#ödüllü filmler
30 yıldır görüşmeyen 3 kardeşin babalarının vefatı üzerine yaşadıkları yere geri dönmesi ve köydeki garip olayları konu alan yerli film.
yönetmen
tolga karaçelik
oyuncular
(bkz: ezgi mola), serkan keskin, ercan kesal, hakan karsak, tolga tekin
tolga karaçelik
oyuncular
(bkz: ezgi mola), serkan keskin, ercan kesal, hakan karsak, tolga tekin
sundance film festivali -dünya sineması - jüri büyük ödülü
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "mademoiselle" tarafından 15.11.2020 19:39 tarihinde açılmıştır.
1.
tolga karaçelik'in senaristi ve yönetmeni olduğu 2018 yapımı film.
--! spoiler !--
yıllardır görüşmeyen üç kardeşin bir araya gelmesini sağlayan babalarının ölmesi olmuştu. ilişkilerinin gelişimini izlemek, birbirini dinlemeye bile katlanamayan kardeşlerin aynı sofraya gülerek oturmasına şahit olmak güzeldi. izleyeli biraz olmuş aklımda kalan bu pozitif olaydı işte.
--! spoiler !--
--! spoiler !--
yıllardır görüşmeyen üç kardeşin bir araya gelmesini sağlayan babalarının ölmesi olmuştu. ilişkilerinin gelişimini izlemek, birbirini dinlemeye bile katlanamayan kardeşlerin aynı sofraya gülerek oturmasına şahit olmak güzeldi. izleyeli biraz olmuş aklımda kalan bu pozitif olaydı işte.
--! spoiler !--
devamını gör...
2.
tolga karaçelik'in sarmaşık filminden sonra çok büyük beklentiyle bu filmi izlemeye gitmiştim ama hayal kırıklığı yarattı. yapay duran bir yanı var filmin bana göre. mizahı bana göre değildi, karakterler iyi işlenmemişti. filmin sonu artık ağlama isteği uyandırdı bende. absürt durumlar yaratmak güzel ama işte zor iş sanırım. belki sarmaşık gibi muazzam bir filmi olmasaydı yönetmenin, bu kadar keyifsiz hissetmezdim bu filmden sonra.
devamını gör...
3.
kayıp kavramı adı altında inceleyebileceğimiz, aile ve kardeş kavramının vurgusunun ve öneminin yapıldığı filmdir. 3 kardeşin bir araya gelmesini ve özlem gidermesini anlatan film de seçilen şarkılar özellikle buradan ile severek izleyeceğiniz filmdir,tavsiye edilir.
devamını gör...
4.
bkz: tolga karaçelik) in mükemmel filmi. 2018 yapımı film absürd komedi türünde. bence türk sinemasında türünün en iyi örneklerinden biri. birbirinden kopmuş 3 kardeşin, babalarının birden bire hepsini köye çağırması ile kesişen yolları ve köy yolunda ve köyde başlarından geçen hikayeleri absürd bir şekilde sunuyor yönetmen. oyuncular arasında bartu küçükçağlayan, tuğçe altuğ, tolga tekin, serkan keskin, hakan karsak, ezgi mola, ercan kesal gibi usta isimler yer alıyor.
filmdeki absürdlkleri saymakla bitiremem. köy meydanında patlayan tavuklar mı dersiniz, atesit imam mı istersiniz, büyük ağabeyin astronot olması ve astronot kıyafetiyle cenazeye gelmesi, küçük kardeşin (bartu küçükçağlayan) köyde suratı kanlar içinde dolaşması, kız kardeşin pavyonda kavga çıkarması ve adamların suratına küfürler etmesi ve daha bir sürü şey.
tolga karaçelik daha önce sarmaşık filmiyle de bir çok ulusal ve uluslar arası ödül almıştı, bu filmiyle de yine hem ulusal hem uluslararası festivallerde ödül alarak artık türk sinemasında yerinin olduğunu seyirciye kanıtladı.
kelebekler'de aileye, ebeveynlere dair o kadar çok can yakıcı detay var ki. bir yandan bu kadar absürdlük ve kahkaha bombardımanı var diyorum ama bir yandan da acı ve hüzün var. ağladığım sahneleri bile oldu net.
türk sinemasının son yıllardaki en iyi filmlerinden bence. ve sinema adına umutlu olmamı sağlıyor yönetmen tolga karaçelik.
filmdeki absürdlkleri saymakla bitiremem. köy meydanında patlayan tavuklar mı dersiniz, atesit imam mı istersiniz, büyük ağabeyin astronot olması ve astronot kıyafetiyle cenazeye gelmesi, küçük kardeşin (bartu küçükçağlayan) köyde suratı kanlar içinde dolaşması, kız kardeşin pavyonda kavga çıkarması ve adamların suratına küfürler etmesi ve daha bir sürü şey.
tolga karaçelik daha önce sarmaşık filmiyle de bir çok ulusal ve uluslar arası ödül almıştı, bu filmiyle de yine hem ulusal hem uluslararası festivallerde ödül alarak artık türk sinemasında yerinin olduğunu seyirciye kanıtladı.
kelebekler'de aileye, ebeveynlere dair o kadar çok can yakıcı detay var ki. bir yandan bu kadar absürdlük ve kahkaha bombardımanı var diyorum ama bir yandan da acı ve hüzün var. ağladığım sahneleri bile oldu net.
türk sinemasının son yıllardaki en iyi filmlerinden bence. ve sinema adına umutlu olmamı sağlıyor yönetmen tolga karaçelik.
devamını gör...
5.
2018 senesinde gösterilen muazzam bir film kelebekler. galiba bu gece dördüncü kez izledim. senarist ve yönetmen tolga karaçelik. sundance film festivali'nde büyük jüri ödülü de alıyor üstelik. benim için üzerine konuşması zor filmlerden, spoilerlı kısımlara geçiyoruz.
30 sene sonra babalarından aldıkları bir telefon sayesinde bir araya gelen üç kardeş. biri almanya'da yaşayan, uzaya hiç gitmemiş bir astronot, cemal. biri asla hak ettiği değeri görmediği bir evlilikten yakasını sıyırmaya çalışan suzan. öteki de vasat oyuncu, vasat dublaj sanatçısı kenan.
üç kardeşin annesi daha çok küçüklerken intihar ediyor. aile için büyük bir yıkım oluyor bu. baba postalıyor çocukları sağa sola. hem babalarından hem birbirlerinden bi' haber büyüyorlar. babalarından aldıkları telefon ile hasanlar köyü'ne, babalarının köyüne yolculukları başlıyor. bu yolculuk sırasında kendileriyle, birbirleri ile ve geçmişleri ile hesaplaşmaya ve cebelleşmeye çalışıyorlar. köye vardıklarında ise babalarının ölmüş olduğunu öğreniyorlar. hesaplaşma yarım kalıyor.
eksiklik, öfke durulmuyor tabii.
köy de çok enteresan bir köy. gökten yağan ölü kelebekleri, barut yedikleri için patlayan tavukları falan derken kendi başına bir karakter.
bir de inançları konusunda şüpheye düşmüş, nihilizmin eşiğinde idealist bir hoca var. okuyayım duamı, alayım paramı demiyor. emin olmadığım duayı okumam diyor.
öyle bir film ki kelebekler, kahkahalara boğulduğunuz bir sahnenin ardından burnunuzun direği sızlıyor. benim için filmin en can alıcı repliği ise şu:
"sen kaçtın sen! sen kaçtın! yetmedi astronot oldun! uzaya gitmeye çalışıyosun a**na koyim!"
filme eşlik eden iki güzel şarkıdan bahsetmeden olmaz.
bilmiyorum ilker canikligil'i seviyor musunuz? ben mimiklerini seviyorum, sohbetini de. o yüzden bir de onun iki videosunu bırakacağım, ilkinde film hakkında yorumlarını paylaşıyor, ikincisinde ise tolga karaçelik ile tatlı bir sohbet var.
şimdiden keyifli seyirler.
30 sene sonra babalarından aldıkları bir telefon sayesinde bir araya gelen üç kardeş. biri almanya'da yaşayan, uzaya hiç gitmemiş bir astronot, cemal. biri asla hak ettiği değeri görmediği bir evlilikten yakasını sıyırmaya çalışan suzan. öteki de vasat oyuncu, vasat dublaj sanatçısı kenan.
üç kardeşin annesi daha çok küçüklerken intihar ediyor. aile için büyük bir yıkım oluyor bu. baba postalıyor çocukları sağa sola. hem babalarından hem birbirlerinden bi' haber büyüyorlar. babalarından aldıkları telefon ile hasanlar köyü'ne, babalarının köyüne yolculukları başlıyor. bu yolculuk sırasında kendileriyle, birbirleri ile ve geçmişleri ile hesaplaşmaya ve cebelleşmeye çalışıyorlar. köye vardıklarında ise babalarının ölmüş olduğunu öğreniyorlar. hesaplaşma yarım kalıyor.
eksiklik, öfke durulmuyor tabii.
köy de çok enteresan bir köy. gökten yağan ölü kelebekleri, barut yedikleri için patlayan tavukları falan derken kendi başına bir karakter.
bir de inançları konusunda şüpheye düşmüş, nihilizmin eşiğinde idealist bir hoca var. okuyayım duamı, alayım paramı demiyor. emin olmadığım duayı okumam diyor.
öyle bir film ki kelebekler, kahkahalara boğulduğunuz bir sahnenin ardından burnunuzun direği sızlıyor. benim için filmin en can alıcı repliği ise şu:
"sen kaçtın sen! sen kaçtın! yetmedi astronot oldun! uzaya gitmeye çalışıyosun a**na koyim!"
filme eşlik eden iki güzel şarkıdan bahsetmeden olmaz.
bilmiyorum ilker canikligil'i seviyor musunuz? ben mimiklerini seviyorum, sohbetini de. o yüzden bir de onun iki videosunu bırakacağım, ilkinde film hakkında yorumlarını paylaşıyor, ikincisinde ise tolga karaçelik ile tatlı bir sohbet var.
şimdiden keyifli seyirler.
devamını gör...
6.
tolga karaçelik tarafından yönetilmiş türk filmi; senaryosu da yönetmeni tarafından yazılmıştır.
başrolde ise tolga tekin
bartu küçükçağlayan
tuğçe altuğ gibi isimler yer alır.

başrol dışında filmde tanınmış birkaç oyuncu daha var; serkan keskin - hakan karsak ve son sahnede gördüğümüz ercan kesal
şimdi ise filmimizi biraz konuşalım.
babaları ile 30 yıldır görüşmeyen ve anneleri çok eskiden intihar etmiş olan, birbirinden bağımsız apayrı dünyaların insanı 3 kardeşin hayatlarının, yollarının bir anda yeniden kesişmesi sonucu yaşadıkları, birbirlerini tanıma çabaları, köye gitmeleri, geçmişi hatırlama çabaları konu ediniliyor.
cemal almanya'da yaşayan bir astronot ve kardeşlerin en büyüğü.
diğerlerine göre daha ciddi biri.
suzan en küçük kız kardeşleri ve kendine özgü davranışları onu farklı biri yapıyor, buz kovasına telefon koymak gibi..
kenan ise ortanca çocuk ve dublaj sanatçısı, içmeyi seviyor, hayatla dalga geçmeyi bildiği gibi gerektiğinde tavrını ortaya koymayı da, sesini yükseltmeyi de, ağlamayı da iyi biliyor.
babalarının en büyük oğlanı arayıp hasanlar köyüne çağırması sonucu kardeşler bir araya gelip köye gidiyorlar.
ancak işler hiç hesapladıkları gibi gitmez,
büyük hayal kırıklığı yaşarlar.
çok spoiler verip filmin tadını kaçırmak istemiyorum, o yüzden şimdi sadece filmle ilgili yorumuma geçip tanımı bitireceğim.
film bence farklıydı, absürdizm olgusunun komedi ile karışımıydı bana kalırsa, yönetmen ölümü güzellemiyor.
hayatın toz pembe olmadığını ve olamayacağını anlatıyor aslında, yıllar sonra telefonun çalabilir, bir anda kardeşlerin çıkagelir, bu ne şimdi dercesine olaylar üst üste gelişir, facialar ve kahkahalar hep beraberdir.
hayatının en berbat günü olabilir, babanın evine geldiğinde musluk elinde kalır, karakterin başına geldiği gibi yanınızda tavuk patlayabilir
karnını doyurmak için bir gazino dışında yer bulamayabilir, babanın cesedini gördüğün gün kendine rakı alıp acıyı yaşamaya devam edebilirsin.
aynı anda hem doksanlar müziği dinleyerek dans edebilir hem de çocukluğunuzu hatırlayamadığınız için ağlayarak sigara içebilirsiniz, tıpkı suzan gibi.
karakterlerin gelişimini sevdim,
bence iyiydi.
içsel hesaplaşmalar, anılar, kendini yeniden tanıma çabası, ebeveynini affetmeye çalışmak, aynı zamanda kırgın olmak, hayattaki uç ve tezat noktaların iç içe geçişi, fena olmayan oyunculuklarla karşımıza çıkıyor.
hem komik hem de son sahnelerdeki oyunculuklar ile göz dolduran bir filmdi.
en çok bartu küçükçağlayan'ın oyunculuğunu iyi buldum, duygu geçişlerindeki gerçekçilik, komik ve ciddi olmayı aynı anda başarması fena değildi.

sen unutmaya çalışırken ben hatırlamaya çalışıyorum benzeri replik iyiydi.
tavuk patlama sahnesi oldukça rahatsız ediciydi.
başrolde ise tolga tekin
bartu küçükçağlayan
tuğçe altuğ gibi isimler yer alır.

başrol dışında filmde tanınmış birkaç oyuncu daha var; serkan keskin - hakan karsak ve son sahnede gördüğümüz ercan kesal
şimdi ise filmimizi biraz konuşalım.
babaları ile 30 yıldır görüşmeyen ve anneleri çok eskiden intihar etmiş olan, birbirinden bağımsız apayrı dünyaların insanı 3 kardeşin hayatlarının, yollarının bir anda yeniden kesişmesi sonucu yaşadıkları, birbirlerini tanıma çabaları, köye gitmeleri, geçmişi hatırlama çabaları konu ediniliyor.
cemal almanya'da yaşayan bir astronot ve kardeşlerin en büyüğü.
diğerlerine göre daha ciddi biri.
suzan en küçük kız kardeşleri ve kendine özgü davranışları onu farklı biri yapıyor, buz kovasına telefon koymak gibi..
kenan ise ortanca çocuk ve dublaj sanatçısı, içmeyi seviyor, hayatla dalga geçmeyi bildiği gibi gerektiğinde tavrını ortaya koymayı da, sesini yükseltmeyi de, ağlamayı da iyi biliyor.
babalarının en büyük oğlanı arayıp hasanlar köyüne çağırması sonucu kardeşler bir araya gelip köye gidiyorlar.
ancak işler hiç hesapladıkları gibi gitmez,
büyük hayal kırıklığı yaşarlar.
çok spoiler verip filmin tadını kaçırmak istemiyorum, o yüzden şimdi sadece filmle ilgili yorumuma geçip tanımı bitireceğim.
film bence farklıydı, absürdizm olgusunun komedi ile karışımıydı bana kalırsa, yönetmen ölümü güzellemiyor.
hayatın toz pembe olmadığını ve olamayacağını anlatıyor aslında, yıllar sonra telefonun çalabilir, bir anda kardeşlerin çıkagelir, bu ne şimdi dercesine olaylar üst üste gelişir, facialar ve kahkahalar hep beraberdir.
hayatının en berbat günü olabilir, babanın evine geldiğinde musluk elinde kalır, karakterin başına geldiği gibi yanınızda tavuk patlayabilir
karnını doyurmak için bir gazino dışında yer bulamayabilir, babanın cesedini gördüğün gün kendine rakı alıp acıyı yaşamaya devam edebilirsin.
aynı anda hem doksanlar müziği dinleyerek dans edebilir hem de çocukluğunuzu hatırlayamadığınız için ağlayarak sigara içebilirsiniz, tıpkı suzan gibi.
karakterlerin gelişimini sevdim,
bence iyiydi.
içsel hesaplaşmalar, anılar, kendini yeniden tanıma çabası, ebeveynini affetmeye çalışmak, aynı zamanda kırgın olmak, hayattaki uç ve tezat noktaların iç içe geçişi, fena olmayan oyunculuklarla karşımıza çıkıyor.
hem komik hem de son sahnelerdeki oyunculuklar ile göz dolduran bir filmdi.
en çok bartu küçükçağlayan'ın oyunculuğunu iyi buldum, duygu geçişlerindeki gerçekçilik, komik ve ciddi olmayı aynı anda başarması fena değildi.

sen unutmaya çalışırken ben hatırlamaya çalışıyorum benzeri replik iyiydi.
tavuk patlama sahnesi oldukça rahatsız ediciydi.
devamını gör...