konu neydi radyo yayını

herkes hazır mı? başlayın!

(bkz: eyluling koş kahkahanı dövüyorlar)

eskiden yani teknoloji bu kadar gelişmemişken, seda sayan kendi program kameralarına penti 15 numara kadın çorabı geçirtirmiş. kendisinin çok net ve güzel ve kırışıksız görünmesini sağlayan yegane güç penti kadın çorabıymış, ayrıca burnu yok etmiyordu. o kadar gerçekçiydi ki hologram hak getire.....

son yayınmış, biraz kırıldım bu istikrarsızlığa.

sizi tanımak güzeldi gencolar, gülmeleriniz daim olsun.

edit: son yayın değilmiş, ben ironi özürlüsüymüşüm, veyahut dalgınlığıma geldi. artık multitasking’i bırakıyorum vatandaşlar. radyo açıkken sadece duvarları izliyiciğim. sorry dudes, gülmelere devam?!

merhaba kafa sözlük,

adil ve hasan bu akşam sizlere sözlük radyosu üzerinden ayşe arman eşliğinde seslenecek.

akşam misafirliğe gideceğiz denilmiştir fakat akşam eve geldiğiniz zaman misafir ile karşılaşırsınız.

“biz burada büyük bir yanlışın ve gafletin içindeyiz” diyebileceğimiz konular hakkında fikir alışverişi yapacağımız programımıza siz değerli sözlük yazarlarını ve bizleri dinlemek isteyen herkesi saat 21:00’da sözlük radyoya bekliyoruz.

not: kitabın adı gölgem ve ben.

akıl bağımsız irade mi yoksa şartlı refleks mi?
ışıktan hızlı parçacık zamanı bükebilir mi?
kozmos ötesindeki bir üst akla benzetim miyiz?
bana sorarsan alemin yaşı kaç, nasıl bileyim?

gözlerimi kapattım paralel evrene geçeyim diye
uyandığımda parametreler sabit
değişen bir şey yok kaldım ben burda yine

neden bir deha değilim
veyahut mucit değilim
allahım akıl ver
belli ben bir cahilim

neden evliya değilim
veyahut alim değilim
icadım bile yok
belli tam bir cahilim

hücreler nasıl oksijen veriyor, ben de vereyim
evren karmaşık bir kodla yazılmış, yapay değil mi?
uydular nasıl uzayda geziyor, ben de gezeyim
ne ben ne de atım uçabiliyor, acı değil mi?

gözlerimi kapattım belki atım bir kuş olur diye
uyandığımda burktu yüreğim hemen
uçan attan yoksan girsin yerin dibine

neden bir deha değilim
veyahut mucit değilim
allahım akıl ver
belli ben bir cahilim

neden evliya değilim
veyahut alim değilim
icadım bile yok
belli tam bir cahilim

neden evliya değilim
veyahut alim değilim
icadım bile yok
belli tam bir cahilim

neden evliya değilim
veyahut alim değilim
icadım bile yok
belli tam bir cahilim

vip dinleyiciniz olarak bugün tüm ironilerinizi anlayacağım ve küçük çaplı kalp krizleri yaşatmayacağım diğer yazarlara. *multitasking yapmadan full konsantre ile sizde olacağım. *

evde sizi bekleyen misafirin çocuğu var mıydı?
misafir çocuğu gibi gelip dağıtan aleyna mıydı?
aleyna'ya ''vicdanın izinin gerçekten kağıt kesiğinden daha çok çok acıttığını sordunuz mu?''
anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz
belli tam bir cahilim!
her neyse.
atların uçabilme ihtimalinin yanında misafir çocuğundan bilgisayarınızı sakındığınız anılarınızı dinlemeyi heyecanla bekliyorum. bu çocuğun aleyna tilki olmuş olma skandalını duymak istiyorum.

tabii ki bu akşam yine önemli konular, çok daha önemli konularla yarışacak ve bu önemli konuların başlıkları bir bir açılıp pijedilecek. bizden ciddiyet bizden efendilik bekleyen yanılır. aslında tam ciddi olacak gibi oluyoruz sonra mehmet ali erbil'in yedirdiği salam gözümüzün önüne geliyor. bizi o salam çok bozdu dostlar. o günden beri her toplantı her cenaze bize zehir oluyor. o salam yüzünden akması gereken birçok gözyaşı içeri kaçtı. konuğumuz var: cansu. canımız ciğerimiz, o da bize uydu ne yapsın. biz nasıl mali'ye uyduysak o da bize uydu. "mehmet ali büyüsü" bunun adı. yazasım varmış bugün, amma çok yazdım. bunu buraya kadar anca hasan okur herhalde. hasan naber? abi mesela sözlük, twitter ya da başka yazı mecralarında benim az önce beklenmedik şekilde fazla yazınca 'yazasım varmış bugün' dediğim gibi durumlarda genelde herkes 'konuşasım varmış bugün' diyor. halbuki doğrusu 'yazasım varmış' olacak. yazmakla konuşmak arasında büyük bir fark var. yazarken bilinç bambaşka akıyor. hatta düşünmek bence üç türlü oluyor birincisi sessiz düşünmek yani sadece düşünmek, ikincisi yazarak düşünmek, üçüncüsü konuşarak düşünmek. sessiz düşünmekte ben çok zorlanıyorum çünkü içime döndüğümde orada kayboluyorum ve sesler çok karışıyor. fakat yazarak düşünmek, yani sadece 'yazmak' ve konuşarak düşünmek çok daha iyi ve hatta medite edici geliyor. konuşarak düşünmek dediğim de şu; ben bazen açıyorum telefondan ses kaydedicisini kendimle sohbet ediyorum. o kadar iyi geliyor ki ve o kadar yalın düşünceler akıyor ki. bazen ne düşündüğümü tam olarak anlamak ya da önemli bir şeye karar vermek için bu iki yöntemden birini kullanıyorum. şiddetle tavsiye ederim hasan ve supportgirl. öptüm.

edit: supportgirl'ü öptüm. sonuna kadar okuyanı öpüyorum. öyle bir durum var.

kahtalı mıçı aslen hangi köyden, güzel domates nerden alınır, o da beni seviyor mu, max payne iyi oyundu ha hacı gibi saçma cümlelere takılmadan yardıra yardıra gitsin dediğim yayın.

kopun, geliyoruz.

iyi yayınlar!

iftar sonrası maden suyu ve ya çay tadında olmasını dilediğim yayın. rahatlatsın, eğlendirsin, keyif versin.
iyi yayınlar

ilk dinlediğimde giriş şarkısını normal şarkı sanmıştım ve youtube'da falan aratmıştım "gitarcı adil'i çağırın" falan diye. bu da böyle bir anımdır*. severek dinliyoruz efenim.

yayındaki ablamız güldükçe benim de güldüğüm radyo yayını. neşeniz bol olsun.

merhabalar,

adil ve hasan olarak sözlük radyosu'nda yaptığımız konu neydi programımızı sonlandırma kararı aldık.

radyodaki ilk başta yakaladığımız iletişimin ve havanın kaybolduğuna inanıyoruz. bu sebeple yayınlarımıza önceden olduğu gibi spotify ve apple podcasts üzerinden devam edeceğiz.

başta bizi radyo ile tanıştıran, her zaman desteği ve enerjisi ile motive eden uykusuzkahve’ye, yardımları ve güzel entryleri için gomercan’a olmak üzere yayınlarımızı kaçırmadan takip ederek bizleri mutlu eden tüm sözlük yazar ve dinleyicilerine şükranlarımızı sunuyoruz.

hoçça ğalın ğidiyoz biz.

pascal nouma'nın beşiktaş'tan gönderildiği günden bu yana yıkıldığım anlardan biri. yolunuz açık olsun.

şey mi dostum; yine yangınlar yine ben...

beni en duygulandıran vedalardan birisi bu oldu şüphesiz. tanışalı 2 ay olmuş sevgili eskihukuköğrencisi ve digitale ile. evet, hikayeyi baştan alalım. birgün benjamin entari girmiş diyor ki; "radyo madyo işleri var ilgilenen bir hop desin" ailenizin supportu durmaz tabi atladı hemen engin djlik tecrübelerine dayanarak* aradan birkaç hafta geçti yayın günleri belirleniyor sonra fark ediliyor ki ilk canlı yayını ben yapıyormuşum, bak yüce odin'in işine. * dedik ki; öyleyse yayın benim olmasın hep beraber yapalım. tüm arkadaşlar sesini duyursun, programlarını tanıtsın. başladık deli gibi dj arkadaşlarla kayıtlar almaya playlistler hazırlamaya yaklaşık bir hafta boyunca gece ortalama saat 3-4 aralıksız kayıt alıyoruz. sıra adil ile hasan'a gelmiş. öncesinde bir kayıdı 8 kere almışız kaybedilmemiş, sesler aktarılmamış, mikrofon kafayı yemiş support likitten zehirlenme eşiğine gelmiş* sigaralar, likitler derken arkadaşlarla açtık discordu kayıt alıyoruz top secret sunucularda* kayıt? "abi 2 saat olmuş goygoydayız kayıdı alalım gülmekten çene kaslarım tutuldu konuşamayacağım bak" diye sızlanıyorum. * öyle güzel adamlar işte. sinir,stres, yorgunluk kalmadı kayıt alırken. söylemeden edemeyeceğim ayaküstü bir stand up showu beleşe getirdiğim için de aşırı keyifliyim* neyse he nerde kalmıştık o sıra bir telefon geliyor, zeki müren arıyor. adil atlıyor ordan; "evet, zeki müren dahil herkese haber verin. evet, zeki müren dahil. " zeki müren seri üzgün ve link atıyor;



diyor ki bu şarkıyı birde müzeyyen senar'dan dinleyin. velhasıl kelam; sizlerle tanıştığıma çok memnun oldum güzel insanlar. mutlaka bir yerlerde tekrar sohbet üzere; addio amigos!