1955 fransa yapımı psikolojik gerilim filmidir.
yatılı bir okulun sadist müdürünü öldüren öğretmen sevgilisi ve karısı onu okuldaki pis havuza atarlar. fakat havuzun suyu beklenmedik bir şekilde boşaltıldığında ceset orada yoktur.
yatılı bir okulun sadist müdürünü öldüren öğretmen sevgilisi ve karısı onu okuldaki pis havuza atarlar. fakat havuzun suyu beklenmedik bir şekilde boşaltıldığında ceset orada yoktur.
1956 "edgar allan poe ödülü" "en iyi yabancı film"
1955 "new york film eleştirmenleri ödülü" "en iyi yabancı dilde film"
1954 "louis delluc ödülü"
1955 "new york film eleştirmenleri ödülü" "en iyi yabancı dilde film"
1954 "louis delluc ödülü"
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pinkshinyultratambourine" tarafından 12.11.2021 04:31 tarihinde açılmıştır.
1.
hitchcock'un karşısında durabilecek nadir yönetmenlerden biri olan henri-georges clouzot'un yönetmen koltuğunda bulunduğu, simone signoret, vera clouzot ve paul meurisse'in adeta terör estirircesine müthiş oyunculuk yeteneği sergilediği, boileau-narcejac'in celle qui n'était plus isimli öyküsünden uyarlanan, 1955 yılında yayınlanan, türkiye'de şeytan ruhlu insanlar ismiyle vizyona girmiş, insanı gerim gerim geren, filmin son anına dek soru işaretleri ile beynimizi yiyen müthiş ötesi bir film.
spoiler vermeden filmin konusundan kısaca bahsedelim madem.
film, eşinin okulundaki eğitimci kadrosunda bulunan michel delassalle'in eşine zalimce davranmasıyla başlar, daha sonra okuldaki başka bir kadınla bir ilişkisi ortaya çıkar ve sevgilisi olan bu kadına da michel abimiz olağanüstü kötü davranıyordur.
bu gizli ilişki ortaya çıktığı vakit, ortaya çıkan diğer bir kısım da bu iki kadının da michel'den nefret etmeye ve onu ortadan yok etme planları yapmaya başlamalarıdır.
zaman ilerler ve bu iki kadın, bir gece bu cinayet planını hayata geçirir, michel'i bir güzel öldürürler. sabah olduğunda ise ortada ceset namına hiçbir şey yoktur...
harika bir konusu var, değil mi? sadece konusu değil, karakterlerin yaşadıkları ruh halleri, düşünceleri ve bu düşünceleri sonucunda ortaya çıkan hareketleri öyle güzel sergilemiş ki film, izlerken adeta o filmden bir karakter gibi hissediyorsunuz kendinizi. film ilerlemek bi yana dursun, su gibi akıyor, çünkü tam film yavaşlayacak moda girecek olduğu vakit bir ekşın oluyor, ortalık hareketleniyor ve kendinizi yepyeni soru işaretleriyle dolu bir odada buluyorsunuz.
dahası da var, bu güzel film öyle hoş bir sona sahip ki, "abbaooooov" diye nida atmanıza sebebiyet veriyor, zira o zaman dilimine göre değerlendirir isek, beklenmeyecek ölçüde hoş bir senaryo bütünlüğü neticesi ile sonu daha çekici kılınır bir vaziyete bürünüyor.
spoiler vermeden filmin konusundan kısaca bahsedelim madem.
film, eşinin okulundaki eğitimci kadrosunda bulunan michel delassalle'in eşine zalimce davranmasıyla başlar, daha sonra okuldaki başka bir kadınla bir ilişkisi ortaya çıkar ve sevgilisi olan bu kadına da michel abimiz olağanüstü kötü davranıyordur.
bu gizli ilişki ortaya çıktığı vakit, ortaya çıkan diğer bir kısım da bu iki kadının da michel'den nefret etmeye ve onu ortadan yok etme planları yapmaya başlamalarıdır.
zaman ilerler ve bu iki kadın, bir gece bu cinayet planını hayata geçirir, michel'i bir güzel öldürürler. sabah olduğunda ise ortada ceset namına hiçbir şey yoktur...
harika bir konusu var, değil mi? sadece konusu değil, karakterlerin yaşadıkları ruh halleri, düşünceleri ve bu düşünceleri sonucunda ortaya çıkan hareketleri öyle güzel sergilemiş ki film, izlerken adeta o filmden bir karakter gibi hissediyorsunuz kendinizi. film ilerlemek bi yana dursun, su gibi akıyor, çünkü tam film yavaşlayacak moda girecek olduğu vakit bir ekşın oluyor, ortalık hareketleniyor ve kendinizi yepyeni soru işaretleriyle dolu bir odada buluyorsunuz.
dahası da var, bu güzel film öyle hoş bir sona sahip ki, "abbaooooov" diye nida atmanıza sebebiyet veriyor, zira o zaman dilimine göre değerlendirir isek, beklenmeyecek ölçüde hoş bir senaryo bütünlüğü neticesi ile sonu daha çekici kılınır bir vaziyete bürünüyor.

devamını gör...