kadına şiddet nasıl önlenebilir sorunsalı

grevio'nun türkiye için hazırladığı 2018 raporunu açın okuyun. orada neler yapılması gerektiği madde madde yazıyor. hatta acilen yapılması gerekenler, şiddetle tavsiye edilenler önem sırasına göre de dizilmiş. ama uygulayacak devlet var mı? işte orasını bilemiyorum.

bakın, hep söyledim. tekrar söyleyeceğim. asıl sorun kadına şiddet değil, şiddetin kendisi. sadece kamuoyu kadına şiddet başlığına fazla duyarlı.

açıklayayım.

dünyada şiddet rüzgarları esmekte. bunun ana nedeni de, evet, ekonomi. hal böyleyken, ülkemizdeki soruşturma ve kovuşturmaya tabii tutulan (cinayet, adam yaralama gibi) suç istatistiği de diğer avrupa ülkelerine göre bir hayli fazla. (yani, yıllık 100 bin frank kazanan bir toplulukla karşılaştırmak bir miktar yanlış.) kadına şiddet, şiddet suçlarının küçük bir kısmını oluşturmakta.

eğer siz kadına şiddeti bitirmek istiyorsanız, kamuoyu ve hükümet olarak her türlü şiddetlin karşısında sarsılmaz bir biçimde durmanız gerekli. çünkü kadın şiddet ve kadın cinayetleri, şiddet sorununun çok küçük bir kısmı. şiddetin cinsiyeti olmadığını unutmamak gerek.

eğer şiddeti bir bütün olarak görmez ve ciddi bir sorun olduğuna ikna olmazsak, bataklığı kurutmak yerine sineklerle mücadele etmek gibi fuzuli bir çaba içerisinde zaman geçirmiş oluruz.

biz bu kafayla gidersek biraz zor düzelir o saçmalık. ne yazık ki toplumumuzun kanayan yarası ama ne var ki kimse şu konuyu masaya yatırıp adam akıllı bir proje veya bir fikir önümüze koymuyor. bu iş öyle hmm bak yaparsan ceza alırsın(!) fısıltılarıyla düzelmez. erkektir elin kiridir istediğini yapar diyen anneden başlamalı bir şeyleri düzeltmeye. evde kız çocuğuna yüklerken sofra topla, annene yardım et gibi sorumluluklarını erkek çocuklarının dokunulmazlığı olduğunu hissettirip onları şımartmak, yoldan çıkmalarına izin vermek, kızların onlara hizmet beklemesini beklemek en büyük hatamız. erkek adam ağlamaz demek!
neden bu insanları cinsiyetlerine göre ayrıştırma merakımız! ve alışkanlığımız
kızlarınızı erkeklerden korumak yerine erkek çocuklarınızı saygı, merhamet ve sevgi ile büyütüp karşı cinse nasıl davranması gerektiğini öğretmeye karar verdiğiniz an düzelmeye başlar belki bazı şeyler...
erkek yapar, kadın yap(a) maz değil...!
insan olan bunu yapar veya yapamaz...
çünkü hepimizin bir yüreği, aklı ve vicdanı var.

tüm sorunların çözümü gibi bunun da çözümü herkesin küçük yaşta güzel bir ahlak eğitimi almasıdır.hatta gerekirse devletin zorunlu olarak ilk dört sene ahlak dersi koyması gerek

proaktif çözümler üretilmeli .toplumun şiddet algısı değiştirilmeli. bazı kültürlerde küfür bile şiddet unsuru. özellikle dizilerden başlanmalı. mafya, aşiret vb. diziler kaldırılıp yerine özgür kadınların yüceltildiği diziler yayınlanmali. haberlerde şiddet içeren görüntüler verilmemeli, olan olaylar yüzeysel anlatılmalı (bbc tipi). aile, komedi dizileri, kültür-sanat programları ve gece showlarinin sayısı artmalı, gündüz kuşağı müge anlı programları gibi programlar kaldırılmalı. dizilerde şiddet uygulayan karakterler toplum tarafından seviliyormus gibi değil dislaniyormus gibi gösterilmeli. ek olarak yasal(istismar içermeyen/cast ürünü ) porno sitelerinin engelleri kaldırılmalı, ergenlik çağından başlayarak bireylere tam teşekküllü cinsel eğitim verilmeli, cinselliğe ulaşamayan kişiler yasal siteleri kullanmaya teşvik edilmeli. yapılır mı? hiç zannetmiyorum. yapılsa en azından şiddetin medya tarafından tetiklenen kısmını elemis oluruz.

kısa vadede ceza ile çözülebilir. ama klasik cezalar değil mesela uzaklaştırma cezası verilen şahsın ayak bileğine patlayıcılı elektronik kelepçe bağlamak. uzun vadede ise eğitim. ceza kısmında daha güzel fikirlerim de var. konuşulabilir.

çok basit. ekonomi evet. refah düzeyimiz çok düşük. 2800 liraya günde 12 saat gibi çalışmamıza rağmen yetmiyor, hobi desen zaten hayal. stres ve sıkıntıyla iç içeyiz. sen ekonomiyi düzelt sadece kadın cinayetleri değil bütün suçlar azalır. fakir ülkelerin hepsi bizim gibi. medeniyetin temelinde yüksek refah düzeyi yani iyi ekonomi yatar.

hiç death note izlediniz mi ?*

önlenemez , evrimi az bilen anlar zaten ama azaltılabilir .

twitter, instagram gibi yerlerde paylaşamaya gerek kalmadan gereken cezanın verilmesi gerekiyor (3 4 yıl değil ama) katillerin tecavüzcülerin değil şiddete uğrayanların arkasında durmak gerekiyor kadın, erkek, çocuk ya da hayvan farketmez şiddet şiddettir ve ceza verilmediği sürece bu olaylar yaşanmaya devam edicek. bu konuda o kadar öfkeliyim ki sabaha kadar konuşabilirim. kadında bi insandır ve en az bi erkek kadar yaşamayı hak ediyoruz. benim hiçbir davranışım, sözüm, kıyafetim şiddete uğramama neden olmamalı olamaz. nasıl önleneceği çok açık net ama baştaki insanlar üç maymunu oynamaya devam ettikçe bitmez. kadın, erkek farketmez hiçbirimizin can güvenliği yok. ben bu durumdan çok sıkıldım artık kadın olmakta n çok mutsuzum, türkiyede yaşamaktan çok mutsuzum.
ayrıca en başta çocuk yetiştirmeyi öğretmek lazım, kadınlara saygılı olmayı öğretmek lazım kadınları namusunu korumak zorunda olduğu bi eşya gibi değil insan olduğunu öğretmek lazım. çocuğuna sevgiyi öğretmek lazım.

1- çocukluktan itibaren verilen kişisel gelişim eğitimi
2- caydırıcı cezalar
3- sosyal refah, ekonomik özgürlük
bana göre bu yollardan geçiyor önlemek

tüm yanlışlar eğitim ile düzelir. boşuna dememişler bir ülkeyi geriye çekmek, yıkmak istiyorsan eğitim sistemini boz diye. eğitimsiz toplum tehlikeli toplumdur. illa okul eğitiminden bahsetmiyorum bu arada. evde verilen eğitim de çok önemli. düzgün bireyler düzgün çocuk yetiştirilir. benim fikrim bu yönde.

türkiye'de herhangi bir şiddet türü bu kafayla önlenemez. her zaman zurnanın zırt dediği yer konuşulur, çoğunlukla bir iki şey düşünülür, tartışılır ama uygulanmaz. hala daha caydırıcı cezalar diyenlere ise o halde gidip isveç'in ceza kanunu alalım diyorum, istatistiksel olarak daha caydırıcı duruyor sonuçta. bu ülkenin ne erkeğinden ne kadınından hayır gelir. erkekler malum, kadınlara bakalım; bu erkekleri yetiştiren anneler mesela. aslan oğlum, kaplan oğlum, göster oğlum, vur oğlum, çarp oğlum vs. kadınların efendi adam yerine yaramaz adam seçimi zaten malum. başka bir kadına şiddet uygulayan, sadece cinsel amaçlı kullanan vs. erkeğe birçok kadının "önceki kız zaten orospuydu, yaşadıkları kendi suçu, ben farklıyım, bunu adam ederim" şeklinde çarpık düşünce yapıları... yani kısaca şiddet her yönüyle ancak medenileşme ile çözülecek bir husus.

kısa vadede çok ağır caydırıcı yaptırımlar (idam müebbet vs)
uzun vadede okul öncesi eğitimden başlayacak şekillerde okullarda zorunlu ders, anne abba olmadan önce zorunlu ders, evlenmeden önce zorunlu ders şeklinde sürekli güncel tutulan bir eğitim şart modeli ile

bir düşünelim;

herkesin aklına gelen ilk şey ağır yaptırımları olan ceza sistemi peki bu ceza sisteminin sonucunda arka planında ceza alan suçsuz erkek sayısı kaç olacak? bu ceza sistemini kendi çıkarları uğruna art niyetli bir şekilde kullanan kadınların sebep olacağı kargaşa ne olacak? sonuçta yakın zamanda canlı yayında şiddet gördüğü için ağlayan bir kadın izledik "sırf takipçi sayısı artsın" diye yapmıştı bunu düşünün bizler istanbul sözleşmesi diye diretirken olanlar bunlarken ceza sistemi sonucu kendisini sevmediğini düşünen, aldatılan, belki de ondan hoşlanmadığı için vs. kaç kadın sahte ihbarda bulunacak ve bir de kadın beyanı esas ve üstün tutulacağı için de erkek kendini aklayamayacak tabi. (e sen kadın düşmanı mısın diye soru sormak isteyenlere sesleneyim ben hiçbir şey cinsiyete düşman değilim insanoğlunun içindeki o bozuk süt damlasının ya da hasetlik ya da fesatlık hatta caniliğin farkındayım.)

kadına şiddetin eğitimi, statüsü, geliri-gideri ayrımı yok bu su götürülemez bir gerçek deriz hatta coğrafya kaderdir dense bile bu konu da coğrafyanın kader olduğu tek konu olayların işleniş şekli, davranış göstergeleridir. kimi coğrafyada kadın sünneti-köleliği, kimi coğrafyada taciz-tecavüz(ki bunların boyutları bile coğrafi farklılıklar gösterir)-ölüm, kimi coğrafyada mobing tümünün aynı yerde yaşandığı da görülmemektedir mobing bile ortak değildir bir çok yerde. bu farklılıkların sebebi ne peki? en başta bu işin eğitimi, statüsü, geliri-gideri ayırımı yok dediğimiz yargılarımızın aslında bal gibi varoluşu.

-şu araya şunu da eklemek isterim ki; kadına şiddet tarafsız bir şekilde ele alınırsa eğer kadının kadına şiddetinin de az bir orana sahip olmadığını görürüz.- (buradan da lütfen kaç erkeğe tecavüz ediliyor bunlar hiç konuşulmuyor gelmesin temelinde burada bile cinsiyet ayırımı yapmamızı beklemeyin hatta yapmayın)

kadına ya da herhangi bir canlıya karşı oluşan şiddet-canilik-baskıcılık eğilimi önlenemez, engellenemez de, sadece azaltılabilir o da nasıl olur geleceğe farkındalıklı toplumlar üreterek yani yeni nesillerin farkındalığını içlerindeki bu içgüdüsel eğilimi görmemelerini, hissetmemelerini sağlayarak. bu tarz eğilime sahip genleri olan insanların çocuk sahibi olmak bir yana aile kurmalarını yasalarla engellemek ise aklımızda yer eden ütopya olarak kalacaktır fakat bu tip ailelerin arasında yaşayan onların ürettiği bu çocukları devlet korumasına almak bir nebze mümkün olabilir fakat burada da devreye siyasi kudret girecektir en nihayetinde nazileşme isteği gibi bir istek bu da. e o zaman nasıl azaltılacak bu olaylar; kusura bakmayın ama o da yine biz kadınlara düşüyor. çünkü toplumda her bir birey bir kadının görgüsünden ve eğitiminden geçiyor. bu sebeple ilk önlem tabi ki koruyucu bir yasa ama önce eğitim. kadın eğitimi.

saf gelecek, saf kültür, saf toplum oluşturmak dünya üzerinde çok zor bir ihtimal çünkü gece ve gündüzü, yazı ve kışı, sıcağı ve soğuğu hatta onu kuzey ve güney olarak ayıran çizgiye sahip bir dünyada tek bir şey olmasını beklemek kötüyü bertaraf edip iyiye sarılmak mümkün değil.

velhasılıkelam sevgili dostlar, yapılacak tek şey ne olursa olsun savaşmaya devam etmek, tehlikenin farkında olmak, kendimizi savunmak ve asla ama asla sessiz kalmamak. biz değil onlar yılsın, onlar yıkılsın!

yumurtamı tavuktan çıkar tavuk mu yumurtadan çıkar sorunsalı ile anlamdaş olduğunu düşündüğüm sorunsal. erkek çocuğunu anne büyütüyor sonra büyüyen erkek çocuğu başka bir anne adayına şiddet uyguluyor. şiddet sadece erkekten gelmiyor tabikide kadının kadına şiddeti konusunda gözardı edilemez. bunun sebebi yine erkek çocuğu. başa bela bu erkek çocukları. kendileri olmasa bile başka bir kadının şiddet meyilli olmasına sebebiyet veriyor. önlem konusunda tavsiyem erkek çocuğunun iyi yetiştirilmesi, iyi yetiştirilmiş ise ne karşısında ki kadına şiddet uygular ne başka kadın tarafından şiddet uygulanmasına izin verir. aslında "erkek çocuğu" kavramını çok kullanma sebebim maşa görevi görmeleri. kadının en büyük düşmanı yine kadındır diyorum sorunsalıdır kendileri.

maalesef önlenemez dediğim durumdur. bazı insanlar eğitilebilir. fakat bazıları eğitilemez. içlerinde salt kötülükle doğanlar var.

direk kamu düzeni ile en aza indirilir, maalesef yine bitmez. toplumsal bir bilinç oluşturulur, kamu spotlarında cezai durum vurgulanır. insanlar korkmaya başlar, korku ile önüne geçilir kısa vadede.
uzun vadede ise eğitim ile olur ve kuşaklar ilerledikçe kültüre yerleşir.

eğitim. çocuklarınızı eğitmekle başlayabilirsiniz. çocuklarınıza kadın erkek rollerini düzgün öğretmekle başlayabilirsiniz. çocuklarınızı ergenlik dönemlerinde başıboş bırakmayarak, cinselliği, cinsel hatatta kadın erkek rollerinin ne olduğunu sağlıklı bir şekilde öğrenmesini sağlayarak başlayabilirsiniz. izlediğiniz dizi ve filmlerde, çocuğunuzla izlediğiniz dizi ve filmlerdeki akıllı işaretlere dikkat edebilirsiniz. çocuklarınızı seçeneklerinde özgür bırakabilirsiniz. ev içindeki çocuklara ait sorumlulukları çocuklarınıza eşit olarak paylaştırabilirsiniz.


şiddetsiz büyütebilirsiniz. yanlarında olabilirsiniz. ne olursa olsun arkalarında duracağınızı onlara hissettirebilirsiniz.

bugün şiddet, taciz ve tecavüzde rol oynayan tüm insanlar bir zamanlar çocuktu ve nasıl eğitildilerse öyle birer yetişkin oldular. siz de kendinizi ve çocuklarınızı eğiterek gelecek nesillere katkıda bulunabilirsiniz.


bir de islam'dan uzak durabilirsiniz...

"kızınızı korumayın, oğlunuzu eğitin."