orijinal adı: the red notebook
yazar: paul auster
yayım yılı: 1993
yazarın başından geçen olaylara da yer verdiği, hayatın içinden konularla bezenmiş öykülerinin yer aldığı öykü kitabıdır.
yazar: paul auster
yayım yılı: 1993
yazarın başından geçen olaylara da yer verdiği, hayatın içinden konularla bezenmiş öykülerinin yer aldığı öykü kitabıdır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zamansız kelebek" tarafından 10.12.2023 02:48 tarihinde açılmıştır.
1.
üslubunu epeydir merak edip nihayet okuduğum bir saatte çabucak biten paul auster imzalı pdf'i 82 sayfa olan eser, 1993'de yayımlanmış.
öyküler sanki edgar allan poe tarzında bir gerilim ile kaleme alınmış, okurken biraz irkildim açıkçası, öykülerin başını ve sonunu öyle iyi bağlıyor ki vay be dememek imkânsız.
kitabın pdf linkini bırakacağım, dileyen okuyabilir, bence okunsun. zirâ kitaptan bir şarkı bile öğrendim, yazarın üslubu ile tanıştım. güzel kitap olduğu aşikâr.
her gidişinde, onu bir daha görmeyeceğimizi düşünürdük.
kitap link
öyküler sanki edgar allan poe tarzında bir gerilim ile kaleme alınmış, okurken biraz irkildim açıkçası, öykülerin başını ve sonunu öyle iyi bağlıyor ki vay be dememek imkânsız.
kitabın pdf linkini bırakacağım, dileyen okuyabilir, bence okunsun. zirâ kitaptan bir şarkı bile öğrendim, yazarın üslubu ile tanıştım. güzel kitap olduğu aşikâr.
her gidişinde, onu bir daha görmeyeceğimizi düşünürdük.
kitap link
devamını gör...
2.
yakın zamanda kaybettiğimiz paul auster'dan anı kitabı. kitabı tam yazar vefat etmeden önce okumuştum bu sebeple çok akılda kalıcı bir kitap oldu benim için.
paul austerdan okuduğum ilk kitaptı. anladığım kadarıyla romantik tesadüfleri seven bir yazar, diğer kitaplarında da çokça olduğunu duymuştum.
bu kitabında da gerçekten yaşadığını iddiaa ettiği tesadüfi olayları anlatıyordu. bazıları iç ısıtan bazıları bu kadar da olmaz ya dedirten, bazen de evet ya bu olmuştur moduna sokan hikaye, daha doğrusu bölümlerden oluşan bir kitaptı. okurken yazılanlara inanma eğilimi ile okumuş olsam da üzerinden vakit geçtikten sonra kurgu olarak anımsadım çoğu şeyi. kaybettiği küçük paranın geri gelmesi vs. çok tatlı tesadüfler olurdu. ki bir bakıma olmuş da, sonuçta yazar inandığı şeyi anlatıyor. gerçek olup olmaması çok da önemli mi?
yazarın üslubunu epey beğendim su gibi akıp giden bir okuma oldu.
kurgu ya da değil fark etmeksizin keyif veren bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
yazarın diğer kitaplarını da okuyacağım mutlaka. ve üslubundan aldığım hislerden yola çıkarak keşke daha önce tanımış olsaydım diyeceğim sanırım.
paul austerdan okuduğum ilk kitaptı. anladığım kadarıyla romantik tesadüfleri seven bir yazar, diğer kitaplarında da çokça olduğunu duymuştum.
bu kitabında da gerçekten yaşadığını iddiaa ettiği tesadüfi olayları anlatıyordu. bazıları iç ısıtan bazıları bu kadar da olmaz ya dedirten, bazen de evet ya bu olmuştur moduna sokan hikaye, daha doğrusu bölümlerden oluşan bir kitaptı. okurken yazılanlara inanma eğilimi ile okumuş olsam da üzerinden vakit geçtikten sonra kurgu olarak anımsadım çoğu şeyi. kaybettiği küçük paranın geri gelmesi vs. çok tatlı tesadüfler olurdu. ki bir bakıma olmuş da, sonuçta yazar inandığı şeyi anlatıyor. gerçek olup olmaması çok da önemli mi?
yazarın üslubunu epey beğendim su gibi akıp giden bir okuma oldu.
kurgu ya da değil fark etmeksizin keyif veren bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
yazarın diğer kitaplarını da okuyacağım mutlaka. ve üslubundan aldığım hislerden yola çıkarak keşke daha önce tanımış olsaydım diyeceğim sanırım.
devamını gör...