ingilizce kelimelerinin burada toplanmasını mantıklı bulduğum bir başlık.
starving( starvin ) : açlıktan ölmek, çok aç
stuffed( stafıd ): çok tok
devamını gör...
fuck: lanet.
fuck you: lanet olası.
devamını gör...
massive-kütleli,iri.
devamını gör...
complain: yakınmak, şikayet etmek.
encourage: cesaretlendirmek, teşvik etmek.
vulnerable: savunmasız, dayanıksız.
flatterer: dalkavuk, yağcı.
strenghten: güçlendirmek.
arrogant: kendini beğenmiş.
devamını gör...
countersink : havşa
devamını gör...
sıkça yapılan hataları yazayım ben de.

traffic lights :trafik lambası*
the weather is clear :hava açık / güzel *
switch on / turn on : açık *
switch off / turn off : kapalı *

bonus:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
bakery - fırın, ekmekçi dükkanı.
devamını gör...
white sea : akdeniz yersen iksde.
devamını gör...
emphasize (on) - vurgulamak
özellikle isim hâli* "on" preposition'ı* ile kullanılır.

cümle örneği: the report emphasize the importance of improving safety standards.
çeviri: rapor, güvenlik standartlarının artırılmasının önemini vurguluyor.

şuradan da telaffuzuna bakabilirsiniz: tureng.com/tr/turkce-ingili...
devamını gör...
hazır başlığı varken viktorya dönemine ait birkaç argo terim paylaşayım;

bitch the pot; çay doldurmak
got the morbs; kısa süreli mutsuzluk
tight as a boiled owl; sarhoşluk
not up to dick; rahatsız hissetmek
devamını gör...
bu tanımı başucuma koydum. her yeni kelime veya ifade için ayrı tanım girmek yerine aşağıdaki listeyi güncelleyeceğim.

gündelik ingilizce #2071373

- graduate: mezun olmak,
- grad dress: mezuniyet kıyafeti,
- revive: canlandırmak,
- sweat: ter,
- shipping: kargo,
- cost to ship: nakliye (gönderim) bedeli,


güncelleme: 07.07.2022
devamını gör...
endurance - katlanma(n.)*
endure - katlanmak(v.)*

cümle örneği: many cancer patients have to endure great deal of pain.
cümlenin çevirisi: birçok kanser hastası, büyük (fiziksel) acılara katlanmak zorunda kalır.

synonyms of endure:*
1. stand
--> ı can't stand this guy. (bu elemana katlanamıyorum)*

2. bear
--> looks like he is not going to be able to bear anymore the situation he is in. (öyle görünüyor ki içinde bulunduğu duruma daha fazla katlanamayacak.


kullanım yaygınlığı açısından sıralama:
1- stand
2- bear
3- endure
devamını gör...
bashi-bazouk = başıbozuk
odalisque = odalık
devamını gör...


empty boş demek ingilizcede
devamını gör...
kim okuyor oğlum burayı?
not: ben.
devamını gör...
yu sanafa beach! : annene lanet ediyorum.
devamını gör...
consider: to think about something carefully, especially before making a choice or decision
(üzerinde) düşünmek, dikkate almak, değerlendirmek
• don't make any decisions before you've considered the situation.


commit: to do something wrong or illegal
sık kullanımlar: commit murder/rape/robbery/suicide/ a crime
işlemek (suç vb.)
• he was sent to prison for a crime that he didn't commit.



approach: a method of doing something or dealing with a problem
yaklaşım (bir konuya)
• they are working on a new approach to teaching languages.

2. anlam to move towards or nearer to someone or something
yaklaşmak
• as ı approached the house, ı noticed a light on upstairs.



concern: a feeling of worry about something important
endişe
• we have concerns about human rights.


establish: to start a company, organization, system, etc that is intended to exist or continue for a long time
kurmak, oluşturmak
• our goal is to establish a new research center in the north.



available: something that is available is able to be used or can easily be bought or found
mevcut, müsait
• we use the best available technology.



trend: a general tendency in the way a situation is changing or developing
trend, akım, meyil, eğilim
• the new trend is sharing filtered photos on ınstagram.



achieve: to successfully complete something or get a good result, especially by working hard
başarmak, elde etmek (çok çalışarak, emek vererek)
• she eventually achieved her goal of becoming a professor.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
don't do it apollonia
devamını gör...
jump the gun - düşünmeden hareket etmek
don't jump the gun, and consider the details of an affair from different aspects before making a snap decision.
devamını gör...
indemnify - birinin zararından doğan kaybı telafi edeceğini taahhüt etmek
endorsement - sigorta sözleşmesine sonradan eklenen madde
collateralized debt obligations - teminatlandırılmış borç yükümlülükleri
forbearance - borç geri ödenmemesi halinde icranın ertelenmesi sözleşmesi
covenant - sözleşmede yerine getirileceği taahhüt edilen şey
arrears - vadesi geçmiş ödeme
collateral - teminat
accrual - tahakkuk

(bkz: anlüyünnü dayı)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ingilizce kelime veri tabanı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim