1.
dean ahadyan tarafından çekilmiş kısa film; senaryosu ise milton sumirat tarafından yazılmış ve 2016 yapımlı olduğu bilinmektedir.

treivi adında genç bir kızın ayrılık süreci ile baş etme çabası ve anılarını hatırlaması sonucu yaşadığı acı konu ediniliyor.
genç kız aşktan geriye kalan hediyelere bakıyor ve ağlamamak için kendini zor tutuyor, acı çeken ve ağlamaklı olan taraf olduğu için bu ayrılığı onun değil de karşı tarafın istemiş olduğunu anlıyoruz, seven taraf hep daha çok ağlayacaktır, çünkü seven daha çok acı çeker, sevmeyen ise sanki birini terk etmemiş ya da ayrılmamış gibi hayatına devam eder.
sevmeyen ya da daha az seven taraf ayrıldığı kişinin yokluğunu yas tutmaya değer görmez, çabuk unutur, hayatına başkalarını alır, telefon rehberinden isimler silinir ama rüyalarından silemez.
sevdiği birini sonsuza dek yitiren herkes mutlu gibi gözükse de içten ölür, içi yanar ama belli etmez, çünkü artık hayatında aşk meşk ilişkisiyle sınırlandırmamakla beraber, artık hayatında olmayan birinin yokluğu nasıl acı vermez?
mamâfih, değer verdiğini yitirip de acı çekmemek olanaksızdır.
genç kız aslında acı çeken her insanın bir simgesi gibiydi, yitirmiş olan herkes gibi eşyalara sığınıyor, çünkü eşyalar anıları ve geçmişi saklayan nesnelerdir, şimdi hatırlatmaz belki ama bir gün mutlaka hatırlatacaktır.
acı çekmek illa bir yitim sonucunda gelişmez, zannetmek de bir hayal kırıklığıdır, travma kötü bir şeyin olması kadar, iyi bir şeyin olmamasıdır da, umduğunun imkânsızlaşmasıdır.
acı çekmekte olan bu genç eski benliğine kavuşabilecek midir?
duygusal ve etkileyici bir kısa filmdi.
son zamanlarda izlediğim en farklı kısa filmlerdendi.

treivi adında genç bir kızın ayrılık süreci ile baş etme çabası ve anılarını hatırlaması sonucu yaşadığı acı konu ediniliyor.
genç kız aşktan geriye kalan hediyelere bakıyor ve ağlamamak için kendini zor tutuyor, acı çeken ve ağlamaklı olan taraf olduğu için bu ayrılığı onun değil de karşı tarafın istemiş olduğunu anlıyoruz, seven taraf hep daha çok ağlayacaktır, çünkü seven daha çok acı çeker, sevmeyen ise sanki birini terk etmemiş ya da ayrılmamış gibi hayatına devam eder.
sevmeyen ya da daha az seven taraf ayrıldığı kişinin yokluğunu yas tutmaya değer görmez, çabuk unutur, hayatına başkalarını alır, telefon rehberinden isimler silinir ama rüyalarından silemez.
sevdiği birini sonsuza dek yitiren herkes mutlu gibi gözükse de içten ölür, içi yanar ama belli etmez, çünkü artık hayatında aşk meşk ilişkisiyle sınırlandırmamakla beraber, artık hayatında olmayan birinin yokluğu nasıl acı vermez?
mamâfih, değer verdiğini yitirip de acı çekmemek olanaksızdır.
genç kız aslında acı çeken her insanın bir simgesi gibiydi, yitirmiş olan herkes gibi eşyalara sığınıyor, çünkü eşyalar anıları ve geçmişi saklayan nesnelerdir, şimdi hatırlatmaz belki ama bir gün mutlaka hatırlatacaktır.
acı çekmek illa bir yitim sonucunda gelişmez, zannetmek de bir hayal kırıklığıdır, travma kötü bir şeyin olması kadar, iyi bir şeyin olmamasıdır da, umduğunun imkânsızlaşmasıdır.
acı çekmekte olan bu genç eski benliğine kavuşabilecek midir?
duygusal ve etkileyici bir kısa filmdi.
son zamanlarda izlediğim en farklı kısa filmlerdendi.
devamını gör...