müslüman ülkelerin din ile yönetilmesi
başlık "zamansız kelebek" tarafından 14.01.2022 21:33 tarihinde açılmıştır.
1.
hayatın acı gerçeğidir. din her şeye olduğu gibi, siyasete de sirâyet eder. ya da siyasetçiler, onu kullanır... çok da güzel kullanır... inanamazsın.
devamını gör...
2.
adına siyasal islam deniliyor işte onun. yani kısa tanımı budur. sonra vay efendim türkiye laik bir ülke, hiç alakası yok şu durumda.
ülkeyi bir adım ileriye götüremez bu yönetme biçimi bunu bilir bunu söylerim.
ülkeyi bir adım ileriye götüremez bu yönetme biçimi bunu bilir bunu söylerim.
devamını gör...
3.
siyasal islam diye bir şey yoktur. islam zaten siyasaldır. insanların hayatına karışmayan ve gayrimüslimlerin dahi hayatını kısıtlamayan bir islam mümkün değildir.
devamını gör...
4.
devletin dini olmaz, ikicisi önce müslümanlar itiraz eder.
devamını gör...
5.
aslında din (islam), müslüman ülkelerce yönetilmektedir. her ülkenin dine bakış açısı farklıdır. bu nedenle müslüman ülkeleri günümüz mezhepleri (toplumların din algısı) olarak görmek pek de abes kaçmaz. örnek olarak, suudi arabistan'daki islamiyet algısı özelinde, türkiye'deki islamiyet algısının ne kadar farklı olduğunu görebiliriz. halbuki din aynı dindir, kitap aynı kitaptır. ülkeler, kendi otoritelerini kullanarak dinin yoruma açık yerlerini kendileri doldurmaktadır. örneğin suudi arabistan'da kadınlar bir erkeğin izni olmadan banka hesabı açamazlar (güncellendiyse turunculandırın). bu kararın nedeni, ülkedeki dini politikadır. türkiye'de bu durumun ne kadar saçma olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
devamını gör...
6.
bizim ülke de müslüman değil ama dinle yönetiliyor. ceday olmak güce sonsuz inanış ve akabinde sorgulamamayı gerektirir çünkü.
devamını gör...
7.
(bkz: abd)
(bkz: ılımlı islam)
(bkz: petrol kaynaklarının müslüman ülkelerde olması)
(bkz: demokrasi getirmek)
(bkz: vaat edilmiş topraklar)
(bkz: ılımlı islam)
(bkz: petrol kaynaklarının müslüman ülkelerde olması)
(bkz: demokrasi getirmek)
(bkz: vaat edilmiş topraklar)
devamını gör...
8.
yanlış bir önermedir.
uzun bir tanım olacaktır. ancak meselenin iyi anlaşılması için kavram karmaşalarının giderilmesi gerekir.
maalesef günümüz müslüman ülkeleri din ile yönetilmiyor. hiçbir toplum yoktur ki; kendi doktrinini dine bulaştırmış olmasın.
çok basit bir örnek vermek gerekirse;
islam dini, müslümanların yaşadığı coğrafyaya hakim olmuş olsaydı; bir merkezden yönetiliyor olurdu. birden fazla yönetici mekanizma söz konusu olmazdı. bugün müslüman coğrafyaya baktığımız zaman, merkezi yönetimden ziyade; küçük emirlikler*, birbirinden farklı yönetim tarzına sahip monarşik yapılanmalar*, otokratik yönetimler* ve demokratik yapılanmalar* söz konusudur. dikkat ederseniz her biri birbirinden farklı metotlar ile, belli bir yönetim tarzı belirlemiştir. bu durum dahi, müslüman toplumların birbirinden farklı yaklaşımlar ile yönetim şekli belirlediğini gösterir.
allah müminun suresi 52.ayette; "biliniz ki sizin şu ümmetiniz tek bir ümmettir. bende sizin rabbinizim. onun için yolumdan çıkmaktan sakının." buyuruyor.
ayette vurgulanan 3 emir söz konusudur;
ümmet olma bilinci*, tek bir yol üzere olma* ve yönetimin tek bir mekanizmadan yönetilmesi vurgusudur*. bu durum bizi sünni islamın hilafet doktrinine, şii islamın imamet doktrinine götürür.
denilebilir ki; "imamet ve hilafet birbiriyle aynı kavramlardır. iki doktrininin arasında sadece isim farklılığı vardır." ancak durum böyle değildir. hilafet peygamberin atadığı yerine halife seçtiği kişidir. imamet ise; bizzat allah ın atadığı kişidir. yani sünni islam anlayışı; peygamberimizin, hz. ebubekir'i yerine atadığını savunurken, şii islam anlayışı ise; allah'ın bizzat peygamberimiz'e hz. ali'yi yerine atamasını söyler.
peki hangi yönetim tarzı islam'ın ruhunu yansıtmaya daha elverişlidir?
kişisel fikrim ;
şii islam anlayışının benimsediği imamet doktrininin daha elverişli olduğu yönündedir. çünkü; allah'ın dininin sosyal düzene sirayet etmesi için, bizzat allah tarafından yapılan atamanın, toplumun ihtiyaçlarına karşılık vereceği yönündedir.
hilafet doktrinine eleştirimiz ;
peygamberimizin dahi hata yapabileceğine (bkz: zelle) inanan sünni islam anlayışının, ideal toplumu yönetme işini, hata yapma ihtimali olan bir mekanizmaya teslim etmesi; allah'ın istediği ideal yönetim sistemini eleştirilebilir kılmaktadır.
uzun bir tanım olacaktır. ancak meselenin iyi anlaşılması için kavram karmaşalarının giderilmesi gerekir.
maalesef günümüz müslüman ülkeleri din ile yönetilmiyor. hiçbir toplum yoktur ki; kendi doktrinini dine bulaştırmış olmasın.
çok basit bir örnek vermek gerekirse;
islam dini, müslümanların yaşadığı coğrafyaya hakim olmuş olsaydı; bir merkezden yönetiliyor olurdu. birden fazla yönetici mekanizma söz konusu olmazdı. bugün müslüman coğrafyaya baktığımız zaman, merkezi yönetimden ziyade; küçük emirlikler*, birbirinden farklı yönetim tarzına sahip monarşik yapılanmalar*, otokratik yönetimler* ve demokratik yapılanmalar* söz konusudur. dikkat ederseniz her biri birbirinden farklı metotlar ile, belli bir yönetim tarzı belirlemiştir. bu durum dahi, müslüman toplumların birbirinden farklı yaklaşımlar ile yönetim şekli belirlediğini gösterir.
allah müminun suresi 52.ayette; "biliniz ki sizin şu ümmetiniz tek bir ümmettir. bende sizin rabbinizim. onun için yolumdan çıkmaktan sakının." buyuruyor.
ayette vurgulanan 3 emir söz konusudur;
ümmet olma bilinci*, tek bir yol üzere olma* ve yönetimin tek bir mekanizmadan yönetilmesi vurgusudur*. bu durum bizi sünni islamın hilafet doktrinine, şii islamın imamet doktrinine götürür.
denilebilir ki; "imamet ve hilafet birbiriyle aynı kavramlardır. iki doktrininin arasında sadece isim farklılığı vardır." ancak durum böyle değildir. hilafet peygamberin atadığı yerine halife seçtiği kişidir. imamet ise; bizzat allah ın atadığı kişidir. yani sünni islam anlayışı; peygamberimizin, hz. ebubekir'i yerine atadığını savunurken, şii islam anlayışı ise; allah'ın bizzat peygamberimiz'e hz. ali'yi yerine atamasını söyler.
peki hangi yönetim tarzı islam'ın ruhunu yansıtmaya daha elverişlidir?
kişisel fikrim ;
şii islam anlayışının benimsediği imamet doktrininin daha elverişli olduğu yönündedir. çünkü; allah'ın dininin sosyal düzene sirayet etmesi için, bizzat allah tarafından yapılan atamanın, toplumun ihtiyaçlarına karşılık vereceği yönündedir.
hilafet doktrinine eleştirimiz ;
peygamberimizin dahi hata yapabileceğine (bkz: zelle) inanan sünni islam anlayışının, ideal toplumu yönetme işini, hata yapma ihtimali olan bir mekanizmaya teslim etmesi; allah'ın istediği ideal yönetim sistemini eleştirilebilir kılmaktadır.
devamını gör...