karanlıkta uyumak vs loş ışıkta uyumak

karanlıkta uyurum sürekli. karanlık bir ortam ertesi güne daha pozitif ve enerjili uyanmamı sağlıyor. ayrıca bilim insanlarının da yaptığı bir araştırmaya göre beyin ışık olan yerde yarı uyanık kalır ve komut bekler, böylelikle tam dinlenme gerçekleşmez vücutta.

sağlık için karanlıkta uyumak gerek. loş ışığın dahi odaya girmemesi gerek. karanlık korkusu yüzünden ışığı yakanlara çağrıda bulunuyorum. bir kere gözünüzü kapayıp uykuya dalınca karanlık hissetmiyorsunuz. rüyalarınızı anlatmanızı istesek, ya çayır çimende kelebek kovalıyorsunuzdur, ya deniz kıyısında güneşin tadını alıyorsunuzdur ya da hayalinizdeki sevgiliniz size evlenme teklif ediyordur. işte böyle efsane ve romantik rüyalar karanlıkta görülmez. siz bunun gibi metafiziksel boyutlarda 50 kez oraya buraya gidip gelirken, karanlık, saf ve zararsız biçimde karanlığını yaşamaktadır. ışığı tercih edecek olsam gece karanlığında karabasan tacizine uğramış biri olarak kendim tercih ederdim. zaten gelecek olsa loş ışıkta da bulur sizi.

onu da geçtik, loş ışık veya tüm ışık, uykunun gereksinimi olan hormonları engelleyerek kanser hastalığına davetiye çıkarıyor. hayran kitlesi tarikat örgütlenmesi gibi olan yıldız tilbe ablanız da, yalnız kalma korkusu yüzünden evdeki tüm ışıkları yakar, hatta gece bile ışığı yakarak uyurmuş. bir ara da kanser illeti ile cebelleşmişti artık bununla ilgisi var mı bilemem.

karanlıkta uyumak.

sağlıklı olanı karanlıkta hatta zifiri karanlıkta uyumaktır.
(bkz: melatonin)