tam adı joseph raymond mccarthy dir. 1908-1957 yılları arasında yaşamış, abd tarihinin en nefret edilen politik karakterlerindendir. 1947–57 yılları arasında senatoda cumhuriyetçi partiden wisconsin senatörü olarak görev yapmış , politikada mccarthyizm terimine adını veren kişi olmuştur.

1950'lerin başlarından itibaren abd'de nice bilim adamı, sinemacı, entellektüel ve yazarı komünist olmakla suçlamış ve zamanında abd siyasi iklimine egemen olmuştur.

1947 de ilk kez senatoya girdiğinde sessiz sakin, pek etliye sütlüye karışmayan bir senatör olarak takılmaya başlamış ama daha sonra şubat 1950 de abd dışişleri bakanlığına 205 komünistin sızdığı beyanatı ile dikkatleri çekmeye başlamıştır. devir ikinci dünya savaşı sonrası soğuk savaş dönemidir ve dünya artık ikiye bölünmüştür. bu iddaları karşısında senato dış ilişkiler komisyonunda ifade verir ve ispatla dendiğinde tabii ki kem küm eder ama dünya savaşından yeni çıkmış, devam eden kore savaşı'ndan bıkmış ve doğu avrupa ile çin'deki komünist ilerlemeler karşısında dehşete düşmüş bir ülkenin korkularındanda yararlanarak suçlama kampanyasına artan bir halk desteği ile devam etmiştir. mccarthy, artık ülke çapında anti-komünist “haçlı seferi” başlatmıştır.

mccarthy'nin 1952'de yeniden seçilmesinden sonra, senato'nun hükümet operasyonları komitesi'nin ve onun daimi soruşturma alt komitesinin başkanlığına seçilir. sonraki iki yıl boyunca, çeşitli devlet dairelerindeki komünist bağlantıları
(iddaları) nedeniyle sayısız tanığı sorgular, kimseye karşı makul bir suçlamada bulunamamasına rağmen, yaptığı şov ve kurnazca hamlelerle pek çok kişiyi işinden ettirir, kimisi çareyi ülkeden ayrılmakta (kaçmakta) bulur.

bu namussuzun kariyerinin düşüşü 1954 yılında televizyondada yayınlanan abd ordusu içindeki komünist subayların sorgulandığı oturumlarla başlar. televizyonda günlerce tefrika halinde yayınlanan bu oturumlarda halk mccarthy'nin gerçek yüzünü görmeye başlar. aynı zamanda avukat olan joseph n. welch, mccarthy'e tarihe geçecek aşağıdaki sözleri söyleyerek kapağı mccarthy'e monte eder:


“have you no sense of decency, sir, at long last? have you left no sense of decency?” sözleri; sen de hiç terbiyenin kırıntısı yok mu be adam, hiç mi kalmadı sende? mealindedir.


bu tarihi anın görüntüleri aşağıdan seyredilebilir:


kasım ayında yapılan ara seçimlerde cumhuriyetçiler senato'nun kontrolünü kaybeder. abd tarihinde pek eşi benzeri olmayan bir durum olarak aralık 1954'te , “senato geleneklerine aykırı” davranışı nedeniyle senatoda ezici bir çoğunlukla sert bir şekilde kınanır, böylece adını verdiği mccarthyizm dönemi sona erer, çanlar artık mccarthy için çalmaktadır, meslektaşları ve daha sonra medya tarafından görmezden gelinir ve ikinci görev süresini tamamlayamadan arkasında binlerce kişinin ahı ile ölür.

tarihe epey meraklıyımdır, bu adam ile ilgili epey belgesel seyrettim epey kitap okudum. bu ve eski fbi başkanı j. edgar hoover gibi adamlar abd tarihinde nasıl yer alabilmiş, anlayamıyorum. abd de de o dönem aralarında albert einstein gibi meşhur bilim adamları, orson welles, charlie chaplin, joseph losey gibi aktör ve yönetmenler, bertolt brecht, artur miller gibi yazarlar hep bu adamın tezgahından geçmiş, çareyi ülkeden kaçmakta bulmuşlardır.

bir de türkiye doğumlu ünlü abdli yönetmen elia kazan gibi olanlar var. 1947 de gentleman's agreement ve 1954 de on the waterfront filmleri ile en iyi yönetmen akademi ödülünü alan bu yönetmen, işini kaybetmemek için hollywoodda olan pek çok kişiyi komünist diye gammazlar. bu hareketi onun laneti olur, devir değişince 2003 yılındaki ölümü ne kadar yaptıkları peşini bırakmaz, eski saygınlığını hiçbir zaman geri kazanamaz.

bu dönemde bir de bu adama kafa tutanlar vardır ki takdir edilesi adamlardır. 1951 yılında ray bradbury "fireman=itfaiyeci" adıyla bir kitap yayınlar, bu 1953 yılında fahrenheit 451 adıyla yayınlanacak olan ünlü eserinin temelini oluşturur. daha sonra bradbury, mccarthy döneminde amerika birleşik devletleri'nde işin kitap yakmaya kadar varacağı endişesi nedeniyle bu kitabı yazdığını söyler.

1953'te oyun yazarı arthur miller, the crucible (cadı kazanı) isimli kitabını yayınlar, aslında salem kasabasında cadı avını anlatsada bu kitap birebir yazıldığı o döneme bir göndermedir. yukarıda "haçlı seferi" demiştim ama "cadı avı" belki daha doğru bir tabir olur.

aklıma gelen bu dönem ile ilgili daha önce yazdığım tanımlarım ise aşağıda, belki o atmosfer kafanızda daha iyi canlanacaktır:
#329023
#208444
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"joseph mccarthy" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim