orijinal adı: games people play
yazar: eric berne
yayım yılı: 1964
insanların günlük yaşamlarında farkında olmadan oynadıkları, bilinçdışı senaryolara dayanan psikolojik oyunları ve bu oyunların ilişkiler ile davranış kalıplarını nasıl etkilediğini çözümleyen bir psikoloji eseridir.
yazar: eric berne
yayım yılı: 1964
insanların günlük yaşamlarında farkında olmadan oynadıkları, bilinçdışı senaryolara dayanan psikolojik oyunları ve bu oyunların ilişkiler ile davranış kalıplarını nasıl etkilediğini çözümleyen bir psikoloji eseridir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "scaremongering" tarafından 13.06.2025 19:55 tarihinde açılmıştır.
1.
bir eric berne kitabıdır ve bir terapist önerisidir.
her şeyden önce, herkesin fıttırması ile alakalı anksiyetemi inanılmaz hafiflettiği için benim için önemli bir yerde durduğunu söylemeliyim kitabın. çünkü bazen insanların yaptığı şeyin ardındaki niyeti seziyorsun ve ya bunların manyakça manipülasyonlar değil insanların bilinç dışında oynadıkları ve bazı ihtiyaçlarına hizmet eden ve temelde kendilerine zarar veren, bizim de aynı şekilde katıldığımız "oyunlar" olarak tanımlanması çok iyi bence. çünkü o zaman bu işte kandırılmak ve yönlendirilmekten ziyade, kendi sorumluluğun nedir diye bakma imkanı bulabilirsin.
bunu bana terapistim önermişti ve sanırım ex flörtlerimden birinin hiçbir davranışını hiçbir şekilde anlamadığım için ve kafayı yedi sanıp korktuğum için önermişti.
yazar insan ilişkilerinde gördüğü örtük mesajları ve onların hizmet ettiği bilinçdışı süreçleri incelemiş ve bunları iletişim oyunları olarak sınıflamış. her birini teker teker açıklamış. bazen hani özür dileriz ama aslında affedilmek değil cezalandırılmak isteriz ya da bir durumdan şikayet ederiz ama içinden çıkmak için hiçbir şey yapmayız. kitap bunlar için çözüm sunmasa da bunları tanımlaması açısından çok kıymetli.
ben en başta psikolojiyle harmanlanmış zottirik kişisel gelişim kitabı sanmıştım ismi yüzünden. tek eleştirim çeviri konusunda olabilir. yazar bu oyunlara gündelik isimler vermiş, "bunlar neden hep benim başıma geliyor" oyunu gibi mesela. biraz zaman zaman kafa karıştırıcı oldu bu isimler. belki o toplumda çok anlaşılır olabilir ama bizim kültürümüze adapte edilse bence bizim için de daha akılda kalıcı olurdu.
bir diğer sorun ise bence açıklama ve referans yetersizliği. kitapta x bir oyunu açıklarken yazar y bir oyundan bahsediyor ama y oyun 50 sayfa sonraya yerleştirilmiş. bunları editörler not düşmeliydi bence ki okur da istiyorsa 50 sayfa sonraki başlığa da gidip bakabilsin.
bu tür özensizlikler olmasa çok daha anlaşılır ve faydalı bir kitap olurdu diye düşünüyorum.
her şeyden önce, herkesin fıttırması ile alakalı anksiyetemi inanılmaz hafiflettiği için benim için önemli bir yerde durduğunu söylemeliyim kitabın. çünkü bazen insanların yaptığı şeyin ardındaki niyeti seziyorsun ve ya bunların manyakça manipülasyonlar değil insanların bilinç dışında oynadıkları ve bazı ihtiyaçlarına hizmet eden ve temelde kendilerine zarar veren, bizim de aynı şekilde katıldığımız "oyunlar" olarak tanımlanması çok iyi bence. çünkü o zaman bu işte kandırılmak ve yönlendirilmekten ziyade, kendi sorumluluğun nedir diye bakma imkanı bulabilirsin.
bunu bana terapistim önermişti ve sanırım ex flörtlerimden birinin hiçbir davranışını hiçbir şekilde anlamadığım için ve kafayı yedi sanıp korktuğum için önermişti.
yazar insan ilişkilerinde gördüğü örtük mesajları ve onların hizmet ettiği bilinçdışı süreçleri incelemiş ve bunları iletişim oyunları olarak sınıflamış. her birini teker teker açıklamış. bazen hani özür dileriz ama aslında affedilmek değil cezalandırılmak isteriz ya da bir durumdan şikayet ederiz ama içinden çıkmak için hiçbir şey yapmayız. kitap bunlar için çözüm sunmasa da bunları tanımlaması açısından çok kıymetli.
ben en başta psikolojiyle harmanlanmış zottirik kişisel gelişim kitabı sanmıştım ismi yüzünden. tek eleştirim çeviri konusunda olabilir. yazar bu oyunlara gündelik isimler vermiş, "bunlar neden hep benim başıma geliyor" oyunu gibi mesela. biraz zaman zaman kafa karıştırıcı oldu bu isimler. belki o toplumda çok anlaşılır olabilir ama bizim kültürümüze adapte edilse bence bizim için de daha akılda kalıcı olurdu.
bir diğer sorun ise bence açıklama ve referans yetersizliği. kitapta x bir oyunu açıklarken yazar y bir oyundan bahsediyor ama y oyun 50 sayfa sonraya yerleştirilmiş. bunları editörler not düşmeliydi bence ki okur da istiyorsa 50 sayfa sonraki başlığa da gidip bakabilsin.
bu tür özensizlikler olmasa çok daha anlaşılır ve faydalı bir kitap olurdu diye düşünüyorum.
devamını gör...