelik öyle saatlerce yapmanıza da gerek yok. rahat bir pozisyon alın burnunuzdan nefesler alıp yine burnunuzdan verin rahatlamaya çalışın. günde sadece bir kaç dakikayla başlasanız bile olur. burada önemli bunu bir rutin haline getirmeniz. ve bir yerden sonra o anlatamadığınız kelimelerin bir anda dökülüverdiğini göreceksiniz inşaallah. tıpkı bir anda akan ve sonrasında size kendinizi çok iyi hissettiren göz yaşları gibi.

ağlama sebebidir.

anlatılması imkansız bir duygu yaşayan kişidir.

sadece şiirlere anlatabiliyorum ama onun da anlamasını beklemiyorum kimsenin.

"anlaşılmak adına yazan haraptı"

ağlamama, sinirlenmeme sebep olan duygusal halimdir. ıfade edecek kelime bulamamak ya da yetersiz kalması yanlış anlaşılma korkusu o an hissedilenin yerini alır bazen ve bu kendimi kasma sebebim olur.