#televizyon dizileri
2021'de gösterilen 4 bölümlük yerli tv dizisidir. daha önce avrupa sinemasına uyarlanan jordi galceran'ın grönholm metodu isimli tiyatro oyununun türk uyarlamasıdır. 4 aday bir iş görüşmesine gelirler ve burada hiç tahmin etmedikleri kadar karanlık, gizemli ve acımasız sınavlardan geçerler. burada uygulanan metot onları çok ağır sınayacaktır ve acaba hünerleri bunun altından kalkabilmek için yeterli olacak mıdır?
yaratıcı:
serkan keskin
oyuncular:
serkan keskin
şebnem hassanisoughi
mustafa kırantepe
sarp aydınoğlu
serkan keskin
oyuncular:
serkan keskin
şebnem hassanisoughi
mustafa kırantepe
sarp aydınoğlu
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "moderatör 1" tarafından 09.09.2023 17:12 tarihinde açılmıştır.
1.
semaver kumpanya'nın metot isimli oyunundan uyarlanan 4 bölümlük mini dizidir. gain'de yayınlanmıştır.
oyun yazarı ispanyol jordi galceran tarafından kaleme alınan bu eser, köklü bir şirketin satış direktörlüğü gibi önemli varsayılan pozisyonu için işe alım esnasında uyguladığı sıradışı mülakat metodunu konu almaktadır.
fazla sıkmadan gelelim bizdeki versiyonuna.
aynı zamanda serkan keskin'in ilk yönetmenlik tecrübesi olan mini dizide kendisi de başrol olarak çıkıyor karşımıza.
diğer oyuncular ise;
mustafa kırantepe
sarp aydınoğlu
şebnem hassanisoughi
spoiler mpoiler dinlemeden jordi ne verdiyse anlatacağım bu bölümde o yüzden öncesinde izlemek isterseniz okumanızı tavsiye etmem. * )
insan psikolojisi ne değişik ve değişken şeydir ya hu dedirten bir yapım olmuş, dizinin ilk bölümünde iş başvurusunda bulunmuş birçok insan arasından elene elene son 4'e kalmış ve işi kapmak için gözünü karartmış adaylar görüyorken işlemeye başlayan metot ilk olarak salonda bulunan dört adaydan birinin aslında insan kaynaklarında görevli personel olduğu bilgisini vererek ufak çaplı bir kriz oluşturuyor zira bu kişiyi 10 dakika içinde bulmaları gerekiyor.
olay örgüsünü tamamen anlatmadan durum üzerinden birkaç şeye değineceğim.
verilen veriler ve oluşturulan yapay krizler sırasında istediğini almak isteyen bir insanın ne derece gözünü karartabileceğine, telaşına, vicdan muhakemesine yahut umursamazlık derecesindeki kararlılığına şahit oluyoruz izlerken. adaylar arasında yer yer ağızlar bozuluyor, yıldırma politikası uygulanıyor, duygu sömürüleri yapılıyor ve daha bir sürü şey.
oynanan son hedef oyununda erkek adayımız kadın adayımızı görevi bu olduğu için yaşadığı trajediyi kullanarak ağlatıyor ve oyunu kazandığını zannediyoruz taa ki başrolümüz haricindeki 3 kişininde aslında insan kaynakları departmanında görevli psikolog olduğunu öğrenene kadar...
evet bu tür ters köşelerle sıkça karşılaştım izlerken ve evet hep o ters köşe gelmeden önce sezdim ama bu durum heyecanımı kaybetmeme yetmedi. oyunculuklar son derece doğal ve gerçekçi derece saçma, zaten karakterlerimizden biri oyun esnasında tam olarakta bunu söylüyor aslında "bu kadar saçma olduğuna göre gerçektir, ancak gerçek hayat bu kadar saçma olabilir."
son dönemeçte yediğimiz son ters köşe ise tüm kurgulanan oyunun aslında adayımızın araştırılmış geçmişinden alıntılanmış ve gerçekten yaşadığı olaylar olduğunu öğreniyoruz.
ve evet yine öğreniyoruz ki adayımız baştan sona kendine biçtiği sahte bir kişilik ile yürütmüş oyun boyunca işlerini.
açıkçası 4 bölüm süresince 'ulan bu nasıl bi insan! ' dediğim adam nihayetinde iyi, zaafları olan, incinmiş ve sevilesi biri çıkıyor. ancak bu işi almasına yetmiyor tabi ki. asıl mesaj şimdi geliyor.
psikologlardan biri adayımızı işe alamayacaklarını açıklarken şu cümleyi kuruyor;
"biz or.... çocuğuna benzeyen iyi bi adam aramıyoruz, bizim iyi bi adama benzeyen or.... çocuğuna ihtiyacımız var."
hah işte aynen böyle yürüyor işler! dedim tabii. iyiler bu yüzden kazanamıyor da dedim iç çekerek ve serkan keskin'le aynı anda yaktım sigaramı. dur bi dakika. biz kadınlarda bunu yapmıyor muyuz farkında olmadan? neyse bunu sonra konuşuruz.
dizi güzel, tavsiye ederim. dijital platformlarda bu denli kaliteli işler görmek ayrıca güzel. serkan keskin'in yapmış olması da apayrıca ballı lokma tatlısı.
içerik ve dizi sonu müziği şöyle, klibi izlemenizi de tavsiye ederim.
oyun yazarı ispanyol jordi galceran tarafından kaleme alınan bu eser, köklü bir şirketin satış direktörlüğü gibi önemli varsayılan pozisyonu için işe alım esnasında uyguladığı sıradışı mülakat metodunu konu almaktadır.
fazla sıkmadan gelelim bizdeki versiyonuna.
aynı zamanda serkan keskin'in ilk yönetmenlik tecrübesi olan mini dizide kendisi de başrol olarak çıkıyor karşımıza.
diğer oyuncular ise;
mustafa kırantepe
sarp aydınoğlu
şebnem hassanisoughi
spoiler mpoiler dinlemeden jordi ne verdiyse anlatacağım bu bölümde o yüzden öncesinde izlemek isterseniz okumanızı tavsiye etmem. * )
insan psikolojisi ne değişik ve değişken şeydir ya hu dedirten bir yapım olmuş, dizinin ilk bölümünde iş başvurusunda bulunmuş birçok insan arasından elene elene son 4'e kalmış ve işi kapmak için gözünü karartmış adaylar görüyorken işlemeye başlayan metot ilk olarak salonda bulunan dört adaydan birinin aslında insan kaynaklarında görevli personel olduğu bilgisini vererek ufak çaplı bir kriz oluşturuyor zira bu kişiyi 10 dakika içinde bulmaları gerekiyor.
olay örgüsünü tamamen anlatmadan durum üzerinden birkaç şeye değineceğim.
verilen veriler ve oluşturulan yapay krizler sırasında istediğini almak isteyen bir insanın ne derece gözünü karartabileceğine, telaşına, vicdan muhakemesine yahut umursamazlık derecesindeki kararlılığına şahit oluyoruz izlerken. adaylar arasında yer yer ağızlar bozuluyor, yıldırma politikası uygulanıyor, duygu sömürüleri yapılıyor ve daha bir sürü şey.
oynanan son hedef oyununda erkek adayımız kadın adayımızı görevi bu olduğu için yaşadığı trajediyi kullanarak ağlatıyor ve oyunu kazandığını zannediyoruz taa ki başrolümüz haricindeki 3 kişininde aslında insan kaynakları departmanında görevli psikolog olduğunu öğrenene kadar...
evet bu tür ters köşelerle sıkça karşılaştım izlerken ve evet hep o ters köşe gelmeden önce sezdim ama bu durum heyecanımı kaybetmeme yetmedi. oyunculuklar son derece doğal ve gerçekçi derece saçma, zaten karakterlerimizden biri oyun esnasında tam olarakta bunu söylüyor aslında "bu kadar saçma olduğuna göre gerçektir, ancak gerçek hayat bu kadar saçma olabilir."
son dönemeçte yediğimiz son ters köşe ise tüm kurgulanan oyunun aslında adayımızın araştırılmış geçmişinden alıntılanmış ve gerçekten yaşadığı olaylar olduğunu öğreniyoruz.
ve evet yine öğreniyoruz ki adayımız baştan sona kendine biçtiği sahte bir kişilik ile yürütmüş oyun boyunca işlerini.
açıkçası 4 bölüm süresince 'ulan bu nasıl bi insan! ' dediğim adam nihayetinde iyi, zaafları olan, incinmiş ve sevilesi biri çıkıyor. ancak bu işi almasına yetmiyor tabi ki. asıl mesaj şimdi geliyor.
psikologlardan biri adayımızı işe alamayacaklarını açıklarken şu cümleyi kuruyor;
"biz or.... çocuğuna benzeyen iyi bi adam aramıyoruz, bizim iyi bi adama benzeyen or.... çocuğuna ihtiyacımız var."
hah işte aynen böyle yürüyor işler! dedim tabii. iyiler bu yüzden kazanamıyor da dedim iç çekerek ve serkan keskin'le aynı anda yaktım sigaramı. dur bi dakika. biz kadınlarda bunu yapmıyor muyuz farkında olmadan? neyse bunu sonra konuşuruz.
dizi güzel, tavsiye ederim. dijital platformlarda bu denli kaliteli işler görmek ayrıca güzel. serkan keskin'in yapmış olması da apayrıca ballı lokma tatlısı.
içerik ve dizi sonu müziği şöyle, klibi izlemenizi de tavsiye ederim.
devamını gör...
2.
leyla ile mecnun'dan tanıdığımız bir çoğumuzun da çok sevdiği ismail abi yani serkan keskin'in ilk yönetmenliğini yaptığı, yıllardır da semaver kumpanya'nın oyunu olan, tiyatrolarda oynadığı ve sonrasında 4 bölüm olarak bunu dijital platform olan gain'de dizi tadında bizlere sunan/sunulan yapım.
bu oyun/dizi jordi galceran'ın grolnhom metodu adlı oyunundan uyarlanmış.
genel bir bakış atarsak konuya bir mobilya firmasına satış direktörü olarak işe alınacak kişiyi seçmek için toplu yapılacak mülakata 4 adayın gelmesi ile başlıyor. sonrasında bu mülakatın bildiğimiz tüm mülakatlardan farklı olduğunu anlıyoruz ve oyunlar başlıyor. bir bölmeden gelen zarf ve içinde yazanlar. eğer işi istiyorsanız o odadan da ayrılmamanız lazım.
izledikten sonra tiyatrosunu izleyememiş olmaya üzüldüm çünkü eminim tiyatroda tadı bambaşkadır.
bir de bu dizinin sonunda eğer bir psikolog olsaydım daha çok detay yakalayabilir miydim diye de düşünmedim değil. çünkü eminim verilen çok mesaj var ama ben bir çoğunu eminim ki göremedim.
ben çok beğendim, sevdim. bir işe alınmak için bile olsa bizim psikolojimizin önemini, tramvalarımızın nasıl etkilediğini ve davranışlarımızın nelere yol açtığını gayet güzel görmüş oldum. farklı bir konu, güzel oyunculuklar ve keyifli zaman demekti benim için.
emeği geçen herkesin emeğine sağlık.
bu oyun/dizi jordi galceran'ın grolnhom metodu adlı oyunundan uyarlanmış.
genel bir bakış atarsak konuya bir mobilya firmasına satış direktörü olarak işe alınacak kişiyi seçmek için toplu yapılacak mülakata 4 adayın gelmesi ile başlıyor. sonrasında bu mülakatın bildiğimiz tüm mülakatlardan farklı olduğunu anlıyoruz ve oyunlar başlıyor. bir bölmeden gelen zarf ve içinde yazanlar. eğer işi istiyorsanız o odadan da ayrılmamanız lazım.
izledikten sonra tiyatrosunu izleyememiş olmaya üzüldüm çünkü eminim tiyatroda tadı bambaşkadır.
bir de bu dizinin sonunda eğer bir psikolog olsaydım daha çok detay yakalayabilir miydim diye de düşünmedim değil. çünkü eminim verilen çok mesaj var ama ben bir çoğunu eminim ki göremedim.
ben çok beğendim, sevdim. bir işe alınmak için bile olsa bizim psikolojimizin önemini, tramvalarımızın nasıl etkilediğini ve davranışlarımızın nelere yol açtığını gayet güzel görmüş oldum. farklı bir konu, güzel oyunculuklar ve keyifli zaman demekti benim için.
emeği geçen herkesin emeğine sağlık.
devamını gör...
3.
asla böyle bir iş görüşmesine girmek istemezsiniz..
tiyatro oyunu ispanyol oyun yazarı jordi galceran’ın en bilinen metinleri arasında yer alıyor. ülkemizde, semaver kumpanya tarafından 10 sezon kadar oynandı, adından çok söz edildi. oyun çoğu kez kapalı gişe yaptı. şimdi ise gain formatında dört bölümlük mini dizi haline getirildi.
yönetmenliğini serkan keskin üstlenmiş. kendisinin ilk dizi yönetmenliği deneyimi, tıpkı oyunculuğu gibi çok başarılı. başroller de serkan keskin ile birlikte oynayan üç başarılı oyuncu; şebnem hassanisoughi - kendisine bayıldım -
mustafa kırantepe ve leyla ve mecnun'dan tanıdığımız sarp aydınoğlu. oyuncuların yıllarca aynı sahne tozunu yutması, hatasız paslaşmalarına ve oyunculuk anlamında birbirlerini çok iyi özümsemelerine etkili olmuş. oyunculuklara hayran kaldım, sırf bunun için bile izlenilir.
hikaye ilerleyişi boyunca psikolojik gerilimin ve kaosun hakim olduğunu da belirtmem gerekir. o gerilim hiç düşmedi sürekli süpriz değişiklikler yapıldı. ben gözümü kırpmadan izledim, dikkatim bir an bile dağılmadı. ayrıca serkan keskin'in oynadığı ferhat karakterinin iticiliğinden hiç bahsetmeyeyim. o neydi öyle? ferhat'a sövmediğim bir dakika bile olmadı. sınırları bir hayli zorladı.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2022/02/15/o79rjov6e5weks2c-t.jpg)
konusu;
bir iş görüşmesinde bir oda da toplu mülakat adı altında bulunan dört kişi, tuhaf bir oyunun içinde bulunuyorlar. işe alınacak kişi bir takım zorlu testlerden geçiriliyor.
işe girecek kişiden beklenilen, ne kadar güçlü, boyun eğmeyen ve baskı altında uzun sürede kalabilen karakter olması. bu yüzden sınır yok, istekler yeterince acımasız.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2022/02/15/vcmzoeiyllgnjwrd-t.jpg)
bu işi ne kadar istiyorsun?
bu iş için nelerden vazgeçebilirsin?
ne kadar ezip geçebilirsin?
işte karşınızda korkunç bir psikolojik performans değerlendirmesi.
ilk başta adaylar içinde birinin insan kaynaklarından biri olduğu belirtiliyor. hangisinin olduğunu anlama kısmı çok eğlenceli. yine sona kim kalacak, acaba hangisi doğruyu söylüyor soruları ile yeterince kafa karıştıyor.
metot, sistem kölesi insanlara, cinsiyet ayrımcılığına ve adaletsiz rekabet etme gücüne ağır eleştiri getirmiş. insanın duygusuz bir varlık olduğunda nasıl işkenceci, acımasız bir varlığa dönüşebileceğini ortaya koymuş.
süpriz sonları sevenlere, şaşırmalara doyamayanlara tavsiyemdir.
tiyatro oyunu ispanyol oyun yazarı jordi galceran’ın en bilinen metinleri arasında yer alıyor. ülkemizde, semaver kumpanya tarafından 10 sezon kadar oynandı, adından çok söz edildi. oyun çoğu kez kapalı gişe yaptı. şimdi ise gain formatında dört bölümlük mini dizi haline getirildi.
yönetmenliğini serkan keskin üstlenmiş. kendisinin ilk dizi yönetmenliği deneyimi, tıpkı oyunculuğu gibi çok başarılı. başroller de serkan keskin ile birlikte oynayan üç başarılı oyuncu; şebnem hassanisoughi - kendisine bayıldım -
mustafa kırantepe ve leyla ve mecnun'dan tanıdığımız sarp aydınoğlu. oyuncuların yıllarca aynı sahne tozunu yutması, hatasız paslaşmalarına ve oyunculuk anlamında birbirlerini çok iyi özümsemelerine etkili olmuş. oyunculuklara hayran kaldım, sırf bunun için bile izlenilir.
hikaye ilerleyişi boyunca psikolojik gerilimin ve kaosun hakim olduğunu da belirtmem gerekir. o gerilim hiç düşmedi sürekli süpriz değişiklikler yapıldı. ben gözümü kırpmadan izledim, dikkatim bir an bile dağılmadı. ayrıca serkan keskin'in oynadığı ferhat karakterinin iticiliğinden hiç bahsetmeyeyim. o neydi öyle? ferhat'a sövmediğim bir dakika bile olmadı. sınırları bir hayli zorladı.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2022/02/15/o79rjov6e5weks2c-t.jpg)
konusu;
bir iş görüşmesinde bir oda da toplu mülakat adı altında bulunan dört kişi, tuhaf bir oyunun içinde bulunuyorlar. işe alınacak kişi bir takım zorlu testlerden geçiriliyor.
işe girecek kişiden beklenilen, ne kadar güçlü, boyun eğmeyen ve baskı altında uzun sürede kalabilen karakter olması. bu yüzden sınır yok, istekler yeterince acımasız.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2022/02/15/vcmzoeiyllgnjwrd-t.jpg)
bu işi ne kadar istiyorsun?
bu iş için nelerden vazgeçebilirsin?
ne kadar ezip geçebilirsin?
işte karşınızda korkunç bir psikolojik performans değerlendirmesi.
ilk başta adaylar içinde birinin insan kaynaklarından biri olduğu belirtiliyor. hangisinin olduğunu anlama kısmı çok eğlenceli. yine sona kim kalacak, acaba hangisi doğruyu söylüyor soruları ile yeterince kafa karıştıyor.
metot, sistem kölesi insanlara, cinsiyet ayrımcılığına ve adaletsiz rekabet etme gücüne ağır eleştiri getirmiş. insanın duygusuz bir varlık olduğunda nasıl işkenceci, acımasız bir varlığa dönüşebileceğini ortaya koymuş.
süpriz sonları sevenlere, şaşırmalara doyamayanlara tavsiyemdir.
devamını gör...
4.
jordi galceran tarafından yazılan grönholm metodu diye bilinen bir tiyatro oyununun beyaz perdeye uyarlanmış dört bölümlük gain dizisi.
meşhur; biz o. çocuğuna benzeyen iyi bir adam adam aramıyoruz, iyi bir adama benzeyen bir o. çocuğu arıyoruz sahnesine birkaç kere denk gelince izleyelim bakalım dedim. son sahnesi hariç dizi çok da ahım şahım bir dizi değil. dört bölüm bile uzun bu dizi için. diziden aldığım mesaj, iyi insanlar işe alınmıyor değil kesinlikle. önce burada bir anlaşalım. açıkçası iş yeri, yönetici olarak işe alınacak kişinin iyi veya kötü bir insan olmasıyla kesinlikle ilgilenmiyor. iş yerinin aradığı yönetici tipi, duygularından tamamen arınmış biri. ferhat'ın işe kabul edilmemesinin nedeni, mülakatta diğer arkadaşlarına karşı takındığı tavır değildi. ikinci defa mülakatı yapan kişilerin karşısına oturduğunda gösterdiği tavırdı. ilk mülakatta diğer insanlara karşı takındığı duygusuz tavrı kendisi için de takınabilseydi iş onundu. başkalarının yaşadığı her türlü travmaya, psikolojik şiddete, adaletsizliğe gözümüzü kulağımızı çok kolay kapatabiliyoruz. ama iş kendimize gelince hiç de o kadar profesyonel değiliz. eşinden ayrıldın, kardeşin eşcinsel, annen kardeşinin cenazesine katılmadı diye bir oradan bir buradan tokatlanan ferhat, bunları umursamayan bir tavır sergileyebilseydi, iş hayatı diliyle konuşuyorum profesyonel olabilseydi, bu söylenenlere karşı dağılmasaydı iş onundu. o naptı. apışıp kaldı. iş yerleri iyi veya kötü insan aramıyor. başka insanların yaşadıkları travmalara, adaletsizliğe gösterdiği umursamaz tavrı, kendine de gösterebilen bir insan arıyor. olay bundan ibaret. yoksa ferhat iyi bir insan değil. empatiden yoksun insan iyi değildir. teşekkürler.
meşhur; biz o. çocuğuna benzeyen iyi bir adam adam aramıyoruz, iyi bir adama benzeyen bir o. çocuğu arıyoruz sahnesine birkaç kere denk gelince izleyelim bakalım dedim. son sahnesi hariç dizi çok da ahım şahım bir dizi değil. dört bölüm bile uzun bu dizi için. diziden aldığım mesaj, iyi insanlar işe alınmıyor değil kesinlikle. önce burada bir anlaşalım. açıkçası iş yeri, yönetici olarak işe alınacak kişinin iyi veya kötü bir insan olmasıyla kesinlikle ilgilenmiyor. iş yerinin aradığı yönetici tipi, duygularından tamamen arınmış biri. ferhat'ın işe kabul edilmemesinin nedeni, mülakatta diğer arkadaşlarına karşı takındığı tavır değildi. ikinci defa mülakatı yapan kişilerin karşısına oturduğunda gösterdiği tavırdı. ilk mülakatta diğer insanlara karşı takındığı duygusuz tavrı kendisi için de takınabilseydi iş onundu. başkalarının yaşadığı her türlü travmaya, psikolojik şiddete, adaletsizliğe gözümüzü kulağımızı çok kolay kapatabiliyoruz. ama iş kendimize gelince hiç de o kadar profesyonel değiliz. eşinden ayrıldın, kardeşin eşcinsel, annen kardeşinin cenazesine katılmadı diye bir oradan bir buradan tokatlanan ferhat, bunları umursamayan bir tavır sergileyebilseydi, iş hayatı diliyle konuşuyorum profesyonel olabilseydi, bu söylenenlere karşı dağılmasaydı iş onundu. o naptı. apışıp kaldı. iş yerleri iyi veya kötü insan aramıyor. başka insanların yaşadıkları travmalara, adaletsizliğe gösterdiği umursamaz tavrı, kendine de gösterebilen bir insan arıyor. olay bundan ibaret. yoksa ferhat iyi bir insan değil. empatiden yoksun insan iyi değildir. teşekkürler.
devamını gör...
"metot (dizi)" ile benzer başlıklar
metot
3