kapadokya’da balonlara binemeyen türkler

kişi başı 200 250 euro arası değişiyor balon fiyatları. kaldı ki o bölge sadece turiste çalışır. boş otele yerli misafir almayan gördüm.

fakirliğimizin yüzümüze tokat gibi çarptığı bir olay daha. *

kendi ülkemizin nimetlerinden faydalanamıyoruz.
sahiller, plajlar, lüks mekanlar, otellerimiz hep turistlere hizmet verme amacında.

nedir bu kepazelik.

bedava verseler binmem zaten de bizim de binemememiz kötü olmuş. hayat çok pahalandı. dün bir şey beğendim alayım dedim. 950 tl yazıyordu üstünde. üstelik laylon efendim. naylon şeye o kadar verilir mi gerekte olmadığı için almadım. ama o şeyin karşılığı değil tabi o para. kira maaş nakliye yüzünden de öyle oldu fiyatlar.

her sabah uyanıp balonları 'gören' insanların belki de bir kere bile yaşayamadıkları bir deneyimdir

binemeyecekler tabi.. yaşadığınız ülkenin farkında olun. ciddi ciddi kendinizi dünyanın önemli vatandaşlarıyla bir tutuyorlar

gün geçtikçe yoksullaştığımıza bir başka örnektir. tıpkı filipinler'de yabancı turistlerin tatil yapıp, yiyip, içip ve hatta dibine kadar eğlenirken yerel halkın onlara hizmet etmesine benziyor bu durum. ya da yoksul olan ve kendi ülkelerinin tadını çıkaramayan başka halklar gibi. aynı duruma düştük ne farkı var? üstelik paramız bu kadar değer kaybederken kalifiye ya da kalifiye olmayan gurbetçilerimizin hızla ucuz iş gücüne dönüşmesi de işin başka bir acı veren tarafı. doların 1 tl olduğu zamanlarda 3000 ya da 4000 dolarlara burun kıvıranlar şimdi 2000 dolara bile gitmeye razı. amacım hiçbir milleti küçümsemek değil ve haddim de değil. ama nereye doğru gidiyoruz? başka ülkelerde 1000 dolara tuvalet temizlemeye ya da üç kuruş için hadsiz insanların hakaretlerini sineye çekmeye mi?

millet ay sonunu getiremiyor, sokaktan kimi çevirseniz kredi kartıyla gelmemiş maaşlarını kullanarak ipotekleyerek dönüyor ki muhtemelen onlarda ful çakılı limittir. bu koşullarda tatil yapabilen düşünebilen mi kaldı, sadece hayal.
bakın bu ülkenin 3te 1i istanbul'da yaşıyor. bırakın kapadokya'ya gidip balona binmeyi, kaçı ne sıklıkta eminönüne gidip bir boğaz turu yapabiliyor. ortaköy'e gidip bir kumpir yemeyeli ne kadar oldu kimbilir milyonlarca kişiye. doğum gününde bir pasta alamayan, evlilik yıldönümünde eşini bir dışarı çıkaramayan kaç kişi var.
istanbul'un her yanı ayrı bir tarih diyoruz. kaç kişi çıkabildi galata kulesine, yerebatan sarnıcını kaç kişi gördü. hangi müzeyi gezdik onlarca müze içinde, çoğundan haberimiz bile yok. tiyatro vs desen ona keza.
bazılarına merakımız yok denilebilir peki ama neden yok. öyle bir hayat yaşayarak gelmemiş olmanın, eğitim düzeyinin, ülkede sanata merakın teşvik edilmemesinin ve imkansızlığının ürünü olabilir mi?
demek istediğimin en basit hali mesela ülkede piyano merakı olmadığından değil hiç piyano bile görmediğimizden bilmiyoruzdur belki çalmayı, o yüzden merakımız yoktur. okullarda flüt dışında bir enstrüman çalmayı öğrenen var mı?
yere göğe koyamadıkları, dünyanın kıskandığı türkiye bu işte. el gelir ta ülkesinden buraya belki de başka kıtadan, senin en güzel yerlerini de görür aktivitesini de yapar, biz anca onlara hizmet eder karşılığında karın doyurmaya çalışırız. karın tokluğuna heba edilen satılan hayatlar..

nevsehir'de yaşayıp sadece izlemekle yetinmek

türk halkı , seçimlerinin sonucuna katlanmaktadır . olay bundan ibaret.

aslında binebilirim ama ile başlayan uzaktan iç çektiğimiz durumlardan biri daha....

dünya fiyatlarıyla hemen hemen aynı seviyede fiyatlardır. ne en pahalısı ne en ucuzudur. bu fiyatlar yabancı turist için de pahalıdır. uzun uzun gelir adaletsizliği ile vaaz vermeyeceğim.
kısaca fiyatlar, sadece ödeyebilen için makuldur. biz ödeyemiyoruz, çünkü fakiriz. çoğu turist de ödeyemiyor; onlar da fakir.

kürtler lazlar çerkesler binebiliyormu peki.

biz anca 100-200 kişi taşıyan zeplinler yapılırsa bineriz.

türk halkı bilim yerine dini fikirleri tercih ettiği için başımıza gelenler normaldir.

binen yabancılardan farkımız yoktur. onlarda kendi ülkesinde binemedikleri için tercih etmişler. ekonomik olarak zaten uçuşta bir ülkeyiz. ne gerek var birde balonla uçmaya. ayrıca almanya bizi kıskanıyor. ayrıca ezanları susturamazlar.

sabahtan başlayıp gelen turistleri çevirip nolur bende binmek istiom nolur bi kerecik biniverem diye ağlanırsanız gün sonuna kadar binmiş olursunuz.

tr’yle sınırlı bir durum değildir. bu tarz aktiviteler genelde dünyada orta-üst sınıf içindir, zaten kalanın böyle şeylere zamanı da olmaz. ayrıca önce o balonu kendi imkanlarınla uçurabileceksin, sonra bunları konuşucaz. adam balonu dövizle uçuruyor? aslında devlet devlet olsa tüm çocuklar çocukken devlet imkanıyla en az bir kere binmeli. bizi tüm dünyadan ayıran şey bunu bile yapamıyor oluşumuz.

bu balonları oraya getiren oluşum bunu girişim amaçlı yaptı, halk için yapmadı ki karşı çıkıyoruz. çok ucuz kira fiyatları(!), çürük boş beleş malı 7000 katına satmalar hepsi bizim bu girişimciliğimizden(!)'dir.