nevşin mengü

bekarsın biliyorum ama kız boşa kocanı beni al.

bilkent üniversitesi siyaset bilimi mezunu eski cnn türk sunucusu, şimdi ise bağımsız gazeteci. kendisi her gün youtube kanalında canlı yayın açıyor ve gündemi çok güzel bir şekilde özetleyip yorumluyor. kendinden emin, güçlü bir kadın hatta bana tam bir femme fatale havası veriyor. aynı zamanda 2009-2010 yıllarında tahran'da muhabirlik yapmış ve iran'daki sistemi anlatan insanın düşünmekten canı yanar mı? adlı bir kitap yazmış. youtube'da canlı yayınları dışında dw türkçe kanalında her perşembe siyasetçileri ağırladığı bir program da yapıyor. son derece üretken ve bilgili bir kadın, valla belki biraz uç olacak ama ben ileride cumhurbaşkanı olarak görmek istiyorum bu kadını yav.

gülüşü tatlı, dili sivri ablamız. severken ısırır, ısırırken öper bence. gülünce gözleri çok güzel oluyor. kadına şiddet, cinayet haberlerinde ise, aman erkekler görünmeyin gözün

kokain değil pudra şekeriydi diyen vatandaşla 1 saat canlı yayın yaparak kendisini aklama fırsatı sunmuş, pr yapmasına yardımcı olmuştur. bu değirmenin suyu nereden geliyor, nasıl haksız kazanç sağladın, lüks cipleri nasıl 1 yılda dizdin diye sormadı. meğer yıllardır internet üzerinden araba alıp-satan ve kendisine kumpas kurulan genç bir arkadaşmış. öehhh... yolu penguen medyasından geçen gazetecilere güven duyulmaması gerektiğini kanıtlamış gazetecidir. zaten mesafeliydim yaptığı haberlere de, zerre güvenmem bu saatten sonra.

'insanın düşünmekten canı yanar mı?' kitabının yazarı olan gazeteci.
bilkent üniversitesi siyaset bilimi bölümünden mezun. yüksek lisansını ise galatasaray üniversitesinde "türkiye üzerine toplumsal incelemeler" teziyle tamamlamış.

kitapta genel olarak iran'da nasıl baskıcı bir yönetim olduğundan,
halkın bu baskıya nasıl tepki verdiğinden,
böyle bir yönetim altında yaşamanın nasıl hissettirdiğinden bahsediyor.

nevşin mengü'nün konuşma tarzına alışıksanız ne kadar samimi olduğunu bilirsiniz.
hissettiği neyse onu yansıtıyor.
kitapta da bunun izlerini çokça görüyoruz.

mengü misafir bir gazeteci gibi iran'da bulunmamış.
anlattığı olaylar zaten sıradan bir ülkede yaşanacak şeyler değil. iran'ı yaşamış adeta.
okuyunca dönemin iran'ı hakkında fikir sahibi oluyorsunuz.

2009 seçimleri sonrasında meydana gelen sokak gösterileri rejim tarafından sert bir şekilde bastırılınca halk da tepkisini göstermek için farklı bir yol bulmuş. insanoğlu illa ki bir tepki göstermek, sesini çıkarmak istiyor. bu örnekten bunu anlıyoruz.
aslında hem dramatik hem de yaratıcı bir yöntem.

" gece zifiri karanlık, sokaklar boş, evlerin ışıkları kapalı. saatler tam gece 10'u gösterdiğinde bir köşe başında başlıyor her zaman, "allahuekber!". biri başlıyor haykırmaya, allah diyor hepinizden büyüktür; kötülüğünüzden, zorbalığınızdan büyüktür. mağrur değilsiniz, zalimsiniz ama pekâlâ bu da yanınıza kalmaz diyor aslında allahuekber diye haykıran."

mengü bu haykırışların o dönem her gece devam ettiğini aktarıyor. ve devamında şunları ekliyor:

"rejimle baş etmenin kendi yöntemleri vardır, yıkılsın bu sistem diyerek sokaklara dökülmenin mantığı yok çünkü eziyor geçiyor sistem seni. batılılar yaşar, doğulular hayatta kalmaya çalışır misali, alır götürüverirler rejim muhalifiysen seni, yargısız sorgusuz sualsiz, asıverirler bir kör şafakta. kimsenin de ruhu duymaz. petrol alacağız, teknoloji satacağız diye de gık etmez dünyanın demokrasi hamileri. onun için böyle rejimleri yine kendi silahlarıyla vurmak lazım. allah büyüktür diye haykırmaya islam cumhuriyeti nasıl yasak koyabilir ki!"*

allahuekber!

gizli nagehandır. nagehan hanım hiç değilse açık açık yapıyor ne yapıyor ise. pudra şekeri adamı aklamak için röportaj yapıp aptal saptal sorular soran biridir. budur bu kadardır.

1 milyon aboneyi en çok hak eden youtube kanalının sahibi gazeteci birey. hastasıyız.

bizim millet garip. hem maço geçinir hem atarlı kız sever. (bkz: huysuz prenses sendromu)

nevşin mengü ile telefon konuşması

+tamamdır nevşin hanım tekrar görüşmek üzere
-toparladım ve kapattım. (çaaat)
+ alo? alo? alo nevşin hanım? aloooo?!??!? @#&##!'

şu aralar ekranda göremiyoruz ki bu iklimde çok normaldir, varlığı yeter ...

efsane geri vitesler videosu sürekli karşıma çıkan türk gazeteci.

gazeteciliğinin yanında çok da sağlam sporcudur.

(bkz: jahrein) ile yaptığı yayında kendisinin bir boomer olduğunu anlayana kadar çok yüksek sempati duyduğum bir gazeteciydi. sonra sempatim biraz düştü ancak geçen gün yayınladığı (bkz: efsane geri vitesler) videosu ile tekrar sempatimi kazandı.

türkiye'nin ekonomik şartlarının kaldıramayacağı bir mülteci krizine ''ama onlar mülteci bühühü'' deyip tuzlukla koşan gazeteci.

tabi nevşin hanım için işler tıkırında. kendi rahat konfor alanının içerisinde hiçbir zaman karşılaşmayacağı tipte insanlar mülteciler... güvenlikli elit sitesinde oturuyor. toplu taşımaya binmiyor. senede 2-3 hafta bodrumdaki ya da her neredeyse artık lüks yazlığında kendi fanusunda yaşayıp hiçbir zaman sıkıntısını çekmeyeceği bir konu hakkında bol keseden (ki o bol kesenin de neresi olduğunu biliyoruz deutsche welle) sallayabilen bir insan... nevşin mengü afgan mültecilere sempati beslerken daha üzerinden 1 hafta geçmedi düzce'de gencecik kıza afgan bir yaratık tecavüz etmeye kalkıştı...

ben ırkçılık yapmıyorum. elbette gerçekten hiçbir çaresi olmayan sığınmacılara yardım edilmeli. ancak biz de zengin ve ekonomik olarak iyi bir ülke değiliz. yardım kuruluşu da değiliz. avrupanın mülteci deposu hiç değiliz. nevşin hanım sıkı fıkı olduğu almanların dostlar iş başında görsün tavrıyla hareket edip, güç bela ülkesine lütfedip kabul ettiği kalifiye göçmenleri falan da yazsın. toplumdan tecrit edilmiş bir şekilde kamplarda yaşıyorlar. almanlar da tavuk besler gibi o insanları kamplarda tutuyor.'' bakın biz ne kadar multikültüreliz çok ileriyiz'' martavallarını da görür umarım... şunun şurasında 70 küsur sene geçti almanların kamplarda masum insanları sırf kendi ırkından değil diye insanları kıtır kıtır doğramasının üzerinden...

son olarak; nevşinciğim eğer bu kadar dert ediyorsan afgan kardeşlerini al 3 tanesini evinde besle. böylelikle bu konudaki samimiyet levelını da görebilme fırsatımız olur.

liboşluk zor zanaat vallahi... bunun aynı kanaldan bir de pampişi vardı zamanında o da ilk youtube'a geldiğinde bi rüzgar oluşturdu sonra maskesi düştü şimdi napıyo nediyo bilmiyorum...

sıkılgan haber sunum şekli ile çok sıkıyordu. her bültende “bitse de eve gitsem” modunda idi ve işin kötü yanı bunun çok havalı olduğunu sanıyordu. sonuç olarak artık devamlı zap yaptığım sırada karşıma çıkmaması açısından ana akım medyada yer almaması iyi oldu dediğim sunucudur. sevenleri internetten yine takip edebilir elbet. bence antipatiktir.

buraları okuyor musun? bilmem ama, eğer okuyorsan;
inanılmaz derecede diksiyonun bozuk.
nasıl spikerlik yaptın bacım sen allasen...
sshhssssss..
neyse...
işteee...
felan...
şsssçtttt...

gibi garip kelimeleri, inanılmaz bir şekilde fazla kullanıyorsun.
çeneni, ağzını gerdirerek sıka sıka konuşuyorsun.
sen rahat mısın? bilmem ama; dinleyicin olarak, seni izlerken çok rahatsız oluyorum.
tikinden tik sahibi oldum desem yeridir yani.

''takipçi''lik görevimizi yapıp uyaralım.
diksiyonun rahatsızlık verecek ölçüde bozuk.
haberin olsun...
edit: ha unutmadan, komik bişe okurken cümlenin sonunu getirmeden gülme efekti yapıyorsun.
örneğin;
''böyle bişe demğğggşşşşsssşşş''
yapma allah aşkına, yüzüme kusuyormuşsun gibi oluyor...
sinir oluyorum.

a haber sol versiyonu itici kişilik.

nevşin mengü diyince aklıma tayyip ve trump görüşmesine yaptığı yorum (girdisi çıktısı 23 dk) geliyor ama herkesin sessiz kaldığı çoğu konuda çok yerinde eleştirileri ve tepkileri de var. açıkçası bu yönü ile kendisi bende hayranlık uyandırıyor.

niye bu kadar saldırdınız? kadın "göçmenler çok iyi, sakın bir yere gitmesinler, hatta gitmek isteyeninde ayağına kapanalım" dememiş ki? size bir durum tespiti yapıp, yapılabilecekleri ortaya koymuş ve mevcut durumlar göz önüne alındığında popülizm yapılıyor demiş? ee? yalan mı söylemiş? bence sizin kadar bu hanımda gitsinler istiyordur ama bu öyle geceden gündüze kolay bir şey değil. benim bildiğim kadarıyla nevşin getirmedi göçmenleri ülkeye? ee? kadını niye bu kadar linçliyorsunuz? bi acayipsiniz

işine geldiği durumların tespitini yapan youtube gazetecisi.
örneğin 28 temmuz 2021 tarihli yayınında suriyeli ve afgan misafirleri sınır dışı edelim diyenlere 'anayasa var kardeşim, böyle yapamazsınız. onlar vatandaş değil deseniz de anayasa var kardeşim. türkiye cumhuriyeti'nin kuruluşunda batılı bir anayasa oluşturuldu. bu ülkenin hedefi buydu" diyerek baya saçmalamıştır. oysa aynı yayında aşı olmak istemeyenler için anayasa'yı hiç umursamadan "aşı olmayanlar restoranlara alınmasın" diyebiliyor. yayına kendisi gibi düşünen bir hekimi alıyor sonra da diyor ki "bakın hekimler de böyle düşünüyor".
nevşin mengü aşı karşıtlarını 'salak' yerine koyuyor. afransa'da yapılan protestoları "aşırı milliyetçi sağcı katolikler' destekliyor diye bütün aşı karşıtlarını salak yerine koyuyor. bu noktada akp'nin faşizminden farklı değiller.

bakın, biz mrna teknolojisini keşfeden ve patentine sahip robert w. malone'nin fikirlerine bakıyoruz. dünya'da bu işi ondan daha iyi analiz edecek kimse yok. sir malone özetle şunları diyor:
- mrna aşısı vücuda spike proteini ürettiren bir aşı tipidir. spike proteininin insan hücrelerine saldırdığını bu yüzden başta kalp, beyin, akciğer olmak üzere tüm vücutta 'bilinmeyen' yan etkilere sebep olabilir.
- biontech'in mrna aşısının genetik dizilimi internette yayınlanmıştı. sir malone bu veri paketini inceledi. onun gibi inceleme yapan onlarca uzman bilimsel rapor yazdı ve yayınladı. oysa dünya sağlık örgütü ve bill gates vakfı bu karşıt yayınları bilim kurulunda incelemedi. onun yerine arkalarına yaslanıp aşı satış tablosunu pardon hasta tablosunu izlediler.
- sir malone 'kanıta dayalı tıp' disiplinine dikkat çekerek bazı ülkelerde aşılamadan sonra hastanın takip edilmediğini söylüyor. aşılar hakkında en sağlam kanıt aşılanan hastaların takibidir. ancak bir çok ülke bunu yapmıyor. onlardan biri de türkiye. ancak avrupa birliği'nin
dap.ema.europa.eu diye bir veritabanı var. sir malone bu veritabanını sürekli inceliyor. bu sistemdeki tabloda aşılanan hastalarda dermatit, adet düzensizlikleri, unutkanlık gibi etkiler rapor edilmiş. sir malone bunları aşının yan etkisi olarak değerlendirirken diğer hekimler bunları 'kapanmanın' sebep olduğu stres yüzünden ortaya çıkan depresyon belirtileri olduğunu savunuyor.

yani neşin mengü, bi akıllı sen değilsin. bütün aşı karşıtlarını aynı torbaya koyup 'hepsi katolik sağcı' dersen tepki görürsün. zeytinyağı gibi üste çıkma. avrupa'nın sığınmacılar konusunda nasıl ikiyüzlü olduğunu hepimiz gördük. anayasaymış, insan haklarıymış yemiyoruz bunları artık.
social justice warrior, politik doğrucu olcam diye diye mahvettiniz bu ülkeyi. bi afganların ponçik kalbi var dimi. bi aşı olanların ana babası var, sevdikleri var. bi avrupanın hassas değerleri var. türkiye'nin hassas değerleri kadın bedeni, türban, eşcinseller filan mı sanıyorsunuz siz? akp'liler seslerini çıkartmasa bu ülke onlara rağmen paşa paşa gelişirdi. ekranlarda sürekli recep tayyip erdoğan'ı görmekten, her yerde onun sesini duymaktan bıktık artık. akp'lilerin sürekli yolsuzlukları ifşa oluyor hala o koltukta rahatça oturabiliyorlar. demek ki neymiş nevşin'cim. kol kırılır yen içinde kalır. türkiye cumhuriyeti akp'ye vaktinde tepki gösterdi mi? -gösterdi. birleşip protestolar yaptık mı? -yaptık. gezi parkı direnişleri tüm ülkeye yayıldı mı? -yayıldı.
siz solcu gazeteciler kendi aranızda bölünmeseydiniz; orduya, siyasete direnseydiniz şimdi kahramandınız. niye o günlerde sesiniz cılız çıktı? çünkü batı, gezi parkı direnişini desteklemiyordu. eğer gezi parkı sivil darbe olarak başarılı olsaydı şimdi başka bir türkiye'yi konuşuyor olurduk.
habertürk açıyorum bütün gün car car car konusuyorlar; sonuç yok. gündemi belirleyemiyorsunuz. hepiniz yaşlı dinozorlarsınız. ismail saymaz da dahil. ben z kuşağı'yım bana hitap edemiyorsunuz. kafalarınız hala komunist çalışıyor. hümanizma kasarak 'doğru' olan şeyi yaptığınızı sanıyorsunuz.

siz önce mevcut iktidara medya baskısıyla siyasi intihara sürükleyin. gazeteci dediğin siyasetçinin ipini çeker. ama propaganda yapmaktan gazeteciliği unutmuşsunuz.
eğitim bakanının özel okulları, sağlık bakanının özel hastaneleri, tarım bakanının özel danışmanlıkları, iç işleri bakanının sigorta şirketleri olduğu bir ülkede 'sığınmacılar' konusu devede kulak kalır.