1.
mehmet genç (d. 4 mayıs 1934 artvin - ö. 18 mart 2021), türk tarihçi. osmanlı iktisat tarihi üzerine yaptığı çalışmalar ile tanınmaktadır. 1956'da başladığı doktorasını 40 yıl sonra 1996'da tamamladı.buradan
allah rahmet eylesin, gerçekten efsane birisiydi. böyle kafası çalışan ve aydın hocalarımızın kaybı inanılmaz üzüntü verici. ben aslında 4-5 yıl öncesiye kadar mehmet genç hocayı tanımazdım lakin ekonomi ve iktisat üzerine hobi olarak çalışırken bir arkadaşımın "böyle bir hoca var, türk iktisadı alanında bir efsane, mutlaka bak" demesi üzerine attığı "osmanlı imparatorluğu'nda devlet ve ekonomi " kitabının pdf'ini okumuştum. müthişti, benim arşivimde 21 ciltten oluşan "türkler" adlı bir ansiklopedi var, 2002 basım, kıymetli ttk eski başkanı yusuf halaçoğlu hocanın yayın kurulu başkanlığı yaptığı..orada o seti okurken salt tarih vardı ve geçmişimizin iktisadi yapılanmasının nasıl olduğunu size söylemiyordu ki zaten tarihti. oysa merhum prof. dr mehmet genç hoca mükemmel bir şekilde yazmıştı. sonra habertürk, trt gibi tv'ler de yayın da yaptı, söyleşilerde de bulundu. birkaçını da takip etmiştim..
örneğin, ben hep yada bize genelde hep osmanlı battı bitti herşey mala bağlamıştı şeklinde bir tarih öğretilmişti, işte hocanın kitabını okuyup kendisini dinleyince bu durumun aslında çok da böyle olmadığını, birşeylerin hep yapılmaya çalışılıp denendiğini anlıyorsunuz.
mesela şu müthiş örneğini hemen paylaşmak istiyorum. vefat haberini alınca bu yazısıyla kendisini anmak istedim..o kadar müthiş bir örnek ki, bunu ayrı bir dosyama kaydetmiştim..
".....................
inşaat işçisi elinden düşürdüğü tuğla ile yoldan geçen birinin gözünün çıkmasına sebep olur. adam kadı karakuşa gidip “bu işçi gözümü çıkardı, kısas isterim”diye dava eder. karakuş davalı işçiyi sorgular; o da “evet tuğlayı düşürdüm, ama o sırada çok güzel bir kadın geçiyordu, dikkatim ona kaydığı için bu kaza oldu; asıl suçlu ben değilim, o kadındır” diye cevap verir. bunun üzerine karakuş, kadını çağırır ve “sen oradan güzel endamınla geçtin mi?” diye sorar. kadın “evet geçtim” deyince, karakuş asıl suçlu olarak kısasuygulayacağını, yani gözünü çıkaracağını söyleyince kadın itiraz eder, “ben aslında öyle dikkati çekecek kadar güzel bir kadın değilim, benim terzim
çok güzel elbise diker, beni güzel gösteren bu elbisedir, esas suçlu terzidir” der.
karakuş bu itirazı kabul ederek terziyi çağırır ve sorar: “sen bu kadına güzel elbise diktin mi?” terzi de “evet diktim” der. o halde gerçek ve nihai suçlu sensin, gözün çıkarılacak, der karakuş. terzi buna karşılık “evet haklısınız, ama bu göz bana çok gereklidir. işimi bu göz sayesinde yapıyorum. benim avcı bir komşum var. o işini bir gözünü kapatarak yapar, onun bir gözünü çıkarsanız, herhangi bir zarara uğramış olmaz” cevabını verir. karakuş bunu makul bulur ve avcıyı çağırarak gözünü çıkarır.
osmanlı mali sisteminde herhangi bir vergi kaydının kaldırılması biraz bu hikayedeki gibidir. rantabilitesi olmayan bir vergi kalemini gereksiz bir külfet sayarak kaldırmakta tereddüt etmez. fakat onun sağladığı gelirden mahrum kalmaya da tahammülü olmadığı için, hikayedeki avcının gözü gibi, mevcut olan vergi kalemlerinden ek külfeti çekebilecek olanlarına yüklemekten de çekinmez."
ne kadar tam olarak "cuk" diye oturmuş bir yorum ve hikaye anlatısı, hoca bulup çıkarıp özetlemiş...
böyle insanları kaybetmek yerini gerçekten dolduramayacağımız kayıplar, şimdi bildiği herşey de kendisiyle gitti, bir yere de aktaramıyorsun böyle beyinleri...kendisine allah'tan rahmet diliyorum, kıymetli bir büyüğümüzdü, mekanı cennet olsun.
allah rahmet eylesin, gerçekten efsane birisiydi. böyle kafası çalışan ve aydın hocalarımızın kaybı inanılmaz üzüntü verici. ben aslında 4-5 yıl öncesiye kadar mehmet genç hocayı tanımazdım lakin ekonomi ve iktisat üzerine hobi olarak çalışırken bir arkadaşımın "böyle bir hoca var, türk iktisadı alanında bir efsane, mutlaka bak" demesi üzerine attığı "osmanlı imparatorluğu'nda devlet ve ekonomi " kitabının pdf'ini okumuştum. müthişti, benim arşivimde 21 ciltten oluşan "türkler" adlı bir ansiklopedi var, 2002 basım, kıymetli ttk eski başkanı yusuf halaçoğlu hocanın yayın kurulu başkanlığı yaptığı..orada o seti okurken salt tarih vardı ve geçmişimizin iktisadi yapılanmasının nasıl olduğunu size söylemiyordu ki zaten tarihti. oysa merhum prof. dr mehmet genç hoca mükemmel bir şekilde yazmıştı. sonra habertürk, trt gibi tv'ler de yayın da yaptı, söyleşilerde de bulundu. birkaçını da takip etmiştim..
örneğin, ben hep yada bize genelde hep osmanlı battı bitti herşey mala bağlamıştı şeklinde bir tarih öğretilmişti, işte hocanın kitabını okuyup kendisini dinleyince bu durumun aslında çok da böyle olmadığını, birşeylerin hep yapılmaya çalışılıp denendiğini anlıyorsunuz.
mesela şu müthiş örneğini hemen paylaşmak istiyorum. vefat haberini alınca bu yazısıyla kendisini anmak istedim..o kadar müthiş bir örnek ki, bunu ayrı bir dosyama kaydetmiştim..
".....................
inşaat işçisi elinden düşürdüğü tuğla ile yoldan geçen birinin gözünün çıkmasına sebep olur. adam kadı karakuşa gidip “bu işçi gözümü çıkardı, kısas isterim”diye dava eder. karakuş davalı işçiyi sorgular; o da “evet tuğlayı düşürdüm, ama o sırada çok güzel bir kadın geçiyordu, dikkatim ona kaydığı için bu kaza oldu; asıl suçlu ben değilim, o kadındır” diye cevap verir. bunun üzerine karakuş, kadını çağırır ve “sen oradan güzel endamınla geçtin mi?” diye sorar. kadın “evet geçtim” deyince, karakuş asıl suçlu olarak kısasuygulayacağını, yani gözünü çıkaracağını söyleyince kadın itiraz eder, “ben aslında öyle dikkati çekecek kadar güzel bir kadın değilim, benim terzim
çok güzel elbise diker, beni güzel gösteren bu elbisedir, esas suçlu terzidir” der.
karakuş bu itirazı kabul ederek terziyi çağırır ve sorar: “sen bu kadına güzel elbise diktin mi?” terzi de “evet diktim” der. o halde gerçek ve nihai suçlu sensin, gözün çıkarılacak, der karakuş. terzi buna karşılık “evet haklısınız, ama bu göz bana çok gereklidir. işimi bu göz sayesinde yapıyorum. benim avcı bir komşum var. o işini bir gözünü kapatarak yapar, onun bir gözünü çıkarsanız, herhangi bir zarara uğramış olmaz” cevabını verir. karakuş bunu makul bulur ve avcıyı çağırarak gözünü çıkarır.
osmanlı mali sisteminde herhangi bir vergi kaydının kaldırılması biraz bu hikayedeki gibidir. rantabilitesi olmayan bir vergi kalemini gereksiz bir külfet sayarak kaldırmakta tereddüt etmez. fakat onun sağladığı gelirden mahrum kalmaya da tahammülü olmadığı için, hikayedeki avcının gözü gibi, mevcut olan vergi kalemlerinden ek külfeti çekebilecek olanlarına yüklemekten de çekinmez."
ne kadar tam olarak "cuk" diye oturmuş bir yorum ve hikaye anlatısı, hoca bulup çıkarıp özetlemiş...
böyle insanları kaybetmek yerini gerçekten dolduramayacağımız kayıplar, şimdi bildiği herşey de kendisiyle gitti, bir yere de aktaramıyorsun böyle beyinleri...kendisine allah'tan rahmet diliyorum, kıymetli bir büyüğümüzdü, mekanı cennet olsun.
devamını gör...
2.
istanbul beyefendiliğiyle bilinen iktisatçı. osmanlı iktisadı üzerine otoriteydi. ilminin ağırlığı ve ufkuyla gıpta edilecek bi insandı. allah rahmet eylesin, yeri dolmayacak elbette.
devamını gör...