ingilizce bilmeyen bir ülkede ingilizce sözler paylaşmak
başlık "köpüğü az olmuş kahve" tarafından 26.05.2021 21:26 tarihinde açılmıştır.
1.
çoğunluğunun ingilizce bilmeyen bir ülkede ingilizce sözler paylaşmak moda olmuş, bunu yapanlar da havalı bir şey yaptığını sanıyor.
bir de bunların mekân ismi var neymiş mekanı daha entelektüel gösteriyormuş daha fazla müşteri çeksin. tamam mekân olayını belki anlarım yabancı turist falan var diye ama sosyal medya da ingilizce söz paylaşmayı bir türlü anlayamayacağım herhalde. bütün arkadaşların türkiye'den neyin havası bu.
bir de bunların mekân ismi var neymiş mekanı daha entelektüel gösteriyormuş daha fazla müşteri çeksin. tamam mekân olayını belki anlarım yabancı turist falan var diye ama sosyal medya da ingilizce söz paylaşmayı bir türlü anlayamayacağım herhalde. bütün arkadaşların türkiye'den neyin havası bu.
devamını gör...
2.
gülüp, eğleniyorum bu insanlarla bilmeyende paylaşıyor bildiğini iddia edenlerde bunu yapıyor.
bir dil bildiğini iddia etmek b1-b2 seviyesi için o dilden 20 bin kelime bilginin olması demektir.
bu şart yoksa o dili a2 üstünde bilmiyorsunuzdur, ülkenin yarısı ingilizce seviyesi olarak, sorduğumuz zaman c1 diye kendisini tanımlıyor, 5000 kelime zar zor biliyorlar...
bir dil bildiğini iddia etmek b1-b2 seviyesi için o dilden 20 bin kelime bilginin olması demektir.
bu şart yoksa o dili a2 üstünde bilmiyorsunuzdur, ülkenin yarısı ingilizce seviyesi olarak, sorduğumuz zaman c1 diye kendisini tanımlıyor, 5000 kelime zar zor biliyorlar...
devamını gör...
3.
ülke komedisi.
bir başlık açıyorum, ingilizce başlığın altına taşınıyor.
benevolent sexism çok havalı korumacı cinsiyetçilik ezik.
sex kelimesi geçince, tüm antenler açılıyor, reyting için lazım, anladım da, benevolent ne demek, bilen kaç kişi var, merak ediyorum.
kaldı ki sex , cinsiyet demek, o kadar.
üzerine yapışan cinsel hayat değil.
ergen sözlük yazarları yüzünden, sosyolojik başlık da açamıyoruz.
şu ergenler büyüse de rahat etsek.
bu arada, excuse me, dil sevilesi bilgisayar oyunlarından öteye geçmeyen yeni nesil dışında kim ne kadar ingilizce biliyor.kerem bursin of course diyor diye, ülke ıngilizceye vakıf olmuyor. öyle olsa ülkesini gömen gençler, soluğu avrupa'da alır, paraya para demezdi.
burda sabahlayan gençler, burda sabahlamak yerine dil öğrenin ve hayaliniz olan hayati yaşayın, karanlığa küfür etmeyin.
darladınız, boğaldım resmen.
bir başlık açıyorum, ingilizce başlığın altına taşınıyor.
benevolent sexism çok havalı korumacı cinsiyetçilik ezik.
sex kelimesi geçince, tüm antenler açılıyor, reyting için lazım, anladım da, benevolent ne demek, bilen kaç kişi var, merak ediyorum.
kaldı ki sex , cinsiyet demek, o kadar.
üzerine yapışan cinsel hayat değil.
ergen sözlük yazarları yüzünden, sosyolojik başlık da açamıyoruz.
şu ergenler büyüse de rahat etsek.
bu arada, excuse me, dil sevilesi bilgisayar oyunlarından öteye geçmeyen yeni nesil dışında kim ne kadar ingilizce biliyor.kerem bursin of course diyor diye, ülke ıngilizceye vakıf olmuyor. öyle olsa ülkesini gömen gençler, soluğu avrupa'da alır, paraya para demezdi.
burda sabahlayan gençler, burda sabahlamak yerine dil öğrenin ve hayaliniz olan hayati yaşayın, karanlığa küfür etmeyin.
darladınız, boğaldım resmen.
devamını gör...
4.
"bakın ben ne kadar kültürlüyüm. ingilizce biliyorum ama siz anlamıyorsunuz allahın cahilleri" demenin farklı bir yolu. bunu diyenler genelde translate'den çeviriyor gerçi. bunun bir seviye üstü sosyal medyada okuduğun üniversiteyi, okuduğun bölümün diline göre yazmaktır. tekirdağ üniversitesinde alman dili ve edebiyatı okuyan bir arkadaşım üniversiteye tekirdağ universitat yazmıştı. allah akıl fikir versin.
devamını gör...
5.
ı totally agree
devamını gör...
6.
lan sevgili hanımefendi/beyefendi bunun anlamı ney?" diye soruyorum kibarca.
devamını gör...
7.
türkiye'nin ayıbıdır. koskoca ülke olmuşsun, bir ingilizce öğrenememişsin 100 yılda.
devamını gör...
8.
2021 yılında bile ingilizce bilmeyen insanlar olarak kompleks yapmanız çok doğal. bir dil kursuna kayıt olmanızı öneririm acilen.
devamını gör...
9.
kısaca elit ve çekici olduğu düşüncesine kapılıp türkçeyi katletmektir. ülkede farklı göründüğü zannedilsede anlamsız ve gereksizdir bence . her ülkenin bir dili vardır. ata dilimizi katletmeyin!
devamını gör...
10.
then fookin learn it...*
devamını gör...
11.
ingilizce bilmiyorsun da google ceviri de mi bilmiyorsun, zaten yazan da aynı kaynaktan yararlanıyor. yabancı bir dil için insan üzmeye değmez.
devamını gör...
12.
ingilizce yi öğrenmek zorunda mıyız? bu sorunun cevabı, evet öğrenmek zorundayız. çünkü eğer dışarı alışmak istiyorsak, kendimizi kabul ettirmek istiyorsak, inglizce bilmek zorundayız.
ama daha da önemlisi, kendi dilimize hâkim olmalıyız; önce kendi dilimiz, ardından diğer diller gelmeli. kendi diline hâkim ol(a)mayınca ortaya garabet bir durum çıkıyor, türkçe'den yoksun yabancı dil öğrenmenin sonucu, tarzanca bir türkçe ile konuşmak, türkçe cümle arasına ingilizce veya farklı sözcükler eklemek. ki bazen de, bu anlamda saçmalamak.
ama daha da önemlisi, kendi dilimize hâkim olmalıyız; önce kendi dilimiz, ardından diğer diller gelmeli. kendi diline hâkim ol(a)mayınca ortaya garabet bir durum çıkıyor, türkçe'den yoksun yabancı dil öğrenmenin sonucu, tarzanca bir türkçe ile konuşmak, türkçe cümle arasına ingilizce veya farklı sözcükler eklemek. ki bazen de, bu anlamda saçmalamak.
devamını gör...
13.
gerçekten oldukça zavallı ve acınası bir başlık olmuş.
hayatta her konuda mükemmel olmak imkansız, yabancı diller konusunda da böyle. ufak tefek bir bilgisi olan insan bile az buçuk bir metnin içeriğini anlayabiliyor, anlayamadığı noktada sözlük kullanabiliyor. bazen okuduğunuz bir şiiri çevirdiğiniz zaman ana dilindeki lezzetini kaybedebiliyor. ya da okuduğunuz cümlenin tınısı hoşunuza gidebiliyor, onu o şekli ile paylaşmak istiyorsunuz. ancak ülkemizde ingilizce bilmek, ingilizce kelimeler kullanmak neden bu kadar diğerlerine batıyor anlamıyorum. evet, mükemmel ingilizce konuşamıyorum ama beğendiğim bir söz var ve paylaşıyorum. sen şimdi gelip eleştirdin, özenti olarak suçladın. kimsenin kimseye zararı yoksa niye bu kadarı içerlendin ki? acımasız, anlayışsız, her şeyi eleştiren insanlardan bir tanesi oldun sadece.
hayatta her konuda mükemmel olmak imkansız, yabancı diller konusunda da böyle. ufak tefek bir bilgisi olan insan bile az buçuk bir metnin içeriğini anlayabiliyor, anlayamadığı noktada sözlük kullanabiliyor. bazen okuduğunuz bir şiiri çevirdiğiniz zaman ana dilindeki lezzetini kaybedebiliyor. ya da okuduğunuz cümlenin tınısı hoşunuza gidebiliyor, onu o şekli ile paylaşmak istiyorsunuz. ancak ülkemizde ingilizce bilmek, ingilizce kelimeler kullanmak neden bu kadar diğerlerine batıyor anlamıyorum. evet, mükemmel ingilizce konuşamıyorum ama beğendiğim bir söz var ve paylaşıyorum. sen şimdi gelip eleştirdin, özenti olarak suçladın. kimsenin kimseye zararı yoksa niye bu kadarı içerlendin ki? acımasız, anlayışsız, her şeyi eleştiren insanlardan bir tanesi oldun sadece.
devamını gör...
14.
özellikle youtube'da yayıncılar çok yapıyor bunu. sanki anlatmak istediklerini kimse anlamasın diye bunu yapıyorlar.
devamını gör...
15.
why high one why.
ingilizce konuşulmayan bir ülkede olarak düzeltilmesi gereken başlık. bilmeyen ülke mi olur! demek ki neymiş türkçe gerçekten önemliymiş.
bir kısmı özentiden paylaşır, diğeri kompleks yapar türkçe konuş anlamıyorum der. öğrenmeye de çalışmaz.
bazı hisler vardır. dilimizde karşılığı yoktur. tanım yapmak gerekir. mesela, redamancy. seni çok seven birini karşılıklı olarak sevmek demek ingilizcede. ya da age-otori. saçınızı kestirdiğinizde beğenmeyip mutsuz olmayı anlatır.
neyse, en azından şuraya bir link bırakayım da buna benzer kelimeler nelermiş bakalım. bu tanım da bir işe yarasın.
buradan
ingilizce konuşulmayan bir ülkede olarak düzeltilmesi gereken başlık. bilmeyen ülke mi olur! demek ki neymiş türkçe gerçekten önemliymiş.
bir kısmı özentiden paylaşır, diğeri kompleks yapar türkçe konuş anlamıyorum der. öğrenmeye de çalışmaz.
bazı hisler vardır. dilimizde karşılığı yoktur. tanım yapmak gerekir. mesela, redamancy. seni çok seven birini karşılıklı olarak sevmek demek ingilizcede. ya da age-otori. saçınızı kestirdiğinizde beğenmeyip mutsuz olmayı anlatır.
neyse, en azından şuraya bir link bırakayım da buna benzer kelimeler nelermiş bakalım. bu tanım da bir işe yarasın.
buradan
devamını gör...
16.
çevirilerin aslını tamamen yansıtmadığını düşündüğümden arada yaptığım şeydir. zira her dilin kendine ait bir yapısı vardır ve her dildeki kelimeler de aynı şeyi ifade etmez. buna en iyi örnek bence bizdeki yalnızlık kelimesidir. bizde tek bir kelime halindeyken ingilizceden lonely ve abone diye ikiye ayrılmıştır ve ikisi de gerçekten farklı anlamlardadır. bunun dışında yahu neden ingilizce görüp sevdiğim bir cümleyi çevirerek yazayım ki, o o halde güzel*.
devamını gör...
17.
tüm ülkeye ulaşmak gibi bir derdi olmadığından normaldir.
eskiden yerel televizyonlara türkücü çıkartïp "80 milyon sizi izliyor" derlerdi. o kafada başlık olmuş.
eskiden yerel televizyonlara türkücü çıkartïp "80 milyon sizi izliyor" derlerdi. o kafada başlık olmuş.
devamını gör...
18.
ben o sahneleri gitmişim ingilizce izlemişim çünkü o sahneler ingilizce çekilmiş. ben de bundan etkilenmişim. şimdi bu etkilenmeyi bir kenara bırakıp,
"bir tren bekliyorsun, seni çok uzaklara götürecek bir tren. umduğun yere götüreceğini bildiğin bir tren ama o kadar da emin olmadığın. yine de fark etmez, şimdi söyle bana, neden?" mi diyeyim?
yoksa mis gibi oyunculukla süslenmiş bir şekilde aklımda kalmış olan "you are waiting for a train, a train that will take you far away. you know where you hope the train will take you but you can't know for sure. yet it doesn't matter. now, tell me why?" mı diyeyim.
işin içine çeviri girince, duygu da değişiyor ayrıca istemsiz bir şekilde. bir dilde söylediğin şeyi, tam anlamıyla diğer dile çevirdiğinde verilen duyguyu yakalayamıyorsun çünkü cümlenin vurgusu değişmiş oluyor. yeterince uzun, yeterince kısa ya da yeterince şiirsel olmuyor. sonuç olarak, bir şeyleri ingiliççe paylaşmak gayet normal.
ki bu aynı şekilde japonca için de geçerli. anime izleyen insanların çoğu dub yerine sub tercih ediyor. mesela death note'u sub'la izledikten sonra ingilizce dub'lı izledim ve izler izlemez "aga burada bir tuhaflık var" dedim. çünkü aynı hissi vermiyor. aynı hissi vermeyince, "watashi wa eru desu" ile "i am l" farkı da artıyor.
"bir tren bekliyorsun, seni çok uzaklara götürecek bir tren. umduğun yere götüreceğini bildiğin bir tren ama o kadar da emin olmadığın. yine de fark etmez, şimdi söyle bana, neden?" mi diyeyim?
yoksa mis gibi oyunculukla süslenmiş bir şekilde aklımda kalmış olan "you are waiting for a train, a train that will take you far away. you know where you hope the train will take you but you can't know for sure. yet it doesn't matter. now, tell me why?" mı diyeyim.
işin içine çeviri girince, duygu da değişiyor ayrıca istemsiz bir şekilde. bir dilde söylediğin şeyi, tam anlamıyla diğer dile çevirdiğinde verilen duyguyu yakalayamıyorsun çünkü cümlenin vurgusu değişmiş oluyor. yeterince uzun, yeterince kısa ya da yeterince şiirsel olmuyor. sonuç olarak, bir şeyleri ingiliççe paylaşmak gayet normal.
ki bu aynı şekilde japonca için de geçerli. anime izleyen insanların çoğu dub yerine sub tercih ediyor. mesela death note'u sub'la izledikten sonra ingilizce dub'lı izledim ve izler izlemez "aga burada bir tuhaflık var" dedim. çünkü aynı hissi vermiyor. aynı hissi vermeyince, "watashi wa eru desu" ile "i am l" farkı da artıyor.
devamını gör...
19.
considered as a dick move in the ignorant world.
devamını gör...
20.
en temel örnekler:
overhead the albatros, hangs motionless upon the air
is this the real life? is this just fantasy?
yukarıda iki ayrı şarkıdan iki ayrı bilindik söz paylaştım. internette 5-10 dakikalık bir araştırma ile, ne bu şarkı sözlerinin ne de bu şarkıların duygusunun karşılığını verebilecek tek bir tane bile çeviri bulamazsınız. hele sözlüklerde ve forumlarda, bu basit cümlelerle ilgili örneğin ilk cümle "göğün ortasında asılı şekilde duruyor albatros" tarzı salak salak çeviriler yapılıyor. oysa oradaki ilk sözün çevrilmesi için bütün bir metnin anlaşılması ve metnin bütün olarak çevrilmesi gerekir.
ingilizce bilinip bilinmemesi önemli değil. eğer türkçe karşılığı bulunamıyorsa metnin orjinali paylaşılır. anlayan anlar, anlamayan da bakmaz "burada ne yazıyor" diye. örneğin i will survive, güzel bir çeviri yapılarak ajda pekkan'ın önüne getirilmiş ve onun tarafından bambaşka biri olarak türkçe bir şarkıya dönüştürülmüştür. ancak o şarkının, o temponun, o sözlerin birebir karşılığı türkçe'ye dönmez. çünkü o şarkı ingilizce için yazılmış olup, o dilin kendi ahenginde değerlendirilmiştir. ingilizce biliyorsan o şarkı temposunu anlar, o duyguları da bir ingilizce bilen gibi paylaşırsın. ajda pekkan'ın şarkısı bambaşka bir şarkı olmuştur örneğin, çünkü bizim dilimize çevirmek için bir sürü oynama yapılması gerekir.
ingilizce paylaşılan sözler sizin için değil, anlayanlar için. anlamıyorsanız takmayın bırakın geçin.
edit:
tarkan'ın şıkıdım isimli eserinin sözde çevirisinin yapıldığı video paylaşımı.
buradan
overhead the albatros, hangs motionless upon the air
is this the real life? is this just fantasy?
yukarıda iki ayrı şarkıdan iki ayrı bilindik söz paylaştım. internette 5-10 dakikalık bir araştırma ile, ne bu şarkı sözlerinin ne de bu şarkıların duygusunun karşılığını verebilecek tek bir tane bile çeviri bulamazsınız. hele sözlüklerde ve forumlarda, bu basit cümlelerle ilgili örneğin ilk cümle "göğün ortasında asılı şekilde duruyor albatros" tarzı salak salak çeviriler yapılıyor. oysa oradaki ilk sözün çevrilmesi için bütün bir metnin anlaşılması ve metnin bütün olarak çevrilmesi gerekir.
ingilizce bilinip bilinmemesi önemli değil. eğer türkçe karşılığı bulunamıyorsa metnin orjinali paylaşılır. anlayan anlar, anlamayan da bakmaz "burada ne yazıyor" diye. örneğin i will survive, güzel bir çeviri yapılarak ajda pekkan'ın önüne getirilmiş ve onun tarafından bambaşka biri olarak türkçe bir şarkıya dönüştürülmüştür. ancak o şarkının, o temponun, o sözlerin birebir karşılığı türkçe'ye dönmez. çünkü o şarkı ingilizce için yazılmış olup, o dilin kendi ahenginde değerlendirilmiştir. ingilizce biliyorsan o şarkı temposunu anlar, o duyguları da bir ingilizce bilen gibi paylaşırsın. ajda pekkan'ın şarkısı bambaşka bir şarkı olmuştur örneğin, çünkü bizim dilimize çevirmek için bir sürü oynama yapılması gerekir.
ingilizce paylaşılan sözler sizin için değil, anlayanlar için. anlamıyorsanız takmayın bırakın geçin.
edit:
tarkan'ın şıkıdım isimli eserinin sözde çevirisinin yapıldığı video paylaşımı.
buradan
devamını gör...