icra dairesince yapılan ihaleden satın alınan otomobilin çalıntı çıkması
başlık "petit prince de paris" tarafından 11.03.2021 15:46 tarihinde açılmıştır.
1.
artvin’de icra dairesince yapılan ihaleden satın alınan otomobilin çalıntı çıkması nedeniyle yaşanan durumdur.buradan
icra dairesinde yapılan ihaleden aldığı otomobil çalıntı çıkan kişi, yaptığı ödemeyi almak için açtığı dava 10 yıl sonra sonuçlanması ve mahkemenin, "satıcının aracın motor ve şase numaralarına bakma yükümlüğü olmadığı" gerekçesini öne sürerek, aracı satın alan kişinin 10 yıl geriye dönük mahkeme masraflarının ödenmesine karar vermiş olması olayıdır.
oysa satılan mal, açıkça "ayıplı mal"dır.
(bkz: ayıplı mal)
6502 sayılı "tüketicinin korunması hakkında kanun"un 8. maddesi ayıplı malın ne olduğunu düzenlemiştir:buradan
ayıplı mal
madde 8- (1) ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.
(2) ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.
ayıplı maldan sorumluluk
madde 9- (1) satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür.
(2) satıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan açıklamanın içeriğinin satış sözleşmesinin akdi anında düzeltilmiş olduğunu veya satış sözleşmesi kurulma kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içinde olmadığını ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz.
ispat yükü
madde 10- (1) teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz.
(2) tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz. bunların dışındaki ayıplara karşı tüketicinin seçimlik hakları saklıdır.
zamanaşımı
madde 12- (1) kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. bu süre konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda taşınmazın teslim tarihinden itibaren beş yıldır.
(2) bu kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası saklı olmak üzere ikinci el satışlarda satıcının ayıplı maldan sorumluluğu bir yıldan, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise üç yıldan az olamaz.
(3) ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.
bütün bu maddelerin bu kadar sarih olmasına rağmen "böyle bir karar nasıl çıkmış olabilir?" sorusunun doğru cevabını verebilmek için yargıtay kararını okumak gerekmekle birlikte; aklımıza gelen tek ihtimal m.10'da geçen "(2) tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz." bendinden hareketle, satıcının bu (ayıplı) durumu sözleşme içine bir şekilde yerleştirdiği ve alıcının da tam olarak okumadan, anlamadan sözleşmeyi kabul ederek, satıcıyı bu yükümlülükten azat ettiğidir.
icra dairesinde yapılan ihaleden aldığı otomobil çalıntı çıkan kişi, yaptığı ödemeyi almak için açtığı dava 10 yıl sonra sonuçlanması ve mahkemenin, "satıcının aracın motor ve şase numaralarına bakma yükümlüğü olmadığı" gerekçesini öne sürerek, aracı satın alan kişinin 10 yıl geriye dönük mahkeme masraflarının ödenmesine karar vermiş olması olayıdır.
oysa satılan mal, açıkça "ayıplı mal"dır.
(bkz: ayıplı mal)
6502 sayılı "tüketicinin korunması hakkında kanun"un 8. maddesi ayıplı malın ne olduğunu düzenlemiştir:buradan
ayıplı mal
madde 8- (1) ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.
(2) ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.
ayıplı maldan sorumluluk
madde 9- (1) satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür.
(2) satıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan açıklamanın içeriğinin satış sözleşmesinin akdi anında düzeltilmiş olduğunu veya satış sözleşmesi kurulma kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içinde olmadığını ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz.
ispat yükü
madde 10- (1) teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz.
(2) tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz. bunların dışındaki ayıplara karşı tüketicinin seçimlik hakları saklıdır.
zamanaşımı
madde 12- (1) kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. bu süre konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda taşınmazın teslim tarihinden itibaren beş yıldır.
(2) bu kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası saklı olmak üzere ikinci el satışlarda satıcının ayıplı maldan sorumluluğu bir yıldan, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise üç yıldan az olamaz.
(3) ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.
bütün bu maddelerin bu kadar sarih olmasına rağmen "böyle bir karar nasıl çıkmış olabilir?" sorusunun doğru cevabını verebilmek için yargıtay kararını okumak gerekmekle birlikte; aklımıza gelen tek ihtimal m.10'da geçen "(2) tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz." bendinden hareketle, satıcının bu (ayıplı) durumu sözleşme içine bir şekilde yerleştirdiği ve alıcının da tam olarak okumadan, anlamadan sözleşmeyi kabul ederek, satıcıyı bu yükümlülükten azat ettiğidir.
devamını gör...