1.
melancholia'daki olağanüstü performansı ile cannes'da en iyi kadın oyuncu ödülünü alan, ilk oscar adaylığını ise bu sene en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü dalında the power of the dog'daki rose karakteri ile kazanan ve heykelciğe de oldukça yakın olan 1982 doğumlu amerikalı aktris.
bu ablamızın iyi bir kariyeri var gerçekten. hollywood'un pek sevdiği çocuk yıldızlarından. kariyerinin ilk büyük işi interview with the vampire. ardından jumanji gibi döneme damgasını vurmuş çok önemli bir işin altından üstelik de henüz 13 yaşındayken başarı ile kalkmayı başarıyor. neredeyse bebekliğinden beri setlerde. hem televizyona hem sinemaya onlarca iş yaptıktan sonra sam raimi kendisine mary jane'i emanet ediyor. spider man ile dünyalığını yapan ve bol hasılatlı tüm bu işlerle adını dünyaya duyuran kirsten dunst'ın, ki arada eternal sunshine of the spotless mind falan gibi filmler de var birçok seride de (ben çok hakim olmasam da) yer aldığını biliyoruz. babası alman annesi de isviçre/alman asıllı bir amerikalı olan bu değişik isimli ablamız alman vatandaşlığını da aldıktan sonra avrupa sinemasından birkaç yönetmenin radarına giriyor. tam bu dönemde lars von trier kendisine melancholia'yı teklif ediyor ve bam! justine, oyuncunun o güne kadarki kariyerinin en önemli eveti oluveriyor.
şimdi geldiğimiz noktada sevmeyeni de en az seveni kadar olan ama adını da simasını da tüm sinema dünyasının bildiği bir oyuncu kendisi. vasatın çok üstünde bana kalırsa. muadili yok mu var ama ben çok da objektif olamıyorum. cidden melancholia izletmek istiyorum "çok overrated yeea" diyen insanlara, falan. ama şimdi şu da doğru bir yandan, çok üst düzey oyuncular tüm rolleri ile adından bu kadar uzun süre bahsettirir. beni de oynatsın trier ben de oynarım yani günün sonunda. neyse, karıştı kafam. ukde doldurdum gidiyorum. by.
bu ablamızın iyi bir kariyeri var gerçekten. hollywood'un pek sevdiği çocuk yıldızlarından. kariyerinin ilk büyük işi interview with the vampire. ardından jumanji gibi döneme damgasını vurmuş çok önemli bir işin altından üstelik de henüz 13 yaşındayken başarı ile kalkmayı başarıyor. neredeyse bebekliğinden beri setlerde. hem televizyona hem sinemaya onlarca iş yaptıktan sonra sam raimi kendisine mary jane'i emanet ediyor. spider man ile dünyalığını yapan ve bol hasılatlı tüm bu işlerle adını dünyaya duyuran kirsten dunst'ın, ki arada eternal sunshine of the spotless mind falan gibi filmler de var birçok seride de (ben çok hakim olmasam da) yer aldığını biliyoruz. babası alman annesi de isviçre/alman asıllı bir amerikalı olan bu değişik isimli ablamız alman vatandaşlığını da aldıktan sonra avrupa sinemasından birkaç yönetmenin radarına giriyor. tam bu dönemde lars von trier kendisine melancholia'yı teklif ediyor ve bam! justine, oyuncunun o güne kadarki kariyerinin en önemli eveti oluveriyor.
şimdi geldiğimiz noktada sevmeyeni de en az seveni kadar olan ama adını da simasını da tüm sinema dünyasının bildiği bir oyuncu kendisi. vasatın çok üstünde bana kalırsa. muadili yok mu var ama ben çok da objektif olamıyorum. cidden melancholia izletmek istiyorum "çok overrated yeea" diyen insanlara, falan. ama şimdi şu da doğru bir yandan, çok üst düzey oyuncular tüm rolleri ile adından bu kadar uzun süre bahsettirir. beni de oynatsın trier ben de oynarım yani günün sonunda. neyse, karıştı kafam. ukde doldurdum gidiyorum. by.
devamını gör...
2.
köpekdişlerini çektirmeyerek herkese benzemekten kaçınmıştır.
devamını gör...
3.
devamını gör...
4.
30 nisan 1982'de dünyaya gelen kirsten dunst'ın doğum yeri ise new jersey'dir. babası alman annesi alman ve isveç kökenlidir. küçük yaştan kamera ile haşir neşir olan dunst reklamlarda oynadıktan sonra çocuk yaşta filmlerde de oynamıştır ve mankenlikte yapmıştır.
biz onu örümcek adamdan tanıdık tabii ki yani en azından ben oradan tanıdım. daha sonra bir çok filmde görsem de benim için o hep mary jane watson olarak kaldı. bir çok filmde oynasa da hatta bazıları çok bilinenler olsa da ben onu hep örümcek adamdan hatırlayacağım sanırım. bazı filmlerini yazmak gerekirse eğer. iç savaş, sil baştan, örümcek adam, örümcek adam 2, örümcek adam 3, jumanji, gençlik ateşi, masumiyetin intiharı, gizli sayılar ve the power of dog gibi filmlerde yer aldı tabii bunlar yer aldığı filmlerden sadece bir kaçı çok fazla projede yer alsa da hatta çoğunda gözümün önünde olsa da ben onu pek görmemiş gibiyim. örneğin sil baştan filmini çok severim ama filmi düşündüğümde o aklıma gelmez neresinde vardı diye düşündüm bulamadım. göz önünde olmayan bir karakteri oynamış sanırım. the power of dog filmini de izledim ama yine hatırlamıyorum nedense. buna gizli sayılar filmini de katabiliriz. ilginç bir kadın sanırım görünmez olarak oynuyor filmlerde. buna rağmen inanılmaz sayıda filmi var ve bu demek oluyor ki işini iyi yapıyor. diyecek söz yok o zaman.
bu arada iki resim bırakayım. değişen ne var bakın.
biz onu örümcek adamdan tanıdık tabii ki yani en azından ben oradan tanıdım. daha sonra bir çok filmde görsem de benim için o hep mary jane watson olarak kaldı. bir çok filmde oynasa da hatta bazıları çok bilinenler olsa da ben onu hep örümcek adamdan hatırlayacağım sanırım. bazı filmlerini yazmak gerekirse eğer. iç savaş, sil baştan, örümcek adam, örümcek adam 2, örümcek adam 3, jumanji, gençlik ateşi, masumiyetin intiharı, gizli sayılar ve the power of dog gibi filmlerde yer aldı tabii bunlar yer aldığı filmlerden sadece bir kaçı çok fazla projede yer alsa da hatta çoğunda gözümün önünde olsa da ben onu pek görmemiş gibiyim. örneğin sil baştan filmini çok severim ama filmi düşündüğümde o aklıma gelmez neresinde vardı diye düşündüm bulamadım. göz önünde olmayan bir karakteri oynamış sanırım. the power of dog filmini de izledim ama yine hatırlamıyorum nedense. buna gizli sayılar filmini de katabiliriz. ilginç bir kadın sanırım görünmez olarak oynuyor filmlerde. buna rağmen inanılmaz sayıda filmi var ve bu demek oluyor ki işini iyi yapıyor. diyecek söz yok o zaman.
bu arada iki resim bırakayım. değişen ne var bakın.
devamını gör...