ilk kez carol hanisch tarafindan kullanılmış motto. bunun ardından aynı isimde bir ''radikal feminizm üzerine'' kitabı yazmıştır. feministler açısından kendi ontolojileri kamusal ve özel alanlar arasındaki alanda incelenmiş.

''aktivist bir kadın olarak güçlü, özverili, öteki-merkezli, fedakar ve genele göre daha fazla kendi hayatım üzerinde irade sahibi olmalıyım. hayatındaki sorunlara boyun eğmek bir tür zayıflıktır. bu yüzden güçlü bir kadın olmak istiyorum, aktivist eylem döneminde, kişisel çözümünü bulamayacağım hiçbir gerçek sorunu kabul etmem (genellikle direkt olarak kapitalist sistemle ilintili olan sıkıntılar dışında). bu noktada politik bir aktivizm, bana söylemem için dayatılanların yerine kendi hayatım için neye inanıyorsam onu söylemem gerekliliğini ortaya çıkarır.''
devamını gör...
ingilizce'de çok bilindik bir kalıptır da ayrıca.

(bkz: personal is political)
devamını gör...
şu anlayışın feminizm içinde bile ciddiye alınması skandal. yani öyle bi konuşuyolar ki sanki feminizm içinde hakim ideoloji yok. ulan madem öyle, judith butler'ın boğaziçi online konferansında neden zeynep direk'i canlı yayından attınız? terf diye bi kavram yok mu abi, radikal feminizm diye bi gerçek yok mu? kendi hayatı için inandığını konuşacakmış. altın gününde anlat sen onları..
devamını gör...
zaten dilediğiniz işte çalışıyorsunuz, istediğiniz gibi özgürsünüz, hiçbir kısıtlamanız yok' diyenlere cevabı içinde barındıran, çok sevdiğim 2. dalga feminizm sloganı.

ülkemizde hâlâ kadınlar, trans bireyler, engelli bireyler(yapmaya yetkileri olduğu hâlde) her alanda özgürce çalışamıyor. girdiği işlerde tacizleri, ücret eşitsizlikleri cabası. ben burada yaşadığım tacizleri, aldığım tehditleri, bu sebepler yüzünden evimi değiştirmek zorunda kaldığımı, mahkemelik oluşumu yazsam, bir kısmınız öfke duyar, hakaretler edersiniz. bir kısmınızın ise 'hak etmişsindir' mentalitesinde olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz. bunlar sadece benim yaşadıklarım, gün içinde onlarca belki yüzlerce kadın bunlara maruz kalıyor. gelin, bunlarla mücadele edelim dendiğinde neden feminizmi şeytanlaştırıyorsunuz öyleyse?

flört, eş şiddeti, aile içi şiddet hâlâ kadınların üzerinde, hâlâ elini eteğini çekmiş değil. kadının dört duvar arasında yaşadığı psikolojik - fiziksel şiddet de tam olarak bizim konumuz, 'bize ne' diyemeyiz, üzgünüm. eğer bu dünyanın bir parçasıysak nefes alan her canlının 'yaşaması' için sorumluluklarımız var. bu yüzden kapalı kapılar ardında yaşanan her türlü zulüm kamusal alana çekilip değerlendirilmeli, hepsiyle topyekun mücadele edilmeli. ve işte bu yüzden kişisel olan politiktir.
devamını gör...
siz feministler olarak kendi içinizde bile bunu yapıyosunuz hangi slogandan bahsediliyo onu anlamıyorum. siz çıkarmadınız mı 'terf' kavramını. 100 kişisiniz, ona rağmen ideolojik hiyerarşinizin içinde birbirinize karşı iktidarcılık oynuyosunuz ve gelmiş toplumsal önyargılardan dem vuruyosunuz. başarısız bi meta-öykü.. daha modernlere sövüp de hindistan'a yerleşeni görmedik. bu da aynı hesap.. leş ötesi bi tutarsızlık..

kişisel olan politikse yık kendi içindeki hiyerarşiyi de görelim. hatta madem kişisel olan politik, radikalleşmemiş olan homofobikleri, sizin ifadenizle geleneksel toplum normlarını anlamaya çalış bakalım, o zaman görelim politikliği.
devamını gör...
yukarıdaki arkadaşın neden terf'ten dem vurup durduğunu bir türlü anlayamıyorum. hetero-cis bir kadınım, translar ve hakları hakkında asla söz sahibi olamam, haddim değil. terf kavramını ortaya atan da ben değilim, hiçbir zaman da savunmadım. aksine karşılaştığım yerde hep karşı çıktım. ama size transların da erkek bedenine sahip olduğu hâlde neden ve nasıl erkek şiddetine maruz kaldığı konusuna biraz kafa yormanızı tavsiye ederim. aramızdaki tek fark erkeklerin fiziksel üstünlüğü değil. erkekler kadın bedenine değil, kadın hisseden erkek bedenine de saldırırlar. bu yüzden transları da her zaman kendi mücadelemin içinde ve yanımda gördüm. bu hiçbir zaman da değişmeyecek.
devamını gör...
daha açık yazalım o zaman.. (bu bir flood değil, formata aykırı olarak silinecekse yukarıdakii tanımın altına taşıyabilirim)

1- terf kavramını örnek vermemin sebebi, feminizm özelinde normatif olan tüm yenilikçi toplumsal anlayışların geleneksel önyargıları aşma amacından ziyade aslında kendilerinin farklı bi kisvede yeni önyargılar dayattıklarını göstermek. klasik ahlaki hiyerarşilerden şikayet edip yeni bi hiyerarşi kurmaya çalışmak insanları kandırmaktır. neden insanlar kendi normlarını terkedip sizin anlayışınızı benimsesin. bunu sizin ya da herhangi bi feministin ortaya atmasına gerek yok. normatifliğin doğal bi sonucudur bu.

2- asıl söylemek istediğim de buydu zaten; transların erkek şiddetine maruz kalması 'kişisel olanı politik yapar' diye şikayet edebilmeniz için önce kendi ideallerinizdeki hiyerarşiyi yıkmanız gerekir. kendi içinizde sınıf mücadelesi veriyo olmanız, sizin içinizde de sınıf olduğunu gösterir ki bu feminizmin kendisini oldukça politik hale getiriyo. dolayısıyla zaten önyargılarınız gereği o empatiden de mahrum kalmış oluyosunuz. eğer kendi içinizde hiçbir hiyerarşi yokmuş gibi yapmayı tercih ediyorsanız o da bir tercihtir ama kuramsal çerçeveye hakim olan kimse buna inanmaz.

edit: imla
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kişisel olan politiktir" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim