1.
1-kadın yok ağlamak yok
2-ağlayana kadın yok
3-hayır kadın ağlama
bu üçünden tabi ki üçüncüsü kastedilmek isteniyor şarkıda.
güzel bir şarkıdır.
yavaş bir şekilde başlar sonlara doğru coşar, bir allak bullak olursun.
bob marleyi bob marley yapan şarkılardandır.
2-ağlayana kadın yok
3-hayır kadın ağlama
bu üçünden tabi ki üçüncüsü kastedilmek isteniyor şarkıda.
güzel bir şarkıdır.
yavaş bir şekilde başlar sonlara doğru coşar, bir allak bullak olursun.
bob marleyi bob marley yapan şarkılardandır.
devamını gör...
2.
ağlayana kadın yok...
(bkz: erkekler ağlamaz)
(bkz: erkekler ağlamaz)
devamını gör...
3.
yıllarca manası yanlış bilinip yanlış şekilde slogan yapılan şarkı.
devamını gör...
4.
çok çok yıllar önce bir müzik kanalında (tv izlediğim zamanlar o kadar önce düşünün artık), bir müzik programında alt yazı olarak şarkıda geçen sözlerin türkçe tercümesi veriliyordu. ben de bu parçaya denk gelmiştim.o zamandan beri hayır kadın hayır ağlama manasına geldiğini bildiğimden, herkese ''hayır o anlamda değil bu anlamda'' diye düzeltsem de yine de ingilizcemle dalga geçilmişti.evet kafacılar yıllar sonra devran döndü ve değerli bilgim kitlelercek anlaşıldı sonunda. *
devamını gör...
5.
ayılana gazoz bayılana limon
devamını gör...
6.
sözleri şöyledir,
no, woman, no cry;
no, woman, no cry;
no, woman, no cry;
no, woman, no cry.
said — said — said: ı remember when we used to sit
ın the government yard in trenchtown,
oba — obaserving the ypocrites
as they would mingle with the good people we meet.
good friends we have, oh, good friends weve lost
along the way.
ın this great future, you cant forget your past;
so dry your tears, ı seh.
no, woman, no cry;
no, woman, no cry.
ere, little darlin, dont shed no tears:
no, woman, no cry.
said — said — said: ı remember when-a we used to sit
ın the government yard in trenchtown.
and then georgie would make the fire lights,
as it was logwood burnin through the nights.
then we would cook cornmeal porridge,
of which ıll share with you;
my feet is my only carriage,
so ıve got to push on through.
but while ım gone, ı mean:
everythings gonna be all right!
everythings gonna be all right!
everythings gonna be all right!
everythings gonna be all right!
ı said, everythings gonna be all right-a!
everythings gonna be all right!
everythings gonna be all right, now!
everythings gonna be all right!
so, woman, no cry;
no — no, woman — woman, no cry.
woman, little sister, dont shed no tears;
no, woman, no cry.
ı remember when we used to sit
ın the government yard in trenchtown.
and then georgie would make the fire lights,
as it was logwood burnin through the nights.
then we would cook cornmeal porridge,
of which ıll share with you;
my feet is my only carriage,
so ıve got to push on through.
but while ım gone:
no, woman, no cry;
no, woman, no cry.
woman, little darlin, say dont shed no tears;
no, woman, no cry.
eh! (little darlin, dont shed no tears!
no, woman, no cry.
little sister, dont shed no tears!
----------------------------------------------------------------
hayır, kadın, ağlama;
hayır, kadın, ağlama;
hayır, kadın, ağlama;
hayır, kadın, ağlama.
dedi - dedi - dedi:
oturup konuştuğumuz günleri hatırlıyorum.
trenchtown’daki hükümet bahçesinde,
oba — ikiyüzlüleri gözlemliyordu.
iyi insanlarla kaynaşmak için.
iyi arkadaşlarımız vardı,
ah, iyi arkadaşlarımızı kaybettik. yol boyunca.
bu büyük gelecekte,
geçmişinizi unutamazsınız;
o yüzden gözyaşlarınızı silin, diyorum.
hayır, kadın, ağlama;
hayır, kadın, ağlama.
küçük sevgilim,
gözyaşı dökme:
hayır, kadın, ağlama.
dedi - dedi - dedi: trenchtown'daki hükümet bahçesinde oturduğumuzu hatırlıyorum.
geceleri odun ateşi yakardık.
sonra georgie ateş yakardı,
geceleri odun ateşi yakardık.
sonra mısır lapası pişirirdik,
bunlardan sizinle paylaşacağım;
ayaklarım benim tek arabam,
bu yüzden devam etmeliyim.
ama ben yokken, demek istiyorum ki:
her şey yoluna girecek!
her şey yoluna girecek!
her şey yoluna girecek!
her şey yoluna girecek!
dedim ki, her şey yoluna girecek-a!
her şey yoluna girecek!
her şey yoluna girecek, şimdi!
her şey yoluna girecek!
kadın, ağlama.
hayır, kadın,
kadın, ağlama.
kadın, küçük kız kardeş, gözyaşı dökme.
hayır, kadın, ağlama.
trenchtown’daki hükümet bahçesinde oturduğumuzu hatırlıyorum.
sonra da georgie ateş yakardı,
geceleri odun yakardık.
sonra mısır unundan lapa yapardık,
seninle paylaşacağım.
ayaklarım tek arabam,
bu yüzden devam etmeliyim.
ama ben yokken:
hayır kadın, ağlama;
hayır kadın, ağlama.
kadın, küçük sevgilim, sakın ağlama;
hayır kadın, ağlama.
eh! (küçük sevgilim, sakın ağlama!
hayır kadın, ağlama.
küçük kızkardeş, gözyaşı dökme!
no, woman, no cry;
no, woman, no cry;
no, woman, no cry;
no, woman, no cry.
said — said — said: ı remember when we used to sit
ın the government yard in trenchtown,
oba — obaserving the ypocrites
as they would mingle with the good people we meet.
good friends we have, oh, good friends weve lost
along the way.
ın this great future, you cant forget your past;
so dry your tears, ı seh.
no, woman, no cry;
no, woman, no cry.
ere, little darlin, dont shed no tears:
no, woman, no cry.
said — said — said: ı remember when-a we used to sit
ın the government yard in trenchtown.
and then georgie would make the fire lights,
as it was logwood burnin through the nights.
then we would cook cornmeal porridge,
of which ıll share with you;
my feet is my only carriage,
so ıve got to push on through.
but while ım gone, ı mean:
everythings gonna be all right!
everythings gonna be all right!
everythings gonna be all right!
everythings gonna be all right!
ı said, everythings gonna be all right-a!
everythings gonna be all right!
everythings gonna be all right, now!
everythings gonna be all right!
so, woman, no cry;
no — no, woman — woman, no cry.
woman, little sister, dont shed no tears;
no, woman, no cry.
ı remember when we used to sit
ın the government yard in trenchtown.
and then georgie would make the fire lights,
as it was logwood burnin through the nights.
then we would cook cornmeal porridge,
of which ıll share with you;
my feet is my only carriage,
so ıve got to push on through.
but while ım gone:
no, woman, no cry;
no, woman, no cry.
woman, little darlin, say dont shed no tears;
no, woman, no cry.
eh! (little darlin, dont shed no tears!
no, woman, no cry.
little sister, dont shed no tears!
----------------------------------------------------------------
hayır, kadın, ağlama;
hayır, kadın, ağlama;
hayır, kadın, ağlama;
hayır, kadın, ağlama.
dedi - dedi - dedi:
oturup konuştuğumuz günleri hatırlıyorum.
trenchtown’daki hükümet bahçesinde,
oba — ikiyüzlüleri gözlemliyordu.
iyi insanlarla kaynaşmak için.
iyi arkadaşlarımız vardı,
ah, iyi arkadaşlarımızı kaybettik. yol boyunca.
bu büyük gelecekte,
geçmişinizi unutamazsınız;
o yüzden gözyaşlarınızı silin, diyorum.
hayır, kadın, ağlama;
hayır, kadın, ağlama.
küçük sevgilim,
gözyaşı dökme:
hayır, kadın, ağlama.
dedi - dedi - dedi: trenchtown'daki hükümet bahçesinde oturduğumuzu hatırlıyorum.
geceleri odun ateşi yakardık.
sonra georgie ateş yakardı,
geceleri odun ateşi yakardık.
sonra mısır lapası pişirirdik,
bunlardan sizinle paylaşacağım;
ayaklarım benim tek arabam,
bu yüzden devam etmeliyim.
ama ben yokken, demek istiyorum ki:
her şey yoluna girecek!
her şey yoluna girecek!
her şey yoluna girecek!
her şey yoluna girecek!
dedim ki, her şey yoluna girecek-a!
her şey yoluna girecek!
her şey yoluna girecek, şimdi!
her şey yoluna girecek!
kadın, ağlama.
hayır, kadın,
kadın, ağlama.
kadın, küçük kız kardeş, gözyaşı dökme.
hayır, kadın, ağlama.
trenchtown’daki hükümet bahçesinde oturduğumuzu hatırlıyorum.
sonra da georgie ateş yakardı,
geceleri odun yakardık.
sonra mısır unundan lapa yapardık,
seninle paylaşacağım.
ayaklarım tek arabam,
bu yüzden devam etmeliyim.
ama ben yokken:
hayır kadın, ağlama;
hayır kadın, ağlama.
kadın, küçük sevgilim, sakın ağlama;
hayır kadın, ağlama.
eh! (küçük sevgilim, sakın ağlama!
hayır kadın, ağlama.
küçük kızkardeş, gözyaşı dökme!
devamını gör...
7.
bu şarkının sözleri nedense çoğu insan tarafından yanlış anlaşılmakta. teşbihte hata değil de çeviride hata durumu söz konusu. swh yoksa bob abimiz “kadın yok, ağlamak da yok” demek istememiştir.
devamını gör...