1.
tüm dünyaya, insanlığa, güzide ülkemize zaman kaybı kavramını da armağan etmiş kadındır.
netice itibariyle bir ilişkiye başlanıyor ise sonu muhakkak evlilik olmalıdır, yoksa kadın için bu komple zaman kaybıdır.
eğer işin ucunda evlilik yok ise tüm dokunuşlar, öpüşmeler, bütün o haz ve heyecanın hiçbir değeri kıymeti yoktur zira bu hanımkızyevrüceğin tuşu bidonunda salatalık kadar gelişen hayat görüşü evlilikten ibarettir.
öte yandan, erkeklerin bu tuzağa düşmeleri bir hayli üzücü ve şaşırtıcıdır.
hayattan zevk alan, gezmeyi tozmayı seven, anın tadını çıkaran bir arkadaşım biriyle tanıştı, ilişkiye başladılar ki kız ben diyeyim bağcılar güzeli, siz diyin varoş dilberi; bir şekilde yanaştığı oğlanı allem etti kallem etti peşinde gezdirdiği finoya çevirdi.
sonunda da kıyamet sorusu soruldu: biz hep böyle gezip tozacak mıyız, sen benimle evlenmek istemiyor musun?
yine başka bir arkadaşım, kendisine yöneltilen bu soruya hanımkızımızın arkadaşları yanında geyiğe vurarak ''ne evlenmesi yeaaa daha genciz ehi ehi'' diye gırgıra vurunca kız sinir krizlerine girmiş, defol git buradan, ben seninle daha fazla zaman kaybedemem diye hiç etmişti çocukceğizi.
sonuçta evlendiler...
-aşkım erkeğim, seninle birlikte seçeceğimiz tek taş evlilik yüzüğünü göreceğim zamanı düşünmeden duramıyorum, evlenmeyeceksek zaman kaybetmek istemem.
+ilk ben zaman kaybedemem asıl. yallah turizm.
-sığıııır..sığırsın sen...sığıııııır....
netice itibariyle bir ilişkiye başlanıyor ise sonu muhakkak evlilik olmalıdır, yoksa kadın için bu komple zaman kaybıdır.
eğer işin ucunda evlilik yok ise tüm dokunuşlar, öpüşmeler, bütün o haz ve heyecanın hiçbir değeri kıymeti yoktur zira bu hanımkızyevrüceğin tuşu bidonunda salatalık kadar gelişen hayat görüşü evlilikten ibarettir.
öte yandan, erkeklerin bu tuzağa düşmeleri bir hayli üzücü ve şaşırtıcıdır.
hayattan zevk alan, gezmeyi tozmayı seven, anın tadını çıkaran bir arkadaşım biriyle tanıştı, ilişkiye başladılar ki kız ben diyeyim bağcılar güzeli, siz diyin varoş dilberi; bir şekilde yanaştığı oğlanı allem etti kallem etti peşinde gezdirdiği finoya çevirdi.
sonunda da kıyamet sorusu soruldu: biz hep böyle gezip tozacak mıyız, sen benimle evlenmek istemiyor musun?
yine başka bir arkadaşım, kendisine yöneltilen bu soruya hanımkızımızın arkadaşları yanında geyiğe vurarak ''ne evlenmesi yeaaa daha genciz ehi ehi'' diye gırgıra vurunca kız sinir krizlerine girmiş, defol git buradan, ben seninle daha fazla zaman kaybedemem diye hiç etmişti çocukceğizi.
sonuçta evlendiler...
-aşkım erkeğim, seninle birlikte seçeceğimiz tek taş evlilik yüzüğünü göreceğim zamanı düşünmeden duramıyorum, evlenmeyeceksek zaman kaybetmek istemem.
+ilk ben zaman kaybedemem asıl. yallah turizm.
-sığıııır..sığırsın sen...sığıııııır....
devamını gör...
2.
sapıtmadan basın nikahı!
devamını gör...
3.
türk örf adet ve ananelerine uygun yetiştirilmiş, geleneksel kadındır. hangimizin annesi, teyzesi, anneannesi "ne zaman evleneceksin?" diye sıkıştırmıyor ki. ilişkinin neticesi elbette evlilik olmak değildir. evlilikle sonuçlanamayan ilişkiye "zaman kaybı" demek de kişinin en başta kendi duygularına ve anılarına ihanet etmesidir. zaten neticeyi ilişkinin dinamiği ve gidişatı belirler diye düşünüyorum. ancak evlenmek istemek de yerden yere çarpılacak bir arzu değildir. bazı insanlar kök salmak istiyor, rutin istiyor, saçma ama evet, güvende hissetmek istiyor. (evliliğin "aha bu adam artık benim asla başkasının olamaz ve bir daha onu kaybetmekten korkmama gerek yok" şeklinde algılanmasını da onaylamıyorum.) bahsettiğim yalnızca insan hisleri. var oluş halleri. insan dediğin reçel gibi, turşu gibi. her çeşidi var.
(bkz: hamsi reçeli)
(bkz: hamsi reçeli)
devamını gör...