1.
ilkokulda dışlanmak bir yaradir,hayatiniz boyunca sizi takip eder.kafada bir bosluk yaratır,kendinizi yalniz hissettiginizde hep o boşluğa dusersiniz.
devamını gör...
2.
en büyük travmalarımdan biridir. hiçbir zaman yaşıtlarıma ayak uydurabilen bir insan olmadım. daha farklı zevklerim ve ilgi alanlarım vardı. hem ilgi alanlarım hem dış görünüşüm yüzünden yıllarca dışlandım, ötekileştirildim. şimdi bile hala canımı sıkar bu konu.
devamını gör...
3.
#714294 tanıma katılmakla birlikte sürekli dışlandığınız için arkadaş ortamında anlatacak anınız yoktur, bu durum daha da yaralayıcıdır.
devamını gör...
4.
dışlanmak değil de, benim yakın arkadaşım yoktu. sınıftaki herkesle anlaşırdım, bi gün ayselerin grubunda diğer gün fatmaların grubunda takılıyordum. arada derede kalmışım herhalde. iki grup da beni tam anlamıyla istemiyor ama hadi bu seferlik sen de gel der gibi. off bilmiyorum yaa.
devamını gör...
5.
benimdir. tam olarak dışlanmak mı bilemiyorum ama bulunduğum ortamda pek sevilmediğimi hissettiğim zamanlar oldu. bir de şişman bir çocuk olduğum için dalga geçerlerdi, özellikle "patates çuvalı' bu lafı hiç unutmam.
devamını gör...
6.
babamın iflası ile istanbul' a geldik.
ıstanbul bana mersin'den sonra vahşi hayvanlarla dolu bir orman gibiydi...
mersin'deki kolejden, başka bir şehirin fakir semtindeki ilköğretim okuluna gelmek ayrı travmayken; o varlıklı hayattan bu görülmemiş yokluğa düşmenin ağırlığı daha da zordu. beslenmeme koyacak ekmeği zor bulduğumuz zamanlardı.
8 yaşındaydım, ilk gün okula üstümde kolej üniformasıyla gittim. öğretmen 'yarın önlükle gel' dedi.
annemler o akşam bir komşumuzun çocuğunun eskimiş önlüğünü yakası olmadan, başka başka düğmeler dikerek bana uydurdular. tabi yeni olduğum yetmiyormuş gibi bir de fakir olunca dikkatler üstüme yöneldi. zaten yaşca hepsinden iki yaş küçüktüm. doktor raporu ile ıq'su yüksek denilerek 5,5 yaşında birinci sınıfa başlamıştım.
sınıfta her beslenme saati, beslenmemi alıp çöpe ya da yere atan bir çocuk vardı. teneffüste "önümüze gelene bin tekme" ayağına bahçede duvara sıkıştırıp döverlerdi. hatta okulun merdivenlerinden ikinci kattan attıkları bile oldu. olaydan sonra aylarca kaburgalarım ağrıdı. gece yatağımda sessizce ağlardım. annem dayak yediğimi duyarsa buna kızıp döver korkusuyla, bu ağrılı süreci kendi başıma yaşadım. çünkü annem, dayak yedim diye dayak atardı.
okulda dövenlere ek bir de komşumzun 11 yaşındaki kızı döverdi beni. onlar 4 kardeşti en küçüğü benimle yaşıttı. ona gelinceye kadar, yolüstü 14-15 yaşlarında bir oğlan çocuğu önüme geçer bana sarılmaya çalışırdı. o sapık olan çocuğu babam fark edip ağız burun dağıttı ama diğerlerini bertaraf edemedim.
ıki sene boyunca okuldakiler, komsunun kızı, üstüne bir de annem döverdi cift dikiş olurdu dayaklarım.
bu sebeple okul yıllarında yaşananlar kaç yıl olursa olsun insanın benliğinde iz bırakıyor. *
ıstanbul bana mersin'den sonra vahşi hayvanlarla dolu bir orman gibiydi...
mersin'deki kolejden, başka bir şehirin fakir semtindeki ilköğretim okuluna gelmek ayrı travmayken; o varlıklı hayattan bu görülmemiş yokluğa düşmenin ağırlığı daha da zordu. beslenmeme koyacak ekmeği zor bulduğumuz zamanlardı.
8 yaşındaydım, ilk gün okula üstümde kolej üniformasıyla gittim. öğretmen 'yarın önlükle gel' dedi.
annemler o akşam bir komşumuzun çocuğunun eskimiş önlüğünü yakası olmadan, başka başka düğmeler dikerek bana uydurdular. tabi yeni olduğum yetmiyormuş gibi bir de fakir olunca dikkatler üstüme yöneldi. zaten yaşca hepsinden iki yaş küçüktüm. doktor raporu ile ıq'su yüksek denilerek 5,5 yaşında birinci sınıfa başlamıştım.
sınıfta her beslenme saati, beslenmemi alıp çöpe ya da yere atan bir çocuk vardı. teneffüste "önümüze gelene bin tekme" ayağına bahçede duvara sıkıştırıp döverlerdi. hatta okulun merdivenlerinden ikinci kattan attıkları bile oldu. olaydan sonra aylarca kaburgalarım ağrıdı. gece yatağımda sessizce ağlardım. annem dayak yediğimi duyarsa buna kızıp döver korkusuyla, bu ağrılı süreci kendi başıma yaşadım. çünkü annem, dayak yedim diye dayak atardı.
okulda dövenlere ek bir de komşumzun 11 yaşındaki kızı döverdi beni. onlar 4 kardeşti en küçüğü benimle yaşıttı. ona gelinceye kadar, yolüstü 14-15 yaşlarında bir oğlan çocuğu önüme geçer bana sarılmaya çalışırdı. o sapık olan çocuğu babam fark edip ağız burun dağıttı ama diğerlerini bertaraf edemedim.
ıki sene boyunca okuldakiler, komsunun kızı, üstüne bir de annem döverdi cift dikiş olurdu dayaklarım.
bu sebeple okul yıllarında yaşananlar kaç yıl olursa olsun insanın benliğinde iz bırakıyor. *
devamını gör...
7.
dışkılamak diye okuduğum başlık.
devamını gör...
8.
o zamanlar favori aktivitem. survivor adasındaymışım gibi kuyumu kazan çoktu
devamını gör...
9.
her 3 kişiden 1'inin basına gelen leş bir durumdur.
saçlarım ilkokuldayken afro idi. zenci diye dalga geçerlerdi. büyüdük olgunlaştık tabi raylar oturdu. dalga geçenler tıpış tıpış iletisime geçmeye calısıyor..ama viski bunları yer mi? yer..
saçlarım ilkokuldayken afro idi. zenci diye dalga geçerlerdi. büyüdük olgunlaştık tabi raylar oturdu. dalga geçenler tıpış tıpış iletisime geçmeye calısıyor..ama viski bunları yer mi? yer..
devamını gör...
10.
(bkz: akran zorbalığı)'dır. aileleri tarafından 'çocuktur yapar' denerek kibarlık ve empatiden yoksun büyüyenler tarafından yapılır. çocuklukta dışlanan bireyler kendilerini birey olarak görme konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor ve tüm hayatlarını etkiliyor. umarım zamanla azalır ve tamamen biter..
devamını gör...
11.
sadece otizm hastalığına sahip olduğum için maruz kaldığım durum.
devamını gör...
12.
dışlanmadım ama dışlanan başka bir sınıf arkadaşıma şahit olmuştum. kız, bize oranla biraz fazla gelişmişti. boyu uzun, hafif kiloluydu. 1. sınıf öğrencisi gibi değil de daha çok 4.-5. sınıf öğrencisi gibiydi.1 sınıfın 2. dönemine kadar okuma yazma öğrenemediği için de çok dışlanırdı. ailesinin maddi yetersizliğinden ötürü anne ve babası çalıştığı için, onunla pek ilgilenemezlerdi. ellerinden avuçlarından arttırdıkları ile bu kıza zar zor defter,kalem, okul malzemesi alırlardı.
sınıftaki diğer öğrenciler okuma yazmayı yeni öğrendikleri için ve kendilerini bir şey sandıkları için, kızın defterine saçma sapan şeyler çizer, küfürler yazarlardı. hatta bazen o defterin sayfalarını yırtıp çöpe atarlardı. onunla oyun oynamazlar, onu yok sayarlardı. okul çantasını tekmeler, kızın montunu bilerek yere atarlardı.
annesi bir gün kizinin defterinde ki yazıları görmüş. okula geldi kadin, kıyameti koparıyor. haklı da. tüm sınıfa bağırdı, çağırdı.sınıf hocamızla konuştu ve gitti. 3,4 öğrencinin uğraştığı ve dışladığı o kıza şimdi tüm sınıf cephe almıştı. 2. dönemin bitmesine az kalmıştı. herkes kızın yüzüne karsi okuma yazma ogrenemedigi için sınıfta kalacaksın!!! diye dalga geçmeye başladılar. bir tek ben anlayabiliyordum onu. üzülüyordum haline.
gittim bir teneffüs yanına. beni görünce dalga geçeceğimi sandı, koydu sıraya kafasını uyuyormuş gibi yapmaya başladı. alışmıştı çünkü kendisiyle dalga geçilmesine, çözümü uyuyo numarası yapmak da bulmuştu. "bak dedim ona sana defterimi vereceğim ve benim yazdıklarımı yazmaya çalış, ben sana okuma yazma öğreteceğim " demiştim. hoş benim durumum da çok farklı değildi ondan. yazmam da sıkıntı yoktu ama okurken heyecanlanırdım. her şeyi birbirine karıştırırdım. neyse 1-2 aya yakın tüm boş anlarımızda,teneffüste bazen okul çıkışlarında ders çalıştık. sonunda az da olsa bir ilerleme olmuştu onda. yazmaya ve yazdığını okumaya başlamıştı.
benimle arasının iyi olduğunu gören diğer sınıf arkadaşlarım da onla konuşmaya başlamıştı. artık dalga geçmiyorlar,eşyalarına zarar vermiyorlardı. çocuk psikolojisi işte. neyi görüyorsa onu örnek alıyor. zorba davranırsan zorbalık yapmaya, iyi davranırsan iyi yaklaşmaya başlıyor.
hatta hiç unutmam ikimiz de okuma yazma öğrenince yakamıza takılan o kırmızı kurdeleyi aldığımız da sevinçten ağlamıştık*
sınıftaki diğer öğrenciler okuma yazmayı yeni öğrendikleri için ve kendilerini bir şey sandıkları için, kızın defterine saçma sapan şeyler çizer, küfürler yazarlardı. hatta bazen o defterin sayfalarını yırtıp çöpe atarlardı. onunla oyun oynamazlar, onu yok sayarlardı. okul çantasını tekmeler, kızın montunu bilerek yere atarlardı.
annesi bir gün kizinin defterinde ki yazıları görmüş. okula geldi kadin, kıyameti koparıyor. haklı da. tüm sınıfa bağırdı, çağırdı.sınıf hocamızla konuştu ve gitti. 3,4 öğrencinin uğraştığı ve dışladığı o kıza şimdi tüm sınıf cephe almıştı. 2. dönemin bitmesine az kalmıştı. herkes kızın yüzüne karsi okuma yazma ogrenemedigi için sınıfta kalacaksın!!! diye dalga geçmeye başladılar. bir tek ben anlayabiliyordum onu. üzülüyordum haline.
gittim bir teneffüs yanına. beni görünce dalga geçeceğimi sandı, koydu sıraya kafasını uyuyormuş gibi yapmaya başladı. alışmıştı çünkü kendisiyle dalga geçilmesine, çözümü uyuyo numarası yapmak da bulmuştu. "bak dedim ona sana defterimi vereceğim ve benim yazdıklarımı yazmaya çalış, ben sana okuma yazma öğreteceğim " demiştim. hoş benim durumum da çok farklı değildi ondan. yazmam da sıkıntı yoktu ama okurken heyecanlanırdım. her şeyi birbirine karıştırırdım. neyse 1-2 aya yakın tüm boş anlarımızda,teneffüste bazen okul çıkışlarında ders çalıştık. sonunda az da olsa bir ilerleme olmuştu onda. yazmaya ve yazdığını okumaya başlamıştı.
benimle arasının iyi olduğunu gören diğer sınıf arkadaşlarım da onla konuşmaya başlamıştı. artık dalga geçmiyorlar,eşyalarına zarar vermiyorlardı. çocuk psikolojisi işte. neyi görüyorsa onu örnek alıyor. zorba davranırsan zorbalık yapmaya, iyi davranırsan iyi yaklaşmaya başlıyor.
hatta hiç unutmam ikimiz de okuma yazma öğrenince yakamıza takılan o kırmızı kurdeleyi aldığımız da sevinçten ağlamıştık*
devamını gör...
13.
en gerçek ve hissedilebilir olani sanırım. net.
devamını gör...
14.
ilkokulda dışlandığımı hatırlamıyorum büyüdükçe dışlandım yaşlandıkça dışlanmaya devam ediyorum. benimki tersten yaşanıyor nedense
devamını gör...
15.
ilkokul çağındaki çocuklar çok acımasız olabiliyorlar. tam 3 yıl boyunca dışlanan ve hiç arkadaşı olmamış biri olarak söylüyorum, üstelik oldukça uslu ve kimseye karışmayan bir çocuk olmama rağmen. insanın hayatına bir ömür yansıyan bir olay. ilkokul çoğumuzun ilk defa kendimizi gösterebileceğimiz, bir şeyler başarabileceğimiz, arkadaşlık ilişkileri kurabileceğimiz bir yer. ama eğer bir çocuk bu ilişkiyi başarılı kuramadıysa ne yazık ki gelecek hayatında da kurduğu çoğu ilişkide başarılı olmuyor. bir şekilde terk edileceğini düşünüyor ve bir yerden sonra terk edilmekten korktuğu için ne yapıp edip o insanları terk ediyor. uzun ilişkilerden kaçınıyor. sadece bu da değil ciddi manada bir özgüven problemi yaşıyor. yaşadığı her olayda, başarısız olduğu her anda çocukken de zaten başarısız olduğunu ve sevilmediğini düşünüyor. suçsuz bir şekilde kendi yaşıtları tarafından oyun oynama, gülümseme, eğlenme gibi her çocuk için oldukça normal olan şeyleri yaşayamayan bu çocuklar hayata 1-0 geriden başlıyorlar. benim bu durumu aşmam çok ama çok uzun sürdü. hala da tamamen aşabilmiş değilim. unutmayın hiçbir çocuk başka bir çocuğun terapi merkezi değil. eğer yaşıtlarına akran zorbalığı uygulayan çocuklarınız varsa lütfen egonuzu bir yana bırakıp sorunun çocuğunuz olduğunu kabullenin ve sonrasında da gerek bir psikologla gerekse de bir rehber öğretmenle bu durumu görüşün. çünkü bir çocuk ne yaparsa yapsın asla yalnız kalmayı ve mutsuz olup arkadaşlarının oyunlarını gözyaşları içinde izlemeyi hak etmiyor.
devamını gör...
16.
çocukları suçluyoruz ama ona dışlamayı öğreten, çocuğun yanında başka biri hakkında ırkçılık söylemleri yapan aileye tık yok.
onunla konuşma, o fakir, onunla konuşma, o çirkin, onunla konuşma, onların evi küçük, ona yiyeceğini verme, o pis, onunla konuşma o zavallı. çocuklarına bunları tembih eden aileler var hâlâ. evet bazı çocuklar acımasız olabilir ama onları acımasız birine dönüştüren de ebeveynlerinden başkası değil.
onunla konuşma, o fakir, onunla konuşma, o çirkin, onunla konuşma, onların evi küçük, ona yiyeceğini verme, o pis, onunla konuşma o zavallı. çocuklarına bunları tembih eden aileler var hâlâ. evet bazı çocuklar acımasız olabilir ama onları acımasız birine dönüştüren de ebeveynlerinden başkası değil.
devamını gör...
17.
bu başlıkların altına da hiç zorbalık yapanlar gelmez he. ben lisede yaptım.
devamını gör...
18.
buna maruz kalan bi eleman vardı bizim 2. sınıfta. dışlanmayı geçtim gelen geçen tokatlıyordu çocuğu en sonunda anası gelip sınıftaki çocukları tokatladı çocuğu da okuldan aldı. veletler kadar pislik yaratıklar yok şu dünyada yaw, aileleri de öyle.. 4. ya da 5. sınıfta da vardı bi tane, öksüz artı yetimdi şikayet edecek kimsesi yoktu elemanın hocaların da s...nde değildi, iki laf edip gidiyorlardı. en sonunda okula ekmek bıçağı getirip dayak atanlardan birinin otururken dizini yaralamıştı.. ama öyle çıldırmadı da hiç, saplayamadı da zaten deldi saldı, delikanlı gibi oturdu sırasına*. sonra attılar okuldan daha sonrası da meçhul.
devamını gör...
19.
o zamanlarda yaşanan hisler, ağır duygular hiç unutulmaz ve bu durum da özgüven sorununuzun sebeplerinden birini oluşturabilmektedir.
devamını gör...
20.
tabi ki ilkokul anım var. yalnız bir çocuktum. annem sağ olsun doğum günü filan yapardı gelip sınıfta. pasta var diye alkışlardı herkes.
ve sünepe bir şeydim.
bir gün serviste giderken yanıma üst sınıflardan iki kız oturdu. "kafanı dediler bu tarafa çevirmeyeceksin. hep camdan dışarı bakacaksın." öylece kaldım. sonra işte gülüp eğleniyorlar ben de gülüyorum gerzek gibi. gülme sen diyorlar.
hani bu seri katillerin çocukluğunu anlatırlar ya onlar gibi.
*
çocukluğunda ezilen kendimeaitbiryer büyüyüp bütün beşinci sınıfta okuyan kızları öldürdü. cam kenarında.
*
ve sünepe bir şeydim.
bir gün serviste giderken yanıma üst sınıflardan iki kız oturdu. "kafanı dediler bu tarafa çevirmeyeceksin. hep camdan dışarı bakacaksın." öylece kaldım. sonra işte gülüp eğleniyorlar ben de gülüyorum gerzek gibi. gülme sen diyorlar.
hani bu seri katillerin çocukluğunu anlatırlar ya onlar gibi.
*
çocukluğunda ezilen kendimeaitbiryer büyüyüp bütün beşinci sınıfta okuyan kızları öldürdü. cam kenarında.
*
devamını gör...
"ilkokulda dışlanmak" ile benzer başlıklar
dışlanmak
46