kalitesizliğe dayanamamak

türk televizyonundaki kalitesizliğe dayanamama durumu. izleyecek güzel bir şey arama isteği.

televizyonu açtığımda hepsinin konusu aynı olan salak saçma diziler ve onların aptal soundtracklerini duymaktan bıktım.(sööözh söözh yeeah ben bordo bereliyim vatan bayrak dıgıdık dıgıdık)
hiç bir manası yok sadece gaz verme ve milli duygulardan prim yapma var.
bitane askeri dizi de askerlerin rambo gibi mermi sıkmasını değil de yaşadığı ptsd'leri ve sivilde hayata uyum sağlayamayışını anlatsın, yöre halkının acılarını anlatsın.

daha kötüsü de plazalarda geçenler. hepsinin görüntüsü aynı, lafları aynı, yedikleri aynı. bunu izleyen gençler de sanacak ki plazalar iş değil seks yuvası.ulan bitane plazada geçen dizi yapın da çalışan ve geçinemeyen insanın yaşadığı bunlarımları ve metropolde kendini arayışını anlatsın. niye çekmiyorsunuz.

bitane dizinin fon müziği de cıstaklı rap müziği değil abd dizileri gibi sade melodilerden oluşsun.

insanlar sadece yüksek sesli şeyleri mi seviyor yoksa başka tür müzikler olduğunu mu bilmiyor.

kim izliyor bunları bence kimse izlemiyor ve ortada büyük bir reklam balonu dönüyor. ya da insanlar boş boş monitöre bakıyor.

seçim yapma özgürlüğüne sahip olduğumuz için şanslı olduğumuz durumdur.
kalitesizliğe dayanamazsın ve gider kaliteli içerik ararsın hem daha zevkli olur.
hayatta ortaya konulan içerikler (kitap müzik film dizi televizyon seks) olduğu sürece kaliteli ve kalitesiz olarak ikiye ayrılacaktır zaten.
sevdiğini tutup almak senin elinde bizim elimizde.
mesela netflixte orkun ışıtmağın kaka yediği içerikte var çok faydalı belgesellerde var seçim bizim.

eskiden metin uca vardı passaparola,sürekli gündüz kuşağında bilgi yarışmaları,gündüz komedi dizileri şimdi ne var koca bir hiç.televizyonu gerçekten tek tip insana hitap ettirdiler,bizde artık kullanmıyoruz.

tv kalitesinin giderek düşmesinden ötürü neredeyse 3-4 yıldır tv izlemiyorum. eğer düşüş benim bıraktığım zamandaki ivme ile devam ettiyse durum şu an kritik seviyede olmalı. yazık.

ama ben çok mutluyum!

en büyük medeniyetsizlik göstergelerinden biridir

işte bu yüzden paralı platformlar var.
üye oluyorsun, istediğin tarzda şeyi istediğin gibi izliyorsun.
hem televizyondaki gibi reklam falan da olmuyor.

böyle bir seçim hakkımızın olduğunu düşünmediğim, dayanılmaz seviyelerde olsa da kaçınılmaz olarak maruz kalınan ızdırap noktasıdır.
bırakın ülkedeki cümle insani kokuşmuşluğu; içtiğimiz su, soluduğumuz hava, yediğimiz şeylere kadar sirayet etmiş bir deformasyondan, kendini izole etmenin görünen bir yolu yok. doğal ölüm haberlerine sevinecek durumdayız. iş kazası diye adlandırılan toplu ölümlerin hepsi, kılçıksız ihmaller zinciri.
satacak bir şeyin yoksa adam sat yasaları çıkarılıp ödüllü ihbar kanalları kuruldu. insanlar, en yakın çalışma arkadaşlarına, komşularına ve dahi akrabalarına bile birer objektif ajan gözüyle bakıyor.
yalanın her anlamda kol gezip hayatın her alanına bu denli işlediği bir ortamda, şüphe de hepimize hakim olan tek duygu oldu.
başlı başına, yaşamlarımız kalitesiz.

insanından tut aldığım hizmet dahil kalitesiz işlere tahammülüm yok. insan olanını hadi bir şekil alkışlarla uğurlayabiliyorsun da diğerini iade et süreci kontrol filan et daha uzun iş.

dank!

ulan bu yüzden kendime dayanamıyorum

kendini kaliteli zannetmektir. evet.