şu yaşıma kadar hiç yaşamamıştım bu hissi. daha önce tabii ki mutlu oldum. daha önce tabii ki kuaförden de çıktım. ancak eş zamanlı olmamıştı. hep bir şeyler eksik, hep bir şeyler isteğimin dışında. vay efendim senin saçların şöyle, yüz tipin böyle. sana bu model yakışmaz da şu model efsane olur. yine de karar senin.

üfff bu son cümle o kadar tehlikeli ki.. "yine de karar senin" denince kararımın arkasında duramıyorum. bir kere kötü olunca "ben demiştim" diyecek, içime içime çıldıracağım. risk de sevmem zaten..

neyse, ben internette karşıma çıkan bir influncer ablamızın saçını beğendim ve 15 tane ekran görüntüsü ile kuaförün yolunu tuttum. kesinlikle ümitsizim çünkü "aaa böncö bö mödöl gözöl ölmöyöcök" cümlesini duyup her zamanki düzende devam edeceğim. zaten 1 saate yetişmem gereken bir yer var. offf zalim dünya..

kuaförden içeri adımımı attım. bir sürü bir çift göz bana bakıyor. ben o an hangisinin en iyi saç kesimi yaptığını hislerimle anlamaya çalışıyorum. ne hikmetse filinta gibi bir çift göze takılı kaldım. yok yok romantik bir hikayeye evrilmiyoruz, daha değil.

hemen kendisine gidip istediğim saç modelini gösterdim ve inanır mısınız "aa harika olur sana!" dedi. bir kuaför, hiçbir baskı altında kalmadan, üstelik 5 saniye içinde, kendisinden istenilen saça ikna oldu.
bu sefer de "ulan acaba kesebilir mi?" diye bir kurt düştü içime. artık dönüşü de yok. kandık mı kuaför sektörünün prezentabl elemanına..

ben yıllardır kuaförde saç yıkatma hatta makas kullanarak kesme olayına denk gelmemiştim. hatta bu uygulama kalktı sanıyordum. afilli bir çanta açıp makas takımını açtığında ne kadar hüzünlendim anlatamam. vay be dedim, bunların hepsi benim için mi yavrum? yavrum? kuaför bey.

başladık saç kesimine. gerginim ama meraklıyım da. aynaya bakıyorum git gide güzelleşiyor, şaşırıyorum. bunlar o koltukta hissetmeye alıştığım duygular değil. benim daha ilk makas darbesinde oradan kaçmak istemem gerekirdi. kaçmıyorum. istemiyorum da. içimden tek bir şey geçiyor. "buldum be, sonunda buldum!" diyorum. doğru ins.. ay pardon kuaförü. saçım bitiyor. gidip ayna getiriyor saçımın arkasını da göreyim diye. aşık oluyorum. kendi saçıma aşık oluyorum. bir gün saçımı kızıla boyamak üzere sözleşiyoruz. çünkü artık bu saç benim değil yalnızca. o, bu saçı benden iyi tanıyor.
devamını gör...
pahalı tutmazsa çıkılır diye düşünüyorum
devamını gör...
öncelikle durumumuz yoktu okuyamadık. kuaför kolunuz yerine saçınıza yoğunlaşıyorsa en büyük mutluluk budur. ulan hepiniz aynısınız be!
devamını gör...
hayatım boyunca bir kere yaşadım umarım hayatımın devamında da yaşarım.
devamını gör...
bizim berber de saç sakal 100 tl olacak diye tutturdu uzun zamandır. mahalleli olarak berberler odasına şikayet ettik.
devamını gör...
çok zordur. kelaj olmam hasebiyle artık hiç böyle dertlerim yok...

en son, pandeminden evvel bu dediğim...
bizim trabzonlu berberimize gittim.
abi dedim cildim hassas. sıfıra vuralım ama makinenin dişleri derimi soyuyor. senin elin hafif lakin yine de nazik davranırsan sevinirim...
bu bir alındı... bir üzüldü.
ilk defa böyle şey duydum ömrü hayatım boyu dedi..
ulan ilk milk... cildim hassas işte totoş.
çim biçer gibi kafama giriyorsun. zaten tepemde saç kalmamış olmayan yerin nesini kazımaya çalışıyorsun.. derim kalkıyor hıyar!
diyemedim..
haklısın da abi. bu da cilt rahatsızlığı işte dedim.
sonra da ayağımı kestim.

evimde mis gibi aparatım var. 3 numara 2 numara yapıyorum. tereyağ gibi akıyor makine. hiç de berberler gibi yardır yardır girmiyorum olaya. makine zaten alıyor. siz daha neyin derdindesiniz? neden insanın cildine o kadar baskı yapıyorsunuz?
dağ ayıları! insanın eli biraz yumuşak olur.

sonra bunların bir de saç yıkama kurulama olayları vardır aman allah!
adamı döver gibi saçınızı yüzünüzü kurularlar..
yalan değil. ben bir saat yüzümü hissetmezdim. adamlar havluyla yüzünüze kulağınıza öyle bir asılırlar ki şaftınız kayar.
imdaaat! ölüyoruuum da diyemezsiniz. hemen alınıyorlar.

berberlerle ilgili mutlu bir hatıram yok.
hep kabalarına denk geldim ben..
gerçi 18 21 yaş aralığında gittiğim canım berberim alemin bir numarasıydı. ona haksızlık etmeyeyim.
devamını gör...
mümkün değildir.
kuaföre gitmekten zaten nefret ediyorum. yılda bir kere istemeye istemeye zoraki olarak saç kestirmeye giderim. birde üstüne kuaför, saçlarımı kendi kafasına göre şekillendirince daha çok moralim bozuluyor. müdahale edince de bir bozuluyorlar ki anlatamam sanki saç benim değil, beğenmediysem tabii ki karışacağım. sen benim yaptığımı nasıl beğenmezsin diye fazla egodan havalara uçacaklar neredeyse. allah kuaförün de egosuz olanını nasip etsin* çünkü hiç çekilmiyorlar.
devamını gör...
benim için çok zordur.

bi’ tek bende mi var bu his bilmiyorum ama kuaför nazarı diye bir şey var ve lütfen yalnız olmayayım bu konuda… “oo ne kadar hacimli saçlar” ya da “kaşlarınız şekil olarak çok hoş” vs gibi insanın içini bir hoş yapan cümleler söylüyorlarsa geçmiş olsun, evet. en son geçen sene gittim kuaföre ve yine hüsranla sonuçlandığı için saçlarımı evde boyuyorum, bir de artık kestirmemeye karar verdim ve kapitalist düzene karşı çıkıyorum. hak etmiyorlar psikolojimi bozup üstüne para almayı.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kuaförden mutlu çıkabilmek" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim