bbc türkçe'nin derlediği habere göre, hepimizin zihninde yer eden bu soruya cevap aranıyor. yıllardır ülkemizde bu konu üzerine birçok tartışma yaşandı, lakin deprem konusunda hala çok kırılgan bir yapıdayız.


dünyanın aktif yanardağlarının yüzde 10’unun yer aldığı fay hatlarının üzerinde yer alan japonya’da yılda yaklaşık 1500 deprem meydana geliyor.

dört büyük adadan oluşan ülkede bu depremler okyanusun kıyısında veya altında gerçekleşirse tsunami denen dev dalgalar da oluşuyor.

japonya’nın sarsıntı şiddetine göre şindo denilen kendi deprem şiddeti ölçme sistemi var. japonya'nın diğer ülkelerden en önemli farkı, ülkenin deprem gerçeğini kabul etmesi ve ona göre davranıp, hazırlık yapması.


www.bbc.com/turkce/articles...
devamını gör...
celal şengör bunun nedenini bölgedeki fayların "dalma batma fayı" olduğu için yüzlerce km derinde gerçekleştiğini ve yüzeye yansıyan yıkıcı etkinin diğer fay türlerine göre daha düşük olduğunu söyleyerek açıkladı. bölgedeki volkanik faaliyetin sebebi de dalma batma fayları zaten. 2 levha karşı karşıya geldiğinde birisi diğerini altına alarak yükseliyor ve dağlar oluşuyor. aradaki boşluklardan da lav yükseliyor ve yanardağa dönüşüyor ortaya çıkan yapılar.
devamını gör...
yapılarının sağlamlığına katıldığım fakat geçen gün uzmanlardan japonya depreminin çok derinde gerçekleştiği için ivmesinin ve yıkım gücünün çok başka olduğunu öğrendiğim durum. 100kmden 600km ye inen derinliklerde bahsediyorlar ve bu derinliklerde yayvan daha farklı bir etkiye sahip oluyorlarmış. bir de onlardaki kara depremi değilmiş. okyanus tabanlarinda gerçekleştiği için etkisi farklı olabiliyormuş. ızmirde yaşıyorum kara ve deniz depremini son olan depremlerdeki sarsintilardan ayırt edebiliyorum. mesela 2017de olan deniz depremi 6 şiddetinden büyüktü ama evi sadece bir süre sağa sola salladı. 2020 depremi yine deniz açıklarında oldu sağa sola öne arkaya uzun süren biçimde salladı ama asla bir kara depremi değil. bucada olan depremi ki şiddeti 4.9 dur. deniz depremlerinin iki katı şiddette hissettik. gece çok geç saatlerde uğultu ses evin titreyisi çok başkaydı. evde sallansak dahi bardak düşmezken vitrinin iç camları dahi patladı ki öyle ağırdır ki yerinden oynamaz. öyle kuvvetli bir silkelenme. ki ben ilk kez yıkılıyoruz dedim. bitmek de bilmedi. deniz depremini hissetmeyen en uzak ilçeler kara depreminde uykusundan uyandı. manisa'da olan kara depremlerini de çok şiddetli hissediyor izmir. deniz açıklarında olmasıyla karada olması hissedilirlik açısından çok farklı. benim şahsi deneyimim.
devamını gör...
deprem gerçeğine alışkın ve buna göre yapılar inşa ediyorlar çünkü. 2011 tōhoku depreminin şiddeti 9.0 idi fakat asıl can kaybı bazı bölgelerde boyutları 25-30 metreyi bulan tsunami yüzündendi. keza 2004 hint okyanusu depremi gibi. okyanusa kıyısı olan tüm ülkeleri vurdu tsunami ve çok büyük hasara ve can kaybına yol açtı. bizler, depreme karşı yapılaşmada japonlar ile kıyaslanamayız bile. çok sık aralıklarla hissedilir ve büyük olarak nitelendirebileceğimiz depremler yaşıyorlar ve can kaybı oldukça minimal oluyor. yapılaşmaları da buna göre tabii. bizim büyük olarak nitelendirdiğimiz depremlerde de kaç kişi ölüyor meçhul. çok salağız çok. kendimizi japonlarla kıyaslamaya hakkımız bile yok.
devamını gör...
dün tv kanallarında uzun zamandır türkiye'de yaşayan yüksek mimar ve yüksek mühendis bir japon katıldı.

fox tv sunucusu ezgi gözeger ona şu soruyu sordu: sizin ülkenizde depremden yıkılan ve iyi malzemeler kullanmadığı tespit edilen yapıları yapanlara uygulanan ceza nedir ?

cevap: yapamazlar!

bakın, tek bir adam koskoca nüfusa tek bir kelime ile referans oluyor. herkesin öyle bir güveni var, hatta japonya'da yapı denetim firmaları bile yokmuş.

bizim daha meslek etiğinden haberimiz yok
devamını gör...
celal şengör açıkladı ama yine haber de veya sosyal medya da eksik yansıtılmış. derinlik çok fazla ama, yüksek büyüklükte olduğu için şiddeti ve yıkıcı etkisi yine çok fazla oluyor. peki bu sorunun üstesinden nasıl geliyorlar? teknoloji ve yapı üretme konusunda ki yasaların sıfır tolerans ile uygulanması. peki, japonlar ilk olarak 1900 yıllarının başında kimi örnek aldı ve kendilerini geliştirdiler? (bkz: mimar sinan).
(bkz: fukuşima ı nükleer santrali) mesela deprem nedeniyle hasar almadı. acil durum soğutma sistemi arızalandığı için hasar gördü .
ülke olarak artık yapacak bir şeyimiz yok. yapmak istesek bile koca ülkeyi sıfırdan inşa edilmesi gerekiyor. bu da neredeyse imkansız.
bireysel olarak temel düzeyde fay hareketlerini öğrenmek ve yaşadığımız bölgenin deprem tarihini, zemin yapısı hakkında bilgi sahibi olup, oturduğumuz yapıları kontrol ettirip buna göre aksiyon almamız gerekiyor. oturulan yapı sağlam değilse güçlendirme yapılsa bile işe yaramaz. güvenli bir yapıya geçmek gerekir. istanbul adalar da 2 ay önce daire satın aldım kendime. 3 katlı tepede "hepinizden nefret ediyorum" tipi bir bina ama 170 yıllık. duvara bir çivi çakmaya kalktım çivi kırıldı. eski küçük kırmızı tuğla ile örülmüş bir yapı. peki bunu yapan kim? ilk sahibi ve yapan gayri müslim. ne varsa eskiler de var. onları bile örnek alıp yeni teknoloji ile harmanlasak depremler de kayıplarımız çok azalır. ülkenin yüzde 96'sı aktif fay hatları üzerinde. daha kaç defa daha felaket yaşamamız lazım bilinçli olmamız için?
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bunu buraya mizah için koymadım. bu repliğin, böyle bir sahneyi koyabilmekteki etkisinin bile yeteceğini, ne anlama geldiğini herkesin bildiğini düşünerek koydum.
devamını gör...
daha dün diyarbakır da, çatlayan binayı sıvıyordu adam. bunu yaparken düşündüğü onarımdı sadece.. o da ölenler için üzülüyor ağlıyor ama cahil sadece..

cehalet eğitim eşittir bilinçli toplum..
devamını gör...
çünkü onlarda din yok bilim var. kadercilik yok materyalizm var.
devamını gör...
toplumların yaşadıkları felaketler karşısında belirli davranış biçimleri vardır. bunun yanında da belirli karakteristik özellikleri vardır. japon toplumu çalışkandır mesela. öyle ki bazen fazla çalışmaktan belirli sağlık sorunları yaşadıklarını hatta öldüklerini bile duyarız.

bu insanlar 2 tane atom bombası gördü ülkelerinde. yine ayağa kalktılar. çocuklarını okullarda etkinliklerle bu tarihi yerlere götürüyorlar. “bakın bir daha bu felaketi yaşamayalım, ülkenizi öyle bir ileri taşıyın ki kimse bir daha bize atom bombası atabilecek konumda olmasın” diyorlar. ve şu an teknolojide fersah fersah ilerideler.

deprem yaşıyorlar mesela ve bunu içselleştiriyorlar. tarihte onların da büyük kayıplar verdikleri depremler var. ama ders çıkarıyorlar. bir sonraki depremde nasıl daha az hasarla çıkarız diye kafayı yiyor adamlar. sonra sen ben oturup izliyoruz akşam haberlerimizde “japonya'da dikilen onca gökdelen niye yıkılmadı, çalışanlar depremden hemen sonra bile nasıl doğal hallerine dönüp çalışmaya devam edebiliyorlar?” diye.

bir an önce biz de “sıfır tolerans esası” ile yapılarımızı kurmalı ve çarpık kentleşmeye izin vermemeliyiz.
devamını gör...
çalmıyorlar.
devamını gör...
türk milletinde olmayan şeyler nedeniyle. ahlak, bilime saygı, canı önemseme, çalıp çırpmama, liyakat, sorumluluk bilinci daha bir sürü şey.
devamını gör...
tv de iki gün önce bir yer bilimci dedi ki: ordaki depremlerin genelinin merkez üstü deniz oluyor bizdeki depremde ise merkez üstü direk şehir merkezleri idi. tabi bu bilimsel bir açıklama ama insan tedbir kelimesininde unutulmamasını istiyor.
devamını gör...
siyasal islamın olmaması.
devamını gör...
teknik açıdan şu son depremlerin japonyadaki depremlere kıyasla daha yıkıcı olduğu bir gerçek. ülkemizin kusurlarını göstermek için bilimsel gerçekleri gözardı edemeyiz.

bir diğer gözardı edilemeyecek gerçek ise, adamların hasarları minimize etme biçimi.

bakın 8.9'lar, 9.1'ler oluyor, ardından tsunami gerçekleşiyor, bu adamlarda ölü sayısı bir elin parmaklarını aşmıyor. onlar da genellikle panik kaynaklı ölümler.

bizde ise bırakın hasarı minimize etmeyi, azaltmaya yönelik dahi bir hareket yok. japonyadaki depremlerden dahi daha yıkıcı depremler yaşanan bir bölge olarak imar barışı uygulamalarıyla ünlüyüz.

bu depreme asrın felaketi diyerek sorumluluktan kaçmaya çalışmak tam bir oksimoron örneğidir.

senin ülken asrın felaketine gebe ise, bu zamana kadar ne yaptın diye sorulur.

japonyada bu denli yıkım olmamasının nedeni, riski kabullenip minimalize etmiş olmalarıdır. biz bu aşamada hatalıyız.

dersek ki bu bölgede böyle bir depremde binaların yıkılmaması imkansız, o zaman çok katlı ev yapmayacağız.

depremleri bir kader kısmet olarak değerlendirerek pasif kalmak islamla da bağdaşmaz. islam salt tevekkül dini değildir, islamda ruhban sınıfı da yoktur. peygamber dahi dünyevi her konuda tedbirini maksimize etmiştir.

bilakis riskli olduğunu bile bile oturduğun evden cenazen çıkınca, öteki tarafta bundan sual edilmesi muhtemeldir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"japonya'da büyük depremlerin daha az hasara yol açmasının nedeni" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim