keloğlanın annesinin adı nedir sorunsalı
başlık "mastor" tarafından 26.04.2024 07:56 tarihinde açılmıştır.
1.
ben bu beynimi japon balığıyla değiştireceğim zaten aykûmuz aynı da, sabah uyandım ve aklıma gelen tek, net soru bu.
ah keloğlan keleş oğlan, annesinin adı ne acaba ya? hiçbir yerde geçmiyor.
peki keloğlan'ın adı ne? onun da bir adı olmalı, hayat çok zor ya aşırı yorucu hayat...
ah keloğlan keleş oğlan, annesinin adı ne acaba ya? hiçbir yerde geçmiyor.
peki keloğlan'ın adı ne? onun da bir adı olmalı, hayat çok zor ya aşırı yorucu hayat...
devamını gör...
2.
bence keloğlan'ın annesinin adı seher. çünkü köylerde muhakkak "seher" isimli bir abla/teyze bulunur. keloğlan'ın ismi de ahmet'tir aslında... baştan söyleyeyim de bunlar, tamamen benim hayal dünyamın ürünü...
çocuklarım, küçükken keloğlan masallarını çok severdi. çizgi filmini birlikte izlerdik, hatta okumayı yeni öğrendiklerinde, daha şevkle okumayı çözsünler diye onlara keloğlan kitapları almıştım. onlar okur, ben dinlerdim. o zamanlar gece yatmadan önce keloğlan'ı çok sevdiklerini bildiğimden içinde keloğlan olan masallar anlatırdım. gün içinde zorluk yaşadıkları bir durum olmuşsa, o zorluğun üstesinden nasıl geleceklerini keloğlan üzerinden anlatırdım. sonrasında keloğlan böyle bir durumda ne yapmış diye sorardım. cevap verdiklerinde, demek ki bizler de böyle durumlarda keloğlan gibi davranmalıyız diyerek konuyu kapatırdım. keloğlan üzerinden öğretmek istediğim durumları böylelikle öğretebiliyordum.
ta ki bir gün büyük oğlum 8 yaşlarındayken, "anne, sen gün içinde yaşadığımız olayları keloğlan'a yaşatıp bize ders vermeye çalışıyorsun. keloğlan'ın başına başka şeyler gelmiyor mu?" diyene kadar bu didaktik tutumuma devam etmiştim. ama o gün artık bu yöntemin işe yaramadığını, çocuklarımın büyüdüğünü ve biraz da didaktiklikten ziyade aksiyonlu keloğlan masalları anlatmamı istediklerini anlamıştım.
o günden sonra anlattığım keloğlan masalları, macera doluydu... çocuklarım, ahmet'in sırf kel olduğu için keloğlan olarak bilinmesine üzülüyorlardı aslında ama kendisi de bu durumu kabullendiği için bunu dert etmemeleri gerektiğini söylerdim. ezcümle, yıllarca keloğlan temalı çizgi film/kitap/masal anlatımı gibi şeylerle hemhal olduğumdan, böylesine uzun bir tanım yazmasam olmazdı.*
çocuklarım, küçükken keloğlan masallarını çok severdi. çizgi filmini birlikte izlerdik, hatta okumayı yeni öğrendiklerinde, daha şevkle okumayı çözsünler diye onlara keloğlan kitapları almıştım. onlar okur, ben dinlerdim. o zamanlar gece yatmadan önce keloğlan'ı çok sevdiklerini bildiğimden içinde keloğlan olan masallar anlatırdım. gün içinde zorluk yaşadıkları bir durum olmuşsa, o zorluğun üstesinden nasıl geleceklerini keloğlan üzerinden anlatırdım. sonrasında keloğlan böyle bir durumda ne yapmış diye sorardım. cevap verdiklerinde, demek ki bizler de böyle durumlarda keloğlan gibi davranmalıyız diyerek konuyu kapatırdım. keloğlan üzerinden öğretmek istediğim durumları böylelikle öğretebiliyordum.
ta ki bir gün büyük oğlum 8 yaşlarındayken, "anne, sen gün içinde yaşadığımız olayları keloğlan'a yaşatıp bize ders vermeye çalışıyorsun. keloğlan'ın başına başka şeyler gelmiyor mu?" diyene kadar bu didaktik tutumuma devam etmiştim. ama o gün artık bu yöntemin işe yaramadığını, çocuklarımın büyüdüğünü ve biraz da didaktiklikten ziyade aksiyonlu keloğlan masalları anlatmamı istediklerini anlamıştım.
o günden sonra anlattığım keloğlan masalları, macera doluydu... çocuklarım, ahmet'in sırf kel olduğu için keloğlan olarak bilinmesine üzülüyorlardı aslında ama kendisi de bu durumu kabullendiği için bunu dert etmemeleri gerektiğini söylerdim. ezcümle, yıllarca keloğlan temalı çizgi film/kitap/masal anlatımı gibi şeylerle hemhal olduğumdan, böylesine uzun bir tanım yazmasam olmazdı.*
devamını gör...
3.
devamını gör...